Ölüm-kalım mücadelesi-Ender Helvacıoğlu
Yeni Türkiyede, daha doğrusu İkinci Cumhuriyet Türkiyesinde şu ideolojilere yer yok:
- Ulusalcılık
- Anti-emperyalizm ve yurtseverlik
- Laiklik, aydınlanmacılık
- Devrimcilik
Çünkü artık Kemalist Cumhuriyet yıkılmıştır ve o cumhuriyetten arta kalan bu köhnemiş ideolojilere İkinci Cumhuriyette yer yoktur.
Yeni Türkiyede sosyal demokrat, solcu, hatta komünist de olabilirsiniz. Yeter ki, ulusalcı, yurtsever, laik ve devrimci olmayın.
Yeni Türkiye rejiminin bir muhalefeti de olacak elbette; sosyal demokratı, solcusu, komünisti de olacak
Ama yeni rejimin çerçevesine biat ettilerse, kırmızı çizgilerini ihlal etmeyeceklerse. O artık nasıl bir solculuk, komünistlik olacaksa.
Nasıl Genç Cumhuriyette şeriatçılara, hilafet yanlılarına, tarikat ve tekkelere, işbirlikçilere, vatan hainlerine yer yoktu; yeni rejimde de ulusalcılara, yurtseverlere, aydınlanmacılara, devrimcilere yer olmayacaktır.
CHP Yeni Türkiyenin muhalefeti olacaksa, içindeki ulusalcılardan, yurtseverlerden, aydınlanmacılardan, devrimcilerden kurtulacaktır. Bu niteliklere haiz olmayan solcular kalabilir, sakıncası yok! Yeni rejimin parti içi demokrasisinin gereğidir bu!
Halkın TKPsi, KP, ÖDP, İşçi Partisi, Halkevleri ve bilumum solcu/sosyalist/komünist örgütler ayaklarını denk almalıdırlar. Yurtseverlik, aydınlanmacılık, devrimcilik yapmaya kalkışırlarsa ezileceklerdir. Yapmazlarsa, kendilerine ufak da olsa bir alan açabilirler, varlıklarını solcu, sosyalist, komünist olarak devam ettirebilirler. Örneğin Demirtaş solculuğu ne hoş bir solculuktur! Böyle bir çatıya yanaşabilir, kapsam alanına girebilirler.
İşçi sınıfı, proletarya, yoksullar, işsizler, falan filan
Bunları Beyoğlu barlarında, Kadıköy kafelerinde tartışmak için bolca vaktiniz olacaktır. Ama işçi sınıfı devrimciliği, hele bunun fiiliyata dökülmesi, kesinlikle yasaktır! Çünkü bu da tıpkı Kemalizm gibi arkaik bir ideolojidir; yeni dünyada yeri yoktur.
Yeni Türkiyede toplumu bir arada tutacak baskın ideoloji Sünni İslamdır. Sünni İslamın otoritesini kabul edin, bu otoritenin altında istediğiniz milliyetçiliği, etnikçiliği yapabilirsiniz.
Alevi olabilirsiniz (şimdilik); lanet olası bir sosyolojik gerçeklik! Ama başınızı kaldırmadan ve ikinci sınıf vatandaş olarak
Kadınsanız, kadınlığınızı bileceksiniz
İslami ideolojinin size biçtiği konumu tartışmasız kabul edeceksiniz. Öyle oranızı buranızı açmak, uluorta kahkaha atmak, tek başına tatile çıkmak falan yok!
***
Durum aşağı yukarı böyle. Türkiyeye biçilen yeni elbise bu. Bu elbiseyi henüz topluma giydiremediler, öyle kolay değil; ama gidişat bu
Bu gidişatı kabul edecek miyiz? İkinci Cumhuriyetin sosyal demokratı, solcusu, sosyalisti, komünisti olmayı içimize sindirecek miyiz?
Bunu midemiz kaldırmıyorsa eğer, başka yolu yok, bir ölüm-kalım mücadelesi vereceğiz.
Birinci Cumhuriyeti yıktılar. O kadar yozlaşmış ve çürümüştü ki, direnemedi. Çok yol aldılar, ama henüz kendi İkinci Cumhuriyetlerini kuramadılar.
Ya İkinci Cumhuriyet, yani emperyalizme bağımlı İslamcı bir burjuva diktatörlüğü ya da bağımsız, demokratik, laik bir Emekçi Cumhuriyeti. Ölüm-kalım mücadelesi bu mevzide verilecektir.
Verilecektir biraz geri bir ifade oldu. Veriliyor! Haziran Ayaklanması bu mücadelenin işaret fişeğiydi. Kâh geri çekilerek kâh fırsat bulduğunda ileri atılarak devam ediyor.
Dahası da var. Türkiyenin iç savaşı, her an Türkiyeye de sıçrayabilecek olan bir iç savaş, bugün Irakta ve Suriyede sürmektedir. Türkiyeden giden gençler, oralarda, karşıt saflarda ölümüne savaşıyorlar. Her an Türkiyeye de yansıyabilecek olan bu savaşın provaları bugün büyük kentlerin varoşlarında yaşanıyor.
İki noktanın altını çizmek gerekiyor:
Birincisi, günün acil ihtiyacı: Hazirana katılmış, sıcak yaklaşmış örgütlü yapıların, CHP içindeki laik, aydınlanmacı, yurtsever ve sosyalizan güçlerin, Haziranda yer almış sendikaların, meslek örgütlerinin, demokratik kitle örgütlerinin, devrimci gençlik örgütlerinin, çeşitli platform ve toplulukların ve öncü aydınların bir araya geleceği bir Cephe.
Başlı başına bir yazı konusu ama, Kürt Hareketi ile emekçi halk lehine bir ilişki de ancak böyle bir güç ile olanaklıdır.
Bu tür her oluşum bir öncü çekirdeğe ihtiyaç duyar. İkinci nokta da bu: Türkiyenin yakın tarihinin de dramatik biçimde kanıtladığı gibi bu ölüm-kalım mücadelesinin ancak sosyalizm hedefine kilitlenerek ve bir emekçi ağırlığını sağlayarak tutarlı olarak verilebileceği. Dolayısıyla ilk adım, bu cephenin çekirdeğini oluşturacak bir sosyalist odak.
Evet, hâlâ yeterli zamanımız var; ama zamanın daraldığını ve lehimize işlemediğini de görelim.
Helvacıoğlu'nun yazısından anlaşın "1. Cumhuriyette" TKP, ÖDP ve diğer sosyalist ve komunist parti ve kuruluşlar ayaklarını denk almak zorunda değillerdi, rahatça çalışma alanı buluyorlardı. Aleviler'de asla ikinci sınıf bir muamele görmüyorlardı,.....
Aslında, özünde değişen hiç bir şey yok, "1. Cumhuriyette, 2. Cumhuriyette" kendisine muhalefet olanı kabul etmiyor, herkesi kendisi gibi yapmaya çalışıyor, yani asimilasyon uyguluyor, gerekirse inkar ediyor, ......
Bu yüzden Türkiye'de özünde değişen hiç bir şey olmamasına rağmen bazılarının "1. Cumhuriyeti" savunmaları anlaşılır değil.
"2.cumhuriyete" karşı gelmek illada "1. Cumhuriyete" sarılmak, sahiplenmek ve iyi göstermek olmamalı. Böyle bir gereksinim doğru değil. Her ikisnede karşı olmak en doğru olanıdır.