İlerici kadınların yolu açık olsun!
Öyle dönemler vardır ki siyasetin konusu, ölüm kalım çizgisinde belirlenir. İşte o keskin dönemler aynı zamanda kapitalizmin krizlerine denk düşer. Ve bu dönemler aynı zamanda ciddi toplumsal dinamiklerin siyaset sahnesinde gerçek birer aktör olarak yer aldıkları kesitlerdir. Bu dönemler çoğunlukla savaşlara da denk düşer. Ama ölüm kalımdan tek kast ettiğimiz topla tüfekle karşı karşıya gelmek değildir. Örneğin Ekim Devrimi öncesinde Rusyada, Paris Komünü öncesi Fransada ayaklanan halklar barış ve ekmek için mücadele eder, işgale direnirken ekmek talebini gerçekten hayatta kalabilmek için dillendirmişlerdir. Hava, su, ekmek, hayatta kalmak için elzemdir.
Bugün ülkemizde direnenlere baktığımızda taleplerin tam da hayatta kalma çizgisinde toplandığını görüyoruz. Beton yığınına dönmüş İstanbulda ağaçların kesilmesine karşı bir tepkiyle başlayan Gezi eylemleri, Validebağda cami inşaatına karşı halen devam eden direniş, Yırcada 6 bin zeytin ağacının kesilmesine karşı duruş, HESlere ve diğer çevre talanlarına karşı yapılan tüm eylemler, hep benzer işaretleri vermektedir. Sadece bu kadar mı? İşçi cinayetlerine karşı Somada, Ermenekde, inşaat işçileri arasında kabaran tepki zaten dolayımsız hayatta kalma mücadelesidir.
Böylesi dönemlerin belli yasallıkları da vardır. Bunlardan bir tanesi ise dün ve bugün, Türkiyede ve dünyada hayatta kalma mücadelesinde kadınlar hep ön saflarda varolmuşlardır. İşte tam da bu nedenle bugün sosyalist hareket, kadınların mücadelesini örgütleme ve kadınları mücadeleye örgütleme görevi ile karşı karşıyadır. Sokağa çıkıp direneninden, gidenin ardından gözyaşı dökenine kadar; acısını içinde, tepkisini patlamaya hazır biriktiren kadınlar, sosyalist hareketin örgütlemekle zorunlu olduğu bir alanı ifade etmektedir.
Bu alandaki boşluğu örgütleme amacıyla ortaya çıkmış İlerici Kadınlar Konferansı çalışması, bu iddiası nedeniyle heyacan vermektedir. Bu heyecanı yaratan iki nokta sıralanabilir. Birincisi Türkiyenin dört bir yanında okullarda, mahallelerde, işyerlerinde, irili ufaklı toplantılarla kadınlar bir araya geliyor ve sorunlarımız nelerdir ve ne yapmamız gerekir sorusunun cevabını tartışıyor. İkincisi İlerici Kadınlar Konferansı örgütlenmesinde yer alan kadınlar, bu düzende yaşadıkları sorunları savaştan gericiliğe, özgürlüklere; iş yaşamında ayrımcılıktan şiddete kadar pek çok başlık çerçevesinde tartışıyor ve bu tartışmaları Ocak'ta gerçekleştirilecek Türkiye Konferansına taşımayı planlıyor. Yürütülen bu tartışmaların kuru birer tebliğden ibaret kalmayacak olması ve kadınların önümüzdeki dönem mücadele programının altyapısını oluşturacak olması da ayrıca belirtilmesi gereken bir husus.
Kadınların uğradığı ayrımcılık ve buna bağlı yaşadıkları eşitsiz gelişim, mücadelenin yükseldiği koşullarda yaşadıkları sıçramanın da koşullarını ifade ediyor. Öte yandan kadınların bütün toplumsal kesimlerin keşisim kümesinde yer alması başka bir olanağı da mümkün kılıyor Kadınların bir adım ileri çıkması, önemli bir mücadele odağı haline gelmelerini sağlayacaktır. Kadınların bir adım ileri çıkması, emekçi sınıfların topyekün ayağa kalkmasının yolunu açacaktır.
O halde kadınlar bir adım daha ileri, kadınların örgütlü gücü için tüm ilericiler görev başına!
İlerici Kadınlar Konferansı hakkında ayrıtılı bilgi için Facebook ve Twitter sayfalarına göz atabilirsiniz.