Paris
Tunç Sipahi
Uluslararası siyaseti yalayıp yutmuş donanımlı insanların Paris katliamı gibi bir olayı anında çözmeleri ve arkasındaki güçleri, olayın nedenlerini ve olası sonuçlarını analiz etmiş olmaları zaten beklenirdi. Çözüm hızını takip etmekte zorlanırsınız. Dün şahit oldum: Genelde iki-üç dakika alıyor.
Sosyal bilimlerde nedensel, iradi ve fonksiyonel açıklama biçimleri arasında rahatça gezinen bu insanlar, fonksiyonel açıklamaların daha açıklayıcı olduğuna da uzun zaman önce karar vermiş durumdalar. Kime yarıyor? sorusu dünyada kimsenin aklına gelmediği için, sonuçtan nedene giden bu tür açıklamaların patenti kahvelerdedir.
Bu verilerin ışığında; (i) ama onlar da tahrik etmişler (ii) onlar da ırkçıymış gibi yanıltıcı girdilerle manipülasyon yapmak bir yana, (iii) bu işin arkasında bir veya birden fazla istihbarat örgütü vardır (iv) amaç İslamofobi dalgasını güçlendirmektir (v) bunun sonunda bunlar gelir IŞİD türü yapıların ipini çekerler (vi) işimiz kimin ne kadar etkileneceğini ölçmektir gamında analiz yapmak çabuk kavrayan, zeki ve bilgili insanlar için en fazla beş dakikalık iştir.
Oysa ki bir takım basit varlıklar düz şeyler söylemek zorundalar.
Bu rezil katliamın ne aması, ne durup analiz edelimi, ne belki de emperyalizm yapmıştırı vardır. Emperyalizm zaten var: Arabistanlı Lawrence hayırsever değildiyse; Nazi Doğu Bürosu Sovyetlere karşı Müslüman Sovyet yurttaşlarını kullanıp onlardan askeri birlikler oluşturmaya kadar gidebildiyse; bu masayı devralan ABD, kullanımı küre çapına yayıp Sovyetlerle sınırlı olmaktan çıkardıysa, işin içinde emperyalizm zaten hep var olmuştur.
Emeperyalizmin sorumluluğu bir veridir. Hatta post-Sovyet dünyada emperyalizm ve dinci gericilik zaten etle tırnak gibidir.
Ancak burada ilk söz özel bir patolojiye dönüşen insan düşmanı yoz, ahlaksız, katil ve yobaz yaratıkların neler yapabildiklerini, bazı zavallıları nasıl bulup çıkarıp kullanabildiklerini bir kez daha vurgulamak, lanetlemek olmalıdır. Evet, böyle bir zeminde, emperyalizmin projesi olarak kullanılsalar da, sonuçta kendileri, kendi ideolojileri, kendi sembolleri, kendi inançlarıyla, bilerek ve isteyerek insanlığın tüm değerlerine saldıran cehennem zebanilerinin külliyen reddiyesi elzemdir. Yani yok öyle emperyalizmi dışsallaştırarak sıyrılmak.
Bir, Paris katliamını kimlerin yaptığından ve kimlerin kullanabileceğinden bağımsız olarak, gerici ideolojik akım olaydan tarihi olarak sorumludur. Tıpkı benzer binlerce cinayetten sorumlu olduğu gibi. Bu seferki Pariste ve Charlie Hebdoda olduğu için sonuçları farklı olabilir.
İki, Paristeki katliamı kimlerin yaptığından ve kimlerin kullanabileceğinden bağımsız olarak, durum şudur: İnsanlığın 300 yıldır biriktirdiği ve bu netliğiyle insanlık tarihinde bir ilk olan, kristalize olmuş tüm değerlere saldırıda bulunulmuştur. Sembolik anlamı budur ve bunu herkes böyle görecektir. Böyle de görmesi gerekir.
Böyle bir zeminde laiklik başlı başına bir değerdir. Laiklik kem küm etmeden savunulacak, tavizsizce savunulmaması halinde kem küm edenin solcuyum-sosyalistim-komünistim-devrimciyim demesine izin verilmeyecek olmazsa olmaz bir hat durumundadır. Bugün, laikliğe saldırılan tüm coğrafyalarda, laikliğin açık ve tavizsiz savunucusu olmak genel olarak solcu olmanın dahi zorunlu koşuludur.
Böyle bir zeminde laiklik başlı başına bir değerdir. Laiklik kem küm etmeden savunulacak, tavizsizce savunulmaması halinde kem küm edenin solcuyum-sosyalistim-komünistim-devrimciyim demesine izin verilmeyecek olmazsa olmaz bir hat durumundadır. Bugün, laikliğe saldırılan tüm coğrafyalarda, laikliğin açık ve tavizsiz savunucusu olmak genel olarak solcu olmanın dahi zorunlu koşuludur.
AKP'yi savunmakla solcu olunamaz diyoruz. Tunç Sipahi'nin yazısı bu konuyla ilgisiz gibi görünse de, aslında ilgisi var. Alıntı okunduğunda laikliğin solcu olmak için ne kadar önemli olduğu anlaşılıyor. Sadece bu yoruma karşı çıkacak bir kişi yoktur. Yoktur ancak, AKP'nin bu yorumla bir ilgisi de yok mu? AKP için laikliği savunan bir burjuva partisi olduğunu söyleyebilir miyiz? AKP Türkiye'de laikliği yok eden, yok etmeye çalışan bir parti. Yukardaki alıntıyı doğrulayıp, AKP'ye destek veren kişi bana göre solcu görünmeye çalışan bir AKP'cidir ve o kişiye solcu denilemez. Sol için laiklik bu kadar önemli.
Laiklik, aydınlanma, bilimsel eğitim sol düşüncenin üzerinde yeşerdiği ve sol için olmazsa olmaz olgulardır. AKP işte bu yüzden özellikle bu konuları hedefine almıştır. AKP bu yüzden laikliği ortadan kaldırmak istemekte, bu yüzden bilimsel eğitimden uzaklaşmakta bu yüzden aydınlanmaya karşı hurafeci anlayışı yaymaya çalışmaktadır. Laikliğin, aydınlanmanın, bilimsel eğitimin olmadığı bir yerde toplumu sadece kaderci yapar, hurafelerin esiri haline getirir, bilimsel düşünüşten uzaklaştırırsınız. Ve ancak bu şekilde solun toplumla bağ kurabilmesinin önüne geçersiniz; tabi bu gidişle ortada sol düşünce diye bir şey kalacaksa!
AKP'den yana olan kişinin solcu olamayacağı bu nedenledir.
Laikliği ve aydınlanmayı savunmayan birinin solcu olamayacağı da bu nedenledir.
AKP laikliğe ve aydınlanmaya savaş açmışken, karanlık bir toplum hedeflemiş ve bu yolda dolu dizgin giderken sosyalist mücadelenin merkezine AKP'yi yerleştirmenin nedeni de bu!
Kuyrukçular hala '' şu AKP olmasaydı bu adamlar ne yapardı'' fantezisini savunuyorlar mı, bilemem ama, bildiğim bir şey var, onların şu sol ideolojiyi bir türlü anlayamadıkları...
Bence denmez, onlara sözde solcu, sözde sosyalist denir
Demek ki neymiş, bir dönem dahi olsa AKP'yi savunan veya AKP karşıtlığına düşmanlık etmeyi marifet sayanların bugün solculuktan, sosyalizmden veya enternasyonalizmden dem vurmalarına pek de itibar edilmemeli. Bugün ''ah şu liberaller'' diyerek yakınmalarının hiçbir anlamı bulunmuyor. Sadece köylü kurnazlığı. O zamanlar bunu sistemi bir şekilde yapabildin mi? AKP liberaller kutsal ittifakını sistemli bir şekilde hedefe koyabildin mi? AKP karşıtlığında bir mücadele zemininde yer alabildin mi?
Bu ülkede Ufuk Uras bile dolaylı yollardan da olsa bir mahcubiyet içine giriyorsa, bir dönem AKP ve sağlı sollu liboşlara doğrudan ya da dolaylı destek veren kuyrukçu ya da enternasyonalist komünist(!) arkadaşlarımızın ( sözde sol, sosyalist ve dahi enternasyonalist forumlarımızda ikisi de aynı anlamda kullanılırdı) sanki sütten çıkmış ak kaşıkmış gibi, sanki bugünkü karanlıkların oluşumunda hiçbir sorumlulukları yokmuş gibi yola devam etmeleri ve bugün ''düşmanımız ulusalcılarla liberaller'' diyebilen köylü kurnazlıklarını solculuk veya enternasyonalistlik falan mı sayacağız?
Basit bir soru!