Akıldışılık üzerine-Metin Çulhaoğlu
Bugün Türkiyede sol adına verilecek mücadelenin mevcut duruma ilişkin sağlıklı analizleri temel alıp akılcı biçimde yürütülmesi gerektiğini herhalde herkes kabul edecektir.
Bu gereklilikleri boşa düşürüp yersiz kılacak herhangi bir durum tasavvur etmek güçtür. Çünkü mücadelenin hedefinde duran tarafın da şöyle ya da böyle bir aklı olması gerekir. O da kendince birtakım analizler yapmakta, adımlarını inceden inceye hesaplayarak atmaktadır. Siz de bunları tespit eder, değerlendirir, kendi karşı politikalarınızı buna göre akılcı biçimde belirlersiniz
İyi güzel de, ya karşı tarafa akıl izafesi güçleşmişse?
***
Ergin Yıldızoğlu 26 Kasım günü Cumhuriyette yayınlanan yazısında (Tezgâhta Varoluşun Dayanılmaz Hafifliği) iktidardaki AKPnin projesini değerlendirirken, yerleşik siyaset terminolojisinin dışında kavramlara başvurmak zorunda kalmış: Histerik telaş, paranoya, büyüklük kompleksi, narsisizm gibi
Haksız olduğunu, durumu abarttığını söyleyebilir misiniz?
Elbette, çok istenirse Amerika kıtasını kimin keşfettiği, kadınların kahkaha atmasının münasip olup olmadığı ve bunun gibi başka konularda söylenenlerde de belirli bir siyasal akıl bulunabilir. Bunların arkasında şöyle bir siyasal hesap yatıyor denebilir.
Ancak, bu kadarının zorlanması bir noktadan sonra yersiz akıl izafesi olacaktır.
Kısacası, bu tür akıldışılıkların bileşkesinden akılcı çıkarsamalar yapıp mücadele hattını bunların üzerine oturtmanın giderek güçleştiğini söylüyoruz.
O zaman?
O zaman sol muhalefetin de karşısındaki akıldışılığa kendi akıldışılığıyla yanıt vermesi mi gerekiyor?
***
Kuşkusuz böyle değil.
Kastedilen şudur: Giderek sıklaşacağa benzeyen akıldışılıkların her birinin karşısına yerleşik aklı (ve bilimi) çıkaran bir mücadele hattı siyaseten etkisiz kalacaktır.
Amerika kıtasının keşfi dedi, ağzının payı verildi
Kadın erkekle eşit olamaz dedi, yanıtını aldı
Vesaire
Hep böyle mi gitsin?
Yani bu işi münazara usulü mü götürelim?
Türkiyede siyasal iktidarlarının aklı, emperyalizmin özel girdilerinin yanı sıra sermaye sınıfının, düzenin yerleşik kurumlarının ve nihayet düzen içi ve dışı muhalefetin hassasiyet ve karşıtlıklarının türevi olarak oluşagelmiştir.
Bunların hepsinden hareketle, büsbütün akıldışı durumların nispeten törpülendiği bir akıl ortaya çıkabiliyordu
Bugün durum farklıdır.
Emperyalizmin özel girdileri ha bire değişmekte, ayrıca siyasal iktidar emperyalizme bu da benim sana özel girdim deme ısrarından vaz geçmemektedir. Düzenin yerleşik kurumları ve sermaye sınıfı ise ayar vermek bir yana kendileri ayar yiyip fethedilmiş durumdadır. CHP ve MHP, akıldışılıkları dâhil, iktidara benzeme uğraşı içindedir. Belirli bir siyasal aklı temsil ettiği söylenebilecek olan Kürt siyaseti de diyalog-müzakere aşkına kendini muhatabının akıldışılıklarına adapte etmeye çalışmaktadır.
Yıldızoğluna dönersek, histerik telaş, paranoya, büyüklük kompleksi, narsisizm gibi işaretlerin kaynağı yukarıdaki durumdur. Kendi aklının başka her tür aklı ikame ettiğine duyulan güvenin getirdiği bir akıldışılıktır.
Değişeceğe de benzememektedir.
***
Geriye sol muhalefet kalıyor; o ne yapsın, bunca akıldışılık karşısında nasıl edip de akla sığınsın?
Sol, sıkıntılı görünen bu durumun önemli fırsatlar da yaratabileceğini dikkate almalıdır.
Karşı tarafın akıldışılıkları ne kadar sıklaşırsa, bunların üzerine yerleşik aklın işaret ettiklerinin ya da çok gerçekçi, hemen yapılabilir görünenlerin ötesinde, daha kapsamlı, ileri ve radikal hamlelerle yürüme olanakları da o kadar artacaktır. Artık minima rationalis (asgari akıl) hattında ilerleyen bir tarafın karşısına salt akılcı düzeltmelerle, tarihsel gerçeklere ve bilime yapılan nokta göndermelerle çıkmak, politik değil pedagojik bir tutum olacaktır.
Tekrar ediyoruz: Eğer karşı taraf kendi akıldışı fantezilerine fazlaca gömülmüşse, bunun karşılığı aklın ve sağduyunun işaret ettiği basit düzeltmeler ve talepler olamaz. Bu saatten sonra yapılması gereken, şimdilik en fazlasını olmasa bile çok daha fazlasını düşünmek, istemek ve bu yönde hareket etmektir.
Ülkedeki sosyalist odakların/partilerin yanı sıra, Birleşik Haziran Hareketi gibi cephesel girişimlerin de dikkate alması gereken bir durumdur.