''İşçilerin vatanı yoktur''a, ''biz sosyalistlerin vatanı bütün dünyadır''a bağlanmış bir söylemin sosyalist mücadeleye, sınıfla bağ kurmaya yararı nedir? Burjuvazi emekçi halkı her türlü ideolojik baskı araçlarıyla sindirirken, bu tür söylemlerle sınıfı siyasete çekebilmek kolay olabilir mi? Bence hiç mümkün değil. İdeolojik doğruları kendi aramızda tartışabiliriz. Marks manifestoda bu cümleyi kurarken ve devamında ne söylemek istemiştir, Lenin bunu nasıl ( doğru bir şekilde) yorumlamıştır, bunları yine aramızda konuşabiliriz. Ama iş siyasete geldiğinde, işçi sınıfı ve emekçi halkı güncelde yaşadığı sorunlar üzerinden siyasete taşırken daha farklı bir söylem zorunluluğu her zaman vardır. BHH hareketinin açıklamalarında sosyalizm kavramının açıkça söylenilmediği konusunda eleştiriler var! Tamam, bunu kuyrukçu takımı dillendiriyor ve amacı eleştirmenin ötesinde kuyrukçuluğun dayattığı bir ötekileştirme ve düşmanlaştırma tavrı ama biz bunu sanki iyi niyetli bir eleştiri olarak alsak bile, bu eleştiriyi doğru, ve mantıklı bir eleştiri değil.
Bu eleştiri iki temel yanlış içeriyor. Bunlardan birincisi, sosyalist mücadelenin ve hatta sosyalist devrimin sosyalist bilince sahip kitleler tarafından gerçekleştirileceğini varsaymamız. Birinci yanlış bu. Bununla bağlantılı ikinci yanlış ise, sosyalistlerin sınıfla, halkla bağ kurabilmesi doğrudan saf ideolojik bir söylemle yapılamaz. Bu konularda bence çok yanlış bir konumlanış içindeyiz.
Türkiye'de özellikle AKP iktidarı toplumun tüm emekçi kesimleri üzerinde yoğun bir ideolojik saldırı başlatmıştır. Örgütsüzleştirme, taşeronlaştırma ve yandaş sendikaları kayırmayla birlikte işçi sınıfının üzerinde yoğun bir baskı ve sindirme siyaseti uygulanıyor. Yoksullaştırarak, işsiz bırakarak ve sadaka kültürüne bağlayarak sınıfın ekonomik alanda hareket alanını daraltmış ve adeta yok etmiştir. Toplumsal alanda dinselleştirmeyle birlikte ideolojik basıncını alabildiğine arttırmış, kitle iletişim araçlarını doğrudan kendisine bağlayarak, ''alo fatih''ler yaratarak ve en küçük muhalefete bile söz söyleme hakkı tanımayarak kendi sınıfsal çıkarlarını ( sistemin diğer ideolojik araçlarıyla birlikte) sınıfın çıkarlarıymış gibi dayatabilmekte ve böyle bir algıya yol açabilmektedir. Böyle bir süreç içinden geçerken sınıf mücadelesi saf ideolojik söylemlerle halka yanaşmak olamaz. Halkı siyasete çekecek bir söylem ve farklı siyasi araçlar yaratma zorunluluğu bu nedenle önemlidir. Partilere ve örgütlere katılım sağlanabildiklten sonra teorik çalışmalar önem kazanır. Yoksa, kitleye saf ideolojik söylemler ulaşmaz, burjuvazinin basıncının yarattığı tahribatı ortadan kaldırmaz. Öncü(ler) mutlaka sistemin siyasi alandaki çatlaklarına sızmak ve bu çatlaklar üzerinden halka ulaşmak zorundadır; başka bir çaresi de yoktur.
Daha farklı bir açıdan bakalım; Rusya'da devrim kitlelere sosyalizm sloganı dayatılarak mı olmuştur? Hiç ilgisi yok. Lenin'in kitlelere ulaşma sloganı, ekmek, barış ve topraktı. Hem de hangi koşularda? 1905 devriminde bile Rusya'da 500 bin kişi grevdeydi. Düşünebiliyor musunuz, yıl 1905 ve 500 bin kişi grevde. Toplumun her kesimi sürekli hareketli. Rusya kaynıyor. Böyle koşullarda bile geniş yığınları kucaklayabilmek ancak onların yaşamlarını doğrudan etkileyen noktalara vuruş yapılar gerçekleştiriliyor. Sorun sosyalist öncülüğü ayaklanan kitlelere bir şekilde benimsetebilmektir. Öncü sınıf ilişkisinin önemi de burada yatıyor. O ayaklanma koşullarında bile gerçekleştirilme gereği hissedilmeyen bir söylemin, kitle açısından çok daha geri bir durumda olduğu su götürmeyen Türkiye gerçeği karşısında dile getirilmesi saçmalıktır ve ideoloji-siyaset ilişkisini bilmemezliktir. Bunun başka bir nedeni yok!
Şimdi aynı soruyu bir daha soralım; sınıfla, halkla bağ kurabilmek için, '' bizim vatanımız yok'' söylemi mi daha işlevseldir, yoksa ''bu vatan bizim, bu vatan toprağı üzerinde bizi sömürenlerin iktidarını yıkacağız'' söylemi mi?
Şimdi aynı soruyu bir daha soralım; sınıfla, halkla bağ kurabilmek için, '' bizim vatanımız yok'' söylemi mi daha işlevseldir, yoksa ''bu vatan bizim, bu vatan toprağı üzerinde bizi sömürenlerin iktidarını yıkacağız'' söylemi mi?
''Bu vatan bizim, bu vatan toprağı üzerinde bizi sömürenlerin iktidarını yıkacağız'' derseler, kuyrukçuluğa gerekçeleri ortadan kalkar. BU yüzden bunu söyleyemezler.