Şuradan devam edelim; snowmann mahlaslı arkadaş haklı olarak Kemalizm'in aşılması gerektiğini söylüyor. Haklıdır ve saptama doğrudur. Kemalizm ideolojik olarak aşılmalıdır. Çok daha önemlisi, sosyalist solun hiç bir kesiminde Kemalizm'le ilgili ideolojik bağ da kalmamıştır. Kemalizm aşılmıştır. Kemalist devrimi savunan bir tek İşçi Partisi kalmıştır, onun da bu aşamada sosyalizm gibi bir amacı yoktur. Tekrarlamaya gerek yok; İP MDD türü bir devrimi amaçlıyor ve 1923 aydınlanmasının tamamlanmasını istiyor. Bunun dışında Türkiye'de sosyalist solun hiç bir kesiminde sosyalist ideoloji ile Kemalizm arasında ideolojik bağ kalmamıştır.
Kemalizm ile ideolojik bağın kesilmesinin anlamı nedir? Bu cümleyle ne anlatılmak isteniyor, ne anlamalıyız bundan? Kemalizm'e nefret kusmak mı; Kemalizm'in tarihsel ilericiliğini önemsizleştirmek, yadsımak mı? Böyle bir şey olabilir mi? Kemalizmin tarihsel ilericiliğini vurgulamak, aydınlanmanın, laikliğin, Cumhuriyet'in öneminin altını ısrarla çizmek sosyalist ideoloji ile Kemalizm arasında ideolojik bir bağ kurmak değildir. Bunların bir türlü anlayamadığı bu. Sosyalist ideoloji işçi sınıfı, emekçi halkın öncülüğünde sosyalist devrimi savunmaktır. Bunun Kemalizmle ne ilgisi var. Ama Türkiye toplumunun kuruluş felsefesinin öneminin altını çizmek, sosyalistler için asla oradan geriye gidilmemesi gereken bir eşiktir. Tarihsel ilericilikle bir bağ kurulacaksa, söylenecek tek şey budur. Cumhuriyet, aydınlanma, laiklik sosyalistler yaşamsal öneme sahiptir. Bugünün Türkiye'sinde bu kavramlar belki on on beş yol öncesine göre çok daha anlamlı ve değerli bir hale gelmiştir. Bunun anlaşılması gerek. Türkiye bugün doğusundaki ülkelerden bir farklılık yaşıyorsa, bunu Kemalist Devrim'e borçludur ve belki buna 27 Mayıs ve 61 Anayasası eklenebilir. Türkiye tarihinin bu ilerici atılımlarını yok sayarak solcu olabilmek, solu ve sosyalizmi anlayabilmek mümkün mü?
Aydınlanmayı, laikliği anlayamadan, bir toplum için önem ve değerini kavrayamadan nasıl siyaset yapılabilir? İktidardaki partiye ve onun gerici faşist zihniyetine karşı nasıl mücadele edilebilir? AKP zaten aydınlanmaya ve laikliğe, Cumhuriyet ve onun kurumlarına, burjuva demokrasisine bile düşmanken, bu söylemler, bu Kemalizm karşıtlığı, dinci faşizme alan açmaktan başka neye yarar. Dinci faşizm de aynı şeyleri söylemiyor mu? Bilim yuvası olması gereken üniversiteleri medreseye çevirmiyor mu, çevirmedi mi? Toplumsal alanın her yanında laikliğe aykırı bir şekilde dinci bir yönelim görmüyor muyuz? Ana okulundan başlayarak genç kızlarımıza gerici bir yaşam dayatmıyor mu? Bu sözde solcuların söylediklerini AKP zaten uygulamaya geçirmiş durumda. Bunlar bilerek veya bilmeden dinci faşizme yol açtıklarının bile farkında değiller. Bu zihniyetin egemen olduğu bir toplumu sosyalizme yakın bir toplum olarak değerlendirebilmek mümkün mü?
Sosyalist solun Kemalizm ile ideolojik bir ilişkisi kalmamıştır. 70'li yılların sol söylemi 2000'li yıllarda geride kalmıştır. Ama bir kez daha altını çizmekte yarar var. Kemalizmle ideolojik bağın kesilmiş olması kuruluş felsefesi olarak Kemalizmin öneminden bir şey kaybettirmez. Kemalizm bu toprakların 1789'udur. Avrupa'daki burjuva devrimlerine göre geç kalmış bir burjuva devrimidir. Devrimler, yığınsal toplumsal talepler sonucu aşağıdan yukarı değil, yukardan aşağı gerçekleştirilmiştir. İktidarda bulunan asker sivil bürokrat eliyle ve her devrimde olduğu gibi jakoben tarzda uygulamaya koyulmuştur. Hem geç kalmış olması, hem yukardan aşağı olması zor yönteminin daha şiddetli kullanılması sonucunu da getirmiştir. Bu süreçte yapılan yanlışlıklar, örnekse kürt kalkışmalarında katliam boyutuna varan müdahaleler, Cumhuriyet kazanımlarını, aydınlanma ve laikliği önemsizleştirmez. Bu başlıkta daha önce değindiğim için girmiyorum, yapılan yanlışlıklar Kemalizmin, Cumhuriyet aydınlanmasının tarihsel ilericiliğinin göz ardı edilmesi anlamına gelmez. 23 Aydınlanmasının bütün kazanımları sol için yaşamsal önemdedir. Sol, sosyalist ideoloji bu kazanımların üzerinde yol alır. Sosyalist ideoloji kent ideolojisidir, proletaryaya, bilime, aydınlanmaya, laikliğe ihtiyaç gösterir. Bu yüzden Cumhuriyet aydınlanması sol için önemlidir ve bu yüzden, hiç bir şekilde geriye düşülmemesi gereken bir eşiktir.
Konunun bir başka yanı var. TKP sürekli altını çiziyor. ( ''TKP kayyumda KP ve HTKP var'' demeyin ben hala TKP demeye devam ediyorum.) Cumhuriyet aydınlanması, laiklik vb. önemli, yukarda açıklanmaya çalışıldı, ama artık sadece bu kazanımları korumaya çalışarak, ona odaklanarak Cumhuriyeti daha ileri taşıma olanağı kalmamıştır. Kemalistlerle fark Cumhuriyet aydınlanması konusunda bu noktada başlıyor. Aydınlanmayı, laikliği daha ileri taşıma çabası olmadan kapitalizmin bugün geldiği noktada, kapitalizm içinde dinci gericiliği geriletmenin olanağı kalmamıştır. Onun için Sosyalist Cumhuriyet vurgusu yapılıyor.
( Halk TV'de Aydemir Güler konuşuyor, biraz ara
Kısa bir tekrarla devam edilecekse;
1-Sosyalist ideoloji ile Kemalizm arasında 60-70'lerde kurulan sosyalist solda devam etmemektedir. Sosyalist solun hiç bir bölmesinde böyle bir ideolojik ilişki bulunmamaktadır.
2- Sosyalizm ile Kemalizm arasında ideolojik bağın kalmaması, kuruluş felsefesi olarak Kemalizmin, Cumhuriyet'in, kazanımlarının, aydınlanma ve laikliğin önemini hiç bir zaman azaltmaz; azaltmamalı. Cumhuriyet kazanımları, aydınlanma ve laiklik sosyalist sol için yaşamsal bir öneme sahiptir ve bu nitelikler sosyalistlerin ayaklarını bastıkları zemindir. Bu bu zemin sosyalistlerin asla gerisine düşmemesi gereken bir eşiktir. Sosyalist mücadele bu zemin üzerinden vücut bulur.
3- Tekrar olacak Cumhuriyet, 23 aydınlanması ve laiklik sosyalistler içim yaşamsal bir öneme sahip olmasına karşın bu sistem içinde bu kazanımları savunabilmek ve daha ileri taşıyabilmek artık mümkün değildir. Bu kavramları daha ileri taşıyabilmenin yolu ancak Sosyalist Cumhuriyet mücadelesi ile mümkündür.
Bu noktada şu soruyu yanıtlamaya çalışarak devam edersek, belki küçük bir açılım da sağlanabilir:
Bir kuruluş felsefesi olarak Kemalizm neden önemlidir? Kemalizmi, aydınlanmayı, laikliği ve bunlarla birlikte Cumhuriyet'in aydınlanma tarafında konumlananları ilerici olarak değerlendirsek ne olur, gerici olarak değerlendirsek ne olur? Kemalizmin tarihsel ilericiliğini vurgulasak ne olur, onu faşizm olarak nitelesek ne olur? Bu tartışmanın anlamı ve önemi ne?
Kuruluştan bu yana aydınlanmadan yana olanlarla olmayanlar arasındaki çekişmeyi geriye dönerek detaylandırmaya gerek de yok. Bugün AKP zihniyetinin Cumhuriyet'in kazanımlarına düşman bir parti olduğunu, ''Birinci Cumhuriyet''i ortadan kaldırdığını, laikliğin kökünü kazıdığını, bu yolda belki de son darbeyi vuracak adımları attığını görüyoruz. Yani kuruluş döneminde 23 Aydınlanmasına karşı çıkan kesimler bugün AKP zihniyetinde somutlaşmıştır. Bu durum, bir günde gerçekleşmemiştir. AKP iktidara geldiği günden böyle bir doğrultuda ilerlemiştir. AKP tıpkı bu sözde sol-sosyalist forumlardaki sözde solcuların söylediği gibi kuruluş dönemine düşmanlar. Tersinden söyleyecek olursak bu sözde solcular tıpkı dinci faşizmi kurumlaştırmaya çalışan AKP gibi 23 aydınlanmasına ve Cumhuriyet'in tüm kazanımlarına düşmandır. Bilerek veya bilmeden böyle bir konumlanış içindedir. Öteden beri bu kişilere, bu siyaset tarzına ''gizli AKP'ci(lik)'' deyişimin nedeni de buydu. Aynı doğrultuda devam ettiler. AKP'ye alan açtılar. AKP bu ülkeyi geriye doğru değiştirirken olan biteni hiç anlamadan TKP için '' şu AKP olmasa bunlar ne yapardı?'' diye sözde alay ettiler. Sonuç nedir? Ne olmuştur? Şu anda olanın bitenin farkındalar mı? Hiç sanmıyorum, bir bölümü bu arkadaş gibi hatasının farkında bile değil, Kemalizmi, aydınlanmayı, Atatürk'ü, laikliği, karşısına almış, solculuk yaptığını sanıyorlar; atı alan Üsküdar'ı geçmiş, Türkiye'de aydınlanma ve laiklik düşmanı bir siyasi zihniyet Türkiye'nin doğrultusunu ortaçağ karanlığına çevirmiş, bunlar hayal aleminde ayakları yukarıda, başları aşağıda Marksist(!) siyaset ve çözümleme yaptıklarını sanıyorlar!
Tarihi doğru okuyamazsan, bugünün siyasetini kuramaz, yarınlar için sağlıklı bir doğrultuda yer alamazsın. AKP gericiliğine bu arkadaşların savundukları yorumlar alan açmıştır. AKP ideolojik donanımını bu zihniyetten almıştır. AKP dışarıdan destek almadan kendi kurumsal yapısıyla bugünlere gelemezdi. Böyle bir entelektüel donanımı yoktu. ( Hala daha yok!) Hatırlayın AKP'nin ilk yıllarını, gün 24 saat televizyonlarda liberali, sol döneği,kürt aydınları(!) ile bir koalisyon kurmuşlar anti-Kemalist bir söylemle gericiliği parlatmaya çalışıyorlardı. İşte Kemalizmi, Cumhuriyet'i, aydınlanmayı, laikliği doğru değerlendirmenin önemi bir anlamda burada ortaya çıkıyor. Kemalizmi faşizm olarak değerlendirip, aydınlanma ve laikliği önemsiz bir hale getirir ve bu kazanımların sosyalist sol için asla geriye düşülmemesi gereken bir eşik olduğunun bilincine varamazsan, gericilik adım adım iktidarını sağlamlaştırırken ''gizli AKP'cilik'' yapmaktan öteye gidemesin ve bu gericiliğe karşı çıkamazsın, çok daha önemlisi bu gericiliğe payanda olursun. ( Kuyrukçu takımının AKP'ciliği de buradan ileri geliyor. Daha da detaylandırılıp tartışılabilir.)
Birincisi bu; Cumhuriyet, aydınlanma ve laikliğin bir toplum için öneminin ne olduğu bilince çıkartılamazsa solcu olunamaz derken kastım bu. Kuruluş dönemi doğru değerlendirilmiş olsa, televiyona çıkan liberal, dinci, dönek ittifakının zihinlerde yarattığı yıkım bu kadar şiddetli olmazdı ve bu zihinsel yapılar solculuk adına ortaya çıkmazdı. Çok daha önemlisi asıl yıkım bu sözde solcuların farkında olarak ya da olmadan gerici AKP'nin yapmaya çalıştıklarının propagandasını yapıyor olmaları. AKP'ye ön açmaları. Liberal, dinci, dönek ittifakına katılmaları. AKP bu günlere kendiliğinden gelmedi ki! ( İşin vahim yanı, hala ne yaptıklarının farkında değiller.)
İkinci önemli yanı, Kemalizm, Cumhuriyet, aydınlanma, laiklik, kısaca Cumhuriyet kazanımlarının önemini kavramak, güncel siyaseti doğru okuyabilmek imkanını verir. Çok uzağa gitmeyelim, Haziran direnişi gerçekleştiğinde bu kesimler şaşkınları oynadılar. Kavrayamadılar, oysa olan, o aydınlanma ve laiklikten yana olan ve yüzleri sola dönük olan kitlelerin AKP gericiliğine karşı ayaklanmasıydı. Ellerindeki M.Kemal ve ay yıldızlı bayrak da bu ayaklanmanın en öne çıkan simgeleriydi. Yine o günleri hatırlayın, kimler ''Aman AKP gitmesin, CHP MHP gelir'' diyordu. Demirtaş'ın o günlerde söylediklerini hiç unutmuyorum, AKP hükümetinin yanında olduğunu söylüyordu.
M.Kemal ile ilişkili olduklarını düşündükleri her Cumhuriyet kazanımına ve sembollere düşmanlık hangi gerekçeyle olursa olsun ilerici, sol bir siyasi doğrultu kazandırmaz. Sadece AKP dönemine biraz yakından bakmak bile bunun kanıtıdır. Bu zihniyet AKP ile aynı frekansta buluşmuş, bir anlamda AKP'nin gerçekleştireceklerinde siyaseten ön almış, ve AKP'ye entellektüel destek vererek, kitlelerin zihnini bu yönde karartmıştır. Gelinen nokta ortada.
Bu konuyla ilişkili bir olgu daha var. Türkiye'de sosyalist sola en yakın kitle Haziran direnişinin milyonlarıdır. Açacaksak, Cumhuriyet, aydınlanma, bilim ve laiklikten yana olan kitle, sosyalist sola en yakın kitledir. Bu milyonları ''faşist'' olarak nitelemek bile sol için ayağına kurşun sıkmaktan başka bir anlam ifade etmez. Bu kitleye faşist dediğinizde zaten toplum içinde kendi kendinizi marjinalliğe mahkum ediyorsunuz demektir. Siyasi devrim perspektifini çoktan elinin tersiyle itmiş demektir. Bunun farkına varmamış olması, bu gerçeği de ne yazık ki değiştirmiyor.