Alişan'a ne anlatırsan anlat boşuna, sosyalizm denince ''arkadaşım bana böyle söyledi''den başka bir şeyi bilmeyen anlamayan biri için tartışmak boşuna. Halk bu yüzden sınıfsal çıkarının farkına varamaz diyoruz. Bu yüzden bilinç onlara dışarıdan verilmeli. Dışarıdan bilinç denildiğinde de komünistler anlatacak, milyonlarca insan sosyalist olacak değil. Bu konu da yanlış anlaşılıyor.

solcu arkadaş sen sadece atıyorsun, ezbere konuşuyorsun, sadece sana öğrtilenleri savunuyorsun ama gerke hayatla alakası yok o ezberlediklerinin.
ne kacar DDR'i tanıyorsun?
Ben kendi yaşadıklarımdan anlatıyorum en azından ve istersen bu söylediklerimi istediğin her kaynaktanfa bulabilirsin. Hadi deki söylediklerimin tümü yalan, ısbatla önünde eğileyim. Senin gibi biat edenler olduğu için Sovyetler'de olan yanlışlara göz yumdular ve sonlarınıda berber getirdiler. Sen kendin bilinçli değilsinki bana ve başkalarına dışarıdan veya içeriden bilinç vereceksin. Herkesi kendin gibi biatcımı zannediyorsun?
Bak hiç sataşmadan DDR hakkında söylediklerimi belgelerle çürüt. Senden ve herkesten bin kere özür dileyeceğim.

Bak kardeşim, bu konularda burada çok açıklama yapıldı, senin bir kulağından giriyor arada hiç bir etkiye yol açmadan öbür kulağından çıkıyor. Bu nedenle seninle bu tartışmaları yapmak faydasız, faydasız olduğu için bir sosyalist sana bu konularda açıklama yapmıyor, sen bunu da anlamıyorsun.

Sosyalist değilsin, solcu da değilsin, solcu olduğunu sanıyorsun sadece. Bir sistemden bahsedilince, ''arkadaşım bana bunları söyledi'' diye o sisteme karşı çıkılmaz. Ayrıca sen sosyalizme de inanmıyorsun, burjuvazinin ekonomideki egemenliğine yani sömürüye de karşı çıkmıyorsun. Böyle olunca sana bir şey anlatamayız. Şunu bile düşünemiyorsun, biz kapitalizme karşıyız derken Türkiye'de yöneticiler hırsızlık yapıyor, kürt halkına baskı yapılıyor, gericilik almış başını gidiyor diye karşı çıkmıyoruz. Mutlak bir doğrudan yola çıkıyoruz ve o doğruyu savunuyoruz. Bir ülkede pratikte birtakım hatalar olsa dahi bu gerçek değişmez. Bu nedenle sana boş konuşuyorsun diyoruz. Sen ise inatla hiç anlamadan hala aynı şeyleri tekrarlayıp duruyorsun.

Hiç kıvırmaya gerek yok, ben sana ne zaman " arkadaşımdan duydum" diye yazdım? Atmaya gerek yok. DDR konusunda söylediklerimin yalan ve yağnlış olduğunu ısbatla bin kere özür dileyeceğim diyorum. Bana "arkadaşımdan duydum" diye karşı geliyorsunfa sen nereden biliyorsun? Mesela DDR'de veya başka bir sosyalist ülkedemi yaşadın? Sende sadece sana verilen kitapları okuyarak bilgileniyorsun veya öğretilenlerle. Aramızda ne fark oluyorki? Sen kitaplardan ve duyduklarından öğreniyorsun bende "arkadaşlarımın anlatımlarından". Oysa ben en azından DDR'i bilakis yaşamış biriyim, o ülkenin insanlarıyla bire bir konuşan ve halada beraber yaşayan, çalışan biriyim. Şimdi ben kitaplaramı yoksa kendi yaşadıklarımamı inanayım?
Dostum araştır, sorgula ve sonra bana sataş. Hadi hodri meydan diyorum, DDR hakıındaki yazdıklarımı istediğin kaynaklamla çürüt. "Bu konuda çok yazıldı, sen sosyalist değilsin,...." demek konuya açıklık getirmiyor.

Alişan-DDR'e haksizlik etme hakki arkadaş, DDR'in türkcesi alman demokratik cumhuriyeti ve seçimlerde SED dışında iki tanede başka partiler vardı, birisinin ismi hür demokratla başlıyordu diğeride çifçi ile başlaya partilerdi ve her seçimde ne tesadüftür hem seçime katılım oranı hemde partilere verilen oy oranları aynıydı, seçime katılım 99% du ve SED oyların 97% sini alıyordu diğer iki partide toplam 3% oranında oy alıyorlardı, parlemontoda temsil dahi ediliyorlardı. Bundan iyi bir demokrasimi olurda bana "alisan başka bir şey daha yaşadın hiç demokrasinin olmadığı bir DDR" diye yazmışsın. En iyi demokrasi DDR'deydi, her beş vatandaştan birisi ispiyoncuydu, devlet resmen ispiyon yetiştiriyordu. Babanın evladını, komşunun komşuyu, arkadaşın arkadaşı ,..... ispiyonladığı bir demokrasiydi. Daha ne istiyorsunki. Bu tip demokrasiler "AKP demokrasisine" 100 çeker abi.

Ne güzel açıklamışın .Gerçek olmayan hiç güvenilmeyen demokrasi.Bu tür parti bulgaristanda da vardı.Ama hepsi devletin istihbarat teşkilatına çalışıyorlardı.halkına güvenmeyen halktan korkan devlet .
Bu yöntem demokratik yöntem değil.

Benim anlatmak istediğim demokrasi her partinin hükümet olma şansının olduğu demokrasi. Anayasaya bağlı bir parti. Tıpkı burjuva demeorasisinde olduğu gibi. En iyi yönetme biçimindeki rakabet.

Toplumda hem üretim araçlarındaki geleşmeye hem çalışma zamanındaki azalmaya hem paylaşımdaki genişlemeye teşvik edici katılımcı demokratik modeli örgütlemek isteyen partiler

İşte en geniş demoresinin hedeflenmesi ve tüm halkın katılımını sağlayacak sistem bunula gelecektir.

Biz buna doğrudan demokrasi diyoruz .Bütün yöneticilerin seçimle gelmesi geriye çağrıldığıda gitmesi gereken yöntem.

Hakkı arkadaş demokrasiyle ve devletle ilişkin görüşlerinin marksizmle ilgili olmadığını biliyor musun? Marksist olduğunu söyleyen biri olarak bu konuda ne diyorsun?

Kim söylüyor Marxizm,le ilgisinin olmadığını hangi kaynak. Aç bak Anti duhring i alman idolojisini .

Marx kaba komünizm,i anlatırken devrimden sonra eski düzenin doğum izlerini taşır diyor.

Bir kere ''tüm halkın devleti'' Marks'ın eleştirdiği bir kavram, sen marksist olduğunu söyleyerek bunu savunuyorsun. Proleterya diktatörlüğü Marks'ın en fazla önemsediği bir kavram, sen bu konuyu demokrasiyle irtibatlandırarak sulandırıyorsun. Devlet sınıfsal bir baskı aracı sen bu konuda proleteryayı bu baskı aracından mahrum bırakacak şeyler söylemeye çalışıyorsun.   Bunların tersi anti dühring veya alman ideolojisinde varsa onları da göstermek senin işin.