Seyit Rızanın İngilizler'e mektubu
Ekselanslarınızdan Kürt halkını, hükümetinizin yüksek etkisinden yararlandırmanızı diliyoruz.
Kürt halkı hükümetinizin yüksek ahlakî etkisinden yararlandırmanızı diliyor. Sayın Bakan, en derin saygılarımızı sunmaktan onur duyarım
Cumhuriyet yönetiminin yeni düzenlemelerine isyan edip Singeç Karakolunda 33, Mazgirt Karakolunda da 56 askerimizi baskınla şehit ettiler. Seyit Rıza ve altı adamı 15 Kasım 1937 günü idam edildi. Bugün Kürt ya da Alevi isyanı olarak piyasaya sürülen hareket, gerçekte İngiltere ve Fransa destekli aşiret isyanıydı.
Dersim İsyanı, 1876dan 1937 yılına kadar bölgede yaşanan 11. isyandı. İsyanı, Hükümetin aldığı bir dizi kararı tanımayan aşiretlerin vergi ve asker vermeme ile bölgeye dokunmama ültimatomu ardından, 21 Mart 1937 günü Singeç Köprüsünün havaya uçurulması ve yanında bulunan karakolun basılarak 33 Mehmetçiğin şehit edilmesiyle başladı. Mazgirt Köprüsü de havaya uçurulmuş ve burada bulunan jandarma taburunda 56 askerimiz şehit edilmişti. Ayrıca Harçik deresi üzerindeki Pah Köprüsü de havaya uçuruldu ve isyan bölgeye yayıldı. İsyanın en yoğun çatışmaları Mayıs-Eylül 1937 arası oldu. Hızla yayılan isyanın üzerine, Ankara Hükümeti kararlılıkla gitti.
15 KASIMDA İDAM EDİLDİ
Seyid Rıza ve iki adamı 11 Eylülde Erzincanda Hükümet Konağına gelerek kayıtsız şartsız teslim oldu. Ayrıca 6 aşiret reisi de yakalandı. 12 Ekim günü de Seyid Rıza ile birlikte 57 kişinin davası Tunceli Ağır Ceza Mahkemesinde başladı. Seyit Rıza ve 6 adamı hakıknda verilen idam kararı 15 Kasım 1937 günü infaz edildi.
FRANSANIN GÖNDERDİĞİ SİLAHLAR YAKALANDI
Bugün iddia edildiği gibi isyan Kürt ya da Alevi isyanı değil; aşiret isyanıydı! Cumhuriyetin Tunç eliyle de derebeylik düzeni yıkıldı. O günlerde dış basın olayları Kürt isyanı olarak ele alır, Türkiye ve Cumhuriyet düşmanları ise gelişmeleri sevinçle takip eder. Hareketi İngilizler ve Fransızlar destekler. Hatta Fransanın gönderdiği silahlar, güvenlik kuvvetlerimizin eline geçer. Sovyetler Birliği ise bizi destekler. Emperyalist destekli gerici isyanı, kendilerine karşı da yapılmış olarak kabul ederler. (Yalçın Doğan, s.185-188)
EŞKIYALIK KISA SÜREDE BERTARAF EDİLDİ
Atatürk, 1 Kasım 1937 günü TBMMde Tunceli olaylarına değinerek, huzur ve sükûnun sağlandığını ve Cumhuriyet yurttaşlarının refah ve saadet imkânlarından azami şekilde istifade ettiğini belirterek, İleri hükümetçiliğin şiarı, halkı, kudretini olduğu kadar şefkatine de samimiyetle inandırabilmesidir. Büyük küçük bütün Cumhuriyet memurlarında bu zihniyetin en geniş ölçüde gelişmesine önem vermek çok yerinde olur der. (Atatürkün Bütün Eserleri, C.30, Kaynak Yayınları, 2011, s.72)
Seyit Rızanın İngiltere Dışişleri Bakanlığına 21 Eylül 1937 günlü gönderdiği mektup: Yıllardır, Türk Hükümeti Kürt halkını asimile etmeye çalışıyor ve bu amaçla halkı eziyor, Kürtçe yayınları ve gazeteleri yasaklıyor. Türk Hükümeti son olarak, hükümetle yapılan anlaşma gereği, bu işkencelerin dışında tutulan Dersime de girmeye çalıştı. Bu olay karşısında Kürtler, uzak sürgün yollarında yok olmaktansa, 1930da Ağrı Dağında, Zilan vadisinde ve Beyazıtta yaptıkları gibi, kendilerini savunmak üzere silaha sarıldılar. Üç aydan beri ülkemi, acımasız bir savaş kırıp geçiriyor. Ben ve arkadaşlarım Türk ordusunu başarısızlığa uğrattık. Benim sesimle ekselanslarınızdan maruz bulunduğu zulüm ve adaletsizliğe son vermek için, Kürt halkı hükümetinizin yüksek ahlakî etkisinden yararlandırmanızı diliyor. Sayın Bakan, en derin saygılarımızı sunmaktan onur duyarım. Seyit Rıza. (Londra The National Archives, FO371/20864/E5529
İNGİLİZ VE FRANSIZLAR BİZİMLEDİR!
İsyancıların propaganda bildirisi: Ey Dersimliler! Nasıl oluyor da sizler üç yüz seneden beri kimseye teslim olmadığınız halde askersiz, leşkersiz sakin Hüseyin Abdullah Paşaya teslim oluyorsunuz. Hükümetin elinde asker yoktur. Hem hükümet buraya asker sevk etmeye kalkışırsa İngiliz ve Fransızlar derhal ilanı harp edecekler ve bizi kurtaracaklar. Araplar da bizimle beraberdir.'"
ŞEYH SAİTİN TORUNU İSYANIN ELE BAŞI
28 Temmuz 1937 tarihli Sovyet raporu: Üç ay önce Dersim bölgesinde patlak veren karşıdevrimci isyan, henüz kesin olarak bastırılamadı. Bu isyanda yeni olan şu: Temmuz başında Türkiyenin güneydoğu sınırından (Suriye) Türkiyeye bir çeteci grubu girdi ve başında Şeyh Abdurrahim vardı. Bu grup dağıtıldı. Şeyh Abdurrahim, 1925 senesinde büyük bir gerici Kürt isyanı tertipleyen Şeyh Saitin kardeşidir. Şeyh Abdurrahim keza 1925 isyanına da katılmıştı.
KOMİNTERN RAPORU
Marat (İsmail Bilen, TKP yetkilisi) imzasıyla, 27 Haziran 1937 günü Kominterne Dersim İsyanı başlıklığıyla verilen rapor: Dersim aşiretlerinin başlarında ya bir mürteci şeyh, ya bir ağa, ya bir bey vardır. Bütün aşiretler silahlıdır. Silahlı kuvvetler aşiret reisinin emri altındadır. Dersimde devlet otoritesi ve hükümet cihazı görünüşte mevcuttur.
DEVLETİ HİÇE SAYIYORLAR
Komintern belgelerinden: Bugüne kadar Dersim, Türkiyenin ulusal ekonomisinin dışında kalmaktaydı. Az gelişmiş olan ticaret tamamen aşiret reislerinin ve onların adamlarının aracılığıyla yürütülüyordu. Çeteler barışçı komşu köylere yağma seferleri düzenlerdi.
Dersimde devlet otoritesi sadece kâğıt üzerinde kalıyordu. Feodal aşiret reisleri, her fırsatta devleti hiçe sayarlardı. Devletin Dersimde askerlik yükümlülüğünü gerçekleştirmesi ve yasal vergileri toplaması bugüne kadar mümkün olmamıştır. (Komintern Belgelerinde Türkiye-3: Kürt Sorunu, Kaynak Yayınları, s. 67).
Ercan Dolapçı
Aydınlık
Dersim olayları bir katliam değil, İngilizlerin kışkırtmasıyla bölgedeki 6 güçlü aşiretin Seyid Rıza komutanlığında Cumhuriyet'e karşı ayaklanmasıdır. Vergi ve asker vermek istemiyorlar bölgede özerk aşiretsel yapının devam etmesini istiyorlardı. Bu ayaklanmaya bölgede sadece 6 aşiret katılmıştır. Diğer aşiretler katılmamıştır. Yeni kurulan bir Cumhuriyet'in böyle bir ayaklanmaya kayıtsız kalması beklenemezdi. Sonuçlarda aşırılıkların olması eleştirilebilir ancak Dersim denildiğinde akıllara sadece katliam getirmek bana göre çok yanlış bir düşünce.
Türkiye'de her sey "dis güclerin kiskirtmasiyla" oluyor. Bu tiyatro tuttugu icin Tayyip dahi bakti olmuyor hemen dis gücler sunu yapti, dis gücler bunu yapti,... diyor.
Her sorunun kaynagini "dis güclere" havale etmeden önce insan bir kere olsun aynaya bakar ve kendi sorumlulugu nedir masaya yatirir. Türkiye Cumhuriyeti ve ahalisi asla suclu degildir her olay "dis mihraklarin kiskirtmasiyla" olmaktadir. Gezi dahi "dis mihraklarin kiskirtmasiyla" olan bir "terör" eylemidir.
Sayin abbas, artik bu "dis mihraklar" kabak tadi vermeye basladi, baska senaryolar arayin derim.
Tipik Aydinlik davranisi,.....
1980 öncesi ve sonrasindada devrimcileri isimleriyle polise ihbar ediyordu.
Simdilerde ise Sol'a ihaneti daha da acik yapiyor.