Hükümetin cemaate yaptığı son operasyonla gazeteci kimlikleri olan iki kişi gözaltına alınmış, Ekrem Dumanlı daha sonra serbest bırakılmıştı. Bunun üzerine tanıdık bazı liberaller bir araya gelmiş, Zaman ve Samanyolu Tv.üzerinden ''özgür basın susturulamaz'' bildirgesi düzenlemişlerdi. AKP'ye destek vererek bizi bugünlere taşıyan bu liberaller akıllanmamış olacak ki, cemaat medyasını da bu kez özgür basın kategorisine sokuyor. Sol haber'de bu konuyla ilgili bir yorum var. Okumakta fayda var.
İmzanın en pişkini, en yüzsüzü
Ahmet Çınar
Merdan Yanardağın iki ay içinde dördüncü baskıya ulaşan Liberal İhanet adlı kitabında teker teker hesaplaştığı isimlerin hemen hemen hepsinin imzasını, geçen hafta gazetelerde yayınlanan bir bildirinin altında gördük.
Ne eksik, ne fazla
Tam kadro dizilmişlerdi yan yana!
Geçtiğimiz 12 yıl içinde dolaylı ya da doğrudan Siyasal İslâma biat edenlerin hepsi, Yetmez ama evet diyenlerin tamamı, Bu kadar yeter bildirisine imza koymuşlardı.
Merdan Yanardağ, soL Portaldan Zehra Günere yeni kitabını anlatırken Bu yüz kızartıcı ihanetin özneleri, artık hiçbir şey olmamış gibi bu ülkede dolaşamayacak demişti bir ay önce.
Aradan bir ay geçti geçmedi; o yüz kızartıcı ihanetin özneleri, gerici/faşist AKP despotizminin kurucu asli unsurları, Özgür basın susturulamaz bildirisinin altına hiç utanıp sıkılmadan, hiçbir şey olmamış gibi imza koyuyorlardı! İmzanın en pişkini, en yüzsüzü
Hiçbir şey olmamış gibi
Laboratuvarların mescide çevrilmesinde, türbanlı rektörler devrinin başlamasında, anaokullarında besmeleli derslerde, milli eğitim müdürlerinin milli eğitim müftüsüne dönüşmelerinde, bu özgürlük meraklısı(!) liberallerin katkısı ve imzası yokmuş gibi
Hiç sıkılmadan, hiç utanmadan Özgür basın susturulamaz bildirisini imzaladılar.
Özgür basın dedikleri de, ülkeyi karanlığa boğan bir iktidarının eski ortağı!
Özgür basın dedikleri de, ABD himayesinde büyüyüp serpilip kök salan bir cemaatin gazetesiyle televizyonu!
Özgür basın dedikleri de, memleketi kopkoyu ve faşizan bir dinsel vesayetin altına sürükleyen kadroların eski iş ortağı!
Sınıfsal bakışı yitiren, tarihsel ilerleme düşüncesinden savrulan, postmodern gericilikle akılları tutulan bünyelerin, nasıl da liberal bir körleşmeye görmez hale geldiklerini kanıtlayan bir belgedir aslında o imzaladıkları!
Merdan Yanardağ, tarihe not düştüğü Liberal İhanet adlı kitabını anlatırken şöyle diyordu: En büyük sahtekârlık, özgürlük mücadelesi verme gerekçesi. Türkiyenin gericiliğe teslim edilmesinde belirleyici rol oynayan liberal ve sol liberaller, bugün ortaya çıkan vahim tablo karşısında basit bir yanıldık ya da aldatıldık gerekçesine sığınmaya çalışıyor. Daha da önemlisi, kendilerinin AKP iktidarına destek verdikleri dönemde de samimi olduklarını, amaçlarının demokratikleşmeyi sağlamak olduğunu ileri sürüyorlar. İhanet ihanettir. Hangi gerekçeye dayanırsa dayansın bunun başka bir açıklaması olamaz. Cehenneme giden yol da iyi niyet taşlarıyla döşenebilir.
***
Madem bir kitaptan söz açtık. Kitaba dair izlenimlerimizden devam edelim.
Yanardağın kitabı, adından da anlaşılacağı üzere AKPnin iktidar olduğu 12 yıl boyunca bu partiye ve bu hükümete doğrudan ya da dolaylı yollarla destek veren liberallerle bir hesaplaşma kitabı.
AKPnin iktidara geldiği 2002den beri bu hükümete demokratik gerekçelerle destek veren, AKPnin adım adım gerçekleştirdiği karşı-devrime entelektüel meşruiyet kazandıran, gerici-piyasacı dönüşümlere toplumsal rıza sağlanmasına çeşitli düzeylerde katkıda bulunan gazeteci, yazar, akademisyen, yayıncı ve siyasetçilerle bir ödeşme ve hesaplaşma kitabı da diyebiliriz.
12 Eylül 2010 referandumunda dile getirdikleri Yetmez ama evet sloganıyla AKPye ve Tayyip Erdoğana tam destek verenleri, tarihin sanık sandalyesine oturtan bir çalışma.
***
Yanardağ, Liberal İhaneti hazırlarken sadece Türkiyenin son 12 yılında etkili olan liberal ve sol liberal anlayışı anlatmıyor, aynı zamanda liberalizme dair kavramsal bir çerçeve de çiziyor. Liberalizme tarihsel ve teorik açıdan bakan en sahih kaynakları tarayarak, liberalizm ve sol liberalizm kavramlarını açıyor, okura tarihsel bir perspektif sunuyor. Liberalizmin, siyasal tutuculuk, muhafazakârlık, dincilik ve faşizm ile nasıl iç içe girdiğini, kol kola konumlandığını kanıtlıyor.
Liberalizmin ülkemizde nasıl bir ideolojik terör estirdiğini, kavramları tarihsel ve sınıfsal perspektifinden koparıp nasıl bir akıl karışıklığı yaratmaya başladığını çeşitli örneklerle ortaya koyan Yanardağ, kitabın her bölümünde bir grup liberal ve sol liberal isimle tek tek hesaplaşıyor; liberal ihanetin öznesi olan bu isimleri kullanışlı aptallık ile suçlayarak siyasal ve entelektüel tarihimizdeki en büyük aydın ihanetini dile getiriyor.
***
Kitabın yayınlanmasının üzerinden üç aya yakın bir süre geçmesine karşın, kitapta adı geçen liberal ve sol liberal isimlerin hiçbirinden şu ana kadar bir yalanlama, tekzip, itiraz gelmemiş olması da, Yanardağın bu çalışmasını ilginç kılıyor.
Bir dizi demokratik gerekçeyle Türkiyenin siyasal İslamcılara teslim edilmesinde rol oynayan liberallerin ve sol liberallerin günah galerisi olarak okuyabileceğimiz bu kitap, hepimize liberal kirlenme hikâyelerinden ibret verici manzaralar sunuyor.
***
Geçen hafta Özgür basın susturulamaz bildirisine imza atanlar, nasıl ki Berkin Elvanın yaşam hakkına özgürlük isteyemedilerse, dün Cumhurbaşkanına hakaret ettiği iddiasıyla hakkında tutuklama kararı çıkarılan 16 yaşındaki çocuğa da özgürlük isteyemeyecekleri kanısındayım.
Onların bildirisine ihtiyacımız olduğundan değil, karşılaştırma yapmak için söylüyorum.
Onların özgürlük dedikleri, türbana, cemaatlere, tarikatlara, şeyhlere, ABD icazetli hocaefendilere özgürlük!
Liberal kanatta değişen bir şey yok! Dün ne yapıyorlarsa bugün de onu yapıyorlar! Ek olarak günah çıkarmaya çalıştıkları söylenebilir. Böyle aydınlarımız olduğu sürece bu toplum bir milim öteye gitmez. Zaten onların da böyle bir amaçları yok. Medya maymunu olmaları hoşlarına gidiyor bunların.