Erkan Baş: Türkiye'nin geleceği HAZİRAN'dır
HTKP MK Üyesi ve HAZİRAN Yürütme Kurulu üyesi Erkan Baş, İleri'ye verdiği röportajda Vişnelik toplantılarından bu yana HAZİRAN'ın kat ettiği yolu ve önümüzdeki seçim sürecini değerlendirdi.
(İleri - Haber Merkezi) Halkın Türkiye Komünist Partisi (HTKP) Merkez Komite Üyesi ve Birleşik Haziran Hareketi (HAZİRAN) Yürütme Kurulu Üyesi Erkan Baş, haftalık halk gazetesi İleri'ye verdiği röportajda Vişnelik toplantısından bugüne kadar Birleşik Haziran Hareketi'ni ve geleceğini değerlendirdi.
"KOMŞULUKTAN YOLDAŞLIĞA YÜRÜYORUZ"
Vişnelik sürecinden HAZİRANın kurulmasına, Türkiye meclis toplantısından bugüne kadar Birleşik Haziran Hareketini değerlendirdiğinizde ne görüyorsunuz?
Sorunsuz bir süreç görüyorum dersem yalan söylemiş olurum. Her aşamasında çeşitli zorluklar, sıkıntılar yaşadığımız ancak ilerleyen, gelişen bir süreç gördüğümüzü söyleyebilirim. Geçenlerde okuduğum bir kitapta komşuluk ilişkileri üzerine bir şeyler anlatılıyordu, o sırada aklıma geldi yoldaşlık ile komşuluk arasında belirgin bir fark var. Komşuluk yerleşikliğin başka bir ifadeyle duran insanların bir ilişki biçimidir, yoldaşlık ise birlikte yürümektir. Biz birlikte hareket etmek için hep birlikte çaba harcıyoruz ve bu iyi bir şeydir. Özetle geride kalan döneme baktığımızda yan yana durmaktan birlikte yürümeye, yani komşuluktan yoldaşlığa doğru bir ilerleme görüyorum.
2013 Haziranı sonrası Türkiyede artık yeni bir dönemin başladığını söylüyorduk. Birleşik HAZİRAN tüm eksiklerine rağmen bu sürecin bir ürünü olduğu için önemli. Zaman zaman iç tartışmalarında eskinin izlerinin olmasını da doğal karşılamak lazım, esas olarak bu hareketin Türkiye emekçi sınıflarının bir ihtiyacı olduğunu görerek ve ancak bugünün ihtiyaçlarına yanıt verecek bir politik konum ve tarz ile geleceğe taşınabileceğine güvenmek gerek.
Bir şey daha ekleyeyim, asla kendiliğinden bir gelişim veya doğruyu bulma süreci önermiyorum. Hepimiz biliyoruz, hayatta sadece doğru olan ilerlemiyor. Dolayısıyla her HAZİRANcı kendini aynı zamanda bu hareketi gerçek toplumsallığıyla buluşturma, doğru bir dil ve hareket tarzı tutturması konusunda sorumlu hissetmeli.
"GEZİ BİTTİ DİYENLERE YANIT VERDİK"
HAZİRANın Eğitim Boykotu genel olarak başarıyla gerçekleşti ve bu arada AKP nin tutuklama ve gözdağı hamleleri başladı? AKP, HAZİRANa ne yapmak istiyor?
Boykot Haziran 2013 sonrası Türkiyede solun kendi öz gücüyle başlatıp tüm Türkiyeyi etkileyebildiği en önemli eylemlerden birisi oldu. Her şey bir yana Haziran veya Gezi bitti diyenlere iyi bir yanıt verdiğimizi düşünüyorum. Bunun iktidar cephesinde bir yanıt bulmaması şaşırtıcı olurdu. Bana kalırsa bu tarz operasyonlar esas olarak özneyi hedef almaz, sanırım AKP ne yaparsa yapsın HAZİRANın iddiasından, kararlığından vazgeçmeyeceğini bilecek tecrübeye sahiptir. Esas mesaj HAZİRAN ile yeniden umutları yeşermeye başlayan milyonlara verilmek isteniyor. Ancak bunun da ters tepeceğinden hiç kuşku duymuyorum.
"BEŞİNCİ GÜCÜ YARATMAK İÇİN..."
HAZİRAN hareketinin ısrarla bir seçim ittifakı olmadığını sizde çok sık vurguladınız. Ancak seçim süreci de ülkenin en önemli gündemlerinden biri? Herkesin kafasındaki soruyu biz de size soralım. Haziran seçimlerde ne yapacak?
Açık söylemek gerekirse, pek çok eksiğine rağmen ben bu tartışma sürecinin bile çok değerli olduğunu düşünüyorum. HAZİRANın en önemli iddialarından birisi sıradan insanları siyasetin öznesi kılmaktı. İlk defa binlerce insan, parçası oldukları bir siyasal hareketin seçim de ne yapması gerektiğine dair kafa yoruyor, birlikte tartışıp en doğruyu bulmaya çalışıyor. Eksikleri elbette vardır, bana göre de örneğin tartışmaların yanlış eksenlere çekildiği zamanlar oldu vb, yine de önemli bir deneyim elde ettiğimizi düşünüyorum.
Özel olarak HTKP açısından da şunu söylemek istiyorum. Bizim Birleşik HAZİRAN Hareketi kuruluşu öncesi ifade ettiğimiz Türkiye siyasetinin en önemli eksiği emekçi halkın taleplerini dillendirecek, halkı politik bir özne olarak siyaset alanında temsil edecek bir odak ihtiyacıydı. O dönem bunu AKP, CHP, MHP ve HDPden sonra tüm siyasal alanın 5. gücünü yaratmak gerekir diye ifade etmiştik. Zaman içinde bu düşüncenin, belki istisnaları vardır o nedenle tüm demeyelim, HAZİRANın ağırlık görüşü olduğunu gördük. Seçim politikamızda da buna uygun bir ekseni tanımlamaya çalışıyoruz.
Bu sadece konum deklarasyonu ile olabilecek bir şey değil. Bence somut olarak sandıkta ne yapılacağı kadar önemli olan tartışmaları hızlıca bağlayıp, önümüzdeki dönemi, seçime kadar olan evreyi kast ediyorum, aktif bir biçimde sokaklara çıkarak, Haziran Türkiyesi fikrini milyonlarla buluşturacağımız bir politik faaliyet yürütmektir.
Çok kabaca söylemek gerekirse, halkın geniş kesimlerinin dertlerine, sıkıntılarına, arayışlarına yanıt verecek bir politik faaliyetin yaygın bir karşılık bulması mümkün. Daha önemlisi insanların sadece alkışladığı veya oy verdiği değil, somut olarak sahiplendiği, yeniden ürettiği ve taşıdığı bir politik çerçevenin oluşturulması gerektiğine inanıyoruz.
Kuşkusuz HAZİRANın kuruluşundan bugüne geçen kısa süreyi ve kendi dışımızdaki parametreleri de gözeteceğiz ancak stratejik konumlanışımızda bir değişiklik olmayacaktır. Son derece rahat biçimde HAZİRAN ile birlikte davranacağız derken HAZİRANın alacağı karara kendi katkımızı, bizimle benzer düşünceler taşıyan dostlarımızın katkılarını ve esas olarak HAZİRANın sağlam kuruluş ilkelerini veri alıyoruz. HAZİRANı kendi dışımızda görmemenin rahatlığıdır bu.
Biz şu aşamada herhangi bir tedirginlik duymuyoruz. Bütün bu tartışmalara rağmen HAZİRAN tüm güçleriyle birlikte sorumlu davranacak, ortalamacı olmayan bir ortak yol bulacaktır. Kesin cevaplar vermeye de çok az kaldı. Şu anda meclislerde süren tartışmaların ilk sonuçları bu hafta sonu Yürütme Kurulu toplantısında değerlendirilecek. Oluşan eğilimlere bakıp, 8 Haziran günü daha güçlü bir HAZİRAN için en uygun yolu belirlemeye çalışacağız.
"TÜRKİYE'NİN GELECEĞİ HAZİRAN'DIR"
Haziran hareketi seçim sonrasında ne yapabilir?
Eğer seçim sürecini ilkelerine-hareket tarzına uygun ve verimli geçirebilirse HAZİRAN seçim sonrası çok daha önemli bir konum edinir. Zira seçim sonuçları ne olursa olsun Türkiyedeki sermaye iktidarının emekçi halkın ihtiyaçlarına yanıt verebilecek bir atmosfer yaratabileceğini düşünmüyoruz. AKP eliyle başlayan dönüşüm bir yıkıma neden oldu fakat sağlam bir yeni rejim inşaa edebileceklerine dair hiç bir veri yok. Dolayısıyla ne olursa olsun 8 Haziran günü Bu daha başlangıç, mücadeleye devam diyebileceğimiz bir atmosfer oluşacak. Bu da HAZİRAN için yeni görevler anlamına gelecektir.
Eğer büyük bir hata yapmazsak Türkiyenin geleceği HAZİRANdır.
Son olarak şunu da ekleyeyim diyelim ki çok büyük bir hata yaptık, açıkçası ben bunun bile HAZİRAN fikrini sekteye uğratabileceğine inanmıyorum. Şunu açıkça söylemek isterim, biz başlarken şöyle bir değerlendirme yapmıştık. HAZİRAN kötü olasılık artık eski diyebileceğimiz sol siyaset tarzının son hamlesi olabilir. Bu durumda bir olanak yeterince iyi değerlendirilmemiş olur ancak bu kesinlikle o kesimlerin son hamlesidir. Biz kaldığımız yerden devam ederiz. Ancak daha güçlü olasılık, solun devrimci iddialarını güncelleyebilen kesimlerinin ilk hamlesi olmasıdır. İşte bu gerçekleşirse Türkiye için yeni bir dönem geri dönülmez biçimde açılmış olacak. Özetle; HAZİRAN süper kahramanların keşfi değildi, 2013deki o muhteşem Haziran Direnişi sonrası oluşan yeni Türkiyenin sola verdiği bir görevdi. Dolayısıyla bunun hakkını verenler, bunu anlayıp buna uygun bir dil, uslup ve mücadeleyi geliştirenler yola devam eder. HAZİRANda bunun potansiyeli kesinlikle var. Geri çekmek isteyenlere ise mücadele tarihi müzesinde güzel yerleri ayıracağız.