Komünizm tek ülkede olmaz ama tek ülkede komünizme gidilebilir. Bu konuda devrimler yapılabilir ve komünizme yaklaşılabilir.
Stalin konusunda çok şey söylenebilir, söyleniyor da, ama Stalin denilince aklımıza gelmesi gereken sosyalist mücadele konusunda gereken iradeyi her koşulda gösterebilmiş olmasıdır. Kim söylemiş şimdi çıkartamıyorum ama, Stalin'den sonra bir Stalin daha olabilseydi SSCB yıkılmazd, hiç bir koşulda Sovyetler Birliği bu hale düşmezdi. Stalin sonrasındaki liderler çapsızdı, inançsızdı, zamanla güvenlerini de yitirdiler. Stalin'in ( SBKP'nin) belki de en önemli hatası kendisinden sonra geleceklerin sistemi sürdürebilecek beceri ve donanımda olabilmelerini sağlayamamaktır. SBKP Stalin sonrası Stalin'ler hazırlayabilmeliydi. Çözülüş konusunda Sovyetlere yapılabilecek eleştirilerden bence en başa yazılması gereken bu.
Komünizmi sadece sınıfların ortadan kaldırılması olarak aldığımızda ki, bu başlıkta sanırım böyle bir örnekleme de var, tek ülkede -bu anlamda- bir komünizm kurulabilir mi, oluşturulabilir mi, mümkün müdür böyle bir şey sorusuna ''hayır mümkün değildir'' diye yanıt vermek çok aceleci bir yanıt değil mi?
Bence olabilir, neden olmasın?
Komünizmi sadece sınıfların ortadan kaldırılması olarak aldığımızda emperyalizmin egemenliğini sürdürdüğü bir dünyada bile sınıfsız bir devlete ulaşabilmek ve böyle bir kuruculuk mücadelesini savunmak mümkündür.
Sanırım ''hayır mümkün değildir'' yanıtı, sınıfsızlığı doğrudan devletin varlığı ile ilişkilendirmek nedeniyle ileri sürülüyor. ''Devletin varlığı sınıfları gerektirdiğinden sınıfsızlık da devletsiz bir yapı gerektirir'' şeklinde otomatik bir akıl yürütmeye bağlanıyor ve bu yanıt da bu akıl yürütme nedeniyle ortaya çıkıyor. Kurulan mantık doğru değil. Çünkü günümüzde devlet konusuna ilişkin yetersiz bilgiden kaynaklanıyor; diye düşünüyorum.
Bir kere devlet için ''proletaryanın ihtiyaç duyduğu koşullarda devam edecek-etmeli'' ilkesini dışta tutmamak gerek. ( Engels'in saptaması.) Emperyalist kuşatma varsa, toplum aracısız bir şekilde kendini yönetemiyorsa, köyle kent arasındaki çelişkiler ortadan kalkmamışsa ve üretim komünist bir toplumu ortaya çıkartacak bir bolluk seviyesinde değilse...-sınıfsızlık sağlanmış olsa bile devlet ortadan kalkmaz. Kalkamaz. Devletin ortadan kalkmadığı bir topluma da marksist jargonda komünizm denmez. Ne var ki, tek ülkede komünizm olur mu olmaz mı sorusu sadece sınıfsızlık bağlamında soruluyorsa, buna ''hayır'' yanıtını vermek biraz aceleci ve üzerinde çok düşünülmeden verilmiş bir yanıt olur, gibi geliyor bana.
Biraz daha açıklık getirilebilir bu konuya, şöyle ki, sınıfların varlığı devletin varlığı ile doğrudan ilişkilidir. Devletin ortaya çıkışı artı ürünün ve dolayısıyla sınıfların ortaya çıkışıyla da ilişkili. Ama günümüz (modern) devletin özü de sınıfsallık olmasına rağmen sadece ''bir baskı mekanizması'' olması değildir. Devlet aynı zamanda bir toplumsal yaşamın sürdürülmesi için gerekli olan tarihsel bir araçtır aynı zamanda. Ortadan kalkması, sönümlenmesi için birtakım koşulların gerçekleşmiş olması gerekir. Evet, sınıfların ortadan kaldırılması gerekir ama, daha çok sınıfları ortaya çıkartan koşulların ortadan kaldırılması gerekir. Büyük burjuvaziyi ve küçük burjuvaziyi ortadan kaldırmak ve hatta meta sistemini bile minimal bir hale getirmek kuruculuk döneminin önceliğidir. Ama insanın kendini aracısız yönetebilmesi ve köyle kent arasındaki çelişkilerin sonlandırılması çok daha uzun bir süreç gerektirecektir. Bu yüzden sınıfların salt fiziki varlıklarının sonlandırılması devletsiz bir yapının kurulabilmesi için yeterli değildir ve başka bir deyişle sınıfların fiziki varlığını sonlandırmak devletin sönümlenmesi ve ortadan kalkması anlamına gelmez.
Dolayısıyla tek ülkede sosyalizm (kuruculuk) zordur ama mümkündür. Ve komünist ideolojinin nihai hedefi olan enternasyonal dünya toplumu için de bir zorunlu uğraktır. Ulusal ölçekte bir devrim perspektifine sahip olmadan, bu konuyu içtenlikle savunmadan, bu konuda uygun siyasetler oluşturmadan ve geliştirmeden ''tek ülkede sosyalizm olmaz'' lafazanlığı ve enternasyonalizm zevzeklikleri gerçekte ya bilinçsizce anti-komünizme savrulmak ya da bilinçli bir tercih olarak ulusal ve hatta uluslar arası düzeyde burjuvazinin çıkarlarının yanında yer almaktır.
Konu başlığına bağlanacaksak, bu saptamalar ışığında Stalin'in devrimden sonraki genel doğrultusunun ve siyasi mücadelesinin doğru olduğunun altını çizmek gerekiyor.