IŞİD'ın arkasında sadece ABD ve İsrail yok. IŞİD'in arkasında AKP var, AKP'ciler var, yetmez ama evetçiler var, kendini solcu sanıp emperyalizmi ağızlarına almayanlar var, var oğlu var! Suriye halkı   vu gerici güruha teslim olmayarak az şey başarmadı!

önce sadece "yürü be goçyiğidim, kim tutar seni" diyesim geldi ve hemen vazgeçtim. sonra şu yaman çelişkiyi görüp, göstermek istedim genç müridlere:

ışid'in arkasında "yetmez ama evet"çiler varmış. öyle üfürüyor "solcu" kardeşimiz.

ama ışid'in kobani'de kazanmasını açıkça savunan işçi partisi ve onun lideri doğu perinçek "yetmez ama evet"çi değil, "hayır"cıydı. en sıkı ulusalcıydı bu grup.

eeee?... n'olacak şimdi? ne yapacağız bu yaman çelişkiyi? bunu da mı hasıraltı edeceğiz? hep süpür, hep süpür, nereye kadar?

gençler, sizlere "ideolojik bakmayın, olgulara bakın" derken bunu kastediyorum. bu nedenle örnek vaka olarak alıp cevapladım "solcu" gencimizin bu mesajını.

IŞİD'e şimdi karşı çıkar gibi görünerek günahlarından kurtulamazsın Kaçak efendi. Esad'a karşı çıkmak lazım diye az emperyalizm ve AKP şakşakçılığı yapmadın. İşçi Partisi'ni öne sürerek bu suçlarından kendini arındıramazsın. Emperyalizmin muhalif güçleri desteklerken sesiniz çok gür çıkıyordu. O günler unutulmadı. Şimdi hiç sıkılmadan zeytinyağını oynamaya kalkma. Bir de ideolojik bakma demişsin. O kadar acınacak bir halin var ki, söylediğinin solcu, sosyalist açılardan bakma anlamına geldiğini bile anlayamayacak kadar körsün. Solcuysan, sosyalistsen olaylara bakışın böyle olur, ideolojik olur kaçak efendi.

yürü be goçyiğidim, kim tutar seni!.. şimdi dedim işte.

ideolojik bakmak körlükle sonuçlanabilir. olguları doğru değerlendiremeyebilirsin. bakınız yukarıdaki mesaja.

ideolojik yaklaştığın zaman insanlara iftiralar atabilirsin. işte senin bu mesajında bana attığın gibi.

önce bilgin olsun, sonra fikrin ve ideolojin. sırayı şaşırma.

Kaçak efendi yazdıkça gerçek yüzün ortaya çıkıyor. ideolojimiz sosyalizm bizim. her konuya sosyalist ideolojiyle bakarız. Olguyu görür, ideolojimizle onu aydınlatır ve anlarız. Bu yüzden yetmez ama evetçi olmadık, bu yüzden AKP'ye karşı çıktık, çıkıyoruz. Emperyalizme bu yüzden karşı çıkıyoruz. Söylediklerimiz bir bir ortaya çıkıyor. Bir de kendine bak. Hala konuşacak kadar yüzün olduğuna şaşıyorum. Solcuymuş da, akıl veriyormuş. Sende olsa bunları yazar mıydın?

"solcu"cuğum, ideoloji zaten kaçınılmaz olarak olur ve bizlerin bakışında, duruşunda, eyleminde, pratiğinde izleri görülür. ideolojiyi elbette evden çıkarken duvara asıp da çıkamazsın. bunu demiyorum. benim kastettiğim "ideolojik bakış", olguları görmeye, anlamaya çalışırken ideoloji temelli bakıştır.

konumuzdan örnek verelim. mesela suriye'de katliamlar, iç savaş, yerle bir edilen şehirler vb hepimizin mâlûmu. bunu tv.lerden görüyoruz zaten. ama biz bunu nasıl "görmeliyiz"? nasıl anlamalıyız yani, önemli olan budur.

bunu biz "kahraman suriye halkının ve esad rejiminin emperyalizme karşı vatanını savunması" gibi görüyorsak ideolojik bakıyoruzdur. aksi halde böyle göremeyiz, böyle bir açıklama yapamayız. çünki gerçeklik bunun taban tabana zıddı.

eğer ideolojik bakıyor olmasak, bir halkın yarısının katliam ve göçe maruz bırakıldığı bir iç savaşı daha farklı bir gözle ve akılla açıklamaya çalışırız.

mesela suriye rejiminin binlerce tutukluya sistemli işkence fotoğrafları ortaya çıktığında buna hemen inkarcı sözlerle yaklaşma gereği duymayız.

gerçekler bizim ideolojik önyargılarımıza ters gibi görünmeye başlamışsa tutumumuz ne olmalıdır? gerçekleri inkar, görmezden gelme, yok sayma mı, yoksa ideolojik önyargılarımızı gözden geçirme mi?

merak etmeyin, böyle yaparsanız ideolojik yanlışlarınız ayıklanır ve daha sağlam ve ayıklanmış bir ideolojik öze kavuşursunuz. en azından gerçek dünyayla çelişmiş olmazsınız.

mesela sosyalist partilerden de 2014 referandumunda evet oyu verenler oldu. bütün sosyalist partiler hayır oyu vermediler. demek ki ideoloji ile 2014 referandumundaki tavır arasında doğrudan bir bağ yok.

pek böyle bir bağ olmadığı halde neden ısrarla böyle bir bağ varmış gibi gösterilmeye çalışılıyor, hiç düşünmek zahmetine katlanmak ister misiniz bunu?

sorun "emperyalizme karşı çıkmak" değil, sorun "akp'ye karşı çıkmak" değil. söylemde herkes bunlara karşı gibi görünebilir. ama gerçekte kim bunlara nasıl ve ne ölçüde karşı çıkabiliyor, gerçekte kim bu karşı çıkışını anlamlı ve etkili bir güç düzeyine getirebiliyor, mesele budur. yoksa konu, bir küçük tekkenin veya cemaatin sabah akşam iman tazeleme düzeyinden öteye geçmeyen bir ibadet ritüeli değildir, olmamalıdır.

beni duyuyor musun, ne demek istediğimi anlayabiliyor musun? sana ulaşabiliyor muyum?

En son Esad'ın kitleleri katlettiği palavrasını kim tezgahlamıştı? Sanırız Taksim-Gezi isyancılarını katledenler değil mi? Bu bile Kaçak'ın kime güvendiğini gösteriyor.

sence bu anlamlı bir cevap oldu mu? sence kullanıcı adına yakışır bir cevap vermiş oldun mu, tarihselmaddeci?

palavra ispanyolcada "söz", "laf" anlamından gelen bir kelime. parola da aynı kökten geliyor. ağzı olan laf söylüyor ve palavra sıkıyor. ama anlamlı ve yol açıcı bir parola yok bunların çoğunda.

esad'ın kitleleri katlettiği, "palavra" mıymış? daha dün 160 kişinin ölümü de mi palavraymış?

peki gezi'de öldürülenlere ağlayıp, halep'de öldürülenlere susanlar ve sessizce onaylayanlar kime güveniyor?