Bu Vatan Bizim!
Halkı ve vatanı sevmek, sorun çözmeyi öğrenmektir.
HALKI VE VATANI SEVMEK, SORUN ÇÖZMEYİ ÖĞRENMEKTİR
Devrimci, "halkın iktidarını kuracağız, halk kendi kendini yönetecek, sömürüye son vereceğiz, emek en yüce değerdir" gibi pek çok şiarla halkı örgütlenmeye ve mücadeleye çağırır. Sözleri hayatın bilimsel incelenmesi sonucu ortaya çıkan teorik doğrulardır.
Bu doğrular salt ezberlenerek hayata geçirilemez.
Eğer devrimci bunları ezberlemişse sadece dili doğru söyler; yaşamı ve çalışması ise buna uymaz. Bunları kavramışsa yaşamı ve pratiği iradi bir hat izler.
Ezberlemek bilmek değildir, bilmek anlamak değildir, anlamak kavramak değildir.
Ama kavramanın ilk adımı ezberlemektir. Kavramaya doğru gidebilmenin tek yolu sorgulamaktır, araştırmaktır. Bu gelişimin diyalektiğidir.
Bu nedenle her şeyi bildiğini söylemek, kendini sınırlamak gelişime son vermektir.
Sorunumuz devrim yapmaktır, devrim teorisi hayatın yasalarından doğar. Her sorunu bu şekilde incelemeli ve sorun çözmeyi öğrenmeliyiz.
Halkı ve vatanı sevmek, sorun çözmeyi öğrenmektir.
Yolumuzu anlamak ve kavramak zorundayız. Parti-Cephe ideolojisi Türkiye koşullarında Marksizm-Leninizm biliminin yol göstericiliğinde oluşmuş bir ideolojidir.
Biz yolumuzu yapa yapa gidiyoruz. Bazen bildiğimiz tek şey yönümüzdür. Bu nedenle "somut koşulların somut tahlilini" yapmayı öğrenmek ve öğretmek zorundayız.
Gerçeği öğrenmeliyiz. O anın, o yerin, o koşulların gerçeğini...
Materyalizmle gerçeği görür; diyalektikle gerçeği değiştiririz.
Ve ihtiyacımız ne, geçmişte ne yapılmış, ne sonuçlar alınmış, elimizde ne var, elimizdeki imkanlarla ihtiyacımızı nasıl karşılayabiliriz sorularına net cevaplar vermek zorundayız.
Dayı şöyle diyor: "Marksist-Leninist hareket, başkası önermişse, söylemişse doğru dahi olsa, onu almamak veya karşı çıkmak gibi bir komplekse sahip olmamıştır. Dünyada hiçbir şey yeni başlıyor olmayıp, biz de bu dünyada düşünen, üreten, doğrunun tüm yönlerini yalnız başına yakalayan ilahi bir güç değiliz. Sağ ve sol sapma içerisinde olanlar, oportünistler, reformistler hatta tek tek aydınlar doğrunun bütününü, somut koşulları her zaman görememekle birlikte bazı noktaları görebilirler, yakalayabilirler."
"Dünyada hiçbir deney, hiçbir düşünce ne tek bir örgütle ne de bireylerle sınırlanamaz. Devrimci örgüt, ülke gerçeğine uygun olana bütün devrimci hareketlerin, toplumsal olguların deney ve sonuçlarının doğru sentezini yaparak ulaşabilir.
"Bunu yapamayanlar artık alıştığımız ve Türkiye solunda kanıksanan hemen her yıl strateji ve taktik değiştiren ve hep yüksek perdeden konuşan ama gelişmeyen kısır örgütlenmeler olmaktan kurtulamazlar." (Dursun Karataş, Devrimci Sol 8, sayfa 7-8)
Devrimciliğin ölçüsü budur. Aslında çok zengin bir deneye sahibiz. Bu topraklarda, mücadele alanlarında hiçbir şey yeni yapılmıyor. Devrimci mücadele bizim geçmişimizdir. Her düşünce hayata geçtiği oranda bir deneydir. Ve tek gerçek, bilgi pratiğin bilgisidir. Doğru formülasyonları ezberleyip söylemek belki bizi Mahir'in deyişiyle "trafik polisi" yapar. Ancak bizi devrimci yapan o bilgiyi hayatta kanıtlama becerisidir. Eğer ideolojimizin özünü ve yönümüzü derinliğine ve doğru kavramazsak kendi teorimiz bizi sınırlayan bir engele dönüşür. Baş çelişkiyi tayin etmeyi öğrenmeli, öğretmeliyiz ve çelişki çözme sanatında ustalaşabilmeliyiz.
Biz yepyeni bir insan tipi yaratmaya çalışıyoruz. Bu insan üretici ve yaratıcıdır, değiştiricidir, yol yapıcıdır. Sorun çözücüdür. Deneme yanılmacı değil bilimsel planlamacıdır. Kolaycı değil emekçidir. Düşünen ve düşündürendir. Öğrenen ve öğretendir. Kendinde devrimi başarabilendir. Kendine ayrıcalık tanımayandır. Başarıları sahiplendiği kadar hataları da sahiplenendir. Yeni toplum yönetilenler ve yönetenlerden oluşan bir toplum olmayacaktır; birlikte planlayıp, birlikte üretip, birlikte bölüşenlerden oluşacaktır. İktidar da amaç değil; bunu yaratmanın aracıdır. Marksist-Leninist örgüt yeni toplumun nüvesidir. Bu noktada her Marksist-Leninist devrimci bir yöneticidir. Yönetici her şeyi bu topluma doğru sevk ve idare eden olabilmelidir.
Bu nedenle örgütlenebilenler ve devrimciliği sürdürebilenler, salt konuşanlardan değil, söylediği gibi yaşayabilenlerdir. Bu noktada en büyük güç bilinçtir.
Örneğin halkı kendi iktidarına çağıran ama ondan görüş ve öneri almayan, ona görevler ve sorumluluklar vermeyen biri devrimciliğini kalıcılaştırabilir mi?
Kendi sorumluluğunda olan bir yerdeki aksaklıklardan kendini muaf tutan bir kişi devrimciliğini sürekli kılabilir mi?
Örneğin sadece kitaplara, gazetelere bakan ama kendi arkadaşına-yoldaşına sormayan, onun farklı fikirlerine tahammül edemeyen; örgütlemeye çalıştığı yerdeki insanlardan öğrenmeyen, onlarla halk iktidarı kurabilir mi, halk meclisini işletebilir mi, halkın farklı fikirlerine tahammül edebilir mi? Halk sevgisini buralarda aramak gerekir.
Kimi zaman örgütsüzlüğün nedeni kendimizi, halkımızı ve hayatı yeterince tanımamaktır.
Somut durumu tahlil edemeyenler herkesi ve her şeyi kafalarındaki kalıplara oturtmaya çalışırlar. Sonuç örgütsüzlüktür, örgütlenememektir.
Halkı sevmek kendini devrimcileştirmektir. Kendi sorunlarını çözebilenler, kendisini eğitenler halkın da sorunlarını çözebilirler.
yürüyüş
Halkı ve vatanı sevmek, sorun çözmeyi öğrenmektir. Halkı ve vatanı sevmek sosyalist devrimci olabilmektir. Halkı sevmeyen sosyalist, vatanını sevmeyen anti emperyalist olamaz. Bu yüzden solcular dünyanın her yerinde halkının yanında saf tutarlar ve vatanını emperyalizme karşı savunurlar.
Sol maskesi arkasında milliyetciliğin propagandasını yapmaktır bu. Ekmel için çalışan bir ayhan'danda doğal olarak böyle milliyetci ve şöven bir açıklamayı buraya yapıştırmak beklenir. Sol'u bitirenler iş başında.