Her şeyin başı taban örgütlülükleridir!
Greif direnişçisi Orhan Purhanla Kayserideki söyleşi üzerine konuştuk.
- Greif İşçileriyle Dayanışma Platformunun çağrısı üzerine Kayseriye geldiniz. Söyleşiye neler söylemek istersiniz?
- Birçok bölgede olduğu gibi Kayseride de dayanışma platformu kurulmuştu. Platform işçilere Greif direnişini duyuruyordu. Duyarlılık oluşturmak için çaba gösterdiğini ben de gözlemledim. Panel vesilesiyle Greif direnişinin derslerini anlatma fırsatı bulduk. Deneyimlerimizi aktardık. Kayserinin önemli bir büyük sanayi havzası
Bu söyleşi sayesinde işçileri gözlemleme şansı da buldum.
- İşçilere ilişkin gözleminiz ne oldu?
- Kayseride yaşanılan sıkıntıların bir parçası da Kayseride yoğun olarak yaşanmakta olan sigortasızlığın, sendikasızlığın, iş kazalarının yarattığı sonuçlardır. Tüm olumsuzlukların arkasında patronların aşırı kar hırsı var. Ama artık patronların işi zor
Zira işçilerin sorunların çözümü konusunda istekliler. Buradan işçilere özellikle öncü işçilere büyük sorumluluklar düşüyor. Önemli olan öfkeyi mücadeleyi büyütmenin imkanına dönüştürmek. Bu konuda bir ısrarı da gözlemledim.
- Son olarak Kayserideki işçilere mesajınız ne olacak?
- Kayserideki sınıf kardeşlerime emeğinin, alınterinin mücadelesini daha fazla sahiplenmelerini öneririm. İşçilerin mücadeleyi sahiplenmesi çözüm yolunda atılmış önemli bir adımdır. Her şeyin başı taban örgütlülükleridir. Greifte olduğu gibi Kayserideki sınıf kardeşlerimiz de taban örgütlülükleri oluşturmalıdırlar.
Ayrıca haklarımızı korumanın, kaybetmemenin yolu işçilerin birbirlerine inanmaları ve güvenmeleridir. Bize dayatılan bu kölece koşulları ancak birbirimize inanarak ve güvenerek boşa çıkarabiliriz. Greifte bizim yaptığımız gibi fili meşru militan mücadele yolunu izlemelerini, fabrikalarında iş yerlerimizde taban örgütlülüklerini oluşturmalıdırlar.
Kızıl Bayrak / Kayseri
***
Greif söyleşisine katılan bir karayolu işçisinin söyleşide okuduğu, duygu ve düşüncelerini ifade ettiği yazı
Biz hep öldük!
Zonguldakta, Yeni Çeltekte, Şırnakta, Elbistanda, Somada... Zehirlendik, göçük oldu, heyelan oldu, grizu patladı biz hep öldük. Çadırlarda yandık, inşaatlardan düştük, tersanelerde, yollarda, Biz hep öldük... Fabrikanın kazanı patladı, fındık toplamaya giderken kamyon üstünde, servis minibüsü içinde gelen selden, tekstil atölyesinde çıkan yangında, biz hep öldük... Kızımıza alamadık o çok istediği ayakkabıyı, eşimiz oğlumuz küstü bize işsiziz diye, sevgilimiz bile terk etti alamadık istediği yüzüğü. Cinnet geçirdik, öldürdük, intihar ettik, biz hep öldük... Neden, neden diye sorduk kendimize defalarca, kendimizce bulduk cevabı aslında, makro yaşamları artarak devam etsin diye bir avuç elitin, mikro yaşamlar feda edildi bile bile... Biz hep öldük...
Karayolu işçisi Atila Özmel