Kobanê'ye destek eylemleri yapılıyor: Birçok ilde polis saldırısı



IŞİD'in Kobanê'ye saldırısının ölüm kalım savaşına dönüşmesi üzerine birçok ilde Kobanê'ye destek eylemleri yapılıyor.

Güncelleme 22:48

Kadiköy'de "Bardan Adam Cuba" adli bara girmeye çalışan polis, içeri girmesine izin vermeyen bar sahibini gözaltına aldı. Bar sahibi bu araçla götürüldü:




--------------------------------------------------------------------------------

Güncelleme 21:58

Diyarbakır'da eylemler devam ediyor:




--------------------------------------------------------------------------------

Güncelleme 21:28

Kadıköy Altıyol'da yapılan eyleme polis saldırdı. Bahariye caddesine ve Barlar Sokağı'na çıkarma yapan polisler yoğun gaz bombası kullandı.






--------------------------------------------------------------------------------

Güncelleme: 21:04

Taksim'de yapılan eyleme polis saldırdı:






--------------------------------------------------------------------------------

IŞİD'in Kobanê'ye dönük saldırıları çok ciddi boyutlara ulaşırken Türkiye'nin birçok ilinde de direnen Kobanê halkı için destek eylemleri yapılıyor. Eylemlerin bir kısmına polis saldırıları yaşanırken, sokağa çıkma yasakları ilan edilirken, birçok ilde de eylemler devam ediyor.

İstanbul'da saat 20:00'de yapılan toplanma çağrısı üzerine Taksim'de Galatasaray meydanında ve Kadıköy'de Altıyol'da bir araya gelindi. Taksim Galatasaray'da yapılan eyleme yüzlerce kişi katılırken, Kadıköy Altıyol'da da oturma eyleminina ardından yürüyüşe geçildi. Ankara ve İzmir'de yapılan eylemlere de polis saldırısı gerçekleşti.

İstanbul Taksim:



İstanbul Kadıköy:



Ankara Tuzluçayır:



İzmir Narlıdere:

"Saldırılar 'Yeni Türkiye'nin fotoğrafı"

İleri'ye konuşan HTKP MK üyesi Aysel Tekerek bölgede yaşanan saldırıların AKP'nin Yeni Türkiye'sinin fotoğrafı olduğunu belirtti.



(İleri - Haber Merkezi) HTKP MK üyesi Aysel Tekerek, IŞİD'in Kobane ve Şengal'e yönelik saldırılarını ve Türkiye'de yapılan Kobane eylemlerine yönelik saldırları İleri'ye değerlendirdi.

Kobane eylemleri sonrasında yaşananları Yeni Türkiye'nin fotoğrafı olarak adlandıran Tekerek, "Bölgede ABD’nin ülkede ise   AKP’nin yenilmesini başa yazmadan, emperyalizme ve gericiliğe karşı durmadan ülkemiz ve bölgemiz için sürgit savaşların yaşanacağını bilmeliyiz" dedi.

Hüda-Par'ın AKP tarafından devreye sokulduğunu söyleyen Tekerek, "AKP’nin bu durum karşısında   tam da bugünler için kurulan Hüda-Par’ı, korucuları devreye sokması, asker ya da polisler tarafından değil, 'kimliği belirsiz' ya da 'karşıt gruplar' arasındaki çatışmalar senaryosunu oynatması ile karşı karşıyayız" ifadelerini kullandı.

Tekerek'in açıklamalarının tamamı şöyle:

"Rojava’daki özyönetim kurulduğu andan itibaren, buradaki her türlü gelişme özelikle Kürt illerinde ilk gündemlerin başında geliyor ve yakından takip ediliyordu. Rojava bölgesinin en önemli   kenti   olan Kobane’de IŞID’e karşı verilen mücadele ve bu mücadelenin kritik uğrakları bölgeyi de yaklaşık bir aydır hareketlendirmişti. Önce Şengal’den gelen göç dalgası sonra da Kobane’den gelen kadın ve çocukların durumu ve sınır bölgesindeki hareketlenmeler,bölgede siyasi mücadelenin de merkezine yerleşti. HTKP heyeti olarak sınır bölgesine ve kamplara yaptığımız ziyarette yetkililer, özellikle Batman’da   Şengal halkının yerleştirildiği alanlarda kimi zaman Hüdapar’a yakınlığı ile bildikleri bazı güçlerin huzursuzluk yaratmaya çalıştıklarını, 'kafirleri buraya topluyorsunuz' diyerek dayanışmayı kırmaya dönük bir algı yaratmaya çalıştıklarını ancak bunun önünün kesildiğini bizlere iletmişlerdi.  

Son iki gündür bölge halkının neredeyse bir bütün olarak sokağa çıktığını görüyoruz. AKP’nin bu durum karşısında   tam da bugünler için kurulan Hüda-Par’ı, korucuları devreye sokması, asker ya da polisler tarafından değil, 'kimliği belirsiz' ya da 'karşıt gruplar' arasındaki çatışmalar senaryosunu oynatması ile karşı karşıyayız.   Şu an için bir günde 14 kişinin yaşamını yitirdiği ve ABD - AKP’nin Suriye planlarının sapmadan sürdüğü de   düşünüldüğünde Türkiye’deki bu direnci kırmanın imkansızlığı karşısında, ülkede de katletmenin, yok etmenin zamanının geldiğine   karar verilmiş olduğunu söyleyebiliriz.

Aslında bu durum 90’lı yıllara geri dönüşten ziyade, 'Yeni Türkiye' fotoğrafıdır. AKP kırk dalda oynamakta, ancak tek bir dala sağlam basması gerektiğini de bilmektedir.   Durduğunda yıkılacağını bilen bir iktidar olarak şeceresinde Reyhanlı, Roboski , Soma   katliamları olan bir hükümet olarak kazanacaklarından ziyade kaybedecek başka bir şeyi kalmayan bir iktidar haline çoktan gelmiştir.

İçinden geçtiğimiz bu kritik süreçte, bu doğrultuda bölgede ABD’nin ülkede ise   AKP’nin yenilmesini başa yazmadan, emperyalizme ve gericiliğe karşı durmadan ülkemiz ve bölgemiz için sürgit savaşların yaşanacağını bilmeliyiz. Tam da bu yüzden Suriye halkının yurtseverlik duygularıyla emperyalizm karşısında boyun eğmemeleri, Kobane’de Kürt halkının IŞID çetelerine karşı onurlu bir direnç sergilemesi, halklar hanesine bir kazanım olarak geçmiştir. Ancak bu kazanımın dönemsel değil tarihsel olması mücadelenin asıl konusudur.

Bu doğrultuda partimiz, gerek bölgede gerekse ülkemizin her metrekaresinde emperyalist planlara dönük her direnci ciddiye almakta, bunu direnci diğer gündemlerle bütünleştirmeye çalışmakta, dayanışma duygularını   AKP ve ABD’ye karşı mücadelesinin bir parçası saymaktadır.

Ne Suriye halkı ne Kobane ne de Türkiye yalnız değildir…"

Doğru söylenmiş, ülkede dün yaşananlar ''Yeni Türkiye''nin bir fotoğrafını gösteriyor bize.   Bir günde 18 ölü ve pek çok ilde sokağa çıkma yasağı. Son bulur mu, bu akşam veya yarın her şey durulur mu? Gönül rahatlığıyla ''evet'' diyebilmek mümkün mü?

Bütün bunların sorumlusu kim? Buralara nasıl geldik? Daha dün komşularımızla ''sıfır sorun'' yaşarken, bugün neden sorunsuz bir ilişkiden yoksunuz?

2002 ile 2014 arasındaki AKP yönetimini sıradan bir burjuva hükümet olarak nitelendirdiğimiz sürece bu sorunun yanıtını doğru olarak verebilmek mümkün değildir. Kuyrukçu sol da, kürt hareketi de bu soru üzerine kafa yormalı, emperyalist planlardan halkların payına sadece zulüm ve ölüm düşeceğini anlayabilmelidir. Kestirmeden söyleyelim, yıllardır yakın komşularımızda süregelen ve ülkemize de sıçradığı gözüken şiddetin baş sorumlusu Emperyalizm ve AKP hükümetidir. BU gerçek görülmediği ve Türkiye'deki mücadele merkeze AKP'yi almadığı sürece bu kısır döngüden kurtulamayacağımız gibi, olan biteni anlayabilmekte de güçlük çekeceğiz.