Cumhuriyet, emek ve kardeşlik cephesi
Ender Helvacıoğlu
2015 kritik bir yıl. Genel seçimler yapılacak.
AKP, iktidarını sürekli seçim başarıları kazanarak pekiştirdi, tıpkı Hitlerin Nazi partisi gibi. Muhaliflerinin dirayetsizliğinden yararlanarak hasımlarını tek tek tasfiye etti, ediyor; yine tıpkı Naziler gibi.
2007 seçimlerinden sonra devlet ve ordu içindeki ulusalcı güçleri tasfiye etti. 2011 seçimleri ve referandum başarılarıyla da kendi rejiminin temellerini attı. Bu iktidarı sarsan tek ciddi muhalefet 2013 Haziranında halkın kendiliğinden kalkışmasıyla geldi. Bu hareketi de yoğun devlet baskısı ve 2014 yılı yerel seçimleri ve Cumhurbaşkanlığı seçimi başarıları ile -ezemedi ama şimdilik- durdurmayı başardı.
Kısacası sandık başarılarıyla ilerleyen bir karşı-devrim süreci yaşadık, yaşıyoruz.
Liderini cumhurbaşkanı yapan AKP, 2015 genel seçimlerinden de tek başına iktidar olarak çıkarsa, Türkiyenin aydınlık yüzü dediğimiz nüfusun yarısından çoğu için felaket senaryolarının gündeme gelebileceğini görmek gerekiyor.
AKPnin oy oranını üç aşağı beş yukarı koruyarak tek başına iktidar olması ve Kürt hareketinin tek ciddi muhatabı olarak kalması: a) Türkiyenin parçalanma sürecinin iyice derinleşmesi, b) halk hareketinin ezilerek koyu bir İslamcı-faşist rejimin oluşması, c) veya bir iç savaş sürecinin başlaması olasılıklarını ciddi olarak gündeme getirir.
Bunların hiçbiri şaka değil, olgularla desteklenen gerçek olasılıklardır. Yanı başımızdaki İran, Irak, Suriye ve Lübnanın geçmişinden ve bugününden ders alınmalı.
O halde bu süreç tersine çevrilmeli ve AKP iktidarı yıkılmalıdır. Bunun, büyük felaketler yaşamadan gerçekleşebilmesi için son şansları kullanıyoruz.
AKP iktidarı 2015 seçimlerinde sandığa gömülmeli veya en azından tek başına iktidar olması engellenmelidir.
Bunun iki yolu var.
Birincisi, Haziran 2013ü de aşan kapsamda yeni (ve bu kez örgütlü) bir halk ayaklanmasının AKP iktidarını devirmesidir. Ama bu nesnel bir olay; biz istiyoruz veya bir parti talimat verdi diye kitleler ayaklanmaz.
İkinci yol ise -belki siyasi iklimi değiştirerek birincinin de yolunu açacak olan- olağanüstü seçim ittifakıdır. İşte bu, Türkiyenin aydınlık yüzü dediğimiz kesimlerin temsilcilerinin iradesi dahilinde olan bir konudur.
CHP, bütün kanatlarıyla ulusalcı-Kemalist kesimler ve başta Birleşik Haziran Hareketi (BHH) olmak üzere sosyalistler ittifak yapmalı ve 2015 seçimlerine tek liste halinde girmelidirler.
Tabii ki bütün bu kesimlerin dünya görüşleri, ulaşmak istedikleri hedefler, hatta temel politikaları birbirinden çok farklıdır. Fakat bu farklı hedeflere varmak için çözülmesi gereken düğüm hepsi için ortaktır: AKP rejimine set çekilmesi. Bu noktada ittifak yapılmalı, tehlike bertaraf edilmeli ve Türkiyenin önü açılmalıdır.
Ülkemizin tepesine çöken gerici-İslamcı karanlığı yırtmak, laik ve aydınlık bir Türkiyenin yolunu açmak için;
Modern anlamda temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınacağı demokratik bir Türkiyenin yolunu açmak için;
Ülkemiz emekçilerinin Ortaçağ koşullarında çalışmasına dur demek için;
Halkımızın ortak zenginliklerine el konulmasını engelleyecek kamucu bir ekonominin yolunu açmak için;
Her türlü yolsuzluk, vurgun, talan ve yağmadan hesap sorulması için;
Emperyalist politikaların taşeronu olmayan bağımsız ve başı dik bir Türkiye için:
Türk ve Kürt yurttaşlarımızın birbirlerinin haklarına saygıyla, eşit ve özgür bir biçimde, kardeşçe yaşayacağı bir çözümün yolunu açmak için;
Cumhuriyet, Emek ve Kardeşlik Cephesi!
Genel seçimlere böyle bir cephe ile girmenin iki olumlu sonucu olacaktır: Birincisi, özellikle CHP politikaları yüzünden partisinden ve seçimlerden umudunu kesen, son cumhurbaşkanlığı seçimlerinin de gösterdiği gibi 10-12 milyona ulaşan çok ciddi bir ağırlığa yeniden umut verilmesi ve politik mücadeleye çekilmesi.
İkincisi ise Kürt hareketine, 30 yıldır mücadele ettikleri sorunlarının çözümü için AKPden (ve ABDden) çok daha güvenilir ve çok daha güçlü bir muhatabın gösterilmesi. Gönül, HDPnin de seçim öncesinde böyle bir cephenin güçlü bir parçası olmasından yana; o zaman başarı şansı çok daha yüksek olur. Ama seçim öncesinde başarılamasa bile, bu cephenin başarıyla çıkacağı bir seçim sonrasında ittifakın Kürt halkının temsilcilerinin katılımı ile de büyümesi güçlü olasılıktır. Bu noktada tereddüt gösterebilecek ulusalcı kesimlere -en azından- Mustafa Kemalin Kurtuluş Savaşı sürecinde izlediği politikaları anımsatalım. Sosyalist arkadaşlarımıza da, Kürt hareketiyle -onun anlamsız bir kuyruğu olmadan- sonuç alıcı bir ittifakın tek yolunun bu olduğunu belirtelim. (Bu konuları daha çok yazar ve tartışırız.)
***
Büyük tehlikeler ancak olağanüstü çözümlerle engellenebilir. Küçük hesapların günü değil.
CHP yönetimi, madem tehlike büyük, bizi destekleyin diyecektir. Bunu yıllardır yapıyor, ama sonuç alınamadığı ve çözüm olamadığı görüldü.
CHP yönetimi sağa açılarak ve dinci kesimlere hoş gözükerek başarı kazanılacağını söyleyebilir; ama bunun da bir çözüm getiremediği, bir heyecan yaratamadığı, tam tersine güç kaybettirdiği görüldü.
Ulusalcılar, devlet ve ordu içindeki zinde kuvvetlere yeniden vurgu yapmak isteyebilirler; ama bunun da bir çözüm getirmediği, devlet ve ordu içinde gedikler yaratmanın da ancak büyük bir halk kuvvetiyle başarılabileceği görüldü.
Sosyalistler, CHPnin veya HDPnin listelerinde yer alarak veya bazı özel bölgelerde bağımsız aday göstererek meclise birkaç vekil sokma yolunu tutabilirler. Bunların hiçbiri herkesin hissettiği gerçek tehlikeyi bertaraf edebilecek yollar değil.
***
Tam da bu yazı üzerinde çalışırken okudum: Alper Taş arkadaşımız sorumlu bir sosyalist politikacı olarak ülke çapında düşünmüş ve bir seçim ittifakı önermiş: CHP, HDP ve sosyalistlerin ittifakı. Ama bence bu formülasyon yanlış. Henüz zaman var, uzun uzun tartışılır; şimdilik formüller halinde fikirlerimi belirtmek istiyorum:
Birincisi, Taşın önerisi, Haziranın ittifakı değil; dolayısıyla Türkiye gerçeğiyle örtüşmüyor. Haziran, tam da CHP tabanının, ulusalcıların, Kemalistlerin ve sosyalistlerin ortaklaşmasıyla çok geniş çevreleri içine çeken bir hareketti. Örneğin bugünlerde BHH laik-bilimsel eğitim kampanyası başlatıyor. Bu kampanyanın tabanı kimlerdir?
İkincisi, Taşın formülasyonu Haziran kitlesini kabak gibi ikiye bölüyor. CHP kitlesini, hatta BHH kitlesini bile ortak bir potada birleştirmiyor, tam tersine bölüyor. Hele CHP politikaları yüzünden seçimlerden umudunu kesmiş geniş kesimi tekrar kapsama potansiyeline hiç sahip değil. Bu nedenle mümkün olan en geniş birliği sağlama ilkesine aykırı. Taşın önerisi, AKPyi yıkacak çapta bir gücü biriktirmiyor, tam tersine AKP karşıtlarını bölüyor.
Üçüncüsü, Taşın önerisi, karşı cepheyi zayıflatan ve gedikler açan değil, daha da bütünleştiren ve güçlenmesine yol açacak bir öneri. Önemli bir ağırlığı, örneğin milliyetçileri AKPnin yanına itiyor ki dikkat edelim Tayyip de buna oynuyor. Oysa önerdiğim formülasyon, bu kesimi en azından tarafsızlaştıran bir niteliğe sahip. Tayyip cephesi, Taşın formülasyonu ile işaret edilen cepheyi çok kolay alt edebilir.
Dördüncüsü, Türkiye devriminin denklemlerinden biri Türk ve Kürt emekçilerinin birliğiyse ve bir şekilde Türk-Kürt birliğinin sağlanması gerekiyorsa (ki sağlanamazsa bunun alternatifi sadece Türkiye çapında bir iç savaş değil, bölge çapında bir savaştır), bunun yolu Kürt hareketine daha büyük bir kuyruk değil, daha büyük bir muhatap yaratmaktır. AKPyi devirecek bir oluşum yaratırız; Kürt hareketi de masamıza oturur, meseleleri eşitlik ve kardeşlik temelinde çözeriz. Taşın önerisi bu muhatabı yaratmıyor, Kürt hareketini mevcut muhataplarından, AKPden ve ABDden uzaklaştırmıyor.
Beşincisi, Kürt hareketinin Taşın önerdiği ittifaka yanaşacağını sanmıyorum. İnce politika konusunda ustadırlar ve AKP ile köprüleri atma anlamına gelen ama başarı şansı sıfıra yakın olan bir ittifaka yanaşmazlar; bu riski almazlar. Örneğin neden ısrarla (hatta tehdit de ederek) ÖDPye veya BHHye ittifak öneriyorlar da direkt CHPye önermiyorlar? Çünkü dertleri Türkiye çapında yüzde 10u bulmaktır, yüzde 50yi bulmak değil. Kendi bölgelerinde zaten o yüzde 50yi buldular, iktidardırlar. Şunu bilincimize çıkaralım: Kürt hareketi kendi davası için yapabileceği her türlü ittifakı yaptı; ama bu dava Türkiye davası değil. Yürüttükleri pazarlıkta ellerini güçlendirecek figüranlar arıyorlar. Türkiye sosyalistleri kurtlar sofrasının figüranları değildir.
AKPyi yıkacak olan cephe bellidir. Haziran Ayaklanmasına yani bizzat pratiğe bakın, cephenin bileşenlerinin kimler olduğunu görürsünüz.
Vakit varken bir araya gelelim ve ülkemizin kaderini elimize alalım.
BHH seçimler konusunda bir açıklama yapmadı. Hareketin seçimleri hedeflemediği ancak seçimlere de kayıtsız kalamayacaklarını belirtiyorlar. Benim tahminim genel seçimlerde Cumhuriyet konusunda, cumhuriyet'in kazanımları konusunda BHH sağa açılmaya son veren bir CHP ile ittifak yapabileceği yolunda. Alper Taş'ın önerisinin gerçekleşme olasılığı çok zayıf. BHH'nin kuruluş ilkeleriyle de uyuşmuyor Bu konuda Ender Helvacıoğlu'na katılıyorum.
Ben seçimler yaklaştıkca BHH'nın gerçek amacının dahada netleşeceğini söylemiştim. Evet BHH teorisyenleri yavaş yavaş CHP'ye yedejüklenmeleri gerektiğini açıkca söylemeye başladılar. Seçimlerde HDP'yi destekleyen sosyalist parti ve örgütler kıyasıya eleştirilirken o eleştirenlerin seçimlerde CHP desteklenmeli demeleri kadar komik ve tutarsızlık olamaz. Demekki ilk baştan beri yalan söylüyorsunuz,.......
Ben Ender Helvacıoğlu'nun yazısının da gerçekçi olduğunu düşünmüyorum. CHP sağa doğru bir yönelim içinde şimdi bu sağa doğru yönelim içinde bulunan CHP'nin biranda değişip sola doğru bir yönelim içinde olacağını mı iddia ediyor? Ayrıca BHH (Sosyalistler) ve CHP (Kemalistler) ittifakının iktidar olabileceğini yada AKP'nin tek başına iktidar olmasını engelleyebileceğini iddia ediyor. Bence buda gerçekçi değil. Bu ittifakın kayda değer oranda bir oy artışına yol açabileceğini düşünmüyorum.
Alper Taş ile ilgili eleştirileri de bana tutarsız geldi. Birincisi Alper Taş'ın önerisinin Haziran kitlesinin ittifakı olmadığını söylemiş. Buna dayanak olarak da Haziran'ı Kemalistlerin, Sosyalistlerin ortaklaşa hareketi olarak anlatmış. Haziran Sosyalistlerin, Kemalistlerin ve Helvacıoğlu'nun unuttuğu bir şekilde aydınlanmayı içselleştirmiş Kürt tabanının ortaklaşa direnişiydi. Kürt Hareketi yönetici bazında temkinli yaklaşmış olabilir ama 31 Mart gününden beri sokakta olanlar Kürt gençliğinin orada etkin bir şekilde bulunduğunun farkında olmuştur. Yani Haziran Helvacıoğlu'nun iddia ettiği gibi Kemalistler ve Sosyalistlerden ibaret bulunmuyor.
İkinci olarak Alper Taş'ın önerisinin Haziran kitlesini kabak gibi ortadan böldüğünü iddia etmiş. Haziran'ı yapanların Cumhuriyetçi kitle, Kemalistler, Sosyalistler ve Kürt Hareketinin tabanı olduğunu iddia ediyorsak bunları birleştiren bir formülasyon neden kabak gibi Haziran kitlesini ortadan bölsün? Tam tersine bu direnişin kitlesini gerçek anlamda birleştirmiş olur.
Üçüncüsü Taş'ın önerisinin milliyetçileri karşı cepheye attığını iddia ediyor. Peki kendi önerisi Kürt Hareketini karşı cepheye atmıyor mu? Ayrıca hem CHP'nin sağcılaşmasından dem vurmak ama sonra da tüm solu birleştirecek bir projeyi milliyetçiler bize karşı çıkabilir diye eleştirmek nasıl bir tutarsızlık?
Dördüncü olarak Türk-Kürt birliğinin sağlanmasının yolunun Kürt Hareketine kuyruk olmaktan değil Kürt Hareketine daha büyük bir muhatap yaratmaktan geçtiğinden bahsetmiş. Peki daha büyük muhatap CHP-BHH ittifakı ile mi yaratılacak? Bence hayır. Kürt Hareketinin işin içine katılmadığı sürece ben seçim bazında AKP'yi devirecek, zayıflatacak bir oluşumun yaratılabileceğini düşünmüyorum. Dolayısıyla Helvacıoğlu'nun Taş'ı eleştirdiği nokta olan; ''Taş'ın önerisi muhatap yaratamaz Kürt Hareketini AKP-ABD kucağına atar'' iddiası asıl Helvacıoğlu'nun kendi önerisinde gerçekleşmiş olacak.
Beşinci olarak Kürt Hareketinin Alper Taş'ın önerdiği Cepheye katılmasının mümkün olmadığını iddia etmiş. Peki daha geçenlerde Kürt Hareketi önce CHP'ye ardından ÖDP'ye seçim ittifakı çağrısı yapmadı mı? Kılıçdaroğlu HDP ile ittifak yapılmayacak diye açıklama yapmadı mı? Peki bu tabloya bakıp bu ittifak Kürt Hareketi yüzünden gerçekleşmiyor diyebilir miyiz?
Gerçekçi olmak gerekirse eğer seçim bazında AKP'yi devirmek yada zayıflatmanın bir yolu varsa oda CHP, HDP ve Sosyalistlerin de içinde yer aldığı bir Demokratik Cephe oluşturulmasıyla mümkün olabilir. Başka türlü AKP sandık yoluyla devrilemez.
Haziran'ın kitlesinin amacı ile kürt hareketinin amacı örtüşmüyor. Şuna cevap vermiyorsun; HDP BHH'ye neden sıcak bakmadı? Açıklanan ilkeleri biz de destekliyoruz demedi. Neden içlerinden katılım olmadı, HDP neden girmedi? Çok basit, farklılığın temelinde AKP var. BHH değiştirmek istiyor, kürt hareketi istemiyor. Öcalan demedi mi, AKP'yi iktidarda biz tutuyoruz, diye. Ne üzerinde ortaklaşma olacak?
Hayali polmeik üretiliyor, KÖH AKP için çalışıyormuş, iktidardan gitmesini istemiyormş, bla bla bla.
Bir taraftan BHH örgütlerin birleşmesi değil deniliyor diğer taraftan HDP neden katılmadı diye soruluyor.
Gün geçtikçe çelişkiler uzuyor,..... Gün geçtikçe BHH'nın aslında Haziran direnişçileriyle doğrudan bir alakasnın olmadığı, bileşenlerinin herkesin baştan beri bildiği gibi KP, HKTP, ÖDP,.... gibi partilerin birliği olduğu ve seçim itttifakı olduğu anlaşıliyor.
Çok yakında bu seçim ittifakının gerçek amacının CHP'ye yedeklenmek olduğunuda göreceğiz. Hani sosyalistler hiç kimseye yedeklenmezdi, kuyrukcu olmazdı,....?
Neyse gene bazıları hemen kişisel olarak bana saldıracak ama genede yakında tüm gerçekler su üzerine çıkacak.
HDP neden BHH'ya katılmıyormuş? Neden katılsınki, HKD BHH'den önce Türk ve Kürt sosyalistlerini, devrimcileri,..... AKP'ye ve devlete karşı birleştirmiş, soranlar onlara katılabilirdi.
Kürtler devletin temsilcisi ha AKP ile masaya oturmuşlar ha AKP'den sonra muhtemelen iktidara gelecek olan BHH'nın desteklediği CHP+MHP+(İP) koalisyonu ile masaya oturmuşlar değişen hiç bir şey olmaz. Tabiiki savaştığın, mücadele ettiğin,.... düşmanınla müzakere için masaya oturacaksın, başka kimle oturulurki masaya?
Şu an AKP devleti temsil ediyor onunla masadasın, dün başkalarıydı, yarında gene daha başkaları devletin temsilcisi olarak masaya oturacaktır. Müzakere masasına oturmayan düşünsün.