'Çirkin Kral'ı bu kadar güzel görmemiştik'
Ahmet Boga'nın Nihat Behram'ın girişimiyle İmralı Cezaevi'nde fotoğrafladığı Yılmaz Güney'in fotoğraf arşivi, Nihat Behram'ın önsözüyle Everest Yayınları tarafından kitaplaştırıldı. Nihat Behram'ın yazdığı önsöz kitabı basit bir katalog olmanın ötesine taşıyıp ona bir biyografi özelliği de katıyor.
Cansu Fırıncı
Tetiği çekenin de tetiğin önüne geçenin de o anını ölümsüz kılıyor fotoğraf. Tetik çekiliyor, zamanın en küçük birimi ölüyor, kimi anlar kimi fotoğraflarda yaşıyor. Deklanşör demiyoruz, tetik diyoruz, zira söz konusu olan Yılmaz Güney'dir.
Nihat Behram, Ahmet Boga'yı anlatıyor çayımızı yudumlarken Nâzım Hikmet Kültür Merkezi'nin bahçesinde. Pırıl pırıl bir genç, fotoğrafa meraklı, yiğit, mert bir delikanlı. Adanalı ekliyor; Yılmaz gibi."
Yılmaz Güney'in fotoğraflarının önemli bir kısmı sette çekilen fotoğraflardır, diğerleri de oynadığı filmlerden basılanlar. Çirkin Kral İmralı Cezaevinde, olanaksızlıkların içinde senaryolarını hayata geçirmenin telaşındadır. Güney Film'in başında Nihat Behram. Telefon açıp da Ahmet Boga'ya hazırlan, Yılmaz'ın fotoğraflarını çekeceksin Ada'da. Kabul etti. dediğinde telefonun öbür ucunda ışıldayan gözleri anımsıyor oturduğumuz masada. Gözleri ışıldıyor, ışıltı gözlerime geçiyor. Yılmaz Güney ışılltısı bu, anlıyorum ki bulaşıcı.
Kalkıp gidiyorlar Ahmet Boga'yla İmralı'ya. Yılmaz Güney'i sabahından gecesine, kimi doğal, kimi pozlandırılmış karelerle araba düşürüyor Ahmet Boga. Yılmaz Güney sakin, nasıl isterse öyle poz veriyor, sakin, uysal. Belli ki bu Adanalı delikanlıyı seviyor.
Kimine bir ömür gelen zaman, fotoğraf makinesinin deklanşörüne basılmış gibi geçiyor. Yılmaz Güney yurtdışında düşmüş toprağa, Nihat Behram sürgünden güç bela dönmüş yurduna, Ahmet Boga gurbette ekmek derdinde. Fotoğraflar, Nihat Behram'ın Ahmet Boga'yla bir araya gelmesini beklemekte.
Kitabı gördüğümde kapaktaki Yılmaz Güney'in gözleri bir flaş gibi çakıyor insanın kalbine. Önsözünde 'İnsan Yılmaz var'! Ne mit, ne yarı tanrı, ne kusursuz. Olduğu gibi, bir insan olarak güzellikleri ve zaaflarıyla, bir günü bir cezaevine nasıl geçirdiyse öyle. Etiyle, kemiğiyle, fotoğrafa eşlik eden ve Yılmaz Güney'i donuk fotoğraf kareleri olmaktan çıkartıp bizimle sohbete geçiren kısa ama kurşun kadar etkili kelimelerle. Çünkü o ön söz Nihat Behram'ın kalemiyle Yılmaz Güney'in fotoğrafını çekmesidir.
Filmleri Türkiye'nin farklı kuşaklarını etkilemiş, sinemamızın ve devrim mücadelesi tarihimizin önemli isimlerimden Yılmaz Güney'i, en yakınındaki isim olan yazar-şair Nihat Behram'ın tanıklığıyla, Ahmet Boga'nın deklanşöründen çıkmış fotoğraflar eşliğinde yeniden tanımak, anlamak ve anmak kısa metrajlı bir Yılmaz Güney filmi izlemek gibi.
sol
Lakabı çirkin olmasına rağmen çirkin de değil. Yılmaz Güney güzel bir insan.