CHP, aynı hata ikinci kez...
Cumhurbaşkanlığı seçiminde CHPnin stratejisini ve adayını belirleyen kadro çok klasik bir hatayı ikinci kez yapmayı başardı. Buna karşılık, HDPnin adayının aldığı sonuç doğru bir kampanyanın nasıl kurgulanabileceğini gösterdi.
Sosyal demokrat partiler (hatta misyon partileri) seçim stratejilerini oluştururken parti tabanının eğilimlerinin dağılımını göz önüne almak zorundadırlar. Sosyal demokrat parti, eğer eğilimlerin sol ucundaki kesimin desteğini konsolide etmeden sağa doğru kayarak muhafazakâr partiden oy çalmaya çalışırsa, sağ kesimden alacağı oydan fazlasını sol taraftan kaybeder.
Bu açıdan bakınca, HDPnin oylarını artırmasının, AKPnin kendini korumayı başarmasının sırrı da ortaya çıkıyor. HDP sol desteğini konsolide eden, buna ek olarak kapsama alanını haklar ve özgürlükler üzerinden, kendi öz seçmeninin desteğinin sadakatini risk altına sokmadan genişleten bir kampanya gerçekleştirdi.Demirtaş gibi karizmatik bir adaya sahip olması, dinamik bir kampanya sürdürmesi bir yana HDPnin seçim stratejisi doğruydu, esas olarak bu nedenle başarılı oldu.
AKP, kendi çekirdek seçmeninin sadakatini koruyan, konsolide eden bir kampanya izledi, sola doğru, kendi tabanı açısından önemli olmayan haklar ve özgürlükler alanına kaymaya çalışmadı; 12 yıl boyunca oluşan algısal kilitlere, yapışkanstatükoya yaslandı, savunmada kaldı; bu savunma stratejisi başarılı oldu.
Sarıgülden - İhsanoğluna
CHP liderliği ise yine yanlış bir strateji belirledi. CHP liderliği Sarıgülü aday gösterirken yaptığı hatayı tekrarladı ve derinleştirdi. CHP liderliği, tabandan, partinin entelijensiyasından gelen uyarılara karşın bu yanlışta ısrar etti; sonuçta bir siyasi yenilgi daha yaşadı.
CHP, sosyal demokrat parti olma iddiasına, soldan, laik cumhuriyetçilerden oy alma geleneğine sahip bir partidir. CHP liderliğinin, İhsanoğlu gibi Siyasal İslamın dünyasına ait bir teknokratı aday olarak belirlemesi, solunu konsolide etmeden sağa açılmanın ötesinde, bir hakikat rejiminden öbürüne atlama boyutunda bir hataydı.
CHP liderliği, iki hakikat rejiminin arasındaki boşluğa düştü. AKP barış süreciyleoynarken CHPnin bu süreçte sorun çözücü, güven verici, yol açıcı olmak yerine MHP ile ittifak yapması vahim bir hataydı. CHP liderliğinin AKP döneminde oluşan algısalkilitleri ve yapışkan statükoyu anlamaktaki bunlara cevap vermekteki yetersizliği ilk kez kendini belediye seçimlerinde, Sarıgülün adaylığında göstermişti.
CHP liderliği Sarıgül yenilgisinden ders almadı. Kendi solunun ve tabanının desteğini konsolide etmek yerine, partinin o kesimlere sadakatini sorgulatan bir yol izledi. CHP liderliği bu kesimleri konsolide ederek, oy tabanını genişletebileceğine değil de,algısal kilitler içinde kalmak gerektiğine inanıyor idiyse, bu kez en azından, Blairin 1997 seçimlerinde izlediği politikalara benzer bir triangulation yani siyasi yelpazenin iki ucunun dışında ve bunların ortasının üzerinde yeni olma iddiasıyla bir konum oluşturmaya çalışabilirdi. Böylece bir yenileşme tartışmasıyla partinin tabanını korur, partiyi sola açık tutar, bu zemin üzerinde kendini Kürt sorunu başta olmak üzere birçok alanda, iktidar partisinin yetersizliklerini aşmaya aday parti, Yeni CHP olarak tanımlamaya çalışabilirdi. ;
CHP liderliği ya bu triangulation stratejisini bilmiyor, ya da kabaca ortalama almak olarak anlıyor. İkincisi, CHP liderliğinin partinin Cumhuriyetçi seçmeninin eğilimlerini, kültürel özelliklerini de bilmediği, ya da daha kötüsü ciddiye almadığı, tıpış tıpışifadesinin de gösterdiği gibi Gezi olayının mirasını hiç anlamadığı anlaşılıyor.
CHP liderliği bir hatayı tekrarlamıştır. Siyasette bir hata bir kez yapılabilir, ama iki kez yapılırsa hata, hata olmaktan çıkar yapısal zaaf konumuna yükselir. Demokratik siyasette bir liderliğin stratejik bir hata yaparak seçim kaybetmesi durumunda partinin önünü açmak için sahayı terk etmesi gerekir. Sanırım CHP şimdi bu kavşaktadır.
Ergin Yıldızoğlu / Cumhuriyet
Kılıçdaroğlu CHP'nin başına geçtiğinden beri şöyle bir tespit yaptı sanıyorum. Türkiye toplumunun yüzde 60,65'i sağcı. CHP iktidar olmak istiyorsa sağdan oy almak zorunda, bu yüzden sağcı adayları vitrine yerleştirmek ve sağcı bir siyaseti savunmak gerek. CHP bir kaç seçimde böyle davranıyor, böyle davrandıkça sağa kaydığını fark edemiyor. Başarılı da olamıyor. Parti kimlik kaybediyor ve kişilerin görüşlerinin toplamından oluşan bir kaotik siyaset CHP'ye hakim oluyor. Böyle parti olur mu? Kılıçdaroğlu'nun önce bunu anlaması gerekiyor. Partide farklı düşüncede olanların bulunmasıyla bu durumu birbirine karıştırmamak lazım diye düşünüyorum ama, Kılıçdaroğlu ve CHP bunu birbirine karıştırıyor.