Menü Üye Giriş

Şifre Sıfırla · Kayıt Ol

 SOL PAYLAŞIM  »
 Güncel Tartışma Konuları

Davutoğlu Dersim'de 'açılım' yaptı

Şehri OHAL günlerine geri götüren Davutoğlu'nun kente gelişini protesto eden gruba polis müdahale ederken, Davutoğlu Tunceli Üniversitesi'nde 'açılım' yaptı.

Resim Ekleme


Başbakan Ahmet Davutoğlu, 1500 ek polisin çevre kentlerden getirilmesi ve "Gezi şehitleri ölümsüzdür" diye slogan atan grubun biber gazıyla dağıtılmasının ardından, Tunceli Üniversitesi’nde hafta boyunca beklenen konuşmasını yaptı. Beklenildiği gibi Davutoğlşu, Alevi yurttaşlara 'isim değişikliği' ve 'müze'den öte bir söz vermedi.

'DEVLET VATANDAŞI TEHDİT OLARAK GÖRMEMELİ'

Davutoğlu’nun, göstericilerin biber gazıyla dağıtılmasının hemen ardından, Dersim’in tarihine atfen ”Devlet vatandaşını tehdit olarak görmemeli, devlet hizmet için var, vatandaşıyla savaşmak için değil” demesi dikkat çekti.

“Kendi vatandaşından korkan devlet temelini sarsar” ifadesini kullanan Davutoğlu, ”Devlet milleti adam etmek için yoktur, devlet millete hizmet için vardır” diye konuştu.

Hafta içinde "Tuncelililere bir sürprizim var" diyen Davutoğlu, konuşmasında da ‘Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla bir çığır açmak istediğini‘ söyledi.

'Empat'i öneren Başbakan, ”Devlet yeni bir üslüp benimseyecektir, bu bizim size taahüdümüzdür. Ama sizden ricam da şu, Dersimliler olarak, bütün kesimlere açılmanız. Herkes birbiriyle selamlaşsın konuşsun” dedi.

Davutoğlu, aydın, akademisyen ve sanatçılara da 'yeni bir kültürel etkileşim' çağrısında bulundu: ”Aydınlarımıza, sanatkarlarımıza, akademisyenlerimize çağrıda bulunuyorum; etkileşim içinde, yeni bir kültürel alan inşa edelim.”

Davutoğlu, Dersim’de eski kışlanın müzeye dönüştürülüp adının Dersim Müzesi olacağını da açıklayarak, ”10 milyon liralık ödeneğin talimatını verdik” dedi. Başbakan, ziyaret ettiği bütün yerlerin yollarının yapılacağını, bunun için de 12 milyon liralık bir kaynak ayırdıklarını söyledi.

sol

umut  |  Cvp:
Cevap: 1
23.11.2014- 18:45

AKP o kadar açılım yaptı sonunda açılımdan ne anladığı ortaya çıktı. Kışla müzeye dönecek, müze bedava olacak! İşte açılım. Bozdur bozdur harca. Burada kalacalarını düşünmüyorum. Açılıma seçim süresince devam ederler. Vaatlerde bulunurlar, olmazsa elektriksiz köye valilikçe buzdolabı gönderirler. Bütün bu açılımlardan sonra Dersim'den yine milletvekili çıkmazsa ortada ne açılım kalır, ne de vaat. Yalandan kim ölmüş!

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 2
23.11.2014- 20:21

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

AKP o kadar açılım yaptı sonunda açılımdan ne anladığı ortaya çıktı. Kışla müzeye dönecek, müze bedava olacak! İşte açılım. Bozdur bozdur harca. Burada kalacalarını düşünmüyorum. Açılıma seçim süresince devam ederler. Vaatlerde bulunurlar, olmazsa elektriksiz köye valilikçe buzdolabı gönderirler. Bütün bu açılımlardan sonra Dersim'den yine milletvekili çıkmazsa ortada ne açılım kalır, ne de vaat. Yalandan kim ölmüş!



Üniversitenin adını da Munzur yapmışlar, AKP için bundan iyi açılım mı olur.

Dersim'de 'dev' açılım: Üniversitenin adı değişiyor

Başbakan Davutoğlu, Dersim'de bir kez daha Alevi açılımı açıkladı. Sünnilerin de Aleviler gibi mağdur edildiğini ileri süren Davutoğlu'nun açıkladığı "açılımlar" içinde en öne çıkan üniversitenin adının Munzur olarak değiştirilmesi oldu.

Resim Ekleme

(İleri - Haber Merkezi) Başbakan Ahmet Davutoğlu bugün Tunceli Üniversitesi'nde konuştu. Alevilerin gerçek taleplerine yanıt vermek yerine Aleviliği kendine göre tanımlayarak İslam içi bir mezhep olarak asimile etme arayışındaki hükümetin lideri, Dersim Katliamı hakkında da konuştu.

Kentteki eski kışlanın Dersim Müzesi'ne dönüştürülmesi ve Tunceli Üniversitesi'nin adının Munzur olarak değiştirilmesi adımlarını duyuran Davutoğlu, merak edilen "Dersim özrü" konusunda "Artık bütün gönülleri birleştirmenin zamanı geldi. Bu topraklarda bir daha bu acıların yaşanmaması gerektiğini düşünüyorum. Gerektiğinde özür dileme erdemini göstermeliyiz" dedi.

Müze için 10 milyon, ziyeret yerlerinin restorasyonu ve yollar için de 11 milyon ödenek ayırdıklarını da belirten Davutoğlu, konuşmasında sık sık Sünnilerin de Aleviler gibi mağdur edildiğini anlattı. Sivas Katliamı'na imza atan geleneğin temsilcisi olan Başbakan, Sivas'ı anlatmak yerine 28 Şubat'ta nasıl "mağdur" edildiğini anlatmayı tercih etti.

12 yıldır inşa edilmeye inşa edilen Yeni Osmanlıcı resmi ideojiye rağmen "bundan sonra devletin resmi ideolojisi olmayacak" diyen Davutoğlu, "İskilipli Atıf Hoca ile Seyit Rıza'nın idama yürüyüşlerindeki temel ortaklık, devletin resmi ideolojisinden farklı düşünmekti. Biz şunu diyoruz, bundan sonra devletin resmi ideolojisi olmayacak" dedi.

Sokakta öldürülen binlerce sivile, hapsedilen binlerce kişiye rağmen "Dayatmacı, baskıcı üslup olmayacak yeni Türkiye'de" diyen Davutoğlu, Türkiye'de artık işkence olmadığını da iddia etti.

Alevilerin zorunlu din derslerinin kaldırılması yönündeki talebinin karşılamak yerine Davutoğlu yine din dersinin müfredatının Alevileri de içerecek şekilde genişletileceğini söyledi.

Davutoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın kaldırılması, cemevlerinin ibadethane olarak tanınması gibi taleplere değinmedi.

Gezi eylemleri sırasında katledilen Berkin Elvan'ı da konuşmasında "anan" Davutoğlu, "Berkin Elvan ile Yasin Börü'nün hatırlarına sahip çıkalım" dedi. Berkin Elvan'ı katleden polisler ise aradan geçen bir buçuk yıllık süreye rağmen halen yargı karşısına çıkarılmış değil.

Üniversitenin isminin Munzur olarak değiştirileceğini açıklayan Davutoğlu, Munzur nehrinin HES'lerle yok edilmesine ise değinmedi.

REKTÖR DEĞİL İMAM!

Davutoğlu öncesinde konuşan Tunceli Üniversitesi Rektörü ise, Aleviliğin İslam içinde olduğunu göstermek için Başbakanlığa bağlı "Alevi İslamı Dini Hizmetler Birimi" kurulmasını önerdi.

AKP'ye yakın sanatçı Yavuz Bingöl de üniversitedeki etkinlikte sahne aldı.

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 3
23.11.2014- 20:24

10 maddede Dersim yüzsüzlüğü!

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Dersim'de "Alevi açılımı"nı anlattı. 12 yıldır ülke içi ve dışında mezhepçi politikalar yürüten hükümetin başbakanı, Sünnilerin de Aleviler gibi mağdur edildiği masalını tekrarladı. İşte 10 maddede Dersim yüzsüzlüğü...

Resim Ekleme

(İleri - Haber Merkezi) Başbakan Ahmet Davutoğlu, altta 10 maddede özetlediğimiz 12 yıllık AKP icraatlarına rağmen Dersim'de bir kez daha "Alevi açılımı" anlattı.

1- AİHM kararına rağmen zorunlu din dersi kaldırılmadı. Zorunlu din dersine ek olarak seçmeli iki din dersi daha getirildi.

2- Cemevleri ibadethane olarak tanınmadı.

3- Suriye'ye cihatçı çeteler gönderildi. Başta Aleviler olmak üzere binlerce Suriyeli, AKP'nin desteklediği cihatçı çeteler tarafından katledildi.

4- Diyanet İşleri Başkanlığı kapatılmak bir yana, bütçesi 5 milyar TL'yi aştı, devlet protokolündeki yeri yükseltildi.

5- Milyonlarca ağaç katledilerek yapılan İstanbul'daki 3. Boğaz Köprüsü'nün adı Yavuz Sultan Selim olarak belirlendi.

6- Sünni islami içerikte eğitim veren imam hatiplerde okuyanların sayısı 12 yılda 60 binden 1 milyona çıkarıldı.

7- Dersimlilerin tepkilerine rağmen, kutsal kabul edilen derelere HES yapımına devam edildi.

8- Gezi Direnişi sırasında katledilen Alevi gençlerin katili polisler yargı karşısına çıkarılmadı. Ancak buna rağmen Davutoğlu bugün Dersim'de "Berkin Elvan'ın da Yasin Börü'nün de hatıralarına sahip çıkalım" dedi.

9- Miting meydanlarında "Biliyorsunuz Kılıçdaroğlu Alevi" denilerek AKP'nin Sünni tabanına propaganda yapıldı, Aleviler yuhalatıldı.

10- Refah Partisi'nin doğrudan katıldığı Sivas Katliamı davasının "zaman aşımı" ile kapatılmasına izin verildi. 35 canın yakılarak katledildiği Madımak Oteli'nin "utanç müzesi" olması talebi reddedildi. Otelde katliamı yaparken ölen iki kişinin de ismi oteldeki anma köşesinde yer aldı.

yura  |  Cvp:
Cevap: 4
24.11.2014- 15:19

Alıntı Çizelgesi: umut yazmış

AKP o kadar açılım yaptı sonunda açılımdan ne anladığı ortaya çıktı. Kışla müzeye dönecek, müze bedava olacak! İşte açılım. Bozdur bozdur harca. Burada kalacalarını düşünmüyorum. Açılıma seçim süresince devam ederler. Vaatlerde bulunurlar, olmazsa elektriksiz köye valilikçe buzdolabı gönderirler. Bütün bu açılımlardan sonra Dersim'den yine milletvekili çıkmazsa ortada ne açılım kalır, ne de vaat. Yalandan kim ölmüş!



tunceliye yol yapacaklarmış. 12 yıldır yapmadıkları yolların sözünü vererek açılımda bulundular. ayrımcılık yapılmayacağını söyleyerek bugüne kadar ayrımcılık yaptıklarını itiraf etmiş oldular.

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 5
24.11.2014- 18:40

Komünist Başkan’dan Davutoğlu’na yanıt

Ovacık'ın komünist Belediye Başkanı Fatih Maçoğlu Başbakan Davutoğlu’nun Dersim 'açılım'ına yanıt verdi. Maçoğlu “Herhangi bir Dersimli onları ciddiye almıyor” dedi.

Resim Ekleme

Meryem Yıldırım - İleri

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun Dersim ziyaretinde yaptığı açıklamalara Ovacık'ın komünist Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu “Ciddiye almıyoruz” yanıtını verdi.

AKP İl Kongresi'ne katılmak için dün Dersim'e giden Başbakan Ahmet Davutoğlu burada çevre illerden getirilen 1500 polis takviyesinin nezaretinde 'Alevi açılımı' yaptı. Tunceli Üniversitesi’nin adının ‘Munzur’ olarak değiştirileceğini ve kent merkezindeki askeri kışlanın adının ‘Dersim Müzesi’ yapılacağını vaat eden Davutoğlu’na Dersim’in Komünist Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu yanıt verdi.

‘DERSİM’ VE ‘MUNZUR’ SEÇİM YATIRIMI

Şimdiye kadarki bütün iktidar dönemlerinde Aleviler ve Dersim’in bir seçim yatırımı olarak gündeme getirildiğini söyleyen Maçoğlu, bunların politik malzeme yapılmasını eleştirdi. Şimdiye kadar hiçbir iktidarın söylenen şeyleri yapmadığını belirten Maçoğlu durumun samimiyetsiz olduğunu ifade etti. Davutoğlu’nun kışlanın 'Dersim Müzesi' ve Tunceli Üniversitesi'nin adının 'Munzur Üniversitesi' olarak değiştirme girişimlerini de seçim yatırımı olarak değerlendiren Maçoğlu, “Bunu bana sorun, sokakta gezen herhangi bir Dersim'liye sorun, kimse bunları samimi bulmaz” dedi.

‘DERSİM’DE KİMSE ONLARI CİDDİYE ALMIYOR’

Maçoğlu, Dersimliler’in kendileriyle ilgili alınacak kararların kendileriyle ortak toplantılar yaparak, görüşleri alınarak, talepleri dinlenerek yapılmasını gerektiğini söyledi. “Dersim’de kimse bunlara inanmıyor, ciddiye almıyor” diyen Maçoğlu kentte kimsenin AKP’nin söylediklerini konuşmadığını, ciddiye almadığını söyledi.

YUKARIDAN EMİR VERMEK BURDA KABUL GÖRMEZ

“Aleviler ve Dersimliler ne istiyor, ne yapılması gerekiyor, buna kafa yormak gerekiyor” ifadelerini kullanan Maçoğlu şöyle devam etti: “Yukarıdan bir şey belirleniyor ve toplumun önüne koyuyor. Bir sor bakalım biz onu istiyor muyuz?” Dersimliler’in hala dedelerinin nenelerinin anlattıklarının acısını sıcak ve canlı şekilde yaşadığını belirten Maçoğlu, “Burada size danışmadan, ne istediğinizi bilmeden yapılan şeyler, burada, bu halkın içinde kabul görmez.

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 6
25.11.2014- 10:43

Özür bahane...-Onur Emre Yağan  


Ne AKP Dersimlileri kandırabiliyor, ne de Dersimliler solculuktan, muhaliflikten vazgeçiyor.

Ama bıkmıyor, usanmıyor konuyu temcit pilavı misali sürekli masaya getirip “özür”e sıkıştırıyorlar. Dersim katliamını, halkın acısını kaç yıldır kendi politik çıkarlarının mezesiymiş gibi ağızlarından düşürmüyorlar.

Dinci gerici; “Dersim çok trajik bir olaydır. CHP'nin bu katliamın sorumlusu olarak Dersimli vatandaştan özür dilemesi gerekir. Biz zaten tek parti dönemi zihniyetiyle hesaplaşıyor, Alevi açılımlarında bulunuyoruz” kurnazlığı yapıyor...

Liberal desteğe çıkıyor; “Dersim katliamı ceberrut devletin, Kemalist diktatörlüğün bir uygulamasıdır. O zaman iktidarda olan CHP anlayışının göstergesidir. Bu nedenle öncelikle CHP özür dilemelidir. AKP de Dersimlilerin gönlünü almak için özür dilese iyi olur” küstahlığını örnekliyor...

Ulusalcı; “Oranın feodal beyleri ve dini liderleri halkı devlete karşı kışkırttı. Vergi vermedikleri ve askerden kaçtıkları gibi karakolları da yakıp isyan ettiler. Devlet Tunceli'de (Dersim değil) isyanı bastırmıştır. Bir de özür mü dileyecek” diye höykürüyor...

Sosyal demokrat; “Devlet aşırı şiddet göstermiş ve katliam yapmıştır. Öncelikle devlet adına AKP özür dilemelidir ama gerekirse biz de dileriz. Dersimliler uyanık olsun. AKP seçim propagandası yapıyor, Alevilerin Atatürk'le arasını açmaya çalışıyor” pasifliğiyle zevahiri kurtarıyor...

Kürt yurtsever... o daha monoton; “Dersimliler Alevilikten öte Kürt oldukları için katledildi. Olay Kürtlere dönük zulüm ve asimilasyon politikalarının bir sonucudur. O zamanın CHP zihniyetini şimdi AKP sürdürüyor. İki parti de özür dileyip hesap vermelidir” çıkışıyla davasına yontuyor...

Bu söylenenlerin külli azamisinin doğru ya da yanlış olması değil mesele... Türkiye tarihinin en acı kesitlerinden birini, kapitalizmin kıyıcılığının en açık örneklerinden birini, “katil kim” seviyesizliğiyle, “kim özür dileyecek” ciddiyetsizliğiyle bir atışma konusuna çevirmeleri. Yoksa söyleyip yaptıkları, düzen siyasetinin pespayeliğini, halk düşmanlığını göstermekten başka bir işe yaramıyor.

***

Dersim tartışmasında CHP'nin veya AKP'nin özür dilemesiyle her şeyin yerli yerine oturacağını, bütün sorunların çözüleceğini hâlâ daha düşünen var mıdır bilmiyorum.

Ama eğer AKP'nin özürüne, Davutoğlu'nun vaatlerine kıymet veren varsa, zorunlu din derslerini, cemevlerinin statüsünü, eşit yurttaşlık talebini, Yavuz köprüsünü, övgüye boğulan katil Ebu Suud Efendi'yi falan değil; Tayyip Erdoğan'ın üç yıl önce, “devlet adına ben özür dilerim” dedikten sonra IŞİD'e verdiği destekle infaz edilen Alevilerin kesik başlarını hatırlatırız...

CHP'nin, AKP taarruzunda sığınacak liman olduğunu söyleyenler varsa, onlara da 2008'de kara çarşafa takılan rozetle başlayan serüvenin; AKP küçük çocukların başını kapatmayı planlarken, “laiklik tehlikededir diyemem” diyen bir yeni genel başkanla, devşirme cumhurbaşkanı, milletvekili adaylarıyla, imam ziyaretleriyle sürdüğünü söyleriz.

Konu Dersim katliamıyken, direnişçi yanı saklanıp, “peygamber soyu”yla Kılıçdaroğlu'na yakıştırılan Kureyşan kimliğini gösteririrz. Düşmanın o limana çoktan sızdığını anlatırız... Bu iki partinin de birbirinin aynı olduğunu tekrar ederiz...

Tersi olsaydı, AKP her yıl eli boş döneceğini bildiği halde, özür tartışmasıyla CHP'nin gündemini belirleyip, savunma yapmaya zorlayarak madara etmeye; açılım ahkamı kesip Dersim'e gitmeye, orada halka saldırıp, Alevilerin, Kürtlerin taleplerini karşılayacak bir adım atmadan geri dönmeye cüret edebilir miydi?

Ya da, CHP başkanının verdiği tepki, “hadi gel televizyonda tarih tartışalım” olur muydu?

***

Öyle anlaşılıyor ki AKP, etrafındaki muhalefet partilerini Türkiye'nin ciddi meselelerinde bazı sembolik adımlara, basit talep ve önerilere odaklayarak siyaset yapmaya alıştırdı.

Kürt sorununun çözümünde uzun süredir Öcalan'ın durumu tartışılıyor örneğin. Önemsiz diye değil ama Kürt tarafının tek gerçek talebi buymuş, o hallolunca Kürtlerin hiçbir derdi kalmayacakmış havası yaratılıyor bu sayede.

Yahut Dersim; AKP'nin meseleyi katliamla değil, cumhuriyetle hesaplaşmak için gündeme getirmesi gerçeği bir yana, Dersim katliamı Kemalist cumhuriyetin tartışmasız büyük bir suçudur. Katliam, ne genç cumhuriyetin ilerici kuruluşunu korumak için attığı bir adım, ne de feodal-dini önderlikli bir isyan gibi gerekçelerle mazur gösterilemez. Bu suçun ifşa edilmesi, tartışılması, mağdurundan özür dilenmesi, hakların verilmesi... Elbette önemsiz ve değersiz değildir.

Ama öte yandan, Türkiye'nin en yoksul kentlerinden biri olan, Kürt, Alevi ve solcu kimliği nedeniyle hâlâ devletin baskısına uğrayan, doğal zenginlikleri saldırı altında olan, üniversitesine giden öğrencilerin kalacak yer bulamadığı, işsizlik yüzünden gençlerin sürekli başka şehirlere göç ettiği Dersim'de; Başbakan'ın “hadi üniversitenin adını Munzur yaptık, akşama da özür dileriz, yine iyisiniz” der gibi gelip gitmesi pespayelik, halkla dalga geçmek değildir de nedir?
Dersim katliamı, gerçek çözümler üretme becerisi ve niyeti olmayan, gittikçe birbirine benzeyen iki düzen partisinin “it dalaşı”nın argümanı haline getirilmiş durumdadır. Durum böyleyken, Dersim'in meselesini bir “özür”e sıkıştırmaya çalışmanın karşılığı, top çevirmek, göz karartmaktan başka bir sonuca ulaşmayacaktır.

E o zaman, alsın özürlerini başlarına çalsınlar deyip gericiliğe ve sömürüye karşı mücadeleye devam etmek de en doğrusudur...

dayanışma  |  Cvp:
Cevap: 7
25.11.2014- 12:15

Kılıçdaroğlu Davutoğlu'na televizyonda Dersim konusunu tartışalım demiş. Davutoğlu'ndan cevap yok. ASlında karşı karşıya gelip bu konuyu konuşsalar bazı gerçekleri de anlamış oluruz. Ancak AKP dönemi ile birlikte bu tartışmalar da bitti. AKP kendi kulvarında sürekli top çeviriyor ve yalan söylüyor. Eminim böyle bir tartışmayı da kabul etmeyecektir.

denizcan  |  Cvp:
Cevap: 8
26.11.2014- 22:33

Tiyatro aynı, nakarat aynı…-Necdet Saraç  

 
Dün Erdoğan, bugün de Davutoğlu Alevilerin aklıyla alay etmeye devam ediyorlar!

“Dersimli kardeşlerime müjde vereceğim, Alevi sorunları konusunda radikal adımlar atacağız” laflarından çıka çıka müze ve isim değiştirme sözü çıkıyor!

Kışlanın müze olması müjde oluyor!

Bütün ziyaretlerin yolunun yapılacağının açıklanması da, Tunceli üniversitesinin adının Munzur olacak olması da…

Eşit yurttaşlık ve zorunlu din dersin kaldırılması konusunda “tık” yok! Kamuda Alevilere karşı ayrımcılık yapılmayacakmış, liyakat öne çıkacakmış…   Cemevi konusunu ise Alevi örgütleriyle konuşacakmış. Sanki gizli saklı bilinmeyen başka bir talep varmış gibi!

Tarihi ve sayısı değişse de, tiyatro hep aynı, nakarat da hep aynı! Belki de bu yüzden bütün gelişmeleri Okmeydanı Cemevi Başkanı Zeynel Şahin Cumhuriyet Gazetesi’nin “Derdim çoktur hangisine yanayım” başlıklı yazı dizisinde 'AKP'nin Alevi açılımında güzel sözler var ama haklarımız yok' diye çok güzel özetlemiş…

Bunların derdi taleplere çözüm bulmak değil… Baksanıza, Davutoğlu, Hacıbektaş’ta da, Dersim’de de konuyu eviriyor, çeviriyor mistik bir dille Aleviliği İslam açısından açıklamaya çalışıyor. Dert Alevi taleplerine çözüm arama olmayınca, Davutoğlu buradan uzaklaşıyor, durumdan vazife çıkarıyor ve kendine göre bir Alevilik tarifi ile “yeni bir Alevilik” yaratmaya çalışıyor.

Cumhuriyet Gazetesi’nin yazı dizisinde yazdım, bunun nedeni aslında çok açık…

İster “devlet aklı”, isterseniz “Sünni aklı” deyin, Osmanlı’dan bu yana bütün siyasal iktidarlar Alevilere ilişkin politika üretirken, teolojik referansları hep Sünnilik olmuş, her daim Aleviliği Sünniliğe benzetmeye çalışmışlardır. Siyasal, sosyolojik ve hukuki gerçekler asla dikkate alınmamış, bu gerçekler bugün olduğu gibi sürekli inkar edilmiş, gerçeklerin yalnızca lafı edilmiştir…

Çünkü sisteme akıl veren “Sünni Ulema” ve “Sünni refleks” esas itibarıyla Alevileri dinden çıkmış sapkın insanlar, Aleviliği de sapkın bir inanç olarak görmektedir. “Sünni aklın”kafasındaki Alevi sorunu esas itibariye “Alevileri imana getirme” Sünnileşmiş bir Alevi yaratma sorundur! 16. Yüzyıldan bu yana yaklaşık 500 yıl “sapkın” ve “İslam dışı” olarak görülen Alevilerin, kentleşmeyle birlikte görünür olmaya ve güç olmaya başlamaları devlette taktiksel değişiklikleri beraberinde getirdi.

Dün devlet tarafından İslam dışı görülen Aleviler, bugün ise kontrol altına alınmak, “ehlileştirilmek”için parmak sallanılarak, korkutularak “İslam içi” görülmeye ve gösterilmeye çalışılmaktadır. Çünkü onlara göre, Alevilik ve Aleviler İslam dışı olursa, solculaşır, düzene muhalif olmaya, Gezi gibi eylemlerin asıl katılımcısı olmaya devam ederler. “Alisiz Alevilik” balonunu bir yanı bu, diğer yanı ise Cemevi.

AKP “Alevilerin has Müslüman” olduğunu anlatarak, Cami dışında Cemevi’nin ibadethane olmasının önüne geçmeye çalışıyor. Eğer Aleviler kendi çizdikleri çemberin içinde olurlarsa, pekala Cami onların da mabedi olabilir. Cemevi de zikir ya da kültür evi! Hesap bu! Bu yüzden devletin “Sünni aklı” Alevilerin neredeyse istisnasız tamamı, “bizim ibadethanemiz Cemevidir”dedikçe, “İslamda bir tek ibadethane, bir tek mabet vardır, orası da camidir, mescittir”cevabını vererek, klasik çağrısını yenilemektedir: “Ey Aleviler, eğer Müslümansanız camiye gelin!” Bu yüzden de ortalık Alevilerin ne kadar Müslüman olduğu laflarına boğulmuş durumda. Ağzını açan Kerbela diyor,

Hz. Hüseyin, Hacı Bektaş, Pir Sultan diyor… Alevilerin klasik Sünni İslam çizgisi dışında, camiye gitmedikleri, camide namaz kılmadıkları, Ramazan orucu tutmadıkları ise duyulmak bile istenmiyor…

Diğer yandan, Alevi örgütlerinde olmasa da “Ali’siz Alevilik” tezi var ve yer yer tartışılıyor. Erdoğan da, Davutoğlu da bu tezi ısıtıp ısıtıp gündeme taşıyorlar…

Oysa böyle bir tartışmadan daha doğal ne olabilir? Nasıl ki, Sünni İslamda IŞİD’den Müslüman Kardeşler’e, Suudi Arabistan’dan Türkiye’ye kadar yüzlerce farklı yorum varsa, Alevilerde de olacaktır.

Cemevi sorununun çözülememesinin asıl nedeni de bu yaklaşımlarda yatmaktadır. İşine her geldiğinde yasalarla oynamayı bir alışkanlığa dönüştüren AKP’nin “Tekke ve Zaviyeler Yasası”nın arkasına sığınması da bu anlamıyla taktiksel bir hamledir.

İktidar inanç özgürlüğü meselesine böyle yaklaşınca sorunun asıl kaynağının da önünü kapatıyor. Örneğin bu ülkede Alevilerden kaynaklanmış tek bir sorun olmasa da konu “Alevi sorunu” olarak tartışılıyor. Oysa, esas itibariyle mevcut sorun bir “Alevi sorunu” değil, bir “Sünni sorunudur”! Çünkü, ortadaki bütün sorunlar Sünni egemen sistemin kendi yarattığı sorunlardır: Eşit yurttaşlık hakkı da, Cemevi statüsü de, zorunlu din dersleri de, Madımak da sistem tarafından yaratılmış sorunlardır… Bu nedenle orta yerde bir Alevi sorunu yoktur, egemen bir Sünni sorunu, daha farklı bir ifadeyle bir sistem sorunu vardır!


Tam Sürüme Geç »
 phpKF Mobil Android Uygulaması Kullanın [X]