Alıntı Çizelgesi: melnur yazmış
Sn.VforVendetta; sizinle şu yukarıda söylemeye çalıştığım asgari ilkelerde anlaştığımızı varsayarak devam edeceksek, öncelikle sosyalizmin ne olması gerektiğinin anlaşılması, SSCB'ye, Küba'ya bakmakla değil, komünizmin ne olduğuna, daha doğrusu, sosyalizme komünizmden bakmakla mümkün olacağını söylemek gerek. Evet, sosyalizmin anlaşılması ona komünizmden bakmakla mümkündür. Çünkü sosyalizm kapitalizm ile komünizm arasındaki geçiş süreci-toplumunun adıdır. Sosyalizm kapitalizm ile komünizm arasındaki geçiş süreci ise, onun ne-nasıl olması gerektiren formasyon da komünizmdir. Bir başka deyişle sınıflı ve devletli bir toplum olan kapitalizmden, sınıfsız ve devletsiz bir toplumsal düzen olan olan komünizme geçişin adı ise, sosyalizm, kapitalizmin bütün ''olumsuzluklarını'' komünizmin bütün ''olumlu durumuna'' dönüştürecek niteliklere sahip olmalıdır. Demek ki, nasıl bir sosyalizm sorusunun yanıtı burada yatıyor. Adına ister 21.yüzyıl sosyalizmi deyin, isterseniz başka bir şey, bilimsel sosyalizmden söz ediyorsak, sosyalist toplum dediğimiz süreç bu değişimi gerçekleştirmek durumundadır ve bu yönde yapılanmalıdır.
Komünizm sınıfların ortadan kalktığı bir toplumdur. Komünizmde sınıflar, sınıfları ortaya çıkaran koşullar, yönetici yönetilen ve kent-kır çelişkisi ortadan kalktığı için bildiğimiz anlamda devlet de yoktur. Üretici güçlerin gelişmişliği nedeniyle komünist insanda çalışma zorunluluğu da yoktur. İnsanlar zorunluluk olmamasına rağmen üretmenin yaşamak için gereklilik olduğunun bilincine varmışlardır. Bu yüzden komünizm yeni bir toplumdur ve komünizmdeki insan da yeni bir insan tipidir.
Bu konuda komünizmi bu şekilde tanımlayabilmek yeterlidir ve konuyla ilişkilendireceksek bu tanım ışığında sosyalizm, kapitalizmden gelen toplumsal yapıyı, komünizm dediğimiz toplumsal yapıya, yani yeni bir topluma ve yine kapitalizmden gelen insan tipini komünist insan tipine dönüştürmek zorundadır ve sosyalizm bu dönüşümü sağlayacak önlem ve devrimlerin gerçekleştirildiği süreçtir. Aynı şekilde sınıfların ortadan kaldırılması, sınıfları ortaya çıkartan koşulların düzlemesi de bu süreçte gerçekleştirilir. İşte, sosyalizmin nasıl olması gerektiği bu dönüşümlerle doğrudan bağlantılıdır. Bu birinci önemli konu. Bu konu gözardı edilerek sosyalizmin nasıl olması gerektiği konusu tartışılamaz ve anlaşılamaz.
Demek ki, ''nasıl bir sosyalizm?'' sorusunun yanıtı, sömürüyü ve sınıfları ortadan kaldırmaya çalışan, kent-kır ve yöneten yönetilen çelişkisini ortadan kaldırmaya çalışan, insanın aracısız kendi kendini yönetmesini (öğrenmesini) sağlayan bir süreç olmalıdır.
Burada önemli olan bir konu daha var: Bilimsel sosyalizm komünizme varmanın yolunun temel çıktılarını da bize vermektedir. Yani sosyalizmin anlaşılması ve ne olması gerektiğinin ortaya konulması hem yukarıda anlatılmaya çalışılanlar ışığında konuya yaklaşmakla ve hem de bu konuda bilimsel sosyalizmin bu konudaki temel çıktılarını bilmek ve onları içselleştirmekle mümkündür. Bunlar da, proletarya diktatörlüğü ( tartışmasız komünizme kadar sürecektir), özel mülkiyetin kaldırılarak kamu mülkiyetine geçilmesi, merkezi planlamanın gerçekleştirilmesidir. Bir şey daha ekleyeyim, devrimi gerçekleştiren öncü partinin öncülüğünün bu süreçte ( şu ya da bu şekilde) sürdürülme zorunluluğunun bulunmasıdır.
Sosyalizmin ne-nasıl olması gerektiği bu konular içselleşmeden ortaya koyulamaz.
Bu konular içselleşmeden reel sosyalizme yönelik sağlıklı değerlendirmeler de yapılamaz.
Bu konuda söyleyeceklerim şimdilik bu kadar.
Sn.Melnur,
Öncelikle yazılarımdan akp ve kendini "sol liberal" olarak niteleyelenlerle herhangi bir ilgim olmadığını belirtmek isterim. Zaten yazdıklarımın genel çerçevesinden anlaşılır diye düşünüyorum. Yukarıdaki yazdıklarınızı çeşitli kaynaklardan defalarca okumuşumdur. Sol ile az çok dirsek teması kuran insanların bildiği şeyler. Artı değer, kapitalizm, özel mülkiyet, sömürü karşıtlığı vs. Bunlarda hemfikir olduğumuzu belirtmek isterim. Öncelikle ben sosyalizmi, bir kalkınma modeli olmaktan ziyade kapitalizmin gelişmesine paralel olarak kaynakların verimli, etkin ve herkesin yararına paylaşımcı olarak kullanma yönlerinin olmaması nedeni ile kapitalizmin yarattığı çelişkiler ve krizler yumağının ortadan kaldırılması, insanlığın,emeğin,çevrenin,dünyanın yeni bir anlayışla yeniden düzenlenmesi ve dönüştürülmesi süreci olarak tanımlıyorum.Çünkü demokratik bir kültürün, paylaşılacak zenginliğin ve refahın olmadığı bir toplumda ve ülkede sosyalizmin kurulması durumunda Küba örneğinde olduğu gibi aylık kişibaşı 25 dolar gibi kapitalist ülkelerin bile çok gerisinde kalan bir ekonomik sonuç ile karşılarız ki bu da sosyalizm ve komünizmin hedeflerine aykırı bir durum olur. Çünkü burada paylaşılan zenginlik değil fakirlik olmuş oluyor.(Burada hemen belirteyim eğitim-sağlık gibi hizmetlerin ücretsiz olması,dünyada imfye borcu olmayan enden ülkelerden biri olması gibi olumlu yönleri görmezden gelmiyorum)Tam da bu nedenle Marx, sosyalizmin gelişmiş ülkelerde gerçekleşmesi durumunda başarıya ulaşabileceğini işaret etmiştir.Fakat neden bu ülkelerin emekçileri sosyalizm yoluna gitmemiştir?Stalin, neden batı ülkelerindeki işçilerden umudunu neden kesip tek ülkede sosyalizm gibi Marksizmle ilgisiz bir yola sapmıştır?Sosyalizmin hukuk üzerine bir doktrini bulunmamakta. Hukuka dayanmayan bir sistem nasıl sağlıklı işleyebilir?Tek parti içerisinden farklı görüşler nasıl kendini barındırabilir?TKP bile kendi içinde bölünüp ikiye ayrıldı. İktidar olsalar kendi içlerinde mutabık kalmadan ülkeyi nasıl yönetebilirler? Parti yönetimini denetleyecek, gerektiğinde frenleyecek özerk mekanizmalar geçiş dönemi dediğiniz sosyalizmde olacak mıdır?Emekçilerin iktidara katılma mekanizmaları nasıl gerçekleştirilecektir? İşte sosyalizm hakkında teorik olarak belirttiğiniz şeylerin ayaklarının yere basabilmesi için bu soruların kanaatimce mutlaka cevaplandırıması gerekiyor. Alıntı yapılan yazıda bunun gibi tespitler bulunmakta.