Erdoğan ''en fazla basın hürriyeti Türkiye'de var'' demiş. Şaka gibi
Türkiye açık faşizme doğru yol alıyor. Hiç bir olay, hiç bir baskı Erdoğan otoriterliğinden soyutlanarak ele alınmamalı. Sistem giderek daha da otoriter bir hale gelmekte, faşizm yönünde yol almakta, açık faşizme geçileceğinin ipuçlarını vermekte. Dün gece Cumhuriyet gazetesinin dağıtımı engellenirken hiç bir hukuksal dayanak yok. Bu hale geldik. Savcı emir veriyor, kolluk yerine getiriyor. Hedbo'nun birinci sayfasında yayınlanan karikatür Cumhuriyet'in ekinde olsa, gazete dağıtılmayacak! Bu hale geldik, getirildik.
Sadece Cumhuriyet değil, yurt gazetesi ve Fox tv.'de de benzer baskılar oluşmuş. Bunlar gözlerimizin önünde olanlar; ya göremediğimiz, bize ulaşamayan yerel baskılar? Örnekse Samsun'da Çarşamba tv. sudan gerekçelerle mühürleniyor, susturulmak isteniyor. AKP'li belediye başkanı öyle uygun görmüş. Ya yandaş olacaksın, ya da yaşam hakkı tanımayacağız! Baskı, tehdit susturmanın aracı haline gelmiş.
Türkiye bu iktidardan kurtulmalıdır. Türkiye'nin en önemli sorunu budur. Ne kürt sorunu, ne de başka bir şey! Bu iktidarı başımızdan göndermedikçe, Türkiye'de aydınlık yolunda adım atabilmek mümkün olmayacaktır. Sosyalistler bu konuda öncülük görevini üstlenmeli, hayallerden arınmalı, güncelin yıkıcılığına karşın neler yapılması gerekiyorsa ivedi olarak yerine getirmelidir. Bu gidiş kötü bir gidiş, ve her geçen gün düzeltilmesi daha da zorlaşan koşulları beraberinde getiriyor.
Cumhuriyet verdiği kavgada desteklenmeli. Bugün bayiye Cumhuriyet almaya gittiğimde kalmamıştı. Baskı sahiplenmeyi de getirmiş. Umarım böyle gider. Medyanın bütünüyle yandaş hale geldiği bir ortamda Cumhuriyet'e sahip çıkılması ve desteklenmesi gerekiyor.
Bu ortamda Charlie Hebdo'yu Türkiye halkına aktardıkları için Cumhuriyet'i kutlamak gerekiyor. Bu yalnız düşünce özgürlüğünü savunmak ve öldürülen Fransız karikatüristlerine sahip çıkmak açısından değil, pek çok yönden büyük önem taşıyor. Çünkü TÜrkiye'de gericiler açıkça veya üstü örtülü olarak katil İslamcı fanatiklere arka çıkıyor. Terörü kınıyoruz diyenler bile hemen arkasından yok dinsel değerler, yok kışkırtma, yok dine saygısızlık, yok İslamofobi gibi, cinayetleri aklayacak gerekçeler öne sürüyor. Buna hükümet çevreleri de, Diyanet başkanı da dahil. Tabii Charlie Hebdo karikatürlerini yayınlayan sitelere yasak koyan Diyarbakır'daki mahkeme de. Peki yayınlanmasını neden istemiyorlar? Dergi ortada. Kapağı da ortada. Kapağında ne var? İslamı aşağılayacak birşey mi kapaktaki karikatür? Ne alakası var? Tam tersine hoşgörülü bir Muhammed imajı vermeye çalışmışlar. Derginin iç sayfalarında da hakaret denilebilecek birşey yok. Tek taktıkları İslamda Muhammed'in resmi çizilmezmiş. Aslında bu da doğru değil. Muhammed'i gösteren yüzlerce yıllık minyatürler var. Yalnızca yüz hatlarını vermiyorlar. Bu da yalnızca bir gelenek, yoksa dinle, inançla doğrudan alakası yok. Kaldı ki Müslüman olmayan birisinin bu kurala uymasını istemeye kimsenin hakkı yok.