İleri demokrasi ilerliyor!
AKPnin dünkü 1. Olağanüstü Kongresiyle ileri demokrasimiz bir adım daha ilerledi, yükseldi!
L. DOĞAN TILIÇ
AKPnin dünkü 1. Olağanüstü Kongresiyle ileri demokrasimiz bir adım daha ilerledi, yükseldi!
Erdoğan Çankayaya yalnız çıkmıyor; demokrasi anlayışı ve o anlayışı can siperane savunan medyası da onunla birlikte Çankayada olacak.
Başbakan, 12 yıllık devr-i iktidarında, demokrasimizi ilerletirken, pek çok şeyi de geride bıraktı. Kardeşlerini geride bıraktı, yeni kardeşleri oldu! Sabah akşam övgüler düzdüğü Batıyı, AByi geride bıraktı, yeni ufuklara açıldı
İpine sarılıp bugünlere geldiği Avrupanın, Batı demokrasilerinin olmazsa olmazı ifade ve basın özgürlüğüdür. Erdoğan ileri demokrasiyi ilerlettiği her adımda ifade ve basın özgürlüğünü de biraz daha geride bıraktı.
Muhaliflerini, kendisini eleştirenleri etrafına yaklaştırmamasını; Başbakanlıktaki, AKP kongrelerindeki akreditasyon uygulamalarını biliyorduk. Dün o uygulamayı da bir adım daha ilerletti.
BirGün, Evrensel, Sözcü, Aydınlık, Halk TV, İMC, Ulusal Kanal önceki kongrelerin de yasaklılarıydı. Bunu kendileri için dert ettikleri söylenemez. O kongrelerde olmayı yalnızca halkın haber alma hakkı için önemserlerdi.
Bu kez, ileri demokrasi ilerleyip, pek çok şeyle birlikte paralel olanları da geride bırakıp düşman saflarına iterken, Bugün TV, Samanyolu Haber, Kanal Türk TV, Zaman Gazetesi ve Cihan Haber Ajansı gibi Cemaat medyası da kongreye alınmadı.
O Cemaat medyası ki, daha düne kadar Türkiye ekonomisinin ve demokrasisinin nasıl çağ atladığını; Erdoğanın Asyadan Afrikaya, Ortadoğudan Balkanlara gönülleri nasıl fethettiğini anlatmakla meşguldü. Kavga başlayıp kılıçlar çekilince, manşetler de değişti; 12 yılda nasıl borç batağına saplanıldığı, fuhuşun ve uyuşturucunun nasıl patladığı keşfedildi birden.
Dün majestelerinin medyası olanlar, majeste Çankayaya çıkarken mazinin medyası oluverdi.
Majestelerine medya mı yok? Maziye itilenler düşünsün!
Yeni Türkiyenin yeni medyası Çankayaya uyumda fazla zorlanmaz nasılsa. Sayın Başbakanımın yerini Sayın Cumhurbaşkanım alır ve sorular yine aynı şekilde sorulur.
İş yükü biraz artacak gerçi; majestenin himayesindeki küçük majesteyi de gözetecek ve 90 yıl boyunca hasar alan cumhuriyetin restorasyonunda ona omuz verecekler. Yıllardır Yurtta sulh cihanda sulh ilkesiyle ilerleyen pısırık dış politika nasıl restore edildiyse, geriye kalan her şeyin de aynen öyle restore edilmesini alkışlayacaklar.
Sonra yukarıya dönüp, bir hata yaptıklarında tıpkı Alo Fatih gibi kendileriyle ilgili gereğini yapmaya da hazır olarak soracaklar sorularını:
Sayın Cumhurbaşkanım! diyecekler.
Benim en büyük sorunlarımdan bir tanesi sizin Cumhurbaşkanı olduğunuz bir ülkede köşe yazarı olmak. Çünkü bazen ben daha hayalini kurmayı bitirmeden siz o işi yapmış oluyorsunuz, ben de böyle ortada kalıyorum ve yeni bir dava bulmaya çalışıyorum.
Şimdi bölge siyasetine gelecek olursak, diyorlar ki, hani bir eleştiri, komşularla sıfır sorun diyorlardı, şimdi sıfır komşu oldu. Tabii bu büyük bir palavra, çünkü Yunanistan ile aramız kötüydü şimdi aramızdan su sızmıyor. Sırbistan, varlığını Türk düşmanlığına adamış bir milletti; bugün son derece iyi ilişkiler kurdunuz onlarla ve o ilişkiler sayesinde Boşnakları bir soykırımdan kurtardınız belki de
Bir küçük çocuk mu öldü ve ölmüştür geçmiştir mi dedi Cumhurbaşkanı; Efendim aslında, yani sanki bu sözlerinizden ya da daha önce sizin Berkinin şeyine üzülmediğiniz gibi bir algı çıkabiliyor, onu o tarz kullanıyorlar, sizin yüreğinizi biliyorum, yani böyle bir şeyin asla olmayacağını biliyorum diye girecekler soruya.
Merak ediyorum günde kaç saat uyuyorsunuz? Sürekli mitingdesiniz, ne yiyorsunuz ki bu enerjiyi üretiyorsunuz? şeklinde bomba soruları hep olacak.
Böyle sordukça hep yanında olacaklar
İleri demokrasi sadece majesteleri sayesinde ilerlemeyecek
Artık nereye kadar ilerlerse ilerleyecek ve o noktada tarih, majesteleri kadar majestelerinin medyasının rolünü de yazacak!
İleri demokrasi Çankaya'ya yerleşti, sevinin!
Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasıyla değişen bir şey olmayacak. Hükümet işlerini bu kez köşkten sürdürecek, tek fark bu. Olan da parlamenter sisteme olacak. Anayasanın izin vermediği başkanlık sistemi başbakan tarafından fiilen delinecek ve Türkiye yine kaotik bir süreçle idare edilmeye devam edecek.