SOL/SOSYALİST TARİHTE BELLEK
Sol/Sosyalist hareketin ilk aranışları: Osmanlı sosyalist Fıkrası: 1910 yılında Hüseyin Hilmi (İştirakçi) ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. Paris şubesinin de kurulduğu bu parti, 1919 yılında Türkiye Sosyalist Fıkrası olarak yeni bir program ortaya koymuştur.
1918 yılında ise Dr. Hasan Rıza ve arkadaşları tarafından Sosyal Demokrat Fırkası kurulmuştur. Türkiye Komünist Partisi, 10 Eylül 1920'de Mustafa Suphi Başkanlığında Bakü'de kuruldu. Henüz emperyalist işgal devam ettiği için, ana faaliyet merkezinin Anadolu'ya taşınmasına karar veren bu toplantı ve I. Kongre, TKP nin gerçek başlangıcı sayılmaktadır.
TKP Merkez Komitesi'nin işgalcilere karşı savaşma talebini Ankara hükümetine iletmeleri üzerine, Mustafa Kemal'in resmi çağrısıyla Anadolu'ya geçen Mustafa Suphi önderliğindeki TKP heyetinin Trabzon açıklarında 28-29 Ocak 1921'de katledilmesi, partiye büyük bir darbe vurdu. 1970'lere kadar yurtiçinde fazla bir etkinliği olmadı. 1958'de Bizim Radyo yurtdışından yayın yapmaya başladı. Bu dönemde yine yurtdışında Yurdun Sesi (1963) ve Yeni Çağ (1964) dergileri yayınlandı. 1960 ile 1970 arası, TKP'nin ülke içindeki kadroları TİP'i desteklediler.
Türkiye İşçi ve Çiftçi Sosyalist Fırkası. Bu parti, Ethem Nejat, Şefik Hüsnü ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. Türkiye solunun önemli bir bölümü; bu partiyi, Türkiye'nin ilk Marksist partisi olarak da kabullendiği bilinmektedir.
Türkiye Komünist Fıkrası ise Mustafa kemal tarafından 1920lerde kurdurulmuştur. Kominterne katılmak için başvurmuştur ama ret edilmiştir. Yine aynı yıllarda Halk İştiraki yun Fırkası kurulmuş ve 1921de feshedilmiştir. Daha sonraları gizli olarak Ankarada kongresini yapmış olan bu parti TKPnin 2. kongresi olarak tarihe geçmiştir.
1930larda Türkiye Cumhuriyet Amele ve Çiftçi Partisinin kurulmuş olduğu da bilinmektedir. 46larda kurulan bir de Türk Sosyal Demokrat Partisi denemesi vardır. Esat Adil ve arkadaşları tarafından kurulan Türk Sosyalist Partisinin Kuruluşundan sonra yine 1946larda Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisinin Dr. Şefik Hüsnü ve arkadaşları tarafından kurulduğu bilinmektedir.
1954lü yıllara gelindiğinde ise, Dr. Hikmet Kıvılcımlı ve arkadaşları Vatan Partisini kurmuşlardır. 1960lara gelindiğinde ise Türkiye Sol/Sosyalist hareketin tarihinde ilk kez sendikacılar tarafından kurulan bir sosyalist partiyi ;Türkiye İşçi Partisini görüyoruz.
Özellikle 1962lerden sonra eski sosyalist kadroların partiye katılımı ve partinin ikinci programının kabul edildiği İzmir kongresinden sonra Türkiye İşçi Partisinin 12 Mart 1971 darbesiyle kapatılmasına kadarki süreçte Türkiye Sol/Sosyalist hareketin tarihinde önemli bir yer bulmuştur. Bir senatör ve 15 millet vekili ile TBMMsinde temsil edilen ilk sosyalist partidir.
1975 yılına gelindiğinde; ikinci Türkiye İşçi Partisi Behice Boran ve arkadaşları tarafından yeniden kurulurken, Ahmet Kaçmaz ve arkadaşları tarafından da Türkiye Sosyalist İşçi Partisi 1974 yılında kurulmuştur.
Mihri Belli ve arkadaşları tarafından 1975 yılında Türkiye Emekçi Partisi kurulurken aynı yıllarda Mehmet Ali Aybar ise Sosyalist Partiyi kurmuştur. Bu parti daha sonraları; Canan Bıçakçı, Uğur Çankoçak döneminde Sosyalist Devrim Partisi adını almıştır.
1978lere gelindiğinde ise Doğu Perincek ve arkadaşları tarafından Türkiye İşçi Köylü Partisi kurulmuştur.
Ferit İlsever ve arkadaşları tarafından ise Sosyalist Parti 1988li yıllarda kurulmuştur.
Bütün bunların dışında, 1968 ve sonrası ortaya çıkan gençlik hareketi zeminindeki yapılanmalar ise kısaca şunlar olmuştur: (kimi dergi çevrelerini dışta tutarsak) Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu, Mahir Çayan ve arkadaşlarının kurduğu Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi,Maocu kesimlerin kurduğu Türkiye İhtilalci İşçi Köylü Partisi ve daha sonraları kurulan TKP-ML/TİKKO, TDKP, Dev Yol, Dev Sol gibi oluşumlar Türkiye solu üzerinde önemli izler bırakmışlardır.
Türkiye Komünist partisi ile Türkiye İşçi Partisinin birleşmeleri sonucunda yasallaşma mücadelesi bir simge olarak ele alındı ve SBP sürecine dahil olunarak ÖDP ile yola devam edildi. Aynı şekilde Dev-Yol da uzun bir tartışma sürecinden sonra Geleceği Birlikte Kuralım Parti Girişimi ile sürece dahil oldu ve BSP ile bir araya gelinerek ÖDP kurulmuş oldu.
Yine SBP ile seçim işbirliği sonrasında BSP kuruluşunda önemli rol oynayan Kurtuluş Hareketini, Türkiye Komünist Emek Partisini atlamadan tarihsel belleğimizi bir kere daha tazeleyelim istedik.
Son olarak yakın tarih ve Geleneksel Solun bir kolu: 1975 yılında kurulan ikinci TİP 1980li yıllara kadar kendi içinde bir çok iç çalkantı geçirdi. Özellikle 1977 yılından sonra iç çelişkiler teorik, ideolojik,siyasal pratikler, parti üyeliği ve örgütsel sorunlar olarak netleşmeye başladı.
1978lere gelindiğinde TKP ile yakınlaşan,Tek parti tek cepheye yönelen parti merkezine karşı, teorik,ideolojik ve siyasal bir tutum takınan kimi partililer, Partinin merkezi yöneticileri tarafından çeşitli gerekçelerle (parti programını savunmalarına rağmen) partiden atıldılar.
Kimi partili ve parti örgütleri ise (örneğin Beykoz İlçe Örgütü yönetimi) partiden topluca istifa ettiler. (1978-79) (TİPin Merkez Yayın Organı ÇARK-BAŞAK ta partiden atıldıkları yazıldı.)
Yalçın küçük ve Metin Çulhaoğlu gibi isimlerin yanı sıra, İkinci TİPten ayrışanların bir bölümü bir araya gelerek Sosyalist İktidar adlı bir siyasal dergi çıkartarak bir kolektif oluşturdular.
Derginin ilk sayısında (1979) Başlarken yazısının son paragrafında şöyle deniliyordu : Türkiyede pek çok kişi Markxtan sonra Markxla birlikte asıl sorunun açıklamak değil, değiştirmek olduğunu kağıt üzerinde okuyup belledi. Belledikten sonra şurada burada tekrarladı. Artık bunun bir anlamı yok. Bunun ötesine geçmek gerekiyor. Öğrenmeden değiştiremeyeceğimizi bileceğiz. Ama değiştirmek için öğreneceğiz. Sosyalist İktidar Dergisi, değiştirmek için öğrenmeyi, değiştirmek için değişmeyi sağlamaya çalışacak diyordu.
Ancak, 12 Eylülle birlikte bu derginin yayını son buldu.
1986dan sonra ise, Sosyalist iktidar kollektivitesi bu kez Gelenek adında yeni bir yayın organıyla, kollektivite olarak Sol/Sosyalist mücadelede yer aldı.
Bilinen Kuruçeşme tartışmalarının sonunda, Gelenek kollektivitesi, Kimi sol/sosyalist çevrelerle sürdürdüğü parti kurma çalışmaları sonuç vermeyince, 1990ların başlarında Gelenek kollektivitesi olarak Sosyalist Türkiye Partisini kurdu.
Bu parti Anayasa Mahkemesi tarafından 1993te kapatılınca, Sosyalist İktidar Partisi adını aldı.
1993lere gelindiğinde sosyalist İktidar Partisi,TİP de yaşananlara ek olarak, daha da temel sorunlar sarmalına girdi, STP ve SİPin kurcuları da olan, SİP Genel Başkanı Ali Önder Öndeş, Siyasi Büro üyesi Uğur Özdemir. Siyasi Büro üyesi ve Ankara İl Başkanı Metin Çulhaoğlu, MYK üyesi ve İstanbul İl Sekreteri İsmail Özkan, MYK üyesi ve Ankara İl Sekreteri İlhan Kamil Turan ile 16sı STP ve 14ü SİP kurucusu, 7si MYK üyesi, 22si SİP ilçe yönetim kurulu üyesi 67 sosyalistin Partiden ayrıldı.
Ayrılma gerekçelerine ve önümüzdeki dönemdeki konumlanışlarına ilişkin bir basın açıklamasında bulundular.
Ayrılanlar, Konum deklarasyonu ile, yürüttükleri mücadeleyi şöyle sıraladılar: Açıklık ve dürüstlük ilkesini oturtmak için parti içi politikalarda dengeler üzerine basarak, denge öbeklerinin ve bireylerin özel duyarlılıkları üzerinden politika yapılmasını önlemek için, Leninist Merkeziyetçiliğin aynı zamanda örgüt içinde demokratik olması ve katılımcılığı içerdiği gerçeğini unutarak, salt kaba bir merkeziyetçiliğe Leninizm adı altında uygulamaya çalışan ve parti üyelerini basit bir icracı gibi gören tarzı partiden uzak tutmak için; Türkiyedeki sosyalist mücadelenin miladını kendileri ile başlatan, tarihsel birikimi ve değerleri küçümseyen mirasın, sahiplenilerek, muhasebesi ve eleştirisi yapılarak değerlendirilmesi gerektiğini unutanlara bu gerçeği hatırlatmak için; Türkiyede has Marksist-Leninistleri kendileri ile sınırlayarak diğer Marksist-Leninistleri küçümseyen anlayışları silmek için; Kişi ya da kliklere bağlanmayı öne çıkaran ve kof bir örgüt fetişizmi yaratarak, sosyalist mücadeleye inançla gelmiş genç yoldaşlarımızı kirleten siyaset tarzını partili mücadeleden uzaklaştırmak için mücadele ettik.
Daha sonra, Sosyalist Politikada Açılım İçin Saptamalar Yönelimler kitapçığını yayınlayan bu kollektivite, gençlere şöyle sesleniyordu: Sosyalist Hareketin Genç Kuşaklarına Sosyalizmin 80 sonrası için konuşulduğunda, sayıca belki az, ama yetenekli, diri ve araştırıcı yeni kazanımlar, siyasal yaşamlarına çoğunlukla çizgi angajmanları ile başlıyorlar. Bu, kaçınılmaz olduğu ölçüde doğrudur da. Çünkü çizgi angajmanı, teorik konum ve kimlik belirlemenin ötesinde, aynı zamanda bir siyasal aktivite kararlılığının da bir göstergesi olmaktadır. Bu genç insanlara yapılabilecek bir kötülük, onları sosyalist hareketin genel dinamiklerinden ancak dolaylı yollardan ve ikinci ellerden haberdar olabilen siyasal kapatmalar haline getirmektir. Bu insanların, olgunlaşmak ve yetkinleşmek için,kendi siyasal bağlanmalarını reddetmeyen bir dışa açıklık kazanmaları, aynı bağlanmaları başka çizgiler karşısında da sınayabilmeleri gerekmektedir. Bütün bunlar, en başta, yeni bir aparatçık ordusu yaratmaktan kaçınmak için zorunludur".
Kitapçığı yayınlayan bu kollektivite, daha sora, Sosyalist mücadele yürüyüşünü Sosyalist Politika adında bir dergi çıkartarak sürdürdü. Sosyalist Politika kollektivitenin yaşadığı iç gerilimler sonucunda, ÖDP içinde yer alış, SEİ deneyimi dahil, 2001de ÖDPnin düzenlediği olağan üstü konferansa sunulan deklarasyondan ve ÖDPden ayrılış süreçleri ayrı bir yazı konusudur.
1 Ekim 2004 İsmail Özkan