İŞİD konusunda önce şunu düşünmek gerek; İŞİD'i kim yarattı? Hatırlıyorum bir iki yıl önce İsrail'li yetkililerden biri Esad'a karşı gerekirse EL-KAİDE'yi destekleriz bile demişti. http://www.hurriyet.com.tr/planet/24733191.asp
Emperyalizmin bu kadar gözü dönmüşlüğü İŞİD gibi gözü dönmüş bir örgütün doğmasına yol açtı. İŞİD'i yaratan emperyalizm bugün de İŞİD'den faydalanmaya devam ediyor. İŞİD her ne kadar sübjektif olarak emperyalizme karşı dursa da(oda tartışmalı) objektif olarak emperyalizme hizmet etmektedir. Birincisi emperyalizm İŞİD üzerinden bugüne kadar bağımsız bir irade sergileyen Kürt Hareketi'ni kendi tarafına çekmeye çalışmaktadır. İkincisi İŞİD sayesinde ''kötü çocuklar'' İŞİD'in içinde gibi bir izlenim yaratıp, ÖSO'yu aklamakta, ÖSO'yu ''ılımlı'' gibi göstermektedir. Üçüncüsü İŞİD Suriye'de ki kaosu devam ettirmek, BAAS partisini baskı altında tutmak için de işlevseldir. Dördüncüsü İŞİD sayesinde olası bir Suriye'ye askeri hareket meşrulaştırılabilir. Dolayısıyla ne emperyalizmin bugün gerçek anlamda İŞİD'den rahatsız olduğunu söylemek doğru değil nede ne de Esad'a olan göreceli tavır değiştirmeyi radikal İslamcı bir örgütün çıkışına bağlamak doğru değil(çünkü İsrailli yetkilinin açıklamasında gördüğümüz gibi en baştan beri radikalleri desteklediklerini biliyorlardı. Tavır değiştirmenin nedeni Suriye halkının yurtsever direnişidir.)

Emperyalizmi dize getirenin Rusya ve İran olduğunu iddia etmek de gerçekle bağdaşmıyor. Rusya ve İran her ne kadar destek verirse versin belirleyici olan sahadır. Suriye halkı ve Baas Partisi ve Hizbullah'da sahada gayet başarılı bir şekilde direndiler ve direnmeye devam ediyorlar.

Şehirlerde taş taş üstüne bırakmayan kim? Emperyalizmin desteklediği İslamcı çeteler mi yoksa Esad mı? İnsanları sırf alevi diye öldüren, kadınlara tecavüz eden İslamcı çeteler mi, Esad mı? Suriye'de bugünkü kaotik durumdan suçlanacak bir özne varsa bu Baas Partisi değil emperyalizmdir.

Emperyalizm diye bir şey duymadın mı?

Yani senin anlayışına göre Baas Partisi ve Suriye halkı vatanlarını savunmasın, emperyalizme buyrun bizi işgal edin desin öyle mi? İslamcı çetelere buyrun kadınlarımıza tecavüz edin, çocuklarımızı öldürün desin öyle mi?

Ölen çocukların yüzüne baktığında, tecavüz edilen kadınları gördüğünde, yıkık şehirleri incelediğinde barbarlığın ifadesi olan emperyalist kapitalizm aklına gelsin vatanını savunanlar değil.

Evet Suriye halkı bugün bölünmüş bir halktır. Bir tarafta aydınlanmadan yana olanlar vardır diğer tarafta cahiliyeden. Bir tarafta yurtseverler vardır diğer tarafta emperyalizmin taşeronları. Peki siz hangi tarafın yanındasınız? Cahiliyeden yana olanların mı?

ışid'in arkasında israil'in olma ihtimali var. ışid'den batı'lı emperyalist ülkelerin faydalanması da politik, askerî bakımlardan mümkün.

ama ideolojimizi değil olguları esas almalıyız. olgular da bize, emperyalizmin ışid'i her gün bombaladığını, şimdi de ona karşı esad rejimine razı gelme eğilimie girdiğini gösteriyor.

bu bir çelişki mi? hayır. ışid'in arkasında israil'in olma ihtimali ile ışid'in bölgedeki varlığından batı'lı emperyalist devletlerin faydalanma imkanları ayrıdır, ışid ve diğer radikal dinci politik hareketlerin giderek güç kazanmaya başlaması ile emperyalizmin bunu kendi varlığına karşı bir tehdit olarak görmeye başlaması ayrıdır.

dolayısıyla ikisi de söz konusu olabilir. ışid'e sızmış istihbarat ajanları da vardır, ışid diye yine de müstakil bir örgüt de vardır, ondan faydalanan ve bölgeye müdahale fırsatı yakalayan emperyalist planlar da vardır, en sonunda onu kendi varlığına karşı bir tehdit olarak algılayıp ona karşı esad'ı desteklemeyi ehven-i şer olarak gören bir batı da vardır.

öso'ya gelince... bu ittifak da içinde islamcı hareketlerin yoğun olarak bulunduğu bir güçtür ama aradaki fark şu: bu ittifak, daha fazla suriye'li insanlardan oluşuyor. bir yerde suriye muhalefetini bunlar oluşturuyor. bunların ezici çoğunluğunun islamcı olması, suriye halkı için de bölge için de bir şanssızlık. ama gerçek bu ve gerçek de bizlerin dilek ve temennilerine göre oluşmuyor.

o gerçeğin oluşmasına, suriye halkının en temel, en masum, en insanî ve en barışçıl gösterilerini bile kanla bastıran esad rejimi de katkıda bulundu.

ilk barışçıl gösterilerin kanla bastırılmasını hatırlayın. o sırada henüz silahlı muhalefet yoktu.

"suriye halkının yurtsever direnişi" diye bir olgu bulunmuyor. bu tamamen ideolojik ve propagandif bir laf. gerçekler bunun taban tabana zıddı. o halk bugün paramparça edilmiş durumda. ülkesi, vatanı yerle bir edilmiş durumda. eğer gerçeklere ve halklara bir nebze saygınız varsa, biraz araştırıp öyle yazın.

kendi içinden milyonlarcasının mültecileştirildiği, bir çoğunun öldürüldüğü bir halka, mevcut rejimi destekleyenleri kastederek "yurtsever direniş" övgüsünde bulunmak, tarihe geçecek türden acı bir ironidir.

maalesef günümüzde "ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler" sözünden daha trajikomik laflar edilebiliyor. hem de büyük bir ciddiyetle!..

suriye'de taş taş üstünde bırakmayan sence kim peki? orada en büyük silahlı güç kim? elinde uçağı, helikopteri, tankı, topu, istihbarat teşkilatı, en fazla silahı, en fazla askeri bulunan kim? öso mu? cevabını önce kendine ver lütfen...

bu nasıl bir "kahramanca direniş"tir ki, şehirleri yerle bir edilmiş, milyonlarca yurttaşı sürülmüş, katledilmiş, perişan duruma düşürülmüş ve bu nasıl bir "vatan savunması"dır ki, sonunda emperyalist ülkelerce ışid'e karşı ehven-i şer bulunup desteklenebiliyor?!

düşünün... ben cevabı biliyorum. siz de bulun...

o şıkkı da ekliyorum:

f) emperyalizm diye bir şey duymadın mı?

buna deminki mesajımla cevap verdim. yıkık şehirleri görünce aklıma, elinde uçak, helikopter, tank, top ve kimyasal silah bulunduran her kimse, o geliyor.

"vatan savunması" değil. bunu unut. böyle bir durum yoktu en başından beri. gerici, despot bir şark zalimi rejiminin kendi saltanatını koruma kaygısı vardı ve var.

esasen suriye'de "vatan" diye bir şey de yoktu. düşünün, kendi kürdlerine vatandaşlık hakkı bile vermemiş bir rejimden söz ediyoruz.

bir iç savaş vardı ve var. rejim eğer biraz insaflı olsaydı, barışçılo gösteriler zamanında daha makul yaklaşır ve kanla bastırmaya çalışmazdı. iç savaşa böyle geçildi. bu yaşananların en büyük sorumlusu esad rejimidir.

sizlere naçizane tavsiyem, hayata ideolojik yaklaşımınızla bakmayın. olguları esas alarak bakın. ideolojinizde hata olabilir. hayatın akışı, ideolojik konumlanışınızı geçersizleştirmiş olabilir. ideolojinizi, günün ve hayatın yeni gerçeklerine göre biraz gözden geçirmeniz gerekebilir.

suriye'de senin kurguladığın gibi "aydınlanmadan yana ve taşeronlar" diye iki ayrı kesim yok.   bu tamamen masa başı kurgusu. kötü bir film senaryosu bile olamayacak kadar, eski yeşilçam filmlerini bile rahmetle aratacak kadar kötü bir kurgu.

kendi içinden milyonlarcasının mülteci durumuna düşürüldüğü bir halkı "aydınlanmadan yana" diye iltifata boğmadan önce biraz düşünmek gerekmez mi?

ben daima ezilenlerden yanayım. ha, benim solculuğum biraz kusurlu, eksik ve hatalı bir solculuktur belki.