Saray siyasetçileri ve halkın siyasetçileri-Erkin Özalp
Özel bir komando birliğinin koruyacağı 1000 odalı kaçak sarayına yerleşen Tayyip Erdoğanın 12 Ekimde katıldığı Gümüşhane mitingi sonrasında, bu miting için 500 kilometre uzaktaki Malatyadan getirilen polisleri taşıyan otobüs Sivasta kaza yapmış, 3 polis ölmüş ve 30dan fazlası yaralanmıştı.
Emrinde uçak ve helikopter filoları bulunan Erdoğan, yakın koruma ordusunu ve ziyaret ettiği yerlerdeki güvenlik güçlerini bile yeterli görmezken, Davutoğlunun 1500 koruması varken, Uruguayın solcu devlet başkanı José Mujica, başkanlık sarayına yerleşmeyi de saray personelini kullanmayı da reddetmişti. 15 Mart 2015te görevini devredecek olan Mujica, küçük bir çiftlik evinde yaşıyor ve kendisinin kullandığı 1987 model Vosvosuyla koruma görevlileri olmadan yolculuk ediyor. Üstüne üstlük, devlet başkanlığı maaşının yüzde 90ını yardım kuruluşlarına bağışlıyor!
Türkiyede cumhurbaşkanı, bakanlar ve milletvekilleri için devlet bütçesinden yapılan harcamalar yine onların kararlarıyla durmadan artırılırken, Venezüellanın solcu devlet başkanı Nicolas Maduro, geçtiğimiz günlerde, ülkenin en önemli gelir kaynağı olan petrolün fiyatındaki düşme nedeniyle, sosyal harcamaları kısmamak için yeni önlemlerin alınacağını açıkladı. Bunlar arasında, kendisinin, bakanların ve bürokratların maaşlarının düşürülmesi de var!
Halkçı siyasetçiler, temsilcilik gelirleri konusunda da halkçı bir tutumun alınabileceğini, iktidara gelmeden önce de gösterebiliyor.
İspanyadaki halk hareketlerinin bir ürünü olan ve son anketlere göre önümüzdeki genel seçimlerden birinci parti olarak çıkması beklenen Podemos (Yapabiliriz) partisi, Avrupa Parlamentosuna seçilen temsilcilerinin 8000 avrodan fazla olan maaşlarının yalnızca 1930ar avrosunu, yani İspanyadaki asgari ücretin üç katını kendilerine ayırıp geri kalanını bağışlayacaklarını açıklamıştı.
Temsilcilik gelirlerinin önemli bir bölümünün bağışlanması konusundaki uzun süreli örneklerden biri, Avusturya Komünist Partisinin (KPÖ) Graz örgütü ile onun bağlı olduğu Steiermark eyaleti örgütü. Her yılın sonunda Açık Hesaplar Günü düzenleyen KPÖ Steiermark örgütü, geçtiğimiz yılın sonunda, komünist yerel yöneticilerin 1998-2013 yıllarında maddi sıkıntı çeken ailelere ve kişilere yaptıkları bağışların toplam tutarının 1 milyon 480 bin avroya yaklaştığını açıklamıştı. KPÖ, 2012 yılında, ülkenin ikinci büyük kenti olan Grazdaki yerel seçimlerde yüzde 20lik bir oranına ulaştı.
İşçi ücretleri ortalamasından fazlasını almamak, geçtiğimiz yıl ABDdeki yerel bir yasama organı olan Seattle Kent Konseyinin üyeliklerinden birine seçilen Sosyalist Alternatif partisi üyesi Kshama Sawantın seçim vaatleri arasında yer alıyordu. Sawant, seçildikten sonra, yaklaşık 117 bin dolarlık yıllık gelirinin sadece 40 bin dolarını kişisel olarak kullanacağını, geri kalanını grev fonlarına ve insan hakları, kadın hakları vb. mücadelelerine bağışlayacağını açıkladı.
Sinn Feinin Kuzey İrlandadaki parlamento ve senato üyeleri ise, maaşlarının sanayi işçilerinin ücret ortalamasını aşan kısmını partilerine bağışlamak zorunda. Hollandadaki Sosyalist Partinin seçilmiş temsilcileri de, ülkedeki işçi ücretleri ortalamasını aşan gelirlerini partilerine aktarıyor.
Türkiyede, Tayyip Erdoğanın saraylarından meclis lokantasındaki ucuzluğa kadar temsilcilik giderleri ve siyasetçilerin yolsuzlukları hakkında epeyce konuşulsa bile, halkçı bir alternatifin bulunduğunu gösterme çabasıyla bugüne kadar çok fazla karşılaşılmadı. Meclisteki sosyalist vekillerimiz, gelirleri hakkında sessiz kalmayı tercih etti.
Bir görüşe göre, halkımız, temsilcilik giderlerini aslında o kadar da önemsemiyor. Tayyip Erdoğana verilen oylar bunu kanıtlıyor.
Halkın karşısına farklı ve somut örnekler koymadan, temsilcilik giderlerini bugünküne göre daha fazla önemsetmek ve tartıştırmak kolay değil elbette!
Dünyadaki örnekler dışında, Ovacıkın komünist belediye başkanı Fatih Mehmet Maçoğlunun makam aracı kullanmamasının ve belediye otobüsüyle yolculuk etmesinin uyandırdığı ilgi de, mevcut durumu değiştirmenin ve bu yolla halkçı siyaset tarzına güç kazandırmanın mümkün olduğunu göstermiyor mu?
Solcu siyasetçilerle sağcı siyasetçiler arasındaki farkı güzel anlatmış. Halkçı bir siyasetçi böyle debdebeli bir yaşantı sürmemeli. Çankayan varsa neden aksaray'a geçersin? Yoksul halkın parasını neden çar çur edersin?