Marxtan Seçim Yorumları-Korkut Boratav
Türkiyeden değil, 166 yıl önce Fransada yapılan seçimlerden söz edeceğim.
Hatırlatalım: Şubat 1848 devrimi, Kral Louis Philippei devirir; İkinci Cumhuriyeti kurar; (kadınları kapsamayan) genel oy hakkı kabul edilir. Nisan sonrasında Ulusal Meclis seçimleri yapılır. Napoleonun ihtiraslı, iddialı yeğeni Louis Bonaparte sürgünden döner; Meclise seçilir. Meclis'e burjuva partileri egemen olur. Şubat devriminin işçi sınıfına getirdiği kazanımların tasfiyesi başlatılır.
Paris işçileri Haziranda ayaklanır. Ayaklanma binlerce kişi öldürülerek bastırılır. 10 Aralık 1848de Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılır. Paris işçilerinin katili General Cavaignac, aday olacak; oyların yüzde 74ünü kazanan Louis Bonaparte karşısında yenilgiye uğrayacaktır.
***
Karl Marx 1848-1851 yıllarını Louis Bonaparteın 18. Brumairei başlıklı yapıtında inceledi. Ben de bu yazıda, Marxın bu dönemde yapılan seçimlere ilişkin yorumlarından aktarmalar yapacağım. Konuyu kavramak için elbette özgün yapıt okunmalıdır. Ayrıca bu yapıtın ve dönemin mükemmel bir çözümlemesini, Cem Eroğul Marksist Klasikleri Okuma Kılavuzunda (Yordam Kitap) yapmıştır.
Marx önce Ulusal Meclis seçimlerini yorumluyor: Paris proletaryası [Şubat devrimi ile] açılan geniş ufukların ve toplumsal
tartışmaların keyfini çıkarırken, toplumun güç odakları bir araya geldi; durum muhasebesi yaptı ve ulusun, köylülüğün, küçük burjuvazinin saflarından hiç beklemediği bir destekle karşılaştı
[Seçimler sonunda] toplanan Ulusal Meclis de ulusu temsil ediyordu ve Şubat
devriminin sonuçlarını burjuva boyutlarına dönüştürmeyi üstlenecekti. Paris proletaryası derhal kavradı ki Ulusal Meclis, ulusun ruhunu [içeren]
bütüncül yapısı [ile] proletaryayı tehdit ediyordu. Bu yüzden öğelerine ayrışmalı; dağıtılmalıydı.
Marx, genel oy hakkının işçi sınıfının temel bir kazanımı olduğunu elbette biliyordu. Ama, sonuçlar sınıfların sayısal ağırlıklarından çok, ekonomik güce, örgütlenmeye bağlıdır. Sınıfsal tavırlar da, sonuçlara bağlıdır; temsilî demokrasinin kayıtsız-şartsız sineye çekilmesi söz konusu değildir.
Nitekim, 1848deki ilk seçim, bir burjuva cumhuriyetinin oluşumu, kuruluşu sonucunu verdiği için, proletarya tarafından reddedilmiş; Haziran ayaklanmasını tetiklemiştir. Mart 1850deki yerel seçimlerde ise (Marxın sözleriyle), Paris, sadece sosyal demokrat adayları seçince;
[yani] genel oy, burjuvazinin hegemonyasına karşı sonuç verince, burjuvazinin [Ulusal Meclisin] yanıtı, genel oyu 15 Mayıs 1850de yasa dışı kılmak oldu.
***
Gelelim Louis Napoleonu Cumhurbaşkanlığına getiren; İmparatorluk yolunu da açan Aralık 1848 seçimlerine
Marx için Louis Bonaparteın seçim zaferi, ulusun tüm diğer sınıflarına karşı köylülerin tepkisidir
Bonaparte da bir sınıfı, Fransız toplumunun en kalabalık sınıfını; küçük toprak sahibi köylüleri temsil etmektedir.
Köylü ailesi, toplumla ilişki kurmaktan çok, doğayla değiş tokuş yaparak geçinir. Tarla, köylü ve aile; onun yanında bir başka tarla, bir başka köylü ve bir başka aile
Onları diğer sınıflarla düşmanca karşı karşıya getiren iktisadi varlık koşulları açısından bir sınıf oluştururlar
Çıkarlarının ayrılığı, kendi aralarında hiçbir birliktelik, ulusal bağ, siyasal örgütlenme yaratmadığı ölçüde bir sınıf oluşturamazlar. Kendilerini temsil edemezler; temsil edilmek zorundadırlar. Temsilcileri, aynı zamanda onların efendisidir.
Köylülüğün burada vurgulanan kendiliğinden sınıf konumuna mahkûmiyeti, Marxa göre Fransayı 22 yıl boyunca Louis Napoleona teslim eden ilk aşamayı belirlemiştir.
***
Millî irade, Cumhurbaşkanını adım adım İmparatorluka taşıdı. Meclisin desteğini alarak Aralık 1851de İmparator (Napoleon III) oldu. Marx özetliyor: Bonaparte, parlamentoya dayanarak anayasayı yırttı. Anayasaya dayanarak da parlamentoyu dağıttı. Millî irade elbette unutulamazdı. Bir yıl sonra da İmparatorluk bir halkoylaması (yüzde 92lik evet oyu) ile onaylandı. İmparator, sermayenin tüm hiziplerini kapsayan Düzen Partisi ile uyum sağladı. Savaş tutkunuydu. Solu, sosyalistleri ezmeye öncelik verdi.
Bu dönemin başlangıcını Marx betimliyor: Parisin lümpen-proletaryası, Bonapartist ajanlar tarafından
gizli şubelerde örgütlendirilir
Bonapart, bütün sınıfların dışkısından, ayaktakımından oluşan bu lümpen-proletaryanın şefidir; gerçek kimliği budur.
Marxın sözleriyle, kahraman rolü oyna[yan] sıradan, gülünç bir kişi;
dışarıdan pompalanmış bir maceraperest olan Louis Bonaparteın son macerası Prusya savaşıdır. Eylül 1870te 80 bin askeri ile Almanlara teslim oldu. İki yıl tutsaklıktan sonra İngiltereye yollandı. Bir yıl içinde öldü.
***
Bu yazıyı, 30 Mart yerel seçimleri vesilesiyle SOL için kaleme almıştım. Bugün daha
da geçerli olduğunu düşündüğüm için tekrar yayımlanmasını düşündüm.
10 Ağustos da bir seçim değil, bir halkoylaması idi. Yine de beterin beteri var: Louis Bonaparte yüzde 92 oyla kazanmıştı; bizimki yüzde 52