[size=2]
Lenin örgütsel anlamda getirdiği bu tezlerle,marksizmi determinist bir yapıdan kurtarmış daha volontarist bir devrimci doktrine dönüştürmüştür.
Bu konuyu böyle bırakmamak ve biraz açmak gerekiyor.
Sizin söylemek istediğinizi anlamakla birlikte, kimi çevrelerde Marksizm doğrudan determinizmle, Leninizm ise voluntarizm (iradecilik) ile ilişkilendirilmektedir. Tam olarak doğru bir yaklaşım değildir bu. Marks ve Engels'in çeşitli açıklamalarında sosyalizmin işçi sınıfının iradi çabalarıyla gerçekleşeceğine vurgu vardır. Marks ve Engels iradi çabayı ( voluntarizmi) hiç bir zaman yok saymazlar. Ancak bu iradi çabanın altını nesnel koşulların önemi ile doldururlar. Lenin'de de iradi çaba önemlidir, ancak o da Marks ve Engels gibi nesnel koşulların önemini vurgular. Aradaki farkı ilk elde, Lenin'in çubuğu iradeciliğe, Marks ve Engels'in ise nesnel koşullara biraz daha fazla büktüğü şeklinde ortaya koyabiliriz. Doğrudur ama bu açıklama da açıklanmaya ihtiyaç duyar. Nesnel koşulların önemi hem Marks ve hem de Lenin'de varsa, ikisi de iradeciliği savunuyorsa, somut olarak fark nerede ortaya çıkıyor?
Marks ve Engels işçi sınıfının siyasal devrimini gerçekleştirmesi için gereken sınıf bilincini yine nesnel koşullara bağlar. Kapitalizm geliştikçe krizlere girecek bu kriz dönemlerinde de işçi sınıfı sınıf bilincine ulaşıp, iktidar mücadelesine girecek! Determinist özellik aranıyorsa Marksist determinizm konunun bu yanıyla ilgilidir. Buradan Marksizm'in iradi çabaya reddettiği anlamı çıkarılmamalıdır. Marksizm iradi çabayı kendiliğinden süreçlere bırakır.
Lenin de tıpkı Marks ve Engels gibi nesnel koşullara sıkı sıkıya bağlıdır. İşçi sınıfı ve emekçi halkın iradesinin öneminin altını çizer. Aradaki fark, işçi sınıfı ve emekçi halkın siyasi iktidarı kendi sınıfsal çıkarları doğrultusunda alabilmesinin yolunu kendiliğinden süreçlere bırakmaması, işçi sınıfının bu iradi çabasının üzerine öncülük ve örgüt kuramıyla birlikte daha üst bir aklı ve iradeyi koymasıdır. Bu ''daha üst bir akıl ve irade'' olmadan siyasal devrim gerçekleştirilemez. Daha üst bir akıl ve irade, nesnel koşulların olgunlaşmadığı süreçlerde de devrime yol açmaz. Marksizm Leninizm'de bu yüzden determinizm ve voluntarizm içiçelik gösterir. Biri diğerinden ayrılamaz.
Blanqui nesnel koşulları hesaba katmadan iktidarın almayı amaçlayan bir örgütlenmeyi savunuyor. Bu bakımdan marksist leninist anlamda yanlış bir devrim teorisini savunuyor denilebilir.
Ayaklanma durumu varsa Blankist bir iradecilikle veya üç beş generalle iktidarı almak sosyalist devrime yol açmaz mı? Bu duruma da bence ''kesinlikle olmaz'' denilemez.