Elif Çakırın avukatından Kabataş yalanı itirafı: 'Ortada büyük bir kandırmaca vardı!'
Gezi Direnişinde Kabataşta başörtülü bir kadına "üzeri çıplak, deri eldivenli" 50-100 kişilik bir grubun darp ederek sözlü ve fiziksel şiddet uyguladığına dair bir iddiayı gazetesinin manşetine taşıyan, ancak daha sonra olay anıyla ilgili görüntülerin ortaya çıkmasıyla haberinin yalan olduğu anlaşılan Elif Çakırın avukatı Fidel Okan, haberin büyük bir kandırmaca olduğunu itiraf etti.
Okan, kişisel Twitter ve Facebook sayfalarında 'Verdiğiniz zararın farkında mısınız? adıyla yayınladığı metinde Gezi direnişçilerini itibarsızlaştırmak için ortaya atılan ve daha sonra dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan tarafından miting meydanlarında sık sık dile getirilen yalanın nasıl geliştiğini de anlattı.
Bir gazetenin manşetinden verilen ancak tüm Türkiye kamuoyunu şaşkına çeviren olayın o günlerde bir görüntüsü ortaya çıkmamıştı... Görüntüler ortaya çıktığında aslında bir gerçekle karşı karşıya kaldık; Ortada büyük bir kandırmaca vardı ifadelerine yer veren Okan, bu yalanın ortaya çıkmasıyla kendi cenahlarına karşı kullanılmasından da yakındı.
HİKÂYE SÜREKLİ ABARTILARAK ANLATILDI
Okan paylaşımında şu ifadelere yer verdi: Peki olayın aslı neydi? Şöyleydi; Genç kadın Kabataş İskelesi'nde bebeği ile birlikte eşini bekliyordu. O sırada Gezi'ye destek veren bir grup, genç kadının yanından geçerken aralarında bir kaç saniyelik sözlü sataşma olur. Kadın ürker... Bu arada beklediği kocası gecikir. Geldiğinde de kadın, kendisini bekleten sorumsuz kocasına, öfkesini kusarken yaşadığı olayı da bire bin katarak anlatır. Kadının belki de amacı kocasına sorumluluğunu hatırlatmaktır. Olayı duyan koca panik ve tabii ki suçluluk duygusu ile konuyu İlçe Belediye Başkanı olan babasına hikayeyi daha da abartarak anlatır. Ak Partili Belediye Başkanı, kendisine anlatılan ve iki kez abartılmış olan hikayeyi daha da abartarak durumu parti yöneticilerine bildirir. Gezinin sıkıntılı döneminde parti yöneticilerine gerçekmiş gibi aktarılan hikaye basına bildirilir. Hemen kadınla röportaj yapılır. Birbirinden bağımsız olarak üç kez abartılmış bu olay gazete manşetine daha da vurucu cümlelerle geçirilir. Şu gerçek ki; o ana kadar olaya herkes inanmıştır. Olayın gerçek olmadığını sadece gelin bilmektedir. Olayı ilk abartan yalanlarla süsleyen gelindir. Diğerleri ise yalanlara ekleme yapmıştır.
GÖRÜNTÜLER ŞAŞKINLIK YARATTI
Erdoğanın da yaşananların gerçek olduğuna inandırıldığını savunan Okan, metinde ayrıca şunlar aktardı: Kabataşta, Gezicilerle gelin arasında ki sözlü tartışma, tacize, darba, aşağılamaya, insanlık dışı muameleye dönüşmüştür. Hiç kuşku yok ki; Sn. Başbakan da olayın gerçekten bu haliyle yaşandığına inandırılmıştır. Sonradan görüntüler ortaya çıkınca bu olaya inanan herkes dile getirmeseler de büyük bir şaşkınlık yaşamıştır. Bu olaya inandırılan ve tepkisini ortaya koyan dindar muhafazakar kesim toplumun bir bölümü tarafından yalancılıkla hala da suçlanmaktadır.
SÜMEYYE'YE SUİKAST DE DÜZMECE
Okan aynı Kabataş olayında olduğu gibi hükümete yakın üç gazetenin ortaya attığı Sümeyye Erdoğana suikast iddiasının da yalan düzmece olarak değerlendirdi. Bu durumun ortaya çıkması halinde daha da zor durumda kalacaklarını ifade eden Okan,
Sonuca gelirsek bu iki olayı niye birbirine bağladım. Çünkü bir süre sonra Fuat Avni DM haberi de tıpkı Kabataş yalanı gibi karşımıza heyyula gibi dikilecek. Bu kurgu ve düzmece olan haber Paralel Örgütle doğru, objektif ve tamemen somut belge ve bilgilerden hareket eden bizleri çok güç duruma düşürecek. O yüzden çok kaygılıyım ve gerçekten üzgün ve kızgınım. Şimdi değil ama bir süre sonra, bu düzmece haberin nereden çıktığı, kimlerin bu işte parmağı olduğu ve hangi istihabaratçıların başrol oynayıp, kimleri nasıl kandırdığı da ortaya çıkacak dedi.
Birgün
AKP iktidarını yalanlarına, yalanları gerçekmiş gibi sunan medyasına borçlu. Komedi dizisi olabilecek yalanlarını kendi medyasında yayınlayarak kitle üzerinde algı operasyonu yapıyor. Kabataş yalanı, camide içki içtiler yalanı, ergenekon yalanları derken bugüne geldik. Sümeyye Erdoğan'a suikast yalanı yalanlar silsilesinin en üst biçimi.
Kabataş iskelesindeki yalan yalnızca abartmalar sonucu olamaz. Söyledikleri ancak porno sitelerinde sapık fantaziler bölümünde olabilecek ilkelin ilkeli bir bir sapık cinsellik içeriyordu. Gerçeklerle ilgisi olmadığı da açıkça belliydi. Bu yalnız abartmayla olmaz. Yalnız bu sahtekarların hesaba katmadığı birşey daha var. Yalan propaganda da olsa, yalana insanları inandırabilmek için, içinde bir takım akılcı unsurlar barındrıması gerekir. Kitleleri bu denli aptal yerine koymak olur mu?
Sümeyye'ye suikast da inandırıcı değil. RTE'ye suikast deseler inanan olur belki. ÇÜnkü olabilecek birşey. Ama Sümeyye'ye kim, neden suikast yapsın? Sümeyye kim ya? Tarihte siyasi liderlere, özellikle diktatörlere suikast girişimi çok. İçlerinde suikast sonucu ölen de var. Ama hiç birinin çocuğuna suikast yapılmamış. Hitler'in çocuğu yoktur. Ama Mussolini'nin sürü sepet çocuğu var. Hiçbiri suikaste uğramamış. Yani bunlar yalanı üretirken burada da halkı aptal yerine koyuyor.