aman allah'ım, ulu tanrım, yüce manitu!!! biz neden bunu düşünemedik ki?!?! masaya oturmayıp silah da sıkılmayabileceğini yani. öylece ayakta da durabilirdik pekala...

Tipik bir siradan vatandasin dahi söyleyemeyecegi sacmalik. Demekki sosyalistligi, devrimciligi, solculugu   sirf bazi sahislarin ve Solportalin yazilarini kopyale yapistirdan ibaret zannedersen bazen kendimde bir seyler yazayim derken böyle cakilirsin iste.

Yazar hangi halktan sözediyor ve nereden bu yargıya varmış belli değil. Şu yazdıklarına bakıldığında ise, BHH'nin yürütme kurulunda bulunan bu arkadaşın BHH'nin ne amaçla ortaya çıkarılmaya çalışıldığını da içselleştirememiş olduğu anlaşılıyor. BHH sol bir seçenek, sol bir cephe oluşturma amacıyla yola çıktığını unutmuşa benziyor. Açıklamalarına bakılırsa sanki bu ülkede sadece kürt sorunu var! Bu koşullanmışlıktan da bir türlü kurtulamıyoruz. Kürt sorunu bu ülkenin en önemli sorunu, tamam da, tek sorunu değil ki! Lice'de Medeni Yıldırım öldürüldü, bu faşist sistem SOMA'da da 301 işçimizi toprağa gömdü! Sol perspektif denilen şeyin merkezine kürt sorunu oturtulacaksa, o zaman BHH'ye gerek yok. Zaten HDK var, gider orada siyaset yapar. Bu kafanın yıllardır solu teslim aldığını ve yerinden bir milim oynatamadığını görüyoruz. Kuyrukçu siyaset tarzının sosyalist sola bir yararı olsaydı, EMEP alır başını giderdi. Olmadığı ortada! Sosyalist sol bu kafanın egemenliğinden   kurtulmalı artık. Bu kafa ülkede kürt ve türk milliyetçiliğini egemen hale getirmekten ve siyaseti iki milliyetçilik arasındaki çekişmeye indirgemekten başka bir işe yaramıyor.

Sosyalist solun bağımsız siyasetinden yana olunmayacaksa BHH'ye de ihtiyaç yok!

Silahlar klavye gibi her markette sebil niyetine satılıyor mu? Silahları sen ver de solcular da savaşa gitsin. Silahlar nerede satılıyor, kaça satılıyor, bunu açıklasan ya. Senin emperyalist ülkeler ve onların silah tekelleri solcuların silahlanmasına izin verecek mi dersin?

Ben Yura'ya sordum; ama ondan önce atlamış bay Yorum. Ama sanırım heyecandan, nasıl anlaması gerektiğini anlayamamış. Yanlış anlayıp saçma bir cevap vermiş.

Mesajını birkaç kez okuduktan sonra ne demek istediğini anlamaya çalışmamam gerektiğini anladım.

Forumlarda kollektif tartışma olur, burada sevgilinize aşk mektubu yazmıyorsunuz.

Burada sen silahtan anlamazsın, klavyeden anlarsın demeye getirdiniz. Kurşun sesi filan diye de edebiyat yapıyorsunuz.

Siz kurşun sesini yüceltince de, ben de silah konusunda birkaç soru sordum. Öyle atmasyondan silah propagandası yaparsanız, yanıtını da vermeniz gerekir. Tabii her zaman olduğu gibi yanıt vermek işinize gelmediğinden, yine işi kişiselliğe dökmüşsünüz.

Kürt hareketinin görüş açısından bakmayı alışkanlık haline getirmişsiniz. Yanlız değilsin bu konuda. AKP ile masaya oturarak geçtiğimiz dönemdeki bütün seçimlerde Türkiye'ye barış, kürt halkına özgürlük gelecek paranoyası yarattınız. AKP de bunu kullanarak seçimleri kazandı. Şimdi de aynı şeyi savunuyorsunuz,   AKP'nin inandırıcılığı kalmazmış. Politikayı anlamak bu kadar zor muymuş. O kadar anlıyorsunuz ki, AKP'yi barış isteyen parti haline getirdiniz. Polis kanunu da zaten AKP barış istediği için çıkıyor di mi? AKP'ye yine seçim kazandırmak için her türlü manevrayı yapıyorsunuz, aonra da gelmiş, bize oy verin AKP'yi geriletelim diyorsunuz. AKP'nin kürt hareketinin ikinci partisi, ikinci manevra sahası olduğunu görün önce. Barajı geçemeyeceğini bile bile seçime girenler önce bu vebalin altından nasıl kalkacağını düşünsünler, sola akıl vermeye çalışmasınlar.

Tabii ki yazabilirsin de, söyleneni doğru anlayıp da yazsan daha iyi olur. Benim Yura'ya aşk mektubu yazmadığımı neyse ki anlamışsın ama şiddeti övmediğimi, kurşun sesini yüceltmediğimi anlamamışsın. Doğrusu "silah propagandası" yaptığımı nereden çıkardığını da ben anlayamadım.

Tam tersine, silahların susmasını olumlu buluyorum. Sırf hükumetin eli güçlenecek diye PKK'nin böyle bir karar alacak olmasından büyük bir memnuniyetsizlik duyan Mehmet Altan ve Nuray Mert gibilerine ise "madem öyle buyrun siz gidip savaşın" diyorum.

Yura da "faşizmle özgürlük pazarlığı yapılır mı?" diye sorduğu için, ona önce "Kürd hareketinin kimlerle "özgürlük pazarlığı" yapmalarını münasip bulurdun ve hangi hakla?.." dedikten sonra bir de "Silahlar yeniden konuşmaya başlarsa ilk sen mi gideceksin savaşa? Kurşun sesleri klavye şakırtısına benzemez ama..." diye ekleme gereği hissettim.

"Pazarlık" da, anlaşma da "demokratlarla" değil, "faşizmle" veya savaştığınız tarafdakilerle yapılır. Savaşan silahlı bir güce kalkıp da "sen biraz daha bekle, önce demokrat bir hükumet gelsin, onunla anlaşırsın veya pazarlık yaparsın" denebilir mi?

Böyle diyenlere, "Silahlar yeniden konuşmaya başlarsa ilk sen mi gideceksin savaşa? Kurşun sesleri klavye şakırtısına benzemez ama..." demek gerekmez mi?

Şimdi anladın mı ne dediğimi? Bak, tane tane anlattım, açıkladım.

Bundan sonra iyice anladığına emin olmadan önce iyice bir düşün, tekrar oku, sonra cevap ver. Hatta önce "ben bunu şöyle şöyle anladım; doğru anlamış mıyım?" diye özel mesajla sor; ondan sonra cevap ver.