Yeni Türkiye ve Yeni CHP
AKPnin Yeni Türkiyesine meydan okuyan, ondan daha ileri, daha demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye vaadi üzerine CHP liderliği daha ciddi bir şekilde düşünmelidir. MHPye yanaşacağına, Yeni Yaşam Çağrısına benzer bir programatik zeminde HDP ile yan yana gelmedikten sonra CHPde pek fazla bir şey değişmeyecek
1990ların başında Soğuk Savaş sona erince 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan dünya düzeni geride kaldı ve zaten adına da Yeni Dünya Düzeni denilen, gerçekten yeni bir uluslararası sistem, yeni bir küresel düzenin kuruluş süreci başladı. Soğuk Savaş şartlarından en fazla etkilenen, Doğu ile Batının, kapitalist sistemle sosyalist sistem arasındaki bu savaşın cephe ülkesi ve aslında kurbanı olan Türkiyede de her şeyin yeniden ele alınması, yeniden kurulması gerekiyordu. 90lı yıllar bu gerçeği idrak edemeyen ve bu arada Kürt sorununu da Soğuk Savaş şartlarında ele almaya devam ederken ülkeyi ve ekonomiyi yıkıma sürükleyen geleneksel siyasi partilerin çöküşüne tanık oldu. Bülent Ecevitin DSPsi gibi, bir seçimde yüzde 22 oy alıp iktidara gelirken, bir sonraki seçimde yüzde 1e düşerek tasfiye olan bu partiler, Türkiyeyi Soğuk Savaş sonrasında yönetecek, giderek yeniden kuracak bir irade ve programatik anlayış geliştiremeyince 2000li yılların başında AKP zuhur etti.
Kaybedilen dokuz seçim
Milli Görüş hareketi adını taşıyan Türkiyeye özgü Siyasal İslamın içinden çıkıp gelen Tayyip Erdoğan ve arkadaşları zamanın ruhunu yakalamış, uluslararası sistemin- ABD ve Avrupanın- desteğini sağlamış yeni bir siyasi parti olarak Türkiyeyi yeniden inşa etmeye talip oldu ve halktan da destek aldı. Soğuk Savaş şartlarında kurulan Kemalist Türkiye eski idi artık yeni bir Türkiyenin kurulması gerekiyordu ve bunu da AKP yapacağını ilan etti. Bir süre sonra Yeni Türkiye diye adlı adınca sloganlaştırılan bu siyasi atılım karşısında CHP ve MHP muhalefeti 12 yıldır şaşkın vaziyette! Girdikleri dokuz seçimi de kaybettiler ve böyle giderse kaybetmeye devam edecekler
Özellikle çözüm süreci adı verilen ve aslında Kürt sorununun barışçı ve demokratik yollardan çözülmesine doğru ilerlemesi gereken süreç derinleşir ve Türk-Kürt ittifakı gerçekten de gelişirse zayıflaması beklenecek MHPyi bir kenara koyacak olursak, CHPnin AKPnin elinde şekillenmekte olan bu Yeni Türkiyeye ilişkin kafası karışık görünüyor. Daha doğrusu CHP liderliği sözünü ettiğimiz küresel süreci ve yeni dinamikleri, AKPnin içeride ve dışarıda nereden ve nasıl güç almakta olduğunu yeterince idrak edemiyor.
Beyhude çabalar
Son yıllarda Yaşar Nuri Öztürk, Ekmeleddin İhsanoğlu ve nihayet Mehmet Bekaroğlu gibi isimlerle AKPnin etki alanındaki kitlelere hitap etmeye çalışan CHP, İlhan Kesici, Mehmet Haberal, Sinan Aygün gibi isimlerle merkez sağa, Mansur Yavaş gibi isimlerle de milliyetçi kesime seslenmeye, buralardan oy devşirerek AKPnin önünü kesmeye çalışıyor. Ancak bunlar beyhude çabalar! Yeni Türkiye diye kavramlaştırılan sürece, ülkenin gerçekten de yeniden kuruluşuna ilişkin CHPnin söyleyeceği yeni bir sözü, alternatif bir projesi, farklı bir Türkiye tahayyülü olmadıktan sonra vitrine konulan isimlerle olabilecek, elde edilebilecek şeylerin çok sınırlı olacağı şimdiye kadar görülmedi mi? CHPnin AKPnin Yeni Türkiyesine ve bu gelecek projeksiyonuna verecek bütünlüklü, programatik bir cevabı olmadıktan ve bunu da anlaşılır bir şekilde halka anlatmanın politik dilini kuramadıktan, söylemini geliştiremedikten, sözcülerini bulamadıktan sonra partinin vitrinine şu çıkmış, bu inmiş ne olur; siyasal güç dengelerini değiştirecek bir sonuç beklenmemeli.
Dokuz seçimden sonra 2015 Haziranındaki seçimi de kaybetmesi kaçınılmaz olur. Mehmet Bekaroğlu veya Ercan Karakaş gibi isimlerin vitrine çıkması elbette olumludur ama bunun ötesinde Yeni Türkiyenin temel parametrelerinden biri dinle toplum ilişkisini yeniden kurmaksa, bir diğeri bugüne kadar baskı altında olan, ezilen ulusal-etnik-dinsel kimliklerin tanınması, eşit haklara sahip olması ve giderek bir üst kimlikte yeniden ve bugüne kadar olduğundan farklı bir şekilde buluşmasını sağlamaktır. Ama Dersimli bir Alevinin başında olduğu CHP bir türlü bu alana tam olarak girmiyor, Kemal Kılıçdaroğlu Kürt ve Alevi kimliğini inkâr ederken elbette Kürt ve Alevi kitlelere de kötü örnek oluyor.
Yeni Türkiye eski Türkiye tarafından ezilen, horlanan kesimlere cazip, kendilerinin daha iyi, daha müreffeh, daha çok söz sahibi oldukları bir yeni ülke ve devlet sistemi olarak görünüyor. CHPnin buna meydan okuyan, bu kitleler için daha inandırıcı, daha cazip bir çağrısı olmadıktan sonra Bekaroğlu ve Karakaş vitrin süsü olarak kalmaya mahkûmdur.
HDP faktörü
Ama öte yandan bu siyasi meydan okuma ve AKPyi siyaseten yenilgiye uğratma ille de CHPden mi beklenmelidir; bunu CHPnin yapması elzem midir? CHPyi sol olarak kabul edenler veya ana muhalefet partisi olmasından yola çıkanlar hâlâ CHPden bunu bekliyorlar ama o yapamazsa başkası yapar! Siyaset boşluk kaldırmaz ve gelir birileri doldurur. Nitekim Selahattin Demirtaş liderliğindeki HDP bu boşluğu doldurmaya aday görünüyor ve cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında Demirtaşın Yeni Yaşam Çağrısı tam da bu tür bir meydan okuma ve siyasi alternatif olduğu için oylarını o kadar arttırabildi.
AKPnin Yeni Türkiyesine meydan okuyan, ondan daha ileri, daha demokratik ve özgürlükçü bir Türkiye vaadi üzerine CHP liderliği daha ciddi bir şekilde düşünmelidir. MHPye yanaşacağına, Yeni Yaşam Çağrısına benzer bir programatik zeminde HDP ile yan yana gelmedikten sonra ve bu doğrultuda sıkı bir sosyal- siyasal-kültürel mücadele vermeyi göze almadıktan sonra CHPde pek fazla bir şey değişmeyecek ve AKP iktidarı da 2023e kadar ve hatta daha da fazla sürme şansına sahip olacaktır.
2015 seçimlerini kaybedecek bir CHPde Kılıçdaroğlu gider, yerine gelecek ulusalcı kimliği belirgin bir başka ekip CHPyi MHP ile bütünleştirir ve HDPnin önünü iyice açar
Bu da bir ihtimaldir ve belki de memleket için daha hayırlı sonuçlar üretir. Bunu da düşünmek ve dikkate almak gerekir.
Bölünmeden olmaz!
CHPnin tarihsel lideri İnönüye meydan okuyan, 12 Mart darbesine karşı çıkarken Bu düzen değişmelidir diyerek Ak Günlere diye seçim bildirgesi kaleme alan Ecevitin 1970lerde yaptığını yapmaya çalıştığı iddia edilen Kılıçdaroğlu ulusalcısı-solcusu, ırkçısı-mütedeyyini herkesi CHP içinde tutmaya çalışarak, partide bölünmeyi göze almayarak gittiği sürece bu parti kan kaybedecek ve Erdoğanın kendi suretinde bir Türkiye kurmasına engel olamayacaktır.
Kılıçdaroğlu CHPnin başına geldikten sonra, dört buçuk yıl önce, 13 Haziran 2010da Radikal İkide yazdığım yazının başlığı Bölünmeden olmaz! idi ve Ecevitin CHPde, Erdoğanın Milli Görüş hareketinde yaptıklarını değerlendirdikten sonra Kılıçdaroğluna seslenirken, Eğer sola döneceksen bölüneceksin! Başka türlü olmaz! diye bitiyordu.
Mevcut CHPnin bir kısmının gönlü MHPnin temsil ettiği dünyadadır, ülkücülerle ulusalcıların aynı partide veya bir siyasi blokta buluşmaları yanlış olmaz. Yan yana gelsinler, hatta aynı partide olsunlar, anlaşılır bir durumdur. Ama aynı CHPnin bir kısmı da yolunu HDP ile kesiştirebilir, Kürt hareketi ve solla buluşabilir. AKPye meydan okumakla kalmayıp onu iktidardan indirecek ve gerçekten daha demokratik ve özgürlükçü bir Türkiyeyi kuracak güçlerin böylesi bir buluşmadan ortaya çıkması mümkündür.
Ama bu doğrultuda adımların atılması için Haziran 2015te AKP karşısındaki 10. yenilgi beklenecek galiba
Yurt
CHP ne kadar önemli bir parti ki, herkes CHP'nin iktidar olması için akıl vermeye çalışıyor. Kimi milliyetçilere yanaşmasını söylüyor, kimi kürt hareketine CHP'lilerin de kafası karışıyor herhalde. Onlar da iktidar olmak için her görüşten insanları ideolojileri ne olursa olsun partiye alıyor, vitrine çıkartıyor. Sonuç hüsran! CHP ne olacağına karar vermeli. Milliyetçi bir parti mi olacak yoksa sosyal demokrat bir parti mi olacak? Emperyalizme karşı mı çıkacak, onun bölgedeki taşeronlarından biri haline mi gelecek? Laikliği sonuna kadar koruyup kollayacak mı, özgürlük sayı sırtını mı dönecek? CHP önce bu konuda netleşmelidir. Bunu yapmadığı sürece şamar oğlana dönecek, herkes tarafından eleştirilecek, herkesin akıl vermeye çalıştığı bir partiye dönecek.
Kılıçdaroğlu iktidara gelmek için bir şeyler yapıyor da, ne yaptığını kendisi de bilmiyor.
Yazıda Kılıçdaroğlu için kürt ve alevi kimliğni inkar ediyor ifadesiyle bir eleştiride bulunulmuş, bence haksız bir eleştiri bu. Kılıçdaroğlu'nu pek çok yönden eleştirmek mümkün de, hakkını verelim, bu konuda doğru yaptığını düşünüyorum. Türkiye etnik ve inanç kimlikleri üzerinden siyaset yapmayı aşabilmelidir. Türkiye siyasetinin sıkışmış olmasının nedeni de bu. CHP'nin çözümsüz kaldığı yer burası, ne yapacağını bilememesinin nedeni de bu. solcu'ya katılıyorum, CHP ne yapacağına karar vermeli, sosyal demokrat bir parti olacaksa böyle bir kadro oluşturmalı ve ideolojisini yeniden gözden geçirmeli. Kürt ve alevi sorunları konusunda ise çok net bir duruş sergilemeli. Bunu yaparken Kılıçdaroğlu'nun kürt ve alevi kimliğini ortaya sermesi gerekmiyor.