ABD Kürdistanı Iraktan Ayırmayı Planlıyor- Nikolai Bobkin
Ortadoğu coğrafyası, Amerika Birleşik Devletlerinin (ABD) bölge devletleri rejimlerinde ve Arap devletlerinin mevcut sınırlarında değişiklik yapma politikasından dolayı bir kısır döngüyle karşı karşıya. ABD yönetimi belki de bugün, İsrail eski Başbakanı Golda Meirin 40 yıl önce ifade ettiği görüşleri kendisine şiar ediniyor: Şöyle ki; Bölgede gerçek anlamda devlet vasfını taşıyan İsrail ve Mısır hariç, geriye kalan devletler, doğrusu, sadece devlet olma sıfatıyla bayrak sallayan kabilelerdir diye ifade etmişti.
Yağmalanan Libya bütünlük arz eden devlet olma özelliğini kaybetti. Yemen bölünüyor, Irak ve Suriyenin bütünlüğü tehdit altında. ABD diplomasinin yeni bir ürünü olarak peydahlanan Irak-Şam İslam devleti Örgütü (IŞİD) Büyük Britanyanın egemen olduğu topraklardan daha büyük bir coğrafyayı kontrol edecek şekilde siyaset sahnesine çıktı. IŞİD örgütü, Lübnan ve Ürdün topraklarını da istila etme hazırlıkları yapıyor. Sağladığı kontrol düzenine, daha sonraları, Mekke ve Medine topraklarını da katmayı planlıyor. Bu örgütsel organizasyon, insanlık için, diğer örgütlerden çok daha büyük tehdit haline geldi.
Irak Ordusu ve Kürt Silahlı Güçleri, gelinen bu aşamada, IŞİD örgütü militanları elinden Musulu kurtarmaya hazırlanıyorlar. İki milyonluk nüfusuyla Irakın ikinci büyük kenti Musulu özgür kılma operasyonu, sadece terörizme karşı bir mücadele savaşı olmayıp, aksine, tam teşekküllü, geniş kapsamlı bir savaş operasyonudur. Yalnızca askeri anlamda bir zafer kazanma operasyonu da değil. Irak yönetimi mili bir devlet olma haklarını savunuyor. ABDnin Afganistanı işgal deneyimi bölge için bir uyarı niteliğinde. ABDnin sağladığı silahlarla Sovyetler Birliğine (SSCB) karşı savaşan Afganistan İslamcı Mücahitleri bugün artık Sünni İslamcı gruplardan müteşekkil, Taliban Hareketini teşkil ediyorlar. ABD ve NATO güçlerinin ülkeyi işgal etmeleri üzerinden 13 yıl geçmesine rağmen, Afganistan iç savaşı daha sona ermedi ve Taliban örgütü de iktidara gelecekmiş gibi yoluna devam ediyor. Aynı senaryonun şimdi de Irakta sahneye konulduğu anlaşılıyor. ABDnin Irakta kazanacağına inanlar az olsa da.
ABDnin planladığı askeri operasyon, IŞİD örgütünü yenilgiye uğratma misyonuyla birlikte, üç aşamadan meydana geliyor;
- Taliban mevzilerine havadan saldırı düzenlemek,
- Irak Ordu birliklerine, bağımsızlık mücadelesini veren Kürt Güçlerine ve bazı Sünni aşiretlere eğitim vermek,
- IŞİD örgütü güçlerini, daha sonra, Suriye topraklarından çıkarmak, kampanyanın nihai hedefi
ABD Savunma Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı Pentagona göre bu planın uygulamaya konulabilmesi için üç yıllık bir süreye ihtiyaç var. Obama, 2016da Başkanlık görevinden ayrılacağına göre, seçilecek yeni Başkan bu görevi tamamlayacak. Obama, Başkanlık görev süresi sona ermeden önce, Irakın devlet yapısı bütünlüğü altına bir bomba koyabilir. ABDnin Irak Kürdistanı politikası böylesi bir amacı taşıdığı anlaşılıyor.
İslam devleti örgütüne (IŞİD) karşı üzerinde anlaşmaya varılmış birleşik bir cephe yok. IŞİD örgütü karşıtı güçler; ABDnin oluşturduğu koalisyon, Suriye ve Irak yönetim güçleri ve bir de Irak ve Suriyede mücadele veren Kürt güçleri. Kürtler, cihatçı örgütlerin hiçbir zaman Kürdistanın bağımsızlık düşüncesini ve kurmak istedikleri devletin sınırlarında otonomiyi kabul etmeyeceklerini çok iyi biliyorlar. Kürtler, Kuzey Irak coğrafyasında, formel olarak otonom bir kimlik kazanandılar. Birkaç yıldan beridir, Saddam Hüseyinin 2003te siyasi olarak devrilmesinden bu yana, Bağımsız bir Kürt Devleti var olmaya devam ediyor. ABD yönetimi, oğul George Bushun Başkanlık döneminde, Irakın o zamanki mevcut sınırları korunacak şekilde, Irakın toprak bütünlüğü garantörü olmuştu. Washington, bu noktadan itibaren, Irakın bölünmesi anlamına gelebilecek bir konusuyla pek ilgilenmeyen bir politika izledi. Başkan Obama bölgede gelişen olayları başka bir açıdan dikkate aldı. ABD güçleri, Obamanın Başkalık döneminde Irak topraklarından çekildiler. Ancak, kısa bir süre sonra, müttefik bir yönetim olarak ABDnin angajman taahhütlerinde sapmalar meydana geldi. Washington yönetimi, Şii kesimin liderliği ile Şii hükümetler olan Irak ve İran yönetimleri arasında artmakta olan yakınlaşmayla ilgilenmeye başladı. Çünkü Irak ve İran yönetimleri arasında yakınlaşma perspektifi Washingtonu kaygılandırıyordu. Ve bu arada Washington da, Kürt projesi İranın bölge politikasını baltalayacağını düşünerek, hata yaptı. ABD Başkanı, Kürt kartını oynarken, belki de tam aksine, İranın bölgedeki pozisyonunu güçlendirmiş de oldu. Şayet Irak Kürdistanı bağımsız bir kimlik kazanırsa, Iraktaki Şii Müslümanlar, İrandan destek alarak, İran yönetiminin Iraktaki etkisini artırmaya yol açabilirler.
ABDde siyasi muhalifler Obama yönetimine, Saddam Hüseyin rejiminin devrilmesiyle kazanılan fırsatlar, büyük fonlar tahsis edilerek ve büyük kayıplar verilerek, neden heba edildiği sorusunu soruyorlar. Kürdistana komşu devletler, ABDnin bölgede, parçalı da olsa, Kürdistanı kurma planına itiraz ediyorlar. Arap ülkeleri, Obama yönetiminin izlediği Kürt politikası bölgede ikinci bir İsrail devletinin ortaya çıkmasına yol açacağını düşünüyorlar. Arap Yarımadası monarşi yönetimleri, Peşmerge Güçlerinin İslam devleti örgütü (IŞİD) tehditliyle başa çıkacakları ve Washingtonun sağlayacağı destekle Bağdata yönelebileceklerinden kaygılanıyorlar. Bölgede böylesi bir gelişme olması, Irakın bölünmesiyle sonuçlanır. Arap devletlerinin bu kaygıları elbette bir temele dayanıyor. ABDnin, İslam devleti örgütü (IŞİD) karşıtı senaryo kampanyası bir bütün olarak Irak devletini destekleyici nitelikte değil. ABDnin parça halinde Iraka yardım faaliyeti, Irak coğrafyası dâhilinde üç ayrı grubu hedefliyor: İran yanlısı Şii güçleri, Kürt silahlı güçleri ve Sünni kabileleri. ABD yönetimi, siyasi olarak kendine bağımlık kılmak amacıyla, bu her üç tarafla ayrı ayrı işbirliği yapıyor. Bu hedef doğrultusunda yapılan askeri yardım dengeli olarak hesaplanıyor. Böylesi bir strateji, gelecekte taraflar arasında ölümcül kan davalarının yaşanacağını gösterir nitelikte.
Suudi Arabistan Hanedanlığının, Irakta yaşanan kaos olaylarının Arap Yarımadasına sıçramasını önlemek amacıyla, Irak ile olan sınırında, 1000 km uzunluğunda duvar örmesi boşuna değil. Suudiler IŞID örgütüne karşı yürütülecek savaş koalisyonuna katılma niyetinde de değiller. Dikilen duvar, saldırıların topraklarına düzenlenmesi önünde tahkimat olmasından daha ziyade, göz boyama amacıyla, caydırıcı olma özelliği taşıyan bir gösteri niteliğinde. Yirmi Arap ülkesi birkaç gün önce, ABDnin Bağdata olacak yardım konusunu görüşmek üzere, Suudi Arabistanın Başkenti Riyadda bir araya geldiler. Suudi yönetimi, ABDnin Irakı bu şekilde bölme planına karşı çıkıyor ve Bağımsız Kürdistan fikrine de itiraz ediyor. Riyad yönetimi, Irak Kürdistanının tanınması durumunda, sosyal dengeyi sağlayan terazi kefesini İrana yakın duran Şii Müslümanlar lehine ağırlık basacak şekilde koalisyon bünyesinde bölünme yaratılacağından kaygılanıyor. Bu durumda da, İslam devleti örgütü (IŞİD) savaş açmak üzere iki musibetten birisi olarak gördüğü İran yanlısı Iraka yönelir.
Irak Kürdistanının, ABDnin yardımıyla ortaya çıkmasına Türkiyenin de itirazı olacaktır. Türkiyenin Washingtonla olan ilişkileri son zamanlarda düşük bir seviyede seyrediyor. Daha önce bu kadar kötü bir düzeyde olmamıştı. Kürt sorunu ,Türkiyede, ülkenin içini kemiren, ulusal bir sorundur. Türkiye, Irak ve Suriyede Kürtlere yardım yapılmasına karşı çıkıyor. Bölge coğrafyasına dağılmış Kürtler arasında birliktelik sağlanması konusunu veto etmeye hazır ve Kürt devletinin kurulmasını kesinlikle istemiyor. Suriyeli Kürtler bir süre önce Batı Kürdistanda/Rojavada kendi yönetimlerini kurduklarını ilan ettiler (Suriyenin Kuzey ve Kuzey-Doğu bölgesinde Kürtlerin bulunduğu fiili (de facto) bir otonom bölge). Kürtlerin 16 siyasi partisi, 2012de, Suriyenin Kuzey bölgesini oluşturan coğrafyada kontrol sağlamak üzere, Kürt Ulusal Konseyi şemsiyesi altında bir araya geldiler. Suriye Kürtlerinin en güçlü partisi, Demokratik Birlik Partisi (PYD) Kürt Yüksek Konseyini teşkil etmek üzere Kürt Ulusal Konseyiyle birleşti. Sağlanan bu Birlik, Türkiyede faaliyet gösteren isyancı Kürt grupları, Kürdistan İşçi Partisiyle (PKK) organik ve yakın bağları var. Ankara yönetimi Washingtonun, Kürtlerle ile ilişki kurulurken, Türkiyenin hassasiyetlerini dikkate almasını istiyor. Türkiye, Irakın bölünme ihtimali karşısında, doğabilecek olası yansımaları değerlendirmek üzere görüşme çağrısında bulunuyor.
Florida Eyaleti eski Valisi ve 2016da Başkanlık yarışında muhtemel bir aday Jebb Bush, Küresel konuların görüşüldüğü Chicago Konseyi toplantısında, 2016da yapılacak başkanlık yarışına yönelik, koreografisi iyi düzenlenmiş adaylık süreci için iyi bir adım olduğu görülen konuşması sırasında, ABDnin dış politikada yaşadığı başarısızlıkları eleştirirken, bulunduğunuz her yerde, dünyanın çığırından çıktığını görüyorsunuz şeklinde bir tespitte bulunarak, Obama yönetimini eleştirdi. Obama yönetimi Dış Politikasını eleştirmek, adaylık sürecinde, gündemde olabilecek önemli bir konu. Washington, İslam devleti örgütüyle (IŞİD) mücadele eder bir politika izlerken, bir yandan Irak Kürtlerini destekliyor, diğer bir yandan da, Suriye Kürtlerine sırtını çeviriyor. Washington yönetimi, İran rejimini baltalamak için İran Kürtlerini ve Ankaraya karşı şantaj yapmak amacıyla da Türkiye Kürtlerini kullanmayı istediği anlaşılıyor. ABDnin bu politikasına örnek olarak, İncirlikte bulunan Havva Üssünü, Irak Kürdistanı Başkenti Erbile taşıma konusunu tehdit olarak kullanıyor.
Kaynak : http://www.strategic-culture.org/news/2015/02/24/us-plans-to-separate-kurdistan-from-iraq. html
Çeviren: Nizamettin Karabenk/ozguruniversite.org
ABD Büyük Ortadoğu projesini gerçekleştirme yolunda. Irak'ı parçalamıştı, Suriye'yi fiili olarak parçaladı, şimdi IŞİD'ı yok etme bahanesiyle bölgeye girip yeni sınırlar çizmeye çalışıyor. Ortadoğu'ya emperyalizmin girmesiyle bölgedeki şiddetin en az elli yüz yıl bölgeden uzaklaşmayacağını düşünüyorum. Bu şiddet sadece sınırlarımızın ötesinde olmayacak, ülkemiz de bundan nasibini alacak. AKP'nin sıfır sorun politikası ortadoğunun şiddet bataklığına dönüşmesine neden oldu. Bu günler bana iyi günlerimiz gibi geliyor.
Komşularımızdaki şiddetin Türkiye'ye sıçrayacağı günler yakın. Gamlı baykuş rolünü sahiplenmiyorum, hep birlikte göreceğiz. ABD bölgeyi Suudi Arabistan veya Katar'laştırmadıkça rahat durmayacak. Bölgenin yapısı da buna uygun. BOP bölgeye beyaz güvercinlerle yerleşmeyecek!