Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı'nın açılışında yaptığı konuşmada Arınç, helal ve tayyip kelimelerinin dini kavramlar lduğunu, laik kavramlar olmadığını söyledi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, CNR Expo’da 5-8 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek olan İstanbul Helal Expo – Helal ve Sağlıklı Ürünler Fuarı’nın açılışını gerçekleştirdi. Açılışta konuşan Arınç, böyle bir fuara ilk defa katıldığını ifade etti. Arınç, “Helali anladık kardeşim de bu tayyip neyin nesi?’ diyebilirler. Çünkü, Türkiye’de bu kelime konuşulduğunda akla hemen Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan geliyor” dedi.
“BU KELİME KONUŞULDUĞUNDA AKLA…”
Fuara “Helal ve tayyip ürünler fuarı” denilmesiyle ilgili konuşan Arınç, “Helal” ve “tayyip” kelimelerinin dini kavramlar olduğunu ifade etti Bülent Arınç, “Bunlar laik kavramlar değil. Helalin anlamı var, tayyibin anlamı var. Bir paradoksumuz, çelişkimiz var. ‘Helali anladık kardeşim de bu tayyip neyin seni?’ diyebilirler. Çünkü, Türkiye’de bu kelime konuşulduğunda akla hemen Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan geliyor. Aslında dilemma şu; içimizde o kadar laikliği yanlış anlayan yorumlayan ve particilikten gözlerinin içi kızarmış o kadar gafil insan var ki, böyle güzel bir konferansın adına bakarak şunu söyleyebilirler; ‘Gördünüz mü, yine bir konferansın içerisinde Başbakan’ın propagandasını yapıyorlar. Zaten Türkiye’de helal falan deyince, bu yobazlar mutlaka parti propagandası yapacak’ demiş olabilirler. Yanılıyor muyum? Yanılmıyorum. Biraz önce Kuran-ı Kerim okunurken ‘Tayyip’ kelimesi içinde geçen ayetler okundu. Türkiye’de dindar Müslümanlar çocuklarına isim takmak isterse, Kuran’a bakarlar, Kuran’dan isim seçerler, bu böyledir. Belki yeni zamanlarda bu ihtiyacı duymayanlar olabilir.
“HELAL VE TAYYİBİ ÇOK İYİ BİLMEMİZ LAZIM”
O yüzden kimsenin kara propaganda yapmasına izin vermeden helal ve tayyip kelimelerinin anlamlarını çok iyi bilmemiz lazım. Helal haramın karşılığıdır, dini bir kavramdır, uygun, geniş anlamıyla mubah demektir, yasal, meşru demektir. 40 tane anlamı var. Ve helal dairesi geniştir, harama girmeye de gerek yoktur, bu da bir ölçüttür. Tayyip kelimesi de, sağlıklı, temiz, kaliteli demek. Sayın Başbakan ismini buradan alıyorsa, ne mutlu ona. Demek ki, ismiyle mütenasip olmuş. Yani Kuran’da geçen ‘Tayyip’, onun isminde de gerçek manasını bulmuş. Bu dini kavramların burada zikrediliyor olması, tamamen Kuran’a, İslam’a ve dindar Müslümanların kabullerine bağlı bir şey. Günümüzdeki politikayla kesinlikle ilişkisi yok. Herkes derin bir nefes alsın” diye konuştu.
LAİKLİK, DİN VE VİCDAN ÖZGÜRLÜĞÜDÜR
‘Helal’ kelimesini ürünler bazında, günlük hayatta kullanmanın Türkiye’de bir kısım çevreler bazında yanlış anlaşıldığını söyleyen Bülent Arınç, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti laik, sosyal bir hukuk devleti. Buna hiç bir itirazımız yok. Laik bir ülkede yasama meclisi kanun yaparken, Kuran’daki bir ayeti kanun haline getiremez. Bunu da anladık. Ama laikliğin, gerçek anlamıyla yaşandığı bir ülkede devlet, dindarların taleplerine bigane kalamaz, onları reddedemez. Onların tercihlerini gerçekleştirmek üzere özel sektöre destek verir, bu istek ve arzularına uygun düzenlemeler yapılmasına hiç bir zaman karşı çıkmaz. Ama yanlış bir laiklik anlayışı Türkiye’de yıllarca helal-haram kavramlarını istihzayla karşıladı, alay etti, hakaret etti. ‘Bu da nereden çıktı, hangi çağdayız, bu da neyin nesi, bu ülke şeriatla mı yönetiliyor’ filan. Kendi ülkemi şikayet etmek noktasında bunları söylemiyorum. Ama nüfusu 75 milyon olan Türkiye, dünyada 2 milyar nüfusa yaklaşan İslam nüfusu içerisinde bu düzenlemeleri 20-30 sene evvel yapabilseydi, bugün helal gıda ve içecekler konusunu, tayyip gıda ve içecekler veya sektör konusunu biz bugünkü endişelerle konuşmuyor olacaktır. ‘Benim inancım bunu emrediyor’ denildiğinde, sadece ona saygı duymamız lazım. Bunu tartışmak abestir. Bunu arzu edenlere, bu ürünleri sunmak mecburiyetindeyiz.

Laiklik, din ve vicdan özgürlüğüdür. Laiklik, din ve vicdana uygun yaşamak isteyen insanlara hayat sunabilmektir. Zorlayıcı bir devlet anlayışıyla laikliğe bakarsanız, bu bir ülkeyi açık cezaevi haline getirmektir. Benim inancım bunu emrediyor, ben bunu yiyeceğim. Başkasına karışmam, başkası ne yerse yesin kardeşim. Ben böyle yemek istiyorum ve bunu paramla satın almak istiyorum. Devlet bunu zorla, herkes için mecburi hale getirsin demiyoruz. Ama bu talepte bulunan insanlara bir belge, sertifikasyon verilmesi gerekiyorsa, bunu yapmak zorundayız. Dikkat edersek, inancımıza uygun bir iş yaptığımızı düşüneceğiz. Bu hassasiyettir. Bu hassasiyeti gözeten insanlara laiklik düşmanı veya irticacı gözüyle bakmak da, dünyanın en büyük aptallığıdır. Dolayısıyla ‘Ben böyle arzu ediyorum, inancım böyle emrediyor’ diyen bir insana sadece saygı duyulur. Bunu isteyen alır, istemeyen almaz. Kimse için mecburi şartını koymayız. Çünkü, laik bir ülke bunu yapamaz. Ancak dindarların taleplerine de bigane kalamayız. Bu bilincin Türkiyemizde daha güçlendiğini biliyorum. ‘Türkiye yıkılsın, bitsin, ne olursa olsun ama içinde helal ve tayyip kelimesi geçen bir şey olmasın’ diye düşünenler çok şükür giderek, azaldı” dedi.
http://www.sonarhaber.com/gundem/tayyipin-laiklikle-alakasi-yok-h6233.html

Laiklik din ve vicdan özgürlüğüdür! Kişiler laik olmaz, devlet laik olur! Devlet kişilerin dini inançlarına saygı duymalıdır! DEvlet kişilerin dini inançları konusundaki gereksinimleri karşılamalıdır! Aileler küçük yaşlardan itibaren çocuklarına "dini eğitim" vermek istiyorlar!

Liberaller bir yanda, sol dönekler dünden razı, sözde solculardan "zaten devlet burjuvazinin değil mi?" teraneleri...

Ardından gelsin kuran kursları, gelsin 3x4'ler, gençleri bekleyen cemaat tehlikeleri, İHL'ler, kadın ve erkeğin birbirinden koparılması, cemaatler, tarikatlar, seyhler...içki yasakları...Başörtülü-türbanlı eğitimler, yetmedi devletin başına çorap örülmesi, burjuva devletin gerici-dinci simgelerle daha da gericileştirilmesi...

Helal gıda'yı da bu kısır döngü üretmiyor mu?

Türkiye'de devlet asla laik degildi ve halada degil. Kimse bosuna kendi kendisini aldatmasin. Türkiye laik bir devlet olsaydi asla Aleviler hala gasp edilmis haklari icin mücadele vermek zorunda kalmazdi Diyaneti kurarak tek din tek mezhep yapilanmaya yol acan gericilik olmazdi. Bu nasil bir laiklik ey sözde Solcular? Kemalizmi savunmak adina bin takla atiyorsunuz ama takke düstü kel gözüktü. Olmayan bir olguyu bizlere "Cumhuriyetin kazanimlari" olarak yutturmaya calisiyorsunuz ama nafile.

Laiklik Cumhuriyet'in bir kazanımıdır. Eksik yanları da olabilir. Bunun hesabını Kemalistlerden mi soruyorsun? Sağ siyasetten hesap niye sormuyorsun? Çok uzağa gitme ülkeyi 11 yıldır kemalistler mi yönetiyor?

Böyle ahlaksizca ve utanmaz bir sekilde küfür edecegine Türkiye devletinin laik oldugunu belgelerle isbatlarsin.
Ben Türkiye'de devletin asla laik olmadigini söylüyorum, bu hem tek partili dönem icin hemde sonrasi icinde gecerli.
Laik bir devletten bahseden önce bu laik devletin nasil oldugunu aciklar. Devletin laik olmadigini iddia etmek hangi mantiga göre "hanifi fasistlerinin yalakaligini" yapmak oluyormus?
Karsisindakine küfür etmek, ahlaksizca saldirmanin kime laik oldugunuda okuyucular karar versin.

Sayin che21 siz 11 yil öncesine kadar laiklik var olarak kabul ediyorsunuz. O halde aciklayin nasil bir laiklik vardi? Aleviler 11 yildirmi mahrumlar?
Devlet asla laik olmadi demek sizce "sagci iktidarlari" savunmak anlaminami geliyor? Siz laiklikten ne anliyorsunuz?
Size soruyorum, madem 11 yil öncesine kadar laiklik vardi bu ülkelde, siz bana 11 yil öncesine kadar tek bir alevi vali gösterin, Alevilerin haklarinin verildigini gösterin,....
Devlet bastan beri tek din tek mezhep hedefiyle hareket etmistir, bu yüzdende alevi kökenli insanalr birakin ibadet etme özgürlüklerini devletin üst düzey görevlerine bilerek alinmamislardir. Alevilere sorarsaniz neden iclerinden vali cikmadigini size cok net bir sekilde aciklarlar.

sorgulayan, sen venezüela'da sosyalizm olduğunu sandığın gibi, laikliğin de dinlere, cemaatlere, tarikatlara özgürlük olduğunu sanıyorsun. Bu yüzden aleviler örneğini veriyorsun. Buradan da kemalistlere çatıyosun. Laikik başvuru kaynağının gökyüzünden yeryüzüne taşınması demektir. İnsan aklının önemsenmesi ve referans noktası haline getirilmesidir. Bunu sağlayan da cumhuriyettir.