Kelime oyunu yaparak,sıkıştığın köşeden kaçamazsın Melnur.
Kuyrukçuluk,ideolojik ve örgütsel bağımsızlığı yitirmektir.
Kim bu durumda ise,onları bu nitelemeyle muhattap alırsın.
Komünizm Proletarya Diktatörlüğüdür demek,Komünizmle,Proletarya Diktatörlüğünü ilişkilendirmek anlamına gelmez.Bu cümlede açık bir Komünizm tanımı var.
Yanlıştan dönmek ve hatayı kabullenmekte bir erdemdir Melnur.
Komünizm,Proletarya Diktatörlüğünün sönümlendiği bir toplumdur.
Şu soruyu soralım; bu ifadelerin anlamı ne? Bu ideolojik bütünlüğün savunulmasının önemi nedir?
Bir kere bu ideolojik bütünlüğün savunulması ideolojik savrulmanın önüne geçer. Öncelikli önemi burada yatıyor. Bu ideolojik bütünlüğü ( sosyalist-komünist ideolojiyi) savunan kişi, parti, örgüt bu ideolojik bütünlüğün gerektirdiği işçi sınıfının enternasyonal çıkarlarının önüne hiç bir şekilde başka bir siyaset/mücadele biçimi koyamaz. İki kere iki dört. Bu konunun tartışması olamaz. Dolayısıyla kuyrukçuluk dediğimiz konumlanış bir sosyalistin hiç bir şekilde dahil olmaması gereken bir siyasi tavırdır. Özellikle SF'ye, bu konuda tam bir yanılsama hakimdir. SF'de bu konuda, en geniş anlamıyla ''sol''un, spesifik anlamda ''sosyalizm/komünizm''in tanımında veya konulara yaklaşım biçiminde kürt ulusal hareketinin siyasi doğrultu ve perspektifi hakimdir. Bu doğrultu ve perspektif bir solcunun veya sosyalistin solcu veya sosyalist olabilmesinin temel koşulunun kuyrukçuluk dediğimiz kürt ulusal hareketine yedeklenmekten geçtiği algısı hakim olabilmektedir.
Sosyalizm-komünizmin bir ideoloji olarak anlaşılması ve çok daha önemlisi içselleştirilmesinin önemi de burada yatar zaten. Tekrar olacak, kürt halkının demokratik ve kültürel haklarının yanında olmak, kürt ulusal hareketin bu konudaki siyasetlerinin arkasında durmak değildir. Gündemi kürt ulusal hareketin penceresinden okumak da değildir. Bir sosyalist için kürt halkının hakları da, kapitalizmin yarattığı diğer sorunlarda olduğu gibi sınıfsal mücadeleye tabi olarak savunulur. Lenin'in söylediği gibi sosyalistler her koşulda sınıfsal mücadeleyi savunurlar ve her konuya sınıfsal mücadele ekseninden, işçi sınıfının uluslararası çıkarları açısından bakarlar. Herhangi bir ulusal hareketin penceresinden ve ona yedeklenerek değil.
Proletaryanın siyasal bir devrimle iktidarı alması ve kapitalist üretim ilişkileri yerine toplumsal üretim ilişkilerini geçirerek sınıfsız ve devletsiz bir enternasyonal formasyon yaratmayı amaçlayan komünizm( ideolojisi) yukarıda açıklanmaya çalışılan bütünlük içinde içselleştirilmediğinde ve yine yukarıda açıklanmaya çalışıldığı şekilde kürt ulusal hareketine biat ve Cumhuriyet, aydınlanma, laiklik gibi tarihsel kazanımlara düşmanlık şeklinde algılandığında başka sorunlar da ortaya çıkabilmektedir. Bir başka önemli örnek,hem ülke ve hem de bölgenin verili koşullarının çözümlemesinin ve değerlendirilmesinin yapılamaması, ve sonuçta sınıfsal bir siyaset ve doğrultunun ortaya konulamamasıdır. Bir başka deyişle Cumhuriyet kazanımlarına düşmanlık ve kürt ulusal hareketine biat anlayışı ülke ve bölgenin içinden geçtiği sürecin sınıfsal değil, kürt ulusal hareketinin perspektifiyle algılanmasına ve bu nedenle sınıfsal konumlanışının dışına düşülmesine yol açmaktadır.
Örnek vermek gerekiyorsa; Türkiye uzunca bir zamandır AKP'nin dinci otoriter zihniyetinin biçimlemesiyle gerici faşist bir sürecin içerisinde yol almaktadır. Devlet ve toplum bu süreçte giderek daha gerici ve baskıcı bir çerçevenin içine sıkıştırılmaktadır. Türkiye sosyalizminin ( sosyalist hareketinin) uzunca bir süredir konuyla ilgili yaptığı saptama budur ve tartışmasız doğrudur. Sol sınıfsal mücadelesini bu bağlamda ve artık egemen sistemin mutlak yürütücüsü durumuna gelen AKP'yi merkeze alan bir mücadele hattı oluşturulması gerektiğini savunuyor ve olanakları ölçüsünde de bunu gerçekleştirmeye çalışıyor. En son BHH bu değerlendirmelerin sonucunda ortaya çıkan bir yapılanmadır. Soru şu; benzer değerlendirmeyi kürt uusal hareketi yapabiliyor mu; yapabilir mi? Kürt siyasi çevrelerinden AKP ve Erdoğan'ı iktidarda kendilerinin tuttuğuna ilişkin hiç mi açıklama duymadık?
Yakın bölgemizdeki durum farklı mı? Ortadoğu'daki emperyalist projeye karşı çıkmak, bölgenin emperyalist çıkarlara göre biçimlenmesini savunmak bir solcu için mümkün müdür? Emperyalizmin en son Suriye'ye yönelik müdahalesi ve bölgedeki gerici-yobaz örgütlenmelerin Suriye halkına yönelik faşist saldırılarında kürt hareketinin bir solcu gibi ilkeli bir karşı çıkış gösterebilmesinin siyaseten karşılığı bulunmakta mıdır? Buna olumlu yanıt verebilmek mümkün mü? Daha iki gün önce Bayık'ın ABD'yi üçüncü bir özne olarak bölge yapılanması konusundaki olası görüşmelere katılabileceğini söyleyebilmesini bu anlamda anti-emperyaliist bir değerlendirme görülebilir mi?
Kuyruçuluğun, kürt hareketine biat etmenin sonucu bölgeyi ve ülkeyi kürt siyasetinin gözlüğüyle değerlendirmek ve ona göre bir konumlanış içine girmektir. Ne bölgedeki gelişmelere proletaryanın çıkarları doğrultusunda bakılabiliyor ve ne de Türkiye'de AKP'nin dinci faşizmi ülkeyi ve toplumu giderek hızla faşist karanlığa sürüklerken doğru bir siyasi tavır alabiliyor. Sanki bu ülkede hiç AKP gerçekliği yokmuş gibi davranıyor. Çünkü kürt ulusal hareketi böyle bakıyor, böyle değerlendiriyor; kuyrukçu da ne yapsın, yedeklendiği yerde sürüklenip duruyor.
Bu savruluşun sınıfsal mücadeleye uygun bir konumlanış olduğunu söyleyebilmek mümkün mü? Bu konumlanış içindeyken, sağdan soldan bulunan Marks ve Lenin alıntılarını üstelik devrimci özünü de hiç kavrayamadan oraya buraya asmak içinde bulundukları vahim durumu kurtarmaya yeter mi?
Şimdilik, sonuç olarak şunu söylemek mümkün: Solcu ( sosyalist/komünist) olma iddiası öncelikle komünist ideolojiyi bütünlüklü bir şekilde kavramaktan ve içselleştirmekten geçiyor. Öncelikle bu!
Özellikle SF'de ve kürt milliyetçilerinde ve sol sempatizan kesimde, bu kavramlar, kürt ulusal hareketine yedeklenme ve/veya kuyrukçuk bir de Cumhuriyet, aydınlanma, laiklik, M.Kemal, Kemalizm gibi kavramlara düşmanlık karşıtlığı olarak kullanılmaktadır. Bu sözde sol-sosyalist forumlarda egemen olan iklimin yansıttığı algı ne yazık ki, bu şekilde olmaktadır.
En tuhaf yanı bu adamlar kendilerinden başka solcu da tanımıyorlar. Forumlarında ya kürt hareketinin konuları, ya kendileri gibi olmayanlara sövgü ve aşağılama, ya da Atatürk ve Cumhuriyet'e hakaretler var. Hepsini toplamışlar, bir torbaya doldurmuşlar her gün torbadan çıkarıp forumlarına asıyorlar. AKP'nin dinci faşizmine tek kelime yok. Varsa yoksa Kemalizm ve aydınlanma düşmanlığı.