Ölümünün 80. yılı anısına... - A. Eren
Kasım Devrimi sürecinde E. Mühsam, Spartaküslerin devrimci şiarlarının tutkulu savunucusu ve ajitatörü olur. Münihte devrimci bir muhalefeti örgütleyerek, Berlinde KPD önderliğindeki ayaklanmanın bastırılmasının ardından, Bavyerada Konsey Cumhuriyetinin ilan edilmesi için çalışır.
Erich Mühsam: Devrimci yazar Bavyera (Münih) Devriminin neferi
Antifaşist mücadelenin sembolu olan E. Mühsam katledilişinin 80. yıldönümünde anılıyor. 2014 yılının sonuna kadar sürecek ve Erich Mühsamın anısına birçok politik, edebiyat, sanat, anma toplantı ve seminerler düzenlenecek. Bu faaliyetler hala Almanya'nın birçok kentinde devam ediyor. Devrimci boyun eğmezliğin bir neferi, işçi sınıfı hareketi tarihinde hep hatırlanacaktır.
"Yalan söylemektir boyun eğmek!"
Mühsam, Oranienburg toplama kampında Hitler faşistleri tarafından 16 ay süren ağır işkence, zulüm ve baskıdan sonra 10 Haziran 1934 yılında katledildi. Hitlerin propaganda bakanı Göbbelsin defalarca, ilk kurşuna dizilmesi gereken kişi olarak andığı E. Mühsam, 1919 Nisanında ilan edilen Münih Kosey Cumhuriyeti'nin mimarlarındandır. 6 Nisan 1878 yılında Yahudi kökenli bir ailenin dört çocuğundan biri olarak dünyaya gelen E. Mühsam, 17 yaşında "sosyalist faaliyetlerinden" dolayı okuldan uzaklaştırıldı. Devrimin yenilgisinin ardından "vatana ihanet" suçlamasıyla tutuklanarak 15 yıl zindana mahkum edilir. 5 yıl sonra "af" kararıyla serbest bırakılır. Reichstag binasının yakıldığı 28 Şubat 1933 yılında tutuklanarak Toplama Kampına (KZ) atılır. Erich Mühsam, Hitler faşizmine karşı mücadeleyi örgütlemek için Praga gitmek üzereyken yakalanarak tutuklanır.
Hitlerin iktidara geldiği ve tutuklanışından bir hafta önce Berlin Alman yazarları grup toplantısında yaptığı son konşumada şunları şöylemişti: "Burda toplananlara sölüyorum, bu belki de son görüşmemiz olacaktır.
3. Reichen zindanlarında yüz kere ölsek de, gerçekleri bugün haykırmamız gerekiyor, boyun eğmediğimizi duyurmalıyız."
Tutuklama terörü çoktan başlamıştı.
"Bu devlettir, özgürlüğümü çalan"
E. Mühsam yaşamı boyunca küçük burjuva radikal bir entelektüel olarak değil, ayrıca önemli bir şair, edebiyatçı olarak tanınıyordu. 1910 yılında Münihte kurduğu anarşist bir grupla (Tat-eylem) toplumun dışına itilmiş kesimleri "sosyalist ve komünist fikirlere "kazanmak amacıyla faaliyet yürütür. Bu ilk girişimi sonuçsuz kalır. Gizli örgüt kurmakla yargılanır ve dikkatleri üzerine çeker. 1911 yılında "Kain" (Kabil) adıyla bir dergi daha yayınlar. Dergi "insanlık için" alt başlığını taşımaktadır. Fakat E. Mühsam sadece bir edebiyat insanı olarak değil, gerçek anlamda kurulu egemen düzenin tasfiyesi amacını güdüyordu. 1. Dünya Savaşında pasifistlerin saflarında yer alarak, savaşın bir an önce bitirilmesini savundu. Tez ve düşencelerini yaymak için zor ekonomik koşullar altında 1931 yılına kadar 1926'da yayın hayatına başlayan Fanal dergisini çıkarır. Dergi devrimci edebiyat, sanat, günlük olayların değerlendirmesinden, politik analiz ve Weimer Cumhuriyetinin sınıf hukukunun teşhirine kadar kapsamlı temaları işler. Derginin esas profilini anarşizm ve işçi hareketi tarihine dair programatik değerlendirmeler oluşturur. Bu bağlamda özellikle Bavyera Konsey Cumhuriyeti deneyimleri önemli bir yer tutar. Edebiyat onun için devrimci davaya adanan faaliyettir.
Öğretmeni olan anarşist Gustav Landauer gibi E. Mühsam da burjuva parlamentarizmini reddediyor ve büyük kapitalist, militarist aygıtların Kaserreichen içine girdiği krizle çözüleceği inancını besleyenlere de savaş açıyordu. Bu açıdan SPD yönetiminde olan savaş sosyalistlerinden nefret ediyordu. Ayrıca Kurt Eisner gibi Münihte savaş sonrası dev gibi büyüyen devrimci kitle eylemlerini parlamentarist demokratik kulvara yönlendirenlere de savaş açtı. Leninin önderliğinde Rusyada oluşan işçi, köylü, asker konseyleri düzenini tarihsel bir örnek olarak değerlendiren Mühsam devrim
son amacına kadar sürdürülecek, kapitalist toplumsal düzenin düşürülmesi ve yerine komünist sosyalizmin inşa edilmesini savundu.
Bu inanç temelinde Kasım Devrimi sürecinde E. Mühsam, Spartaküslerin devrimci şiarlarının tutkulu savunucusu ve ajitatörü olur. Münihte devrimci bir muhalefeti örgütleyerek, Berlinde KPD önderliğindeki ayaklanmanın bastırılmasının ardından, Bavyerada Konsey Cumhuriyetinin ilan edilmesi için çalışır. Lenin ve Bakunin birbirini tamamlayan kişiler ilizyonuna dayanan Mühsam, Leninin strateji ve taktiğini, anarşist doğrudan eylem doktrini temelinde subjektif bir tarzda yorumlar.
"Etik sosyalizmi" ve devrimci süreçteki anarşizm
1918--1919 Alman Devriminde, Bavyera (Münih) anarşist hareketin kitlesel olarak en etkili olduğu yerdir. Münihte devrimci hareketin önderliğini kısa süre de olsa elinde tutan anarşist hareket, gerçek anlamda işçi, köylü, asker konseylerinin iktidar gücüne sahip olmadığı bir durumda, yeni cumhuriyeti ilan eder.
İktidar için mücadele, her gerçek sosyal devrimin esas sorununu oluşturur. Devlet aygıtında somutlanmış olan politik iktidar gücü esasta ekonomik olarak egemen sınıfın çıkarlarını korur, savunur. Kapitalist sömürü ve sınıf egemenliğine son vermek için, işçi sınıfı iktidara el koyarak, kendi politik egemenliğini burjuvazi üzerinde sağlamak durumunda. Bu sosyalist devrim sürecinin objektif bir gelişme yasasıdır. Burjuva devlet aygıtının parçalanması ve proletarya iktidarı kurma mücadelesi proleter devrimin ana içeriğini oluşturur.
Bavyera Konsey Cumhuriyeti ilan edildiğinde devrimin temel sorununu oluşturan iktidar sorunu çözülmüş değildi. Proletarya diktatörlüğü ilan edilmiş fakat burjva devlet aygıtı, ekonomik gücünü oluşturan büyük tekeller, bankalara dokunulmadığı gibi, burjuvazinin elindeydi. Bürokratik aygıt olduğu gibi korunuyordu. Devlet çalışanları yeni cumhuriyet için çalışmaya davet ediliyordu. Rusyada Şubat Devrimi yapıldığında, Almanya Kasım Devriminin ilk başkanı olan Bağımsız SPDli (USPD) olan Kurt Eisner, Lenine yönelik eleştirilerine karşın, E. Mühsam, Lenin ve Bolşevikleri savundu. Erich Mühsam, komünistlere ve Sovyetler Birliğine ilişkin tutumunda her dönem dürüst, objektif ve devrimin lehine davrandı. Anarşist düşüncelerinden dolayı o bilimsel sosyalizmin öğretisine karşı her zaman uzak durdu. E. Mühsam, devrimci faaliyetleri sonuna kadar etik-humanist bir temele dayanıyordu.
Kendi politik düşünce gelişimini şöyle açıklıyordu: Düşüncede bazı tereddütler beni bazen Stirneye yakınlaştırıyordu. Sonra Landauer (Gustav Landauer, Almanya'da 20. yüzyıl başlarında anarşizmin en önemli teorisyeni ve aktivistidir. Peter Kropotkinsin komünist anarşizminden etkilenmiş olan Landauer savaşa karşı pasifistti. Alman Kasım Devriminde aktif olarak yer alır, örgütler. Devrim hunharca bastırıldıktan sonra, Landauer Freikorbs- askerleri tarfından zindanda katledilir) etkisi altında Proudhoncu oldum, koşulsuz sınıf mücadelesi düşüncesi yerleşene kadar, mücadele yöntemlerinde Michael Bakunin, mücadelenin amaçları açısından Peter Kropotkin belirleyici oldular. 1909 yılındaki Bakunist olmam Münih'te lümpen proletaryayı örgütleme çabasına itti."
E. Mühsam karşı devrimin demokrasi bayrağı altında proletaryaya karşı nasıl birleşip örgütlendiklerini kendi öz deneyimiyle yaşadı. E. Mühsam, anarşist düşüncelerinden dolayı komünist parti önderliğini reddetti (devrimin çıkarları partinin çıkarlarının altında tutulacağı gerekçesiyle.) E. Mühsam sosyalist bir devrimin, devrimci bilimsel teori ve kitle hareketini, işçi sınıfını örgütleyen, strateji ve taktiğiyle yöneten, sınıf mücadelesi deneyimiyle yoğrulmuş bir parti olmadan başarı sağlayamayacağı bilincini taşımadı. E. Mühsam yaşamının son nefesine kadar Alman militarizmine ve faşizme karşı yiğitçe, soluksuz bir mücadele sürdürdü. Faşizme karşı mücadelenin unutulmaz bir sembolü oldu. Devrimin yenilgisi üzerine değerlendirmeler yaptı. Lenine "Eisner'den Levine" adlı makaleyi yolladı. Tarihsel gerçekliğe bağlı kalarak söylenecekse; o son nefesine kadar düşüncelerine bağlı bir anarşist olarak ölümü kucakladı. Anarşizmin subjektif, idealist-etik sosyalizm düşünceleri, sınıf mücadelesinin objektif koşullarına uygun bir programatik duruş sergilemeleri önünde engel oluşturdu. Landauer gibi E. Mühsam da devrimci duygu ve düsüncelerinde Prometeus karekterine sahipti. E. Mühsamın Kasım Devrimi dönemindeki şiirleri Almanyada, proletaryanın devrimci edebiyat geleneğinin en etkili eserleridir. 1920'li yıllarda işçi toplantılarında en çok onun şiirleri okunurdu. Erich Weinert, 1928 yılında E. Mühsamı Gorki, Barbusse, Becher ve Kischin yanında işçi sınıfının kurtuluş mücadelesine anlam kazandıran sanat ve edebiyatın en önemli temsilcileri arasında saymaktadır.
Kızıl Bayrak