İkinci bir dil ülkeyi böler
Ulusal bir devletin sınırları içinde birden fazla anadilde eğitim, o ulusal devletin kaçınılmaz olarak o kadar sayıda parçaya bölünmesi demektir. Türkçenin yanına ikinci bir ulusal dil koymayı düşünmek bilinçsizliktir
Kürtçe eğitimi konusunu bütün anadillerde eğitim hakkı olarak görmek gerekir. Çünkü ülkemizde Türkçe dışında konuşulan dil sadece Kürtçe değil. (Kaldı ki Kürtçenin de farklı diyalektleri olduğu bir gerçek.)
Ülkemizde anadil olarak öğrenilen ve konuşulan bütün dillerin bilimsel olarak öğrenilip geliştirilmesi tartışılamaz bir haktır. Burada sorun, sayısız kez yazıldığı gibi, bir dili öğrenmekle o dilde eğitim görmek arasındaki ayrımdır.
Tıpkı türban ve başörtüsü konusunda yapılan demogojinin bir benzeri olarak, öğretim ve eğitim kavramları bilinçli olarak birbirine karıştırılıyor. Devlet (ve özel kurumlar) bütün anadillerin öğrenilip geliştirilmesi için gerekeni yaparlar. Anadilde eğitim ise bambaşka bir konudur. Bir dilde eğitim, okul öncesi çağdan başlayarak eğitim-öğretim sürecinin bütün aşamalarında eğitimin o dilde yapılması demektir. Ulusal bir devletin sınırları içinde birden fazla anadilde eğitim ise, o ulusal devletin kaçınılmaz olarak o kadar sayıda parçaya bölünmesi demektir.
Bunun başka bir biçimi, başka bir sonucu olacağını düşünmek, ya bilinçsizlik ya kasıtlı olarak gerçeğin saptırılmasıdır.
Kendi adıma ve çok açık olarak konuşayım. Bir dil işçisiyim ve bütün dillerin dostuyum. Başka türlü nasıl olabilir! Gelmiş geçmiş bütün diller insanlığın ortak dili, zenginliğidir.
Fakat bilim dili olmakta gecikmiş bir dile gelişme koşulları yaratma uğruna, bir ulusal bütünlüğün (Türkiyenin) parçalanmasını göze almak ve onu yüzlerce yıllık gelişim süreçleri sonucunda ulusal dil olmayı başarmış bir dilin (Türkçenin) yanına eşit koşullarda (ikinci bir ulusal dil olarak) koymayı düşünmek yine ya bilinçsizlik, ya kasıtlı bölücülüktür.
Ataol Behramoğlu