21. Yüzyıl Sosyalizmi
Erhan Nalçacı
Hayatımda tanıklık ettiğim en güzel olaylardan biri 2005te Venezuelada gerçekleşti. Karakasta uluslararası festivalin açılış töreni yapılıyor, farklı ülkelerden gelen kortejler akşam çökerken Chavezin bulunduğu locanın önünden saatlerdir geçiyorlardı. Chavez ayakta kırmızı gömleği, yerli kolyesiyle kortejleri selamlıyordu. Sıra Türkiyeye gelince bir genç TKP bayrağıyla bir anda kortejden sıyrılıp Chaveze doğru koştu. Gördüğüm ölümsüz manzara Chavezin uğruna ölümü göze aldığı sancağı gibi TKP bayrağını çok şık bir jestle öpmesi oldu.
21. Yüzyıl Sosyalizmi deyişi Chavez zamanında söylenmeye başlandı. Bir muğlaklık içermesine karşılık kast edilen şey, 21. yüzyıl sosyalizminin 20. yüzyıldakine benzemeyeceğiydi. Daha açık söylemek gerekirse Sovyetler Birliğinde kurulandan farklı olacağı dile getiriliyordu.
Daha güler yüzlü, daha insancıl, daha demokratik vb.
Ancak Venezueladaki uygulamaya bakınca ortaya net olmayan, daha doğrusu bir işçi sınıfı devrimi olarak tanımlanamayacak bir durum ortaya çıkıyordu. Hâla Venezuelada üretimin, ticaretin ve parasal varlıkların kontrolünün önemli bir kısmı sermayenin elinde bulunuyor.
Sovyetler Birliğinin çözülmesinden sonra başlayan gericilik döneminin umut veren iki olayından biri Kübada sosyalizmin ayakta kalışı ise, diğeri Chavezin tarihsel burjuva demokratik devrim geleneğine bağlı hareketiydi. Halkçı ve anti-emperyalist yönelim, seçim zaferleri, aydınlanma ve sosyal devlette alınan yol, ABDye karşı kararlı karşı koyuş.
Buna karşılık kazanımlar hala pamuk ipliğine bağlı.
Emperyalist sistemin içinde bulunduğu siyasi, iktisadi, moral kriz düşünüldüğünde 21. yüzyılın sosyalizme geçiş çağı olması çok büyük bir olasılık. Ancak bu Venezueladan esinlenildiği gibi olmayacaktır.
21. Yüzyılın sosyalizmi işçi sınıfı devrimlerine dayanacaktır. Sermayenin ve ideolojisinin yaşayabileceği herhangi bir zemin toplumsal mülkiyet içinde sönümlenecektir. İşin özü budur.
Öte yandan devrimler tarihin dinamik olarak kayan bir zeminine otururlar ve özü değişmese bile içerik ve yansımaları giderek farklılaşır.
Önümüzdeki devrimci sürecin geçen yüzyıldakilerden en önemli farklarından biri, köylülüğün ve köye dayalı sınıfların büyük ölçüde önemsizleşmesidir. Buna karşılık, evet özellikleri değişmiştir ama dev bir işçi sınıfı ortaya çıkmıştır. Kendi içinde katmanlı fakat ücretten başka geliri olmayan, sermayenin krizi boyunca artı değer elde etmenin üretici olmayan alanlarına doğru yayılan, nüfus olarak dev bir sınıf.
21. Yüzyıl sosyalizminin önemli bir diğer farkı ise üretici güçlerdeki muazzam gelişmeye yaslanacak oluşudur. Leninin Elektrifikasyonu ne kadar oyuncak gibi kalmaktadır.
Burada gözden kaçan bir şey var: Şu an var olan üretici güçler, Ekim Devrimi yıllarına göre sosyalizmin kurulması için çok önemli bir temel oluşturmaktadır ama esas göz önünde bulundurulması gereken nokta, devrimin üretici güçlerin gelişmesinde onu tutan zincirleri kırarak inanılmaz bir sıçramaya neden olacağıdır.
Toplumun yapısı, yönelimi bugünkü ufkumuzu defalarca aşacaktır. Sosyalist devrim; yeni insanı yaratmanın olanaklarında ve bilimsel teknik gelişmede görülmemiş bir sıçramayı koşullayacaktır. İnsanlığın gündemi tamamen değişecek, bugüne dair, gericilik, ulusalcılık, katillerin ve hırsızların seçilmesine yarayan burjuva tipi demokrasicilik, bencillik, kariyerizm, cahillik, kadın ve erkek arasındaki toplumsal eşitsizlikler gibi bir çok kategori tarih öncesi kalacaktır.
21. Yüzyılın sosyalizmi gerçekten çok farklı olacaktır ancak değişmeyen tek ilke işçi sınıfının iktidarı ve karşı devrim olasılığı ortadan kalkana kadar bu iktidarın korunmasıdır.
Önümüzdeki hafta Türkiye Komünist Partisinin 94. kuruluş yıldönümüne sahne olacak. 94 yıl önce o koşullarda hayatlarını ortaya koyan şanlı öncülere selam
chavez'in sosyalizmi seçim yoluyla kurulmuşsa sosyalizmin seçim yoluyla kurulamayacağı iddiası doğru olabilir mi. venezüelada oluyorsa başka ülkelerde neden olmasın.
Venezüela doğru bir örnek değil. Hükümet olmak iktidar olmak anlamına gelmiyor. Venezüela'da hala sermayenin elinde olan olanaklar var. yazıda bu belirtiliyor. Böyle olduğu sürece Venezüela'daki sosyalizmin pamuk ipliğine bağlı olduğu söylenebilir. Bir seçimde bu iktidar yıkılabilir. Sermayenin darbesiyle tıpkı Şili'de olduğu gibi yıkılabilir. Bu yüzden Venezüela'nın doğru bir örnek olmadığını söylüyorum.
Karşı devrim ihtimali, her türlü devrim için geçerlidir.
Öncü parti, içeriden de çökertilebilir.
Nitekim, SSCB'nin çöküşü buna örnektir.
21. yüzyıl sosyalizmi ve Chavez, sola çığır açıcı bir birikim sunmuştur.
Burjuva hukukunun egemen olduğu ve kapitalist üretim ilişkilerinin korunduğu bir ülkede solcuların veya sosyalistlerin hükümet olması o ülkeyi sosyalist yapmaz. Venezüela bu durumda. Chavez devrimci bir liderdi, yaptıkları ve emperyalizme karşı duruşu önemli ama bu yapılanlara bakarak Venezüela'ya sosyalist denilemez.
Örnek olarak Avrupa'da pek çok ülkeyi gösterebiliriz. Avrupa'da çeşitli zamanlarda sosyalist ve komünist partiler iktidara gelmiş omasına rağmen hiç birine sosyalist denmiyor.
Sosyalizmi komünizme varmayı hedefleyen bir süreç olarak kabullendiğimizde, bu süreçte nelerin yapılması gerektiğini komünizmin ne olduğuyla ilişkilendirip saptıyoruz. Değil 21. yüzyıl, 22. yüzyıla da gelsek bu gerçek değişmeyecektir. Sınıfların ortadan kalktığı, insanların kendi kendilerini yönettiği bir dünyaya varabilmenin yolunun nesini değiştirebiliriz ki? Yapılması gerekenler ve sosyalizmin ne olduğu çok basit. Çok bilinmeyenli denklem değil bu. Tartışılması gereken bir konu varsa yapılması gerekenlerin nasıl yapılacağı konusunda olabilir. Siyasal devrim olacak ama nasıl? Proleterya diktatörlüğü kurulacak, ama nasıl? İnsanlar arasındaki eşitsizlik giderilecek ama nasıl? Bunlar tartışılabilir. Bunları tartışırken bile sosyalist ideolojinin öngörülerinden ve tezlerinden ayrılmamak koşuluyla tartışılabilir. İdeolojiyi ve reel sosyalizm deneyimini reddederek değil. Bu yüzden ben bu tür kavramlara inanmıyorum. Sosyalist ideoloji var, 21. yüzyıl sosyalizmi diye farklı bir sosyalizm anlayışı yok.
Sovyetler Birliğinin yıkılmasının nedeni ne sana göre? Sovyetler Birliğinde sosyalizm uygulamaya geçmişti, yıkılması birtakım hataların yapıldığı anlamına gelmez mi? Hatalar yapıldıysa aynı hataların yapılmadığı bir sosyalizme 21.yüzyıl sosyalizmi denemez mi?