Birleşik Haziran Hareketi yola çıkıyor
ODTÜ Vişnelik Tesisleri'nde siyasi parti, örgüt ve aydınların bir araya geldiği toplantıların üçüncüsünde Birleşik Haziran Hareketi ismiyle yola devam etme kararı alındı.
(İleri - Haber Merkezi) Siyasi parti, örgüt ve aydınların bir araya geldiği ODTÜ Vişnelik Toplantıları'nın üçüncüsünden Birleşik Haziran Hareketi ismiyle yola devam etme kararı çıktı. Bugün yapılan toplantının ardından Erkan Baş ve Önder İşleyen süreci İleri'ye değerlendirdi.
Toplantıda alınan kararlarla ilgili yarın kamuoyuna daha kapsamlı bir açıklama yapılacak. Bugün yapılan toplantı sonrasında Türkiye Meclisi toplanana kadar geçici bir yürütme kurulu oluşturuldu.
Toplantı sonrasında İleri'ye konuşan Geçici Yürütme Kurulu üyesi Erkan Baş şunları söyledi:
"30 Ağustos'ta yine ODTÜ Vişnelik Tesisleri'nde gerçekleşen toplantıyla başlayan süreç bugün itibariyle önemli bir aşamayı geride bıraktı.
"YARIN KAPSAMLI BİR AÇIKLAMA YAPILACAK"
Bugünkü toplantıda hareketin isminin yanı sıra mücadele ve çalışma ilkelerine dair kararlar alındı. Yarın kamuoyuna yapılacak daha kapsamlı bir açıklamayla bunları paylaşacağız. Bu toplantılarla esas olarak var olan bir arayışa yanıt verme kararlılığını ortaya koyduğumuzu düşünüyorum.
"BU DAHA BAŞLANGIÇ"
Fakat, Haziran Direnişi sırasında çok sıkça tekrarladığımız sloganla söyleyecek olursak 'bu daha başlangıç...' Yarından itibaren Türkiye'nin dört bir yanında, mahallelerde, işyerlerinde, okullarda, köylerde, her yerellikte meclislerimizi oluşturmaya başlayacağız ve gerçek kuruluş bu süreçte tamamlanacak.
"HALK HAREKETİNİ İNŞA EDECEĞİZ"
Haziran Direnişi'nde hep beraber büyüttüğümüz değerlerimizle eşitlikçi, özgürlükçü, kamucu, bağımsız, dayanışmacı, laik bir ülke için AKP rejimine, gericiliğe, faşizme, emperyalizme, piyasacı düzene karşı birleşik bir halk hareketini hep birlikte inşa edeceğiz."
"DİRENİŞ HAREKETİNİ YARATMAK İÇİN YOLA ÇIKIYORUZ"
İleri'ye konuşan bir diğer Geçici Yürütme Kurulu üyesi Önder İşleyen ise şu ifadeleri kullandı:
"Türkiyenin iç savaş provaları eşliğinde, mezhepçi faşist bir doğrultuda sürüklenmesinin önünü kesebilecek bir direniş hareketini yaratmak üzere yola çıkıyoruz. Birleşik Haziran Hareketi, böylesi bir direnişi örgütlemek üzere yola çıkıyor.
"POTANSİYELİN VARLIĞI HAZİRAN DİRENİŞİ'NDE GÖRÜLDÜ"
Hırsızlıkları ayyuka çıkmış, bölgede ve ülkemizde mezhepçi çetecilerle savaş kışkırtıcılığı yapan bir iktidar eliyle yönetilmeye bu ülke haketmiyor. Bunu değiştirecek bir direnme gücü ve potansiyelinin varlığı, Haziran direnişinde ülkenin tüm sokaklarında görüldü.
"EN ÖNEMLİ SORUN SÜREKLİLİĞİN SAĞLANAMAMASI"
Ancak, Haziranın devrimci direniş dinamiklerinin dağınıklığı ile birlikte örgütlü zeminlerde sürekliliğinin sağlanamamış olması bugünün en önemli sorun olarak önümüzde duruyor.
Birleşik Haziran Hareketi, Haziran direnişinin barikatlarını, forumlarını, dayanışmasını her gün her yerde yeniden üreterek Haziranın sonrasını getirmek için yola çıkıyor.
"HALK DİRENİŞİNİ BİRLİKTE ÖRGÜTLEMEK İÇİN"
Aylardır ülkenin dört bir yanında bu doğrultuda sürdürelen mücadeleler, gerçekleştirilen Forumların birikimlerine dayanarak, Vişnelikte şekillenen ortaklaşma iradesi olarak birleşik bir halk direnişini sokak sokak, okul okul, iş yeri iş yeri birlikte örgütlemek için yola çıkıyoruz.
"HAZİRAN'DA BULUŞALIM"
Bu yola çıkma iradesi yolu birlikte inşa etmeye yönelik kurucu bir çağrıdır. Bu hareket, Haziranda direnen milyonların kendi söz ve eyleminin eseri olacaktır. Şimdi, önümüzde ülkenin dört bir yanında Forumlar hareketimizi birlikte kurarak, büyük bir buluşmayı örgütlemek var.
Haziranda buluşalım."
Toplantıların imzacılarının listesi ise şöyle:
Abdurrahman Atalay, Adnan Serdaroğlu, Ali Millioğulları, Alper Taş, Aslı Sicimoğlu, Aslı Aydın, Aysun Gezen, Aydemir Güler, Barış İnce, Beyazıt İlhan, Bilge Seçkin Çetinkaya, Burhan Sönmez, Burak Yücel, Bülent Forta, Can Atalay, Cemal Polat, Deniz Yıldırım, Doğan Tılıç, Doğan Çetinkaya, Erhan Nalçacı, Emin Koramaz, Emirhan Oğuz, Eriş Bilaloğlu, Erkan Baş, Evren Haspolat, Evren Hoşgör, Fatih Yaşlı, Gamze Yücesan Özdemir, Gökhan Günaydın, Gün Zileli, Güven Gürkan Öztan, Haluk Yurtsever, Hakan Gülseven, Hakan Öztürk, Hayri Kozanoğlu, Himmet Şahin, Hüseyin Demirdizen, Hüseyin Aygün, İbrahim Aydın, İbrahim Varlı, İsmail Hakkı Tombul, İlhan Cihaner, İlhan Kamil Turan, Kaya Güvenç, Kamil Kartal, Korkut Boratav , Masis Kürkçügil, Melih Pekdemir, Mehmet Soğancı, Mehmet Yetiş, Mehmet Yeşiltepe, Merdan Yanardağ , Metin Çulhaoğlu, Metin Ebetürk
Murat Nergiz, Necmi Erdoğan , Oğuzhan Müftüoğlu , Osman Öztürk, Önder İşleyen , Özgür Karaduman, Sadık Özsoy, Serpil Güvenç , Selçuk Candansayar , Sibel Uzun, Taner Timur , Tarık Şengül , Turan Eser, Tülin Öngen, Zafer Aydın
Hem Birleşik, Hem Haziran, Hem Hareket!-Erkan Baş
İnternet dünyasının tartışmaları ile gerçek hayat arasında bir açı var. Sadece internetten baksak bu yazının konusu, hala solda durduklarını iddia eden liberaller olabilirdi. İnternet camiasında etkileri sokaktaki etkilerine göre çok ama çok daha fazla olan liberaller...
Sadece değinip geçeceğim, bu zevat yıllarca ulusalcı solun devletli çizgisini kendi düzen yandaşlıklarını örten bir kılıf olarak kullandı. Ulusalcı solun, hepimizce malum ve külliyen yanlış çizgisini hedef tahtasına yerleştirip, solu sol yapan anti-emperyalizm, gericilik karşıtlığı-laiklik, özelleştirme karşıtlığı, cumhuriyet gibi değerlere düşmanlık yapmayı meşrulaştırdıklarını bir kenara not edelim.
Şimdi, sosyalizm, anti-emperyalizm gibi değerli kavramları kullanarak, Türkçülüğü, devletçiliği veya hareketsizliği, siyasetsizliği meşrulaştırmaya çalışanları kolay lokma görüp hedef tahtasına oturtarak, küçük akıllarınca sosyalist harekete ayar vermeye kalkıyorlar. Ciddiye almamak gerekir.
Tümünün son kullanma tarihi geçmiş durumda.
Biz işimize bakalım...
Gündemimiz geçtiğimiz günlerde yayınlanan Birleşik Haziran Hareketi çağrısı.
Haziran
2013 Haziranı sonrası, yakın zamana kadar hep mesafeli olduğumuz bundan sonra hiç bir şey eskisi gibi olmayacak cümlesini bizim de kullanmaya başlamamız şaşkınlık yaratmış, sol içinde kimilerince Hazirancı diye bir suç ilan edilmiş, Haziran goygoycusu olmakla suçlanmıştık.
Aslında eğer böyle bir suç varsa, bu suçlamayı hak ettiğimiz bile söylenebilir. Örneğin, İleride yazdığımız ilk yazıda Haziran abartılmaya ihtiyacı olmayan ve daha önemlisi abartılamayacak kadar önemli olduğu için abartılması mümkün de olmayan bir halk hareketidir demişiz.
Yetmemiş eklemişiz, Türkiye sosyalist hareketi tarihinin en önemli sınavlarından birisiyle karşı karşıyadır. Devrimcilik iddiasında olanların, Haziran sonrası Türkiyede yaşamını Haziran hiç olmamış gibi devam ettirmek isteyenlerin arasında kalması kabul edilemez.
İsyanımız, Türkiye solunun Haziran sonrası ortaya çıkan muazzam olanaklara yönelmek yerine Haziranın eksiklerine, her büyük halk hareketinin içinde kaçınılmaz olarak ortaya çıkan, hatalı eğilimlere bakarak Hazirana mesafeli durmasınaydı.
Geçen Pazar ülkemizde sosyalizmin temsilcilerinin önemlice bir bölümü, Haziran etrafında bir araya gelmeye karar verdi.
Bu, iddialarımızın hayat tarafından doğrulandığını gösterir.
Gezi-Haziran, Türkiye soluna devrimci bir müdahalede bulundu, şimdi Türkiye solu Hazirandan aldığı güçle Türkiyeye devrimci bir müdahalede bulunma aşamasında.
Bu son derece sevindirici süreci bak gördünüz mü, nasıl doğrulandık demek için değil, öngörülerin doğrulanmasının öngörene yüklediği ek sorumlulukların altını çizmek için vurguladık. Buradan çıkan ilk görev, ortaya çıkan iradenin daha gelişkin, daha yetkin bir mücadele aracı olarak anlam kazanması için kolların sıvanmasıdır.
Birleşik
Türkiye sol hareketinin tarihinin birleşmeler ve ayrılmalar tarihi olarak okunması mümkün. Bütün bu deneyime rağmen, bugün hala temel sorunlarımızdan birisinin solun birliği olduğunu düşünen pek çok dostumuz olduğunu biliyoruz. Keşke sorunumuz bu kadar basit olsaydı...
Türkiyede daha önce pek çok örneğini gördüğümüz birlikteliklerle Birleşik Haziran Hareketi arasında önemli bir fark var. Daha önceki nerdeyse tüm birliktelikler, hedeflerinden bağımsız olarak sol, sosyalist örgütlerin yan yana ya da birlikte mücadelesi için kurulmuştu. Haziran, daha kuruluş aşamasından itibaren önemli bir farklılık taşıyor. Evet önemli sosyalist güçlerin yan yana geldiği bir girişimdir ancak bunun ötesinde, çeşitli siyasi çevrelerin, kitle örgütlerinin temsilcilerinin ve teker teker aydınların, yazarların da bu girişimin çağrıcıları arasında yer alması hareketin geleceği açısından çok önemli.
Bundan sonraki yolculuğumuz boyunca bunu bir irade beyanı olarak görmek, özellikle yerel örgütlerin kuruluşunda bu yaklaşımı yeniden üretmek görevi omuzlarımızdadır.
Hareket
Yine Türkiye solunun iç hayatından (bizim mahalleden) bakacak olursak bizim sokaklarda Hareketçilik pek sevilen bir şey değildir. Hareketçilik biraz rüzgarla savrulma olarak algılanır. Belirgin bir strateji ve taktikten yoksun olmak, ortaya çıkan her dinamiği ne kadar ciddi olup olmadığını tartmadan aşırı önemsemek olarak yorumlanır. Kısaca aklı daha az önemsemek, arabayı atın önüne koşmak olarak görülür.
Görülürdü diyelim.
Bugün ise Hareketi pozitif bir kavram olarak yeniden yorumlamak mümkün.
Türkiyenin son derece dinamik bir süreçten geçtiği, AKPnin hayatın her alanını belirlemeye dönük müdahalelerde bulunduğu bir evrede bu saldırı dalgasına karşı hareketsizlik ölümle eş anlamlı.
Daha önemlisi, iktidarın çok boyutlu saldırılarıyla mücadele ederken, sadece direniş ile yetinen bir karşı duruşla başarı elde etme şansımız yok. Elbette belli bir stratejiyle, her an daha geniş toplumsal kesimleri kapsamayı hedefleyen dinamik bir tarzla hareket etmek mücadelenin başlama noktası olarak kabul edilebilir.
Son bir not, Birleşik Haziran Hareketinin Hareketi aynı zamanda bitmiş bir süreci değil, bir oluşum-inşa sürecini işaret ettiği için de değerlidir.
Artık AKP düşünsün!
Tarihte bazen çok önemli gelişmeler yaşandığı veya başladığı o anda pek fark edilmez.
Geçtiğimiz Pazar günü itibariyle Türkiye solu önemli bir sınavdan geçmeyi başarmıştır. Haziran sonrası Türkiyenin bize yaptığı daveti, belki biraz da gecikmeli olarak kabul ettiğini ilan eden bizler, şimdi üstlendiğimiz bu sorumluluğun hakkını vereceğiz.
Toplantı Ankarada yapıldı, İstanbula vardığımda ilk karşılaştığım yoldaşım beni biraz da espriyle şöyle karşıladı, Hem birleşik, hem Haziran hem Hareket! Daha ne olsun?
Ben de ekledim, "Artık gerisini de AKP düşünsün!"
Hepimize kolay gelsin, yolumuz açık olsun...
Sol olmadan değişim de olmaz!-Necdet Saraç
AKP ülkenin dokusuna müdahale etmeye ve değiştirmeye devam ediyor. Adına İç Güvenlik Paketi denilen paketi AKP yanlısı gazeteler Huzur Paketi, 90lı yıllara dönmeyeceğiz, 77 milyona yeni hayat gibi başlıklarla verirken, Hayatımız değişecek başlığı atan Milliyet yapılmak isteneni tam olarak özetlemiş
Yeni Osmanlı hayali suya düşen AKP, kutuplaştırıcı, ayrımcı ve bölücü temel yönelimlerini değiştirmiyor. Kendileri gibi düşünmeyen herkese, yaşına başına bakmadan nefret ediyorlar. Sahte ifadelerle ekmek almaya gidiyor dediler, halbuki hiç alakası yok, terör örgütünün maşası olmuştu diyen Erdoğanın Berkin Elvan nefreti bunun tipik bir örneği
Din, ahlak vurguları içinde yolsuzluğu, rüşveti aklayan AKP hayata dair her şeyi kendine göre değiştirme girişiminde ısrar ediyor. İç Güvenlik Paketi bunun son versiyonu. Bu paket meclisten geçtikten sonra yeni paketlerin geleceğini söylemek için ne siyaset bilimci, ne de müneccim olmaya gerek var
Adı bazen demokrat (DP), bazen doğru yol (DYP) ve şimdi olduğu gibi bazen de adalet ve kalkınma (AKP) olan 60 yıllık kemikleşmiş, muhafazakâr iktidar blokunu yıkmanın ve siyasi atmosferi değiştirmenin yolu sanıldığı gibi onlara benzemeye çalışarak olmuyor. İnanmış gibi yapmakla da. Demokrat İslamcıları sola monte etmeye çalışarak da
Ortaya konuşarak, yumuşak gözükerek, şirinlikler yaparak da alternatif olunamadığını gördük
Beki de bu yüzden öncelikle herkesin kendisi olması gerekiyor
Solun sol gibi, sosyal demokratın sosyal demokrat gibi
Emek hareketindeki sendikacının da sendikacı
Sağ, siyasal İslamcı blok karşısında, sol ve laik başka bir blok yaratmadan iktidar bloku ile bilek güreşi yapılamıyor! Güç dengesi oluşmuyor. Kaç kez yaşayarak bunu gördük! Uzlaşmak da, kitleleri etkilemek de güç olmaktan geçiyor
Siyasal İslamın karşısında laik-demokratik sol bir blok yaratılamayınca denge ve uzlaşma oluyor. Adına uzlaşma dense de uzlaşmanın kriterleri ve sınırlarını güçlü olan blok belirliyor! Toplumsal vicdan bile kayboluyor
Türkiyede alternatif bir blok oluşmayınca yeni bir siyasal kültür de gelişmiyor. AKP bunu bildiği için uzun süredir yalnızca kendi seçmen kitlesine oynuyor, ortamı geriyor, milliyetçi dilini, savaş dilini öne çıkartıyor, bloklaştırıyor! Aynı şey başka bir açıdan BDP için de geçerli. BDP ya da HDP Türkiye Partisiyiz söyleminde olsa da esas itibariyle ve haklı olarak asıl olarak Kürtlere oynuyor
CHP ise bu örneklerin tersini yapmaya ve herkes için CHP olunamayacağını bilse de yüzde yüze oynamada ısrar ediyor. Siyasette yüzde yüzlük bir desteğin tarihin hiçbir döneminde olmadığı, bundan sonra da olamayacağını bilmediğinden değil, görmek istemediğinden! Onca başarısız deneye rağmen, Alevilere ve solculara mesafe koymak, bunun yerine yüzlerin ısrarla sağa dönmesi de bu yaklaşımdan kaynaklanıyor. Aleviler, solcular zaten bize oy veriyor, asıl önemli olan
diye başlayan cümleleri herkesin ezberinde! Her seferinde yenilmiş bu yaklaşımda ısrar edenlerin yaşanan süreçte payları sanıldığından da çok büyük
Yani, kerelerce yaşayarak gördük ki, sağa yaslanarak, sağa şirin gözükerek değişim isteği ancak ve ancak AKPnin önünü açıyor. Kitleleri de soldan uzaklaştırıyor
Lafı daha fazla uzatmaya gerek yok. Belli ki, sol olmadan vicdan bile olmuyor. Uzlaşma da denge de
Bu çerçevede Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, kamucu, dayanışmacı, laik, bağımsız, toplumcu bir cumhuriyet ve ülke için; gericiliğe, faşizme, emperyalizme, piyasacı yağma düzenine ve bunları temsil eden AKP rejimine karşı birlikte yola çıkan Birleşik Haziran Hareketi önemli bir adım attı. Eşitlikçi, özgürlükçü, bağımsızlıkçı, laik, kamucu, dayanışmacı yeni bir toplumsal düzenin kurucu iradesini birleşik direnişimizle inşa etmek için yeni bir başlangıç yaptı. Bu oluşumda solun ve sosyalist hareketin birçok isminin, CHP milletvekilinin, grubun ve partinin olması önemli. Umut ve güven verici
Farklı olsa da benzer amaçlı girişimler CHP içinde da yaşanıyor. Alevi hareketinde de, Kürt hareketinde de benzer arayışlar var. CHP sol olmadan, sol da iktidar olmadan Türkiyenin sorunları çözülemez diyen CHP Sol Kanat Hareketi de çözümü ortak bir blok hareketinden geçtiğine işaret ediyor. Emek hareketinden çevre hareketlerine, Alevi hareketinden Kürt hareketine, adalet isteyenlerden sosyalist hareketlere kadar, Gezi eylemlerine yansıyan o muazzam muhalefeti birleştirmenin önemine vurgu yapıyor. Sokakta etkin olmak gerektiğini işaret ediyor
Şimdi bunları bir araya getirmenin, lafları hayatla buluşturmanın ve alternatif olmanın zamanı
Türkiye'nin güçlü bir birleşik sol cepheye ihtiyacı var. 30 Ağustos Vişnelik toplantısıyla böyle bir ihtiyacın karşılanmasına yönelik adımlar atıldı ve en son adı da konularak Türkiye sathında mücadele kararı verildi. Bu gelişmeyi sol açısından iyimserlikle karşılamamak, destek vermemek ve ümitlenmemek mümkün değil. Tek tek partilerin, örgüt ve sendikaların, örgütsüz aydınların birlik içinde bir mücadele başlatması gerekiyordu. Görünen o ki, hemen herkes, her parti, her örgüt AKP faşizminin ülke ve toplumu geriye dönüştürücü siyasetine topyekün karşı çıkılması gerektiğinin bilincine varmış. Üstelik Haziran Direnişi gibi bir örnekle dünyada ilk kez öncüsüz bir ayaklanmanın yaşandığı bir ülkede solcuların, sosyalistlerin, ilerici ve yurtseverlerin sorumluluk almamaları düşünülemezdi. Yapılmaya çalışılan budur, önemi de burada yatıyor.
Birleşik Akademi Hareketi
Nurettin Abacıoğlu
Bundan iyisi, şimdilik can sağlığı
Vişnelik toplantılarında yeni bir başlangıca hareketlenebilme adına, sona bir nokta kondu. Bundan böyle sürdürülecek ivmenin adı Birleşik Haziran Hareketi oldu.
Geçmişin deneyimi diye şimdiye değin ortaya çıkan ayrışmalar hatırlanırsa, girişimlerin sonu hep bir maluliyet ile sonuçlanmıştır. Bu bakımdan, bu girişim de kimilerince umutla karşılanmayabilir. Ne ki boğazdaki ilmeğin her geçen gün daraldığına da bakılırsa, artık umuda dair şiir okumanın ötesinde bir yere hareketlenmek gerekmiş ve tam da tarihin bu anında, çoğunluk ahalinin belki farkında olmadığı umuda gerçek bir kapı aralamıştır.
Yani ve çok özetle, bu hareket bir halk cephesi olmaya kapı açıyor. Programatik açılım, öyle bir senden bir benden münakaşasına veya sevdasına yer vermeyecek kadar açık, sade kısaca gözlünün de, gözsüzünde görüp anlayabileceği yalınlıkta.
Özetle ne mi deniyor?
Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, kamucu, dayanışmacı, laik, bağımsız, toplumcu bir cumhuriyet ve ülke için; gericiliğe, faşizme, emperyalizme, piyasacı yağma düzenine ve bunları temsil eden AKP rejimine karşı birlikte yola çıkıyoruz.
Birleşik Haziran Hareketi, anti-kapitalist, anti-emperyalist, anti-faşist ve gericiliğe karşı aşağıdaki ilke ve amaçlar doğrultusunda harekete geçecek bir halk örgütlenmesinin çağrıcısıdır.
Sadece bu iki cümleye bile bakıldığında fizikçilerin en önemli problematik alanlarından birisi olan her şeyin teorisi adeta burada çözümlenmiş görünüyor. En azından şimdilik bu bizim coğrafyamız için geçerli. Baki kalıp kalmayacağı ise becerimize kalmış.
Bu iki cümlede sen - ben, benim örgütüm- benim önderliğim gibi geçmişte ayrışmaya yol döşeyen bir söylem tarzı yok. Yeni söylemle geliştirilen bu olumluluk, şimdi eyleme yansıtılmalı ve hareketin kendisi halkın kendisi olarak ayağa kalkmalı; iktidarı ele almalıdır.
Bu iki cümle, sadece sosyalisti, komünisti falan yan yana/bir araya getirmiyor. Kendine bir sıfat beğenmeden, en insani-yüce değer olan emeğin yanında duran mahallenin bakkalından, üniversitedeki hocaya kadar bütün halk sınıflarına haydi diye işaret fişeğini ateşliyor
Öyleyse daha derin solukla haydi demek, kendini bu hareketin bir parçası olarak merkezine yerleştirenler için artık bir boyun borcu sayılsın
Yeni doğan hareketin adına, bir kez daha değinmem gerekiyor.
Birleşik Haziran
Yani ve kısacası, 2014 Türkiyesi, 2013 Haziranından sonra, Haziransız okunamayacak yeni bir tarihe kapı açmış oluyor
Öyleyse ve artık yeni bir toplumsal coğrafya inşası için şimdi bu kapıdan geçmek gerekiyor.
Yani ve kısacası, Haziran tarihin gördüğü önemli halk hareketlerinden ve direnişlerinden birisi olarak hayatın kendisi olduğunu anlayana da, anlamayana da öğretiyor.
Ve Haziran, ontolojik olarak kendisini halkın iktidarı yapamamış onlarca, yüzlerce örgüt, önder ya da militana birlik içinde halk iktidarına halkla beraber yürüme iradesinin kaçınılmazlığını öğütlüyor
Tamam da, kimilerinin aklına şu da gelebilir; bunlar güzelleme falan sayılabilir; ucuz halkçılık, kuyrukçuluk diye düşünenleri çıkabilir. Böyle düşünen ya da düşünecek varsa, bırakalım rahatları bozulmasın; isteyen istediği temcit pilavını yemeye devam edebilir
Artık işe bakmak gerekir.
Mesela nereden?
Kuşku yok ki, bulunulan yerden
Deyince aynadaki kendi hayalim gözümün önüne geliyor
Bulunduğum yer üniversite olduğuna göre, milyonlarla halk çocuğundan benim payıma düşen bölüğe, hayat yolunda öğretmenlik, rehberlik etmeye çabaladığıma göre ve bu üniversiteler halkın yarattığı değer, ödedikleri vergiyle ayakta durduğuna göre, bir halk cephesi de artık akademide açılmalıdır.
Cephedeki yerlerimiz, akademinin tüm verili alanı, birleşik güçleri de hocasından, öğrencisine ve çalışanına dek bütün bileşenleri olmalıdır.
Bu arada, ayrışarak ve küçülerek saflaşma girişimlerinin Birleşik Haziran Hareketi ruhu ile uyumsuz, nafile çabalar olduğunu ele, güne ve bunu örgütlenme pratiklerinde sanki marifet niyetine uygulama eğiliminde olan bilhassa dost bildiklerimize anlatma sabrı da atlanmamalıdır.
Buna başlangıç, bir Birleşik Akademi Hareketi örgütlemek olsun
Yılların birikiminden süzülen ve akademi mücadelesinin içinde rotasını Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, kamucu, dayanışmacı, laik, bağımsız, toplumcu bir cumhuriyet ve ülke rotasında tutmuş tüm akademi bileşenlerinin, bilimin ve aydınlanmanın yolunda yeniden kurucu bir birliktelikte örgütlenmesi, Birleşik Haziran Hareketi ruhu ile ne denli uyumlu olur.
Böylesi bir akademi, bu ülkede ne gericiliğe ya da faşizme ve emperyalizme, ne de piyasacı yağma düzenine ve bunları temsil eden, edecek olan her türlü siyasi rejim aktörlerine geçit vermemenin, bilim ve aydınlanma cephesindeki biricik sigortası olur.
Haziran Direnişi kendi okumasıyla akademiye de bunları öğretmiş olsa gerektir. Henüz bunun ayırdına varamamış olanları varsa, sabır ve hoşgörü gösterip el uzatmak, mücadelenin gerektirdiği dayanışmacılığı ihmal etmemek sayılır.
Üniversite; tarihsel doğrultusu olan bilim ışığındaki aydınlanmacı içeriğini, gericilik salgıları karşısında çoktan yitirmiştir. Üniversite; piyasacılığın kol gezdiği, eğitim-öğretim işlerinin metalaştırıldığı, siyasi baskı, yıldırma, korkutma ve benzeri olayların adi polisiye vakalar olarak yaşandığı bir kuruma dönüştürülmüştür. Sadece bu kadar mı? Kılık kıyafet işinde, yasaların suç saydığını hatırlattığı için, Rennan Pekünlüye, bu memleketin mahkemeleri hüküm giydirmiştir. Rennan, 20 Kasımda cezasını çekmek üzere hapse gönderilirken, akademimiz neredeyse çıtın çıkmadığı bir ölü sessizliğine kendiliğinden bürünmeyi yeğlemiştir.
Asistanlar akademinin modern kölesi kılınmış; kamusal alandaki varlıkları, geçici kadroları ile sınırlandırılmıştır. İtaatkârlık ve koşullara ikna olmuşluk, akademisyenin genel görüntüsüne dönüşmüştür. Her şeyin piyasalaştırıldığı bir akademi dünyasında, sistemden pay kapma, becerinin ve zekânın turnusolü ve akademik başarının ölçütü sayılır olmuştur.
Üniversitenin yeniversiteye dönüştürüldüğü bu süreçte; neredeyse, öğrencinin müşteri ve velinimet sayılması olağan hale gelmiş; sertifika ve diploma ticareti yapmak asıl hedef olmuştur. Adeta aklın uçuklaştığı, bilimsel düşüncenin buharlaştığı böylesi bir akademik ortamda, artık bir kadın rektörün tesettüre girme özgürlüğünü ağzından öğrenmek mümkün olabilmektedir. Kimi hoca taifesinde, ihtiyaca binaen geleceğin sigortası ve iyi bir yatırım aracı olarak hac farizasını giderme neredeyse bir moda olmuştur. Hidayete erişmenin dayanılmaz hafifliğine kapılan hacı profesörlerin hacılık reklamında da hayli yetenek sergiledikleri ayrıca ve kolayca görülebilmektedir. Akademide geriye, artık her türden dinsel dogma ve hurafelerin salgısı ve bunların ortalıkta cirit atması kalmıştır.
Örnek vermenin sonu gelmez; lafı daha da uzatmaya gerek yoktur. Akademi, üstüne giydirilmiş bu cendereden kurtulmak durumundadır. Kendisini yeniden küllerinden var etmek zorundadır. Ülkenin aydınlığını dokumaya başlamak için bu, yegâne ve gerekli koşul olarak ortada durmaktadır.
İşte bu denli yalın bir nedenledir ki, Birleşik Haziran Hareketinin asli unsurlarından birisi sayılacak Birleşik Akademi Hareketi burnumuzun dibinde durmakta ve el atılmayı beklemektedir.
Öyleyse şimdi, Birleşik Haziran Hareketinin toplumcu aydınlanmacılık ayağı olacak Birleşik Akademi Hareketi için ileri
Can Dündardan Birleşik Haziran Hareketine selam
Cumhuriyet Gazetesinde yazan araştırmacı gazeteci Can Dündar haftasonu ODTÜ Vişnelikte yapılan ve Birleşik Haziran Hareketi ismini alan hareket için 21 Ekim 2014 tarihinde Cumhuriyet Gazetesinde bir yazı yazdı. İşte Can Dündarın Birleşik Haziran Hareketine selam gönderdiği o yazı:
Erdoğanın diline düşmüştü Türkiye solu:
Onlar geç uyanır. Çünkü gece sabaha kadar içmiştir eleştirisini hatırlatıp gülmüştü bir konuşmasında
Cevap Geziden gelmişti:
Alkolü yasakladın, millet ayıldı.
***
Biraz geç oldu, ama ayıldık gerçekten
Doğan Tılıçın örneğiyle özetleyeyim durumu:
12 Eylül döneminde Mamak Cezaevinde komünler vardı.
Tutsaklar, örgütlerine göre komünlere dağılmıştı. Dayak azken, herkes komününde yaşardı. Dayak arttı mı, bütün komünler bir araya toplaşırdı. Bugün bir aradaysak, biraz da dayak arttığı için
Elbette daha fazlası da var.
***
Türkiye, geriye dönüşü günbegün güçleşen, çok karanlık bir döneme girdi.
Dinci mezhepçi zorbalık, devlet şiddeti, piyasacı talan ekonomisi, dinin siyasal, toplumsal yaşamı belirlemesi, içerde ve dışarda savaş tehlikesi, doğanın rant uğruna katledilmesi, iş felaketleri, kadın cinayetleri
Bugün dayanışmayı hayati hale getiren dayak çeşitleri
ODTÜnün yamacındaki Vişnelikten, tüm bunlara karşı bir çağrı yükseldi önceki gün:
Yarınımızı AKPnin pençesinden kurtarmak için bir araya geliyoruz.
***
Eskiden bu tarz bildirilerin altında örgütlerin isimleri olurdu.
Bu kez, şahıs isimleri var.
Gezinin derslerinden biri bu belki de
Eskiden ortak bildiriye imza atan örgütler, toplu fotoğrafta öne çıkmak için yanındakine dirsek atardı. Şimdi herkes bir adım geride durma derdinde
Bu da Gezinin öğrettiklerinden biri elbette
Eskiden herkesin bir doğru bildiği vardı; Siz de gelin bu doğruya katılın çağrısı yapılırdı.
Bugün, Gelin doğruyu birlikte arayalım daveti var.
Gezi ruhunun bir yansıması herhalde
Çağrının Birleşik Haziran Hareketi
ismini taşıması boşuna değil
Haziran bereketi dense yeriydi.
***
Vişnelik doğumlu Haziran Hareketi, Gezinin çocuklarından biri
Gezi isyanının Yetti artık direncini, dayanışma ve örgütlenme bilincini, Bir olursak, dik durursak, geriletiriz bilgisini taşıyor.
Haziran barikatlarını ileri taşımayı vaat ediyor.
İlk toplantı 30 Ağustostaydı. Uzun süredir kendi komününde yaşayan bazı hareketler, dergiler, partiler, gruplar, kabuklarından çıkıp buluştu; Yeni Türkiyeyi konuştu. Ülkenin nasıl bir faşizme sürüklendiği konusunda çoğunluğun hemfikir olduğu anlaşıldı. Tehdit ortadaydı.
21 Eylüldeki ikinci toplantıda ise geçmiş dağınıklıktan, rekabetten, kardeş kavgasından dersler alındığı, dayanışma ihtiyacının iyice kavrandığı çıktı ortaya
Dün birbirine sırtını dönenler, nihayet birbirine yüzünü döndü. Katılımcılar, 12 Eylül sonrası kuşağın, olgunluk çağına geldiğini gördü.
Ve nihayet önceki günkü üçüncü toplantıda da hareketin adı kondu.
***
Bir partileşme hazırlığı mı bu?
Davet sahipleri Hayır diyor. Belki ilerde
Ortak bildiride amaç, -yine bir Gezi çocuğu olan- forumları Meclislere dönüştürmek, tabandan bir direnişi örgütlerken aynı zamanda ortak akıl üretmek, yeni bir toplumsal düzenin kurucu iradesini inşa etmek diye açıklanıyor.
Hepimizin makul şüpheli hale getirildiği, toplumsal hayatın mezhep sopasıyla tanzim edildiği, çözüm diye diye derin bir çözümsüzlüğe gidildiği, harbin sınırda belirdiği bir aşamada, iyi geldi bu güç birliği daveti
Ekimde çıkagelmiş haziran güneşi gibi
Bereketli olsun!
Cumhuriyet Gazetesi
Birleşik haziran hareketi
Ayşenur Arslan
Erdoğan, Geziyi unutamıyor. Kâbusu olmuş belli ki. Her fırsatta, her vesile ile, yeri gelse de gelmese de Geziye laf atıyor. Yedi düvelin kapıştığı Orta Doğudan, giderek büyüme eğilimi gösteren savaştan söz ederken bile!
Boşuna değil elbette. Gezi çok korkuttu onu. Çünkü şunu gördü: İktidarına en büyük tehdit; Gezide ortaya çıkan tablo. Yani, rant / siyaset / sandık hesabı yapmayan.. Sadece bu ülke ve demokrasi için sokağa çıkan.. Hiçbir iftiranın kirletemediği o yüzbinler, hatta milyonlar.
O dönemde, Gezinin siyasi bir kanala akıp akamayacağı çok konuşulmuştu. Olmadı. Zaten olamazdı. Geziyi kucaklayabilecek bir kanal olsaydı, bunca mevzi kaybedilmezdi. Siyaset, Gezideki bileşenleri aynı heyecanla buluşturabilecek bir mecra açsaydı, Erdoğan Çankayaya çıkamaz.. Daha fenası, Çankayaya çıkıp Çankayaya sırtını dönemezdi.
Şimdi bir de tabelasız, hatta kimliksiz bir buluşma deneniyor. Adı BİRLEŞİK HAZİRAN HAREKETİ.
Eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik, kamucu, dayanışmacı, laik, bağımsız, toplumcu bir cumhuriyet ve ülke için yola çıkıyoruz diyorlar.
+ + +
Çevresi parıl parıl ışıldayan koyu renkli bulutlara İngilizcede gümüş çerçeve deniyor. Çünkü bulutların çevresindeki parlak çizgi, ardındaki güneşi hatırlatıyor. Ve bu nedenle gümüş çerçeve bir deyim gibi, umut karşılığı kullanılıyor.
Adını Geziden alan, özlemini duyduğum bir ülke için yola çıkan bu hareket tam da böyle ışıdı zihnimde. Umut verdi. Karşılığı var mı, elbette şimdiden söyleyemem. Ama çağrıları ve yola çıkarken belirleyip manifesto niyetine açıkladıkları ilkeleri kulak vermeye değer.
+ + +
* Ülkemizin faşist ve dinci/mezhepçi zorbalığa sürüklenmesine dur diyoruz.
* Emekçilerin insanlık dışı çalışma koşullarına mahkum edilmesine, taşeronlaşmaya ve güvencesizliğe karşı mücadele ediyoruz.
* Dinin siyasal ve toplumsal yaşamı belirlemesine karşı laik ve özgür bir yaşam için bir araya geliyoruz.
* Her tür cinsel ayrımcılığa, şiddete ve baskıya karşı duruyor, kadın cinayetlerine son vermek için harekete geçiyoruz.
* Halkın söz ve karar sahibi olacağı Meclisleri her alanda kurup, geliştireceğiz.
* Bu amaçlar doğrultusunda sokak ve mahallelerde, işyerlerinde ve okullarda, köylerde ve kentlerde bir araya gelelim. Her yerellikte bir Meclis oluşturalım. Forumlarla kararlarımızı hep birlikte alalım.
* Sokaklarımızı, okullarımızı, derelerimizi, özgürlüğümüzü geri alalım. Eşitlikçi, özgürlükçü, bağımsızlıkçı, laik, kamucu, dayanışmacı yeni bir toplumsal düzenin kurucu iradesini birleşik direnişimizle inşa edelim.
* Sokaklarda, Meclislerde, Forumlarda buluşalım.
Birleşik Haziran Hareketi için Sol Cephe'den çağrı
Sol Cephe Yönetim Kurulu, bir açıklama yayınlayarak Birleşik Haziran Hareketi'ne en etkili şekilde katılma kararı alındığını duyurdu. Birleşik Haziran Hareketi, 19 Ekim'de Ankara ODTÜ Vişnelik tesislerinde yapılan toplantının ardından, çeşitli siyasal parti, grup, çevre ve kişilerin desteğiyle ilan edilmişti.
Sol Cephe Yönetim Kurulu, bir açıklama yayınlayarak Birleşik Haziran Hareketi'ne en etkili şekilde katılma kararı alındığını duyurdu.
Sol Cephe'nin yayınladığı açıklama şöyle;
Sol Cephelilere ve Halkımıza Çağrı
Bilindiği gibi, 13 Eylül 2014 tarihinde toplanan Yönetim Kurulumuz yayınladığı sonuç bildirisinde gericiliğe, faşizme ve emperyalizme karşı daha kapsayıcı ve yeni bir mücadele birliği oluşturmayı hedefleyen girişimi işaret ederek;
... Türkiyeyi bir karabasan gibi kuşatan siyasal gericiliğe karşı solun ortak mücadele olanaklarının değerlendirildiği toplantılara büyük değer ve destekverdiğini vurgulamış ve söz konusu toplantıları dikkatle izleyeceğini ilan etmişti.
Süreç Sol Cephe bileşenleri olarak bizim ve Birleşik Muhalefet Hareketi katılımcılarının da katkılarıyla hızlı bir şekilde gelişerek yeni bir mücadele birliğinin kurulmasıyla sonuçlandı. Çeşitli siyasal parti, grup, çevre ve kişilerin/bireylerin 19 Ekim 2014 Pazar günü Ankara ODTÜ Vişnelik tesislerinde yaptığı üçüncü toplantıda, Birleşik Haziran Hareketinin kurulduğu ilan edildi.
Birleşik Haziran Hareketi, bütün bileşenlerinin mutabakatıyla mücadele programını ve işleyiş ilkelerini de belirleyerek yola çıktı. Başta ilçe ve iller olmak üzere, bütün birimlerde meclisler şeklinde örgütlenmeyi kararlaştırdı.
Bu anlamda Birleşik Haziran Hareketi, aynı amaca sahip farklı oluşumları da içeren ve daha geniş kesimleri kapsayan yeni bir cephenin adıdır. Anlaşılacağı gibi bu önemli girişim, Sol Cephe'nin ilkeleriyle de bütünüyle uyumludur.
Bu nedenle son toplantımızda aldığımız ve yukarıda işaret ettiğimiz karar ışığında, Sol Cephe Yönetim Kurulunu oluşturan bizler; ülkenin dört bir yanında mücadele veren tüm Sol Cephe üyelerini Birleşik Haziran Hareketi'nin yerel meclislerinin kuruluşunda yerlerini almaya çağırıyoruz. Sol Cephe olarak oluşturduğumuz bütün birikimi ve olanaklarımızı Birleşik Haziran Hareketine aktarmayı devrimci sorumluluğumuzun bir gereği sayıyoruz.
Gericiliğe, faşizme, emperyalist boyunduruk ve bölgesel savaş tehdidine karşı bütün ilerici, aydınlanmacı, yurtsever, devrimci, sol ve sosyalist güçleri birleştirmeyi ve bir halk hareketi yaratmayı hedefleyen Birleşik Haziran Hareketinin yolu açıktır.
Birleşik Haziran Hareketi, cumhuriyet değerlerini yeniden üreterek laik, bağımsızlıkçı, kamucu, eşitlikçi, toplumcu bir demokrasi yolunda halkımızı harekete geçirecektir. Bu yürüyüş, kapitalizmi aşan bir sosyalizm perspektifini esas alacaktır.
Örgütlü halkı hiçbir kuvvet yenemez!
25 Ekim 2014
Sol Cephe Yönetim Kurulu