Bir burjuva masalı
Erhan Nalçacı
Burjuvazi cumhurbaşkanlığı seçimleri adı altında düzenlenen bir ava çıkmış ve bir taşla üç kuş avlamış.
Birinci kuş:
Birinci Cumhuriyeti yıkarken güçlü bir lidere ihtiyaçları vardı, fiili olarak zaten başkan olarak davranan, şiddetli bir toplumsal yarılmayı tetikleyen ve elde ettiği güçle bir burjuva siyasetçisinin doğal bağımsızlık alanını fazlasıyla ihlal ederek sermayenin ayağına takılan Erdoğanın törpülenmesi gerekiyordu. Bunu, hem onu onurlandırarak, hem ölümüne korktukları halkı sokağa dökmeden, en emin oldukları alanda, sandıkta başardılar.
Üstelik hala Erdoğanın diktatörlüğünü bir tehdit olarak her olasılığa karşı ceplerinde taşıyorlar.
İkinci kuş:
Ekmeleddinin çatı adaylığı ile Birinci Cumhuriyetin siyasi refleksleri ve Haziran direnişinin barutu olan düşünceler geniş bir kesimde iğdiş edilmiş oldu.
Bundan 10-20 yıl önce kurt işareti yapan bir CHP lideri hemen akıl hastanesine kapatılır, bir gericinin adaylığının desteklenmesine gülünür geçilirdi.
Yine her olasılığa karşı, ister ana muhalefet, ister koalisyon hükümetleri için hizaya çekilmiş bir merkez sağ ve ikinci Cumhuriyetin pragmatizmine alıştırılmış, tıpış tıpış bir seçmen kitlesi yaratıldı.
Üçüncü kuş:
Türkiyede çaptan düşmüş, itibar kaybetmiş ve artık sol ile adı birlikte anılmayan liberalizme, yeni bir soluk verildi ve taze bir liberal sol tasarımı oluşturuldu. Kürt ulusal hareketinin merkezinde durduğu, özgürlük ve demokrasiyi hedef alan, ama mülkiyet ilişkilerini değiştirmeyi arkaik veya ütopik kabul eden bir liberal bayrağın altında Türkiye Syrizasını inşa etme şansını doğurdu.
Köşe yazarlarından oluşan tazı sürüsü kuşları yakalayıp sahibinin ayaklarına getirmiş. Avcı memnun, üç kuşu kemerine asmış avdan dönerken, attığı taş dönmüş, dönmüş kafasına çarpmış ve sekerek üç yerden kafasını yarmış:
Birinci yarık:
Artık 12 yıldır süren burjuva siyasi alanındaki istikrar korunamayacaktır, kendi içinde çalkantılara, kısa erimli hükümetlere ve giderek büyüyen siyasi krizlere gebedir. Erdoğanın diktatörlüğü ise bir barut fıçısıdır.
İkinci yarık:
Ana muhalefetin geçirdiği dönüşüm ve terbiye, burjuva siyasetine kapsadıkları büyük yığınları ortaya saçmış, liderlerinin nasıl kusursuz bir burjuva ajanı olduğunu Bilale bile anlatabilmiştir. Ortaya saçılan ve aranış içindeki milyonların sosyalizme kazanılma olasılığı vardır.
Üçüncü yarık:
Yaratılan ve bir geleceği olan liberal cephe Türkiye tarihinde bir kez daha komünistlerle liberal solun sınırlarının netleşmesine yol açacaktır. Netlik ve sadeleşme her zaman burjuvazinin esas düşmanı olan komünist siyasete yarar.
Sonuçta; avcının avladıkları ile rahatlaması mümkün değil, ava giderken avlanma olasılığı her geçen gün artmaktadır. Bu masalda hiç kimse kerevite çıkmamış, gökten üç elma düşmemiş, tazıların vaat ettiği sonsuza kadar mutlu bir birliktelik sadece köşe yazılarında kalmıştır.
Aksine sınıf mücadelesi yeni ve heyecan dolu bir evreye girmektedir.