SYRIZA ve sol: Seçim zaferi önemli, takip etmek gerekir
Yunanistanda SYRIZAnın seçimlerde kazandığı zafer Türkiyedeki sol siyasi partiler tarafından umutla karşılanırken, Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) Merkez Komitesi Üyesi Metin Çulhaoğlu ve Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, SYRIZA iktidarının sol-sosyalist siyaset açısından ne anlama geldiği konusunda BirGüne değerlendirmelerde bulundu.
Yunanistanda SYRIZAnın seçimlerde kazandığı zafer Türkiyedeki sol siyasi partiler tarafından umutla karşılanırken, Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) Merkez Komitesi Üyesi Metin Çulhaoğlu ve Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat, SYRIZA iktidarının sol-sosyalist siyaset açısından ne anlama geldiği konusunda BirGüne değerlendirmelerde bulundu. İki isim de seçim zaferinin olumlu olduğunu belirtmekle birlikte, mücadelenin sürdürülmesi gerektiği yönündeki fikirlerini dile getirdi. Çulhaoğlu SYRIZAyı beğenmeyen ya da Türkiyeye aynen uyarlamaya çalışan sol yaklaşımları eleştirirken, Polat, SYRIZAyı iktidara taşıyan halk muhalefetine işaret ederek SYRIZAnın bu teveccühü nasıl sürdüreceğine bakmak gerekiyor. Kuşkuyla değil eleştirel bakış açısıyla izlenmesi gerek yorumunu yaptı.
KENARA İTMEK YANLIŞ
SYRIZAnın seçim başarısını her yöne evrilecek açık süreç olarak gördüğünü belirten HTKP MK Üyesi Metin Çulhaoğlu sürecin, SYRIZAya destek verenlerin beklentileri ile SYRIZAnın kendi solundan ortaya çıkacak baskıya göre belli olacağını söyledi. Çulhaoğlu Bizim burada kaçınmamız gereken; bunlar uzlaşmacıdır, şucudur, bucudur, Chaveze benzeyecek diye fal açmak değil. Her tarihsel süreç kendi olasılıklarını beraberinde getirir. Bu nedenle önümüzdeki dönem için karşılıklı etkileşimleri takip etmek gerekiyor. SYRIZAyı bize gitmez diye kenara itmeye karşıyım, birebir buraya uyarlamaya çalışmaya da karşıyım. Yunanistanda oldu bizde tamam olacak diye bir durum yok. İşimiz daha zor diyebilirim. Yunan halkının sol birikimi ile buranın sol birikimi aynı değil dedi.
DESTEK VE ELEŞTİRİ
SYRIZAnın zaferinin Yunanistan halkının, işçi ve emekçilerin neoliberal politikalara karşı itirazının başarısı olduğunu belirten Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Fatih Polat da SYRIZAnın başarısının önemli olduğunu fakat sürecin eleştirel bakış açısıyla takip edilmesi gerektiğini belirtti. Polat, Yunan halkı neoliberal politikalara karşı uzun zaman sokaktaydı. Halkın uzun süre devam eden eyleminin siyasal arayış karşılığı olarak SYRIZA kendini var etmeyi başardı. Sol koalisyon olarak ortaya çıktı. SYRIZAnın bu teveccühü nasıl sürdüreceğine bakmak gerekiyor. Kuşkuyla değil eleştirel bakış açısıyla izlenmesi gerek dedi.
Türkiyede 2001 krizi sonrası halkın sol-demokrat birlik bulamayınca tercihini bugüne kadar devam eden iktidardan yana kullandığını hatırlatan Polat, Haziran Hareketi ve HDP ile SYRIZA benzetmeleri için hem benzer hem ayrışan yönler var. Haziran Hareketinin içinde bulunan bazı kesimler SYRIZAyı desteklerken bazı kesimler daha eleştirel yaklaşıyor. HDP-HDK için de bunu diyebiliriz. Orası da demokrasi ve kimlik eksenli bir politik oluşum olarak dururken SYRIZA daha emek eksenli ve ekonomik taleplere yönelik bir yapı diye konuştu. Kobanede IŞİDın temizlenmesiyle de olumlu rüzgarlar esmeye başladığını ifade eden Polat Türkiyede sağlam bir Haziran geçmişi ve bunun yanında halk hareketi içinde ortaya çıkan Kürt hareketi var. Burada ortaya çıkan imkanları yeni bir seçenek ve alternatif olarak sunmak gerek dedi.
Birgün
Oğuzhan Müftüoğlu: Biz SYRIZA'yız
Radikal koalisyon SYRIZA'nın Yunanistan'daki seçim zaferinin ardından hükümetini kurması Türkiye'de sol çevrelerde de heyecanla karşılandı. Türkiye solunun önder isimlerinden Oğuzhan Müftüoğlu, Yunanistan'daki zaferi "kardeş partimizin zaferi" diyerek tanımladı.
Cumhuriyet gazetesine konuşan Müftüoğlu, Türkiye'de Yunanistan'dan farklı bir iklim olduğunu, daha fazla karamsarlık ortamı bulunduğunu belirterek, "Ama biraz da bu yüzden bizim kardeş partimizin zaferi, Türkiye'de her şeyden önce Haziran Hareketi için yapılmış yüksek sesli bir çağrı olmalı. Çünkü SYRIZA aslında bize göründüğü kadar uzak değil. Bu yüzden şimdi o sözü bir de 'Biz SYRIZA'yız' diye söylemek lazım. Nous Avons SYRIZA" diye konuştu.
AVRUPA'NIN HARAMİLERİ TELAŞLI
Yunanistan'daki gelişmenin "büyük ve heyecan verici" olduğunu vurgulayan Müftüoğlu, "Bu basit ve sıradan bir seçim zaferi değil. Yunanlılar bütün tehdit ve baskılara teslim olmadılar ve nasıl büyük ve onurlu bir halk olduklarını kanıtladılar. Onların başarısının İspanya ve İtalya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkelerinde de yansımaları olacak. Zaten Avrupa'nın haramileri bu yüzden telaşlı" dedi.
Birgün
Devrimci süreç ilerliyor
Alper Taş: Neredeyse SYRIZAnın kazanmasına üzülen bir tutumu anlamak mümkün değil. Bugün Yunanistanda yaşanan bir devrim değil, devrimci süreci ilerleten bir gelişme
CAN UĞUR
ÖDP Eş Genel Başkanı Alper Taş, SYRIZAnın başarısının Birleşik Haziran Hareketinin iddiasını güçlendirdiğini dile getirdi. Taş, Yunanistan seçimlerinin ardından ortaya çıkan tabloyu BirGüne değerlendirdi.
SYRIZAnın iktidara gelişi Türkiye açısından ne anlama geliyor?
SYRIZA başarmanın mümkün olduğunu göstererek ülkemizdeki direnenlere umut veriyor. Alternatif yok söyleminin belirlediği bir dönemin ardından, şimdi kapitalizm karşısında gelişen direnişlerin bir alternatife dönüşme imkanının geliştiğinin en somut göstergesi SYRIZAnın iktidar yürüyüşü oldu.
Türkiyeli devrimcilerin kuşkusuz ki cesaretlendiren bir gelişme. SYRIZA deneyimini yakından izlemek, dayanışma içinde olmak bir yönüyle ondan öğrenmeye çalışmak gerekiyor. Ancak her ülkenin toplumsal-siyasal koşullarının farklılığı içinde buradaki devrimci süreçler açısından SYRIZAnın basitçe modelleştirilmesi de doğru değil.
HAZİRAN'I GÜÇLENDİRİYOR
Birleşik Haziran Hareketi açısından bu durum ne anlam ifade ediyor?
SYRIZA, emekçilerin direnme mücadelesinin ve alternatif arayışının birleşik bir ifadesi olarak gelişti. Birleşik Haziran Hareketi bu anlamda, hem SYRIZA hem Podemos ve başka güncel direnme-isyan hareketlerinin içinden gelişen arayışların bir parçası olarak görülebilir. Elbette Haziran, ülkemiz özgüllüğünde kendine bir yol açmaya çalışıyor. SYRIZA ideolojik-programatik temeldeki ortaklaşmaya dayanarak oluşturulan Parti formunda örgütlenmiş bir birlik. Haziran, ise ideolojik-programatik bir birlik değil bir direnme programı etrafında Hareket olarak örgütlenin bir form. Direniş dinamiklerinin birleşik bir kurucu iradesinin geliştirilmesi noktasında bir arayışın ifadesi olan Haziranda, kendi yolunu açarak bir başka deneyim oluşturacaktır. SYRIZAnın başarısı bu anlamda Haziranın iddiasını güçlendiriyor. Birleşik bir zeminin ve siyasal alternatif inşa etmenin tek formu olarak partinin görülmemesi gerekir, Haziran bu anlamda da SYRIZAdan farklı bir yoldan ilerliyor.
SYRIZAya soldan eleştiriler var bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sol öncelikle Yunanistan halkının, emperyalist-kapitalist tahakkümü reddederek sola yönelen bu iradesinin arkasında durmalıdır. Krizin giderek derinleştiği Avrupada SYRIZA, Podemos vb. yapıların yükselişi faşizm karşısında kurulan bir barikattır aynı zamanda. SYRIZAnın olanakları ile birlikte sınırlılıkları üzerine yapılan tartışmalar elbette ki yapılmalı. Ancak neredeyse SYRIZAnın kazanmasına üzülen bir tutumu anlamak da mümkün değil. SYRIZA, Yunanistanda ve dünyanın pek çok yerinde isyan dalgaları ile başlayan devrimci sürecin bir parçası olarak görülmelidir. Bu bakımdan tüm süreçlerin tarihsel deneyimlerden bildiğimiz yoldan gelişmesini beklemek ya da kendi doğrularımızı mutlaklaştırarak yaşanan gelişmelere bakmak bir tür tarih dışılıktır. Bu yeni devrimci süreç, kuşkusuz kendine has yeni yollardan geçerek kazanarak ve kaybederek ilerleyecektir. SYRIZA, mevcut kuşatma karşısında düzen dışı çözüm yollarını zorlayarak ilerlediği süreçte kaybetse de kazanacaktır. Öte yandan Yunanistanda iktidar gücüne erişen solun güçlü bir örgütlü toplumsal tabanı da vardır. O yüzden SYRIZAnın iktidar olmasından bırakalım başkaları korksun. Bugün Yunanistanda yaşanan bir devrim değil, devrimci bir süreci ilerleten bir gelişme. Olanaklar da burada başlıyor. SYRIZA, emperyalist-kapitalist güçler karşısında bir halk seferberliğine dayanarak düzen dışı çözüm yollarını aradığı oranda etkili olmaya devam ederek, sonuçta kazanacaktır.
AVRUPA ÇÖZÜLÜYOR
SYRIZAnın iktidar Avrupa başta olmak üzere dünya siyasetini nasıl etkiler?
Çözülmüş bir Avrupadan söz ediyoruz. Avrupa krizle birlikte yaşadığı çözülme içinde yeniden yapılanmaya çalışıyor. SYRIZAnın kazanması bu yeniden yapılanmada emekçilerin ve ezilenlerin emeğin Avrupasını yaratma mücadelesine daha büyük kuvvetle katılması anlamına geliyor. İspanyada Podemosun yükselişi de bunu güçlendiriyor. Yani artık Avrupada da dünyada da tek bir dünya yok. Mevcut düzeni sürdürmek isteyen hakim sınıflarla buna karşı direnen ve alternatif arayışında olan bir sol da var. Gelecek artık bu güçlerin mücadeleleri içinde şekillenecek.
Bizim denklemimiz Syrizayı çok aşar
Ender Helvacıoğlu
Son günlerde Yunanistanda iktidarı alan Syriza çok tartışılıyor, Türkiyeye de göndermeler yapılıyor. Öte yandan Yunan komünistlerinin örgütü KKEnin pozisyonu da çok tartışılıyor; eleştiriliyor veya savunuluyor.
Sola yönelişin ürünü olan Syriza iktidarını kutlamak, olası ileri adımlarını arzulamak ve desteklemek gerek. KKEnin de düzeni değiştirmek adına daha müdahil olmasını arzulamak ve desteklemek gerek. Bunun ötesi bizi aşar; Yunan sosyalistlerinin bileceği iştir. Haddimize de değildir.
Ama Syrizanın iktidara yürüyüşünün Türkiyeye yansımalarını tartışmak, analiz etmek ve dersler çıkarmak bizim işimiz.
Hemen Türkiyenin Syrizası kim? tartışmaları ve çeşitli yakıştırmalar başladı. CHPden Türkiye Syrizacılığının başını çekmesini talep edenler mi dersiniz, bu rolü radikal solcu HDPye veya henüz 6 aylık BHHye biçenler mi? CHP-HDP-BHH ittifakının AKP rejimini devireceğini umut edenler mi dersiniz, Taşların demirlisine veya demirsizine Çipras rolü biçenler mi?
Türkiyede Syrizacılık hayallerini bırakalım, ille hayal kuracaksak kendimize özgü hayaller kuralım derim.
Yunanistanın toplam nüfusu taş çatlasa 11 milyon. Bizim sadece İstanbulumuzun nüfusu ise 15 milyon! Yunanistanın tarihi, demografik, coğrafi, sosyolojik, sosyo-ekonomik, kültürel vb. yapısı ve politik gelenekleri ile Türkiyeninki hiç karşılaştırılabilir mi? Türkiye çok başka bir ülke, çok karmaşık bir yapı. Çok büyük bir ölçek.
Türkiyede devrimci bir hareket öyle üç tane seçime girip üçüncüsünde yüzde 40a dayanıp iktidara falan gelemez. Yollar bu kadar açık değil. Açık olsaydı, bunca senedir illa ki aramızdan bazı akıllılar çıkıp bu işi becerirdi; hepimiz budala değiliz ya
Türkiyede devrimci bir hareket iktidara yürümek istiyorsa bir kere Kürt meselesini çözecek (Yunanistanın böyle bir derdi yok). Nasıl çözecek? HDP ile ittifakı savunan bazı romantik devrimci arkadaşlar, sanıyorlar ki Kürt hareketi bazı hataları veya bize benzemez yanları olan bir sol gruptur, ikna edilebilir veya bir orta yol bulunur. Kürt hareketi bir bölge gücüdür, başka bir düzlemdedir. ABDnin, Rusyanın, ABnin, Türkiyenin, İranın, İsrailin, Irakın, Suriyenin devletlerinin ve istihbarat örgütlerinin at oynattığı bir bölgede ince politikalar izleyerek ayakta kalmaya çalışan bir bölge gücü. Doğal lideri İmralıda MİTin, CIAnın ve Türk devletinin yakın denetiminde olan, silahlı gücü ABDnin Ortadoğunun kuzeyinde tek hakim olabildiği bölgede (Kandilde) üslenmiş olan bir ulusal hareket. HDPnin seçim politikası Aponun iki dudağının ucundadır. İttifak yapılır yapılmaz, o ayrı konu; ama kiminle ittifak yapılacağı bilinmeli. Demirtaş liderliğindeki bir sol grup ile ittifak yapmıyorsunuz. Kürt meselesini de işte bu çaptaki bir denklemde müdahil olarak çözmek durumundayız.
Türkiyede Syrizacılığın bir hayal olduğunu bizzat Kürt hareketinin 40 yıllık deneyiminden de çıkarabiliriz. Bunca mücadeleye, gerillaya, silahlı güce, Kürt bölgesindeki yoğun kitlesel tabana karşın, Kürt hareketinin Türkiye ölçeğine gelindiğinde aldığı oy taş çatlasa yüzde 7-8 civarında. Hadi ittire kattıra yüzde 9,8 diyelim, bizden de bir 0,5 gelirse barajı geçecek! Unutulmasın ki bu yüzde 10, en az yüzde 80in kesinkes karşıtlığı pahasına kazanılmıştır. Meselemiz Kürdistanı kurmaksa, verelim o yüzde 0,5u. Ama meselemiz Türkiyede AKPyi devirip iktidara gelmekse, ne yapacağız o yüzde 80i, Yunanistana mı yollayacağız? Demek ki başka siyasal açılımlar ve başka denklemler gerek.
Türkiyede devrimci bir hareket iktidara yürümek istiyorsa Siyasal İslam meselesini de çözecek (Yunanistanda böyle bir dert de yok). Sadece AKPyi kastetmiyorum; o en basiti
Bunun Nakşisi var, Nurcusu var; Cemaati var, Hizbullahı var; El Kaidesi var, IŞİDi var
Yunanistanda milyonlarca çocuk İncil kurslarına mı gidiyor? Yüz binlerce genç papaz-hatip okullarında mı eğitim görüyor? Bizim devrimci iktidar denklemimiz bu bilinmeyeni de çözmek zorunda.
Türkiyenin çok karmaşık bir sosyo-ekonomik yapısı ve rejimi var. Biz de bu rejimi devirip, bu yapıyı değiştirmek istiyoruz, yani devrimciyiz
Bunu yapabilmek için sadece parlamento gücü yetmez. Biliyoruz ki parlamentonun üçte ikisini bile ele geçirsen, üç yıl sonra kendini idam sehpasında bulabilirsin! Kriz dönemlerinde parlamento gücü bir hiçtir Türkiyede.
Türkiyede bir kent gücü olmak yetmez, bu ülkenin kırı da var. Salt bir kır gücü olmak ise hiç yetmez. Büyük kentlerin nispeten aydınlanmış korunaklı bölgelerinde konuşlanmak yetmez, o kentlerin bilumum itin kopuğun, gericinin faşistin at oynattığı varoşları da var, hem de iktidarı belirliyor. Sadece meydan gücü olmak yetmez, o meydanlara çıkan yolların 19 yaşındaki çocukların tekme tokat katledildiği ara sokakları da var. Sadece sokak gücü olmak da yetmez, ülkenin ovaları ve dağları da var. Yani hem kent hem kır, hem merkez hem varoş, hem meydan hem sokak, hem ova hem de dağ gücü olmak gerekiyor; iktidara yürüyeceksek
En sıcak olanları vurguladık, daha çok etken var, yazacak yerimiz yok. Birkaç örnekle Yunanistanla farkımıza dikkat çekmek istedik.
Çok mu karamsar bir tablo çizdik? Hiç de değil. Bu ülkede bir Haziran Ayaklanması yaşandı. Yukarıda özetlediğimiz denklemleri çözebilecek bir halk iradesi ortaya çıktı. Bizim esin kaynağımız budur, Syriza değil. Haziranda kim vardı? Kürt hareketi var mıydı? CHP yönetimi var mıydı? Bu hareketin öne çıkan talepleri, temaları ve sembolleri neydi? Bu büyük kitle hareketinin öncülerini örgütlemek esas işimiz olmalıdır. Ancak böyle bir örgüt ile Türkiyenin denklemlerine müdahale edebiliriz. Manivelamız budur.
Syrizaya bin selam, KKEye saygılar
Biz işimize bakalım