Ezilen bir halkın yanında yer almamayı marksizm leninizm olarak anlatmaya çalışmak türkiye solculuğuna özgü bir değerlendirme olsa gerek!
Hep aynı şeyler ikide bir karşımıza çıkıyor, ''ezilen bir halkın'' yanında olmaktan kastınız ''ezilen halkın'' önderliğinin arkasında olmaksa, sosyalistler için bu konu koşulsuz destek biçiminde değildir. Marks'a göre de değildir, Lenin'e göre de değildir, çok daha önemlisi ML'in devrimci özüne göre de değildir. Bunu anlamalısınız ve artık karar vermelisiniz, solcuysanız, sosyalistseniz, emperyalizme karşıysanız, içerde bir devrim perspektifini sahipleniyorsanız, konu ne olursa olsun, o konunun yanında veya uzağında olmanın koşulu o konuya devrimci bir odaktan yaklaşma zorunluluğunu içerir. Bunu anlayabiliyor musunuz? Sola alan açmayan, solun önünü tıkayan, emperyalizme doğrudan ve açıktan karşı çıkmayan hiç bir hareket gözü kapalı desteklenmez. Kuyrukçuluk işte bu noktada ortaya çıkıyor ve bizler bunun için kuyrukçulara kuyrukçu diyoruz; bu biat davranışını sergileyenlere de sürekli kuyrukçu demeyi sürdüreceğiz. Türkiye solu, kendini solcu sanan bu şarlatanlardan kurtulmalıdır. Bu adamlar sola en az liberaller kadar zarar veriyorlar. İşte SF'nin hali ortada. Kürt ulusalcılığının milliyetçi sempatizanları kendini solcu sanmaya başladılar. Devrimci kavramını bile sosyalistlik olarak algılayanlar var. İyi kötü geçmişteki birikim ve deneyimleriyle belli bir bilgiye sahip olanlar bile bu forumda çığırından çıkmış durumda. Artık ML adına Marks ve Lenin'e, dolayısıyla Marksizm Leninizm'e rahmet okutur hale geldiler. Kendi üfürdüklerine sol sempatizan kitleyi inandırmaya çalışırlarken, kendileri de bu üfürmelere inanır hale gelmeye başladılar. Böylesi bir karanlık oraya iyi niyetlerle girip birşeyler öğrenmeye çalışanları da etkisi altına alıyor. Adı SF ama, bilimsel sosyalizme ne kadar aykırı görüş varsa orada sosyalizm adı altında pazarlanıyor.
Evet, Sn. tekyoldevrim, ML bir dünya görüşüdür. Sosyalizm işçi sınıfının bilimsel yol haritasıdır. Leninist olmak, menşevik Martov'un Lenin için söylediği gibi ''rüyasında bile devrim görmek''tir. Bütün bunların kavranılması belli bir emeğe ihtiyaç gösterir. Bu olmadığında bazen liberalizmi, bazen ''ezilen'' milliyetçiliği, bazen de ahlakçılığı sol-sosyalist tavır olarak görme alışkanlığı ediniriz. Türkiye solunda eskiye göre çok rağbet görmese de böyle bir hastalık var. Bir an önce kurtulmanızı dilerim!
UKKTH konusunda başlık yazılarına ek olarak şöyle bir toparlama yapılabilir: Marks'ta da Lenin'de de ulusal sorun konusunda tek bir kriter vardır, o da sosyalist devrimin çıkarlarıdır. Marksizm Leninizm'e rağmen UKKTH konusunda farklı bir kriter ortaya konulamaz. Bu durum Marks'ta çok belirgin, Lenin'de ise biraz karmaşıktır. Ama iki ustada da öz değişmez. Devrimin çıkarları! Komünist olmaktan sosyalist devrimi, sosyalizm için mücadeleyi, işçi sınıfının tarihsel çıkarlarını savunmayı ve bu doğrultuda mücadele etmeyi anlıyorsak her konuda olduğu gibi bu konuda da başka bir kriter yoktur. İlkeyse ilke ve bir komünist için komünistliğinin öncelikli ve temel ilkesi de budur. Bu yoksa ve ''Marksist Leninistler ulusal hakları için mücadele eden halkları savunurlar'' diyerek köylü kurnazlığı yapmak ve kuyrukçuluğa kılıf uydurmak sadece kendi kendini kandırmak demektir.
( İrlanda konusu sanalın kuyrukçuları tarafından kuyrukçuluklarının gerekçesi olarak örnek gösterilir. Oysa hem İrlanda konusu, hem de Marks'ın bu konudaki tüm siyasi tutumu -Hindistan konusu da dahil- Marks'taki devrimin çıkarları ilkesine uygunluk gösterir. Marks İrlanda konusunda önce İngiliz işçi sınıfından yanadır, İngiltere'deki devrimi önemser ve İngiliz işçi sınıfından yana tavır koyar. Daha sonra İrlanda'dan yana tavır koyması devrimin çıkarları doğrultusunda siyasi pozisyon almasına yol açar. İki farklı söylem ve davranış vardır burada ama Marks için ( ve bugün komünistler için) hiç şaşırtıcı olmamalı, çünkü iki ''farklı'' pozisyon da Marks'ta aynı amaca-çıkara hizmet eder; devrimin çıkarlarına!)