Komünist önder Hikmet Kıvılcımlı'nın kitaplarını bu başlık altında tanıtarak paylaşmayı düşünüyorum. Ayrıca e-kitap severler için sitelerde yer alan word-pdf formatında kitapları da paylaşacağım.
İlk kitap:
27 Mayıs ve Yön Hareketinin Sınıfsal Eleştirisi
"Sosyalizmimiz ve Devletçiliğimiz
(Dayanabilirsek kendi kendimizi eleştirelim.)
Bugün, dünyanın her yerinde Sosyalizm, Komünizme karşı alınmış bir tedbirdir; daha doğrusu, Elçi Müşavirliği yapan bir eski Milli Birlik üyemizin deyimiyle: Komünizme taşmayı önleyecek son benttir; herkesçe hoş görülen bir ehven-i şer: kötünün yeğniğidir. Ama bizim devletçiliğe kardırılan Sosyalizm anlayışımızla, Batıdaki Sosyalizm yapılışları arasında, en az Ortaçağla Modern Çağ arasındaki farklar kadar karlı dağlar ve uçurumlar vardır. Batıda sosyalist devletçilik, işverenin hesaplılığına dayanır; bizde Devletçi Sosyalizm -bilerek, bilmeyerek- Ortaçağın tartısız, darasız keyfiliğini okşar.
Boyuna unuturuz: Batıda Sosyalizm ne zaman, nasıl ve niçin doğdu?
Batıda, derebeyi düzeni köklerinden yolundu. Ortaçağın antika ağaları yerine, yeni sanayinin açtığı cihan [dünya] pazarına ayak uydurup yontulmuş modern emlak sahipleri geçti. Derebeyliğin yıkılış devrimleri içinde silah arkadaşlığı yapılırken alevlenmiş halk ve işçi hareketleri önünde ansızın ürken işveren sınıfı, toplum içinde insanın insanı işletme[sinin] ve sömürmesinin inceliklerini denemiş ortak aradı."
Kitap linki: http://yayinwp.derlenis.org/2014/11/03/27-mayis-ve-yon-hareketinin-sinifsal-elestirisi-gg-cikiyor/
Hikmet Kıvılcımlı - PDA eleştirileri
Hikmet Kıvılcımlı - PDA eleştirileri
"Türkiyede Vurucu Güçler adını verdiğimiz gerçekliğin, gençlikle ve halkla arasını açmak sevdasına benzeyen çıkışlar yapıyorlar. İşte, bu gericidir, emperyalist ordusudur, buna vurun falan filan şeklinde
Ve bunu haklı çıkarmak için de, birtakım ilkel doğruları yan yana dizip akıllarınca adam kandırmak sevdasındalar.
Hâlbuki bugünkü, şu anın devrimcilere yüklediği görev nedir?
Bunu biraz düşünseler: Gençlikle ve Halkla Vurucu Güçlerin arasını açar gürültüler çıkarmak, tamamen bir bozgunculuk yaratmaktır.
(
)
Sıffîn Savaşında namuslu ve yiğit Müslüman saflarını bozmak için Tefeci-Bezirgân Muaviye askerlerinin mızrakları ucuna Kur-anı takarak, herkesten koyu Müslüman olduklarını göstermek istedikleri gibi, Sosyalizm demagogları da Marksın Kapitalini ve başka Kutsal Kitapları kalkan gibi kullanacaklardır. Toplum Polisinin kalkanları ne ise, onlarınki de odur. Toplum Polisi ne denli Toplumcu ise, demagoglar da o tür Sosyalisttirler. Bu sık sık unutturulmaya çalışılan doğruyu açıklıyoruz.
Demagogun (kuru lafla kara kalabalığı ayartanların) kendi yalanına inanmış olup olmaması hiç önemli değildir. Demagogun en tehlikelisi, söylediğine inanmış olanıdır der Lenin. Demagogların samimileri değilse bile, sahteleri, yanlış kapı çaldıklarını öğreneceklerdir. Şimdilik, hep onlarla uğraşacak olmadığımız için, kulaklarını kimi saf gençlere gösterip bükmekle yetiniyoruz."
Marks-Engels Hayatları
"Karl Marksın en sevdiği söz, Lâtin şairi Terentiusun şu cümlesiydi:
İnsanım! İnsancıl olan hiçbir şey bana yabancı kalamaz.
Marks ve Engelsin bütün hayatlarını anlatmak ne mümkün
Biz bu iki büyük adamın ancak şu; İnsanım, diyen taraflarına kısaca işaret edeceğiz. Marks ve Engelsin hayatı, en az bir yüzyılın tarihidir. Ve bu yüzyıl, kasırgalı sosyal altüstlükler ve harikalar devridir. Koca bir devir, burada, üç beş sayfayla çiziştirilemez.
Marks ve Engels... vesi fazla: Mark-Engels!.. Onlar, daima bir adam oldular. Eğer, bir gün onların destanı yazılacak olursa, eminim ki söze şöyle başlanacaktır:
Vaktiyle Marks-Engels adında bir insan vardı. Fakat o ne büyük, o ne çok insandı.
Kadın Sosyal Sınıfımız Türkiyenin Üç Katlı Sosyal Piramidi
"Türkiyenin öteki Sosyal ilişki ve çelişkilerine girebilmek için ve girmeden önce, başlı başına bir alt mahkûm Sosyal Sınıf durumunda olan en büyük mazlum sınıfımız, en büyük sömürülen sınıfımız: Kadın yığınımız üzerinde çok durulmalıdır."
Nurullah Ankut'un "Kadınların Kurtuluşu, İşçi Sınıfının Kurtuluşundan Bağımsız Değildir" adlı kitabında Hikmet Kıvılcımlı'nın makalesi de yer almakta. Kadın sorunu ile ilgili bu makaleyi, güncelliğinden dolayı paylaşmayı uygun buldum. İlgi ile okumanız dileğiyle.
Devrim Nedir?
"İkinci Enternasyonalin gerek sağcı, gerekse Batak adı verilen merkezci sosyalistleri: kötülemek istedikleri devrimcilere Jakobenist, yahut Blankist ithamlarını yağdırdılar. Onlara göre, devrim yalnız teoride (nazariyede) kalacak iftihar madalyası idi. Teorinin pratiğe geçmesi, asıl fiili devrimin gerçekleşmesi sıraya girince: Meclislerde ve zengin Sendikalarda rahata alışmış olan Oportünistler, birdenbire devrimciliği Jakobenizm, Blankizm, Anarşizm, Nihilizm gibi uydurma adlarla hor görmeye bulaştılar. Onlar 20nci Yüzyılın bir savaşlar ve bunalımlar (buhranlar: krizler) yüzyılı, devrimler (ihtilaller) yüzyılı olduğunu göremiyorlar, yahut görmek istemiyorlardı."
Forumda Devrim üzerine dolanan hurafeler üzerine bu kitabı paylaşmak istedim. Jakobenizm, darbe (coup d'etat), isyan, partizan ve terör kavramları çok açık bir şekilde tanımlanmış durumda.
Özgün bir düşünür ve eylem insanı: Hikmet Kıvılcımlı
Marksist teorinin sorunları ile Türkiye’nin özgül koşullarını birlikte ve iç içe ele alarak hem Marksizm’i geliştirme hem de Türkiye’nin tarihsel yapısını ve mevcut konumunu değerlendirerek devrim ve sosyalizm stratejisi geliştirme konusunda özgün çabaları olan Hikmet Kıvılcımlı sosyalizm tarihinde mücadeleci ve çalışkan kişiliği ile de örnek bir figürdür.
Ufuk Akkuş
Türkiye sol tarihinde oldukça tartışmalı ve önemli bir isim olan Hikmet Kıvılcımlı; o zamanki İzmir “Hizmet” gazetesinin 29 temmuzlu haberine göre 1929 yılında İzmir’de açılan TKP (Türkiye Komünist Partisi) Davası ile tutuklanma ve yargılamayla 4 yıl 6 ay hapse mahkum edildiğinde büyük bir soğukkanlılıkla “Hepimiz çıkarken kızıl bir profesör olacağız.” demiş ve gülmüştür. 1902 yılında Kosova’nın Priştine kentinde doğan ve 69 yıllık ömrünün 22 yılını cezaevlerinde çalışarak ve üreterek geçiren Kıvılcımlı; hapishaneleri üniversiteye çevirmiş, içeride ve dışarıda 100’e yakın eser yazmıştır.
Ahmet Kale’nin hazırladığı, Kıvılcımlı’nın devrimci mücadele ile geçen yaşamı ve marksizmin yanı sıra Türkiye sosyalist birikimine katkılarından derlediği yazıları, anıları ve onun için yazılanlardan oluşan makaleleri derlediği çalışması Kıvılcımlı’nın dünyasına giriş için önemli bir pusula işlevi görüyor.
Türkiye sol tarihine teorik katkılarının yanı sıra sosyalist hareketin de içinde yer alan Kıvılcımlı, askeri tıbbiyede okurken tanıştığı genç komünistler aracılığı ile TKP’ye katılır ve 1925 yılında gençlik sorumlusu olarak MK’ye (Merkez Komite) seçilir. Kendi deyişiyle imamın arkasındaki en sadık cemaat iken Kafirun suresinden materyalizme atlar. 1925 yılında Şeyh Sait İsyanı bahanesiyle çıkarılan Takriri Sükun Kanunu ve o kanunla kurulan İstikal Mahkemeleri’nce tutuklanır ve 10 yıl kürek cezasına çarptırılır. Af Kanunu ile kısa süre içinde çıkar ancak tutuklanmalar ve hapishaneler ömrü boyunca yaşamının doğal durakları olur.
1954 yılında Vatan Partisini kurar ve 1957 yılında seçim faaliyetlerine katılarak sosyalistlerin sesini duyurur. Seçim çalışmasında İstanbul’un Eyüp ilçesinde yaptığı mitingteki “Eyüp Konuşması”ndan sonra tekrar tutuklanır. Vatan Partisine kapatma davası açılır ve üç yıl süren yargılama sonucu parti beraat eder. Eyüp Konuşması’nda İslamiyet Dönemi’ndeki mülkiyet ve faiz karşıtlığı sosyalizm açısından değerlendirilir. Bu tarihi konuşmada İslam’ın tarifi, o dönemdeki sınıfsal yapı ve İslam’ın temelinde ilkel komünal öğelere ilİşkin değerlendirmeler yapar. Kitabın son kısmında, Kıvılcımlı için yazılanlar bölümünde, bir makalesi yer alan Necmi Erdoğan, Eyüp Konuşması’nda Kıvılcımlı’nın asıl yaptığı şeyin İslami birtakım referanslara araçsal veya retorik atıflarda bulunmanın da ötesinde kendisini İslam geleneğinin içine yerleştirmek, İslam’ı sahiplenmek ve sosyalizmi İslami bir dille kurmak olduğunu söyler. Dinin Türk toplumuna etkileri konusunda pek çok yazı kaleme alan Kıvılcımlı, 1938 Yavuz Davası’nda; kendi deyimiyle Kuran-ı Kerim’i satır satır izleyerek özenle temiz ettiği “İslam Tarihinin Maddesi” kitabının yok edildiğini söyler. Kalan artıklar ise daha sonra “Allah – Peygamber -Kitap” başlığıyla toplanmıştır. Türkiye solunun tarihinde, İslam sorununa ilişkin kapsamlı bir siyasi analiz geliştirmeye çalışan tek figür olan Kıvılcımlı; marksist teori, diyalektik materyalizm, Türkiye işçi sınıfının varlığı, sosyalist partilerle ilişkilenme tarzı, devrim stratejisi ve taktiği, gençliğe yazılar, tarih yazıları, siyaset - ordu ilişkisi, Osmanlı tarihinin maddesi, finans kapital gibi pek çok konuda yazı, makale ve kitap kaleme almıştır. Ayrıca Türkiye’deki sosyalist çevrelerin ve önemli figürlerin neredeyse tamamı hakkında sert eleştirilerde bulunmuştur. Kıvılcımlı, Marksizm’i ele alırken onun softalarına karşı tavır alır ve ezberci zihniyeti eleştirir. Ona göre marksizm, ezberlenmiş formüller yığını değil; olayların özgün dilini keşfetme yaratıcılığıdır. Kıvılcımlı, Marksizm’in Türkiye koşullarına uygun tarihsel ve sosyolojik analizini yapmıştır. Yani Marksizm – Leninizm’i; kendi ülkesinin tarihini, ekonomi politikasını ve sınıf ilişkilerini orijinallikleri içinde araştırmıştır.
1935 yılında Marksizm Biblioteği Yayınlarını kuran Kıvılcımlı, yayınevinin kapatılması üzerine Emekçi Kütüphanesini kurar. 1965 yılında da Tarihsel Materyalizm Yayınlarını kuran Kıvılcımlı 1967 yılında da haftalık Sosyalist gazetesini çıkarmaya başlar. Kıvılcımlı’nın yaşamı aynen kendi sosyalist tanımlamasındaki gibidir. Ona göre sosyalist; belirli bir ülkenin belirli savaşının tümü içinde teoriyi ve pratiği yaşamış insan demektir.
Türkiye’de tekelci kapitalizmin var olduğu ve finans kapital zümresinin tefeci - bezirganlar ile kaynaşarak egemen olduğu görüşü ilk kez 1935 yılında Kıvılcımlı tarafından dile getirilmiştir. Lenin’in “Emperyalizm: Kapitalizmin En Yüksek Aşaması” çalışmasını referans alarak “Emperyalizm: Geberen Kapitalizm” kitabında; Türkiye’den de bolca örnek vererek finans kapitalin ülkemizde hakim konumda olduğunu işler. Emperyalizmin tekelci kapitalizm olduğunu ve finans kapitalin ana karakteristiğinin bütün büyük kapitallerin birleşerek bir senteze varmalarıdır. Finans kapital bankalar ve endüstri arasında basit bir iş bölümü demek değildir. Tersine bu iki sektörde kurulan tekellerin kaynaşmasıyla oluşan bir bileşimdir, sentezdir. Türkiye’yi emperyalist sistemde yer alan ancak kendisi emperyalist olmayan bir ülke olarak değerlendirdiği söylenebilir. Türkiye’nin ekonomisinin tekelci yapıda olması ve yeryüzünün emperyalist devletlerce zaten paylaşılmış bulunması da Türkiye’nin sermaye ihracı yapmasını güçleştiren etmenler olarak ortaya çıkmıştır. (Akif Ulaş Bigiç, Kıvılcımlı’da Finans Kapital, Praksis, Sayı:6 Bahar 2002, S. 109-111)
Kıvılcımlı’nın Marksizm’e katkılarından bir diğeri de Tarih tezidir. 1970 yılı sonunda çeşitli kitaplarda geliştirdiği Tarih Tezini Marx’ın antik tarihi ile karşılaştırma çabasına giren Kıvılcımlı, bu çabayı “Toplum Biçimlerinin Gelişimi” ve “Tarih-Devrim-Sosyalizm” kitaplarında analiz eder. Kıvılcımlı’ya göre; Marx’ın antik tarih hakkındaki araştırmaları, bütün teorik derinliğine rağmen, tamamlanmamış bir eserdir. O zamanki verilerle tamamlanmasına da imkan yoktu. Kıvılcımlı’ya göre; bir ülkenin tarihi gereği gibi bilinmedikçe, o ülkenin gerçekliği iyi kavranamaz, İnsancıl düşünce ve davranışın özü gerçeklik ise, gerçekliğin kökü tarihtir. Tarihi unutmak, teori ve pratiğin kökünü kurutmak olur.
Kıvılcımlı, tarihi gelenek ve göreneğimizi de üretici güçler arasında sayar ve söz konusu geleneğin bir yönü eşit kankardeşliğine dayalı ilkel komünal toplumun izlerini barındıran popüler dinsel gelenektir. Diğer yönü ise Osmanlı topraklarına ait devlet sınıflarının devleti kurtarmaya çalışmasının oluşturduğu devrimici gelenektir. Necmi Erdoğan, Kıvılcıml’nın söz konusu geleneğin ikinci yönüne verdiği önem dolayısıyla; 27 Mayıscılarla ilişki kurmaya çalıştğını, İkinci Kuvayimilliyeciliğimiz progamı ekseninde yeni bir anayasa taslağı sunduğu ve 12 Mart’ı “Ordu Kılıcını Attı” diye olumlu karşıladığını söyler.
Ahmet Kale; Hikmet Kıvılcımlı kitabında Kıvılcımlı’nın seçme yazılarında, anılarından ve onun hakkında yazılan bazı metinlerden yola çıkarak onun Türkiye sol tarihine teorik katkılarının yanı sıra sosyalizm mücadelesindeki yerini ortaya koymaya çalışıyor. Sol çevrelerce yeterince ele alınmayan Kıvılcımlı’ya ve onun işlediği konulara giriş babında kılavuzluk yapıyor.
Kıvılcımlı’nın tarih üzerine yaptığı uyarısını biraz değiştirerek bitirelim. Tarihsel kişilikleri ve değerlerimizi unutmak teori ve pratiğin kökünü kurutmak olur. Yalnız, Metin Çulhaoğlu’nın 2018 yılında Marksizm sempozyumunda Marksizm’in güncellenmesi gerektiği şeklindeki önerisini Kıvıcımlı için de söylememizin geçerli olduğunu düşünüyoruz. Kıvılcımlı’nın yeni veriler doğrultusunda güncellenmesi gerekiyor.
KÜNYE:Hikmet Kıvılcımlı Kitabı - Seçme Metinler ve Üzerine Yazılar, Hazırlayan: Ahmet Kale, Dipnot Yayınları, 2017, 528 sayfa.
https://ilerihaber.org/icerik/ozgun-bir-dusunur-ve-eylem-insani-hikmet-kivilcimli-118669.html