Berkin Elvan ölüm yıldönümünde anılıyor
Gezi direnişinde İstanbul Okmeydanında ekmek almak için evden çıktığı sırada polisin attığı gaz fişeğiyle başından vurulan ve 269 gün komada direndikten sonra 15 yaşında yaşama veda eden Berkin Elvan, ölüm yıldönümü 11 Martta Türkiyenin dört bir yanındaki eylemlerle anılacak.
İstanbul'daki eylem, Birleşik Haziran Hareketi'nin çağrısıyla ve Berkin Elvan Ölümsüzdür sloganıyla Kadıköy'de saat 19.30da Süreyya Operası önünde gerçekleştirilecek. Burada Berkin için yürüyüş yapılacak.
Öte yandan aralarında Tarık Akan, Zuhal Olcay ve Levent Üzümcünün de bulunduğu ve yandaş medya tarafından hedef gösterilen Sanat Meclisi de 11 Martta Berkin İçin, Adalet İçin Hayatı Durdur çağrısı yaptı. Sanatçıların yer aldığı videoda, Ben Berkin Elvan
Rahat uyuyor musunuz? Katilim nerede? denilirken, dönemin başbakanı Tayyip Erdoğanın, Polise talimatı ben verdim sözleri de hatırlatıldı.
Berkin için Yunanistan'da da bir anma etkinliği düzenlenecek. Anma töreni yedi yıl önce bir protesto gösterisinde vurularak öldürülen Aleksis Grigoropoulos'un vurulduğu yerde yapılacak.
Berkinin ailesi İçişleri Bakanlığından tazminat talebinde bulundu
Haziran Berkin Elvan'ı anıyor
Komünist Parti İstanbul İl örgütünden yapılan açıklamada bu akşam saat 19.30'da bütün İstanbullular birinci ölüm yıl dönümünde Berkin Elvan'ı anma yürüyüşüne çağrıldı.
Birleşik Haziran Hareketi'nin buluşması Kadıköy Bahariye Caddesi'ndeki Süreyya Operası'nın önünde.
Komünist Partililer saat 19.00'da Altıyol'dan buluşma noktasına topluca yürüyecekler.
Kadıköy'de Berkin yürüyüşü
Kadıköy'de Birleşik Haziran Hareketi tarafından düzenlenen Berkin Elvan'ı anma yürüyüşü başladı.
Güncelleme 20:10
Basın açıklaması okundu. Açıklamada bir katliamla karşı karşıya olunduğu belirtilerek Ali Ismail, Berkin Elvan ve niceleri bu devlet terörünün kurbanı olduğu belirtildi. "AKP çocuklarımızın hesabını verene kadar sokakta olmaya devam edeceğiz" denilen açıklama sonunda "Berkin Elvan ölümsüzdür" sloganı atıldı. Eylem açıklamadan sonra sona erdi.
Güncelleme 20:00
Berkin Elvan için yürüyüş yapan HAZİRAN üyeleri Kadıköy Rıhtım Caddesi'ne ulaştı. Basın açıklaması okunacak.
(İleri - Rıfat Doğan)
Haziran Direnişi'nde polisin attığı gaz fişeğiyle hayatını kaybeden Berkin Elvan'ın ölümünün birinci yılında Birleşik Haziran Hareketi (HAZİRAN) Kadıköy'de eylem yapıyor.
HAZİRAN'ın çağrısıyla binlerce kişi Bahariye'deki Süreyya Operası önünde toplandı ve yürüyüşe başladı.
Yürüyüşün en önünde "Katilini tanıyoruz Berkin Elvan ölümsüzdür" pankartı taşınıyor. Yürüyüşte sık sık "On beşinde bir fidan Berkin Elvan" sloganı atılıyor.
Annelere çocuklarının heykelini sevdiren ülke- Erkan Baş
16 Haziran 2013 çoğumuz için sıradan bir Pazar günüydü ve Okmeydanı'ndaki evinden çıktıktan kısa süre sonra polislerin başından vurduğu Berkin o sırada henüz 14 yaşındaydı.
Uçurtma uçuran, top oynarken Beşiktaş A Takımındaymış gibi ciddiye alan, her zeki yaşıtı gibi haylazlık yapan bir çocuktu polisin hedef alarak vurduğu... Vurulduktan sonra 269 gün süren büyük bir direnişle yaşama tutunan Berkinin gücü tükendi sonunda. Henüz 15 yaşındayken 11 Mart 2014 günü "Umudun Çocuğu" oldu kod adı. Kara talihli ülkenin en kocaman çocuklarından birisi olarak yüreklerdeki yerini aldı.
O artık hep 15 yaşında.
Güneşin etrafında bir tur döndü Dünya...
Berkin'siz geçirdik 1 yılı...
Katilleri ellerini kollarını sallayarak sokaklarda geziniyor. Henüz göstermelik bir davası bile başlamayan, failleri belli bir cinayetle ayrıldığımız Berkin gideli tam 1 yıl oldu.
11 Mart günü siyaset, örgüt, taktik veya strateji üzerine yazamayacağım.
Aslına bakarsanız, bunlar üzerine düşünmek, tartışmak, kavga etmek hele bundan keyif almak insana hiç yakışmıyor. İnsanın insan gibi yaşayabileceği bir dünya kurma mücadelesi için zorunlu uğraşılar olmanın ötesinde bir anlamı olmamalı siyasetin de örgütün de, taktiklerin veya stratejinin de...
Başlıktaki sözcükleri sevgili Barış Atayın sosyal medya paylaşımından aldım. İki de fotoğraf karesi vardı yanında bu satırın, birisi Ali İsmailin heykelinin yanında Emel Ana, diğeri Berkinin heykelinin yanında Gülsüm Elvan....
İşte böyle bir ülkede yaşamayı kabullenmediğimiz için devrimciyiz diyerek noktayı koyabiliriz aslında.
Üzülerek yazıyorum, ülkemizde devrimciliğin yerini ağırlıkla siyasetçiliğin, politikacılığın aldığı bir evreden geçiyoruz. Bu Türkiye solunun yaşadığı bir erozyonun sonucudur ve böylesi bir zeminde debelenmenin anlamı yoktur. Bu zemini değişmez kabul edenlerle, oyunu bu sahada ve belirlenmiş kurallara göre oynayanlarla varacağımız bir yer olduğuna hiç inanmıyorum.
Onlar kendi yoluna gitmeli, biz de bildiğimiz inandığımız yolda yürümeye çalışmalıyız.
Bir kez de Berkin için soralım: Neden devrimciyiz?
Devrimciliği seçen insanların çok büyük bir bölümü bir süre sonra, politika denilen o pislik çukuruna çekilmek isteniyor, hatta bazen neden devrimci olduklarını unutarak yaşamak ve dövüşmek zorunda kalıyorlar. Buna izin vermemekle, teslim olmamakla başlayabiliriz. Esas amacın insan olduğunu unutan bir sosyalist siyaset olamaz. Devrimcilik, insan için, insanlığı ileri taşımak, mutlu etmek icin yapılır.
Berkinin ölüm yıldönümünde hepimiz bunun üzerine bir kez daha düşünmeliyiz.
Bizim kavgamız bir yıl önce aramızdan ayrılan, artık hepimizin evladı, kardeşi olan Berkinler özgürce uçurtmalarını uçursunlar, tüm yaşıtlarıyla eşit haklara sahip olarak barış içinde kardeşçe yaşayacakları bir ülkede büyüsünler, yaşasınlar ve mutlu olsunlar diye verilen bir kavgadır.
Bakmayın ara sıra soğuk soğuk analizler yaptığımıza, taktik-strateji tartışmasıyla birbirimizi yediğimize, esas meselemiz bu kadar basittir aslında. Ara ara kızıyor, öfkeleniyorsak bir an önce o günler gelsin, tek bir canımızın tırnağına bir zarar gelmesin diyedir.
Gerisi de hikayedir...
Berkinle dertleşelim bugün...
O kapkara ama ışıl ışıl gözleri hep üzerimizde olması gereken, küçücük bedeniyle hepimize öğretmenlik yaparak aramızdan ayrılan Berkin aramızdan ayrılalı tam bir yıl olmuş.
Bu ülkenin tüm devrimcileri, bugün her şeyi boş vermeliyiz.
Hepimizin kişisel veya toplumsal, siyasal veya örgütsel bir dünya derdimiz olabilir, hepsini atalım bir kenara...
Kendimize, sevdiklerimize, ülkemize, insanlığa faydalı olmak için bugün sadece ama sadece Berkini düşünelim.
Berkinsiz geçen bir yılı, bu bir yıl boyunca Berkinler için yaptıklarımızı ve yapamadıklarınızı düşündüğümüzde hem hayatlarımızın akışını, hem de ülkemizin, hatta Dünyanın gidişatını değiştirebiliriz.
Berkinle dertleşelim bugün...
Hiç olmazsa 10-15 saatimizi onu anlamaya ve geride kalan bir yıl içinde yaptıklarımızı, yapamadıklarınızı, sevinçlerimizi ve hüzünlerimizi ona anlatmaya çalışalım.
Berkinin yüzüne bakarak, sen yoktun ama biz senin yokluğunda geçen zamanı, gittiğin gün verdiğimiz sözleri hayata geçirmek için, kardeşlerin özgür bir ülkede yaşasın diye kavga ederek geçirdik diyebilecek miyiz?
Bugün Berkin ile baş başa kalıp, bunu soralım kendimize.
Bunu yapalım ki, yarın öbür gün tekrar göz göze geldiğimizde, Berkin ile tekrar konuştuğumuzda yüzümüz kızarmasın, başımızı öne eğip yere bakmak zorunda kalmayalım.
O güzel kara gözlere bakacak cesaretimiz olsun.
Gittiğimiz bir toplantıda, eylemde veya sokakta yürürken anasını-babasını gördüğümüzde yerin dibine girmeyelim, kollarına girip beraber yürüyecek gücümüz olsun.
Katilleri de unutmayalım!
Bu yazıyı yazdığım masanın karşısına bir Kaç-AK Saray fotoğrafı yerleştirdik, bakış yönümüze göre sağ tarafa. Solda ise 15 yıl önce bir faşistin kahpe kurşunlarıyla aramızdan ayrılan Hüseyin Dumanın fotoğrafının yanına kardeşiymiş gibi görünsün diye özenle yerleştirdiğimiz Berkinimizin küçük bir fotoğrafı var.
Duvardaki iki taraftan sadece birisi kazanabilir.
Lafı dolandırmanın, eveleyip gevelemenin anlamı yok, bu ülkede Kaç-AK Saraylar yükseldikçe Berkinler ölecek.
Berkinleri yaşatmak istiyorsak Kaç-AK Sarayı yıkarak yeni bir yaşamı kurmaya başlayacağız.
Türkiye ya Bilallerin ülkesi olur ya Berkinlerin, arası yoktur bunun.
Annesinin onu anlatırken kurduğu minicik bir cümle var aklımda; Berkin ekmeğini de misketini de paylaşırdı. Bana sorarsanız bu bile katillerin Berkini öldürmesi için yeterliymiş, bizim içinse onu sonsuza kadar yaşatmak için
Sakın unutmayın kardeşler, Recep Tayyip Erdoğan öldürdü onu
Emri ben verdim diyen, polisin destan yazdığını söyleyen, onlara ikramiye dağıtan Recep Tayyip Erdoğan.
Bu bezirgan saltanatı, bu zulüm sürsün diye öldürüldü Berkin ve biz o gün unuttuk artık bağışlamayı...
Hüzünle, aşkla ama daha çok her geçen gün artan öfkemizle anıyoruz güzel kardeşimizi
.
Henüz doğmamış oğullarımızın, kızlarımızın, gelecekteki torunlarımızın gurur duyacağı Berkin isimli bir kardeşleri var artık.
Anısı önünde saygıyla eğiliyor, hesabını soracağımıza söz veriyoruz.
Haziranın gençleri...
Nurettin Abacıoğlu
En genci Berkindi...
Haziranın en uzun koşusunu yaptı; en çocuksu yaşında...
***
Bir gün önce sokakta koşarken...
Elinde uçurtması
Kalın çizgi kaşlarının altından
Hayata gülerek bakarken...
O gün...
Sabahın seheriydi, Haziranın 16 sı günlerden...
Elinde bir somun ekmek eve dönerken...
Bir puşt zulasında...
Köşe başında...
Nasıl da hizalanmıştı gez, göz, arpacık birbiri ardına...
***
Sonra alev topu fırladı namludan...
Artık o havayı yararak uçan ve saniyenin kimbilir hangi ondalıklı kesrinde...
Alnına dökülmüş bir tutam perçemi, kendi kan kızılına boyayan
Gaz kapsülü...
Ah!.. başına isabet etmedi...
Çünkü hedeften milim şaşmayan bu kara beceri
Bilerek ve isteyerek sıktı onu on beş metreden...
Mıhlayarak başına Berkinin; en derinden...
***
Önce...
Bir ceylan gibi sendeledi...
Yoksa, rüya olmalı diye mi düşündü o sırada...
Ya da acının yalaza vurmayan o ilk soğuğunda...
Uf deyip, doğrulmaya mı çalıştı...
Dermanının ve canının çekildiği sırada...
Sonra soluğu hafifledi...
Haziran güneşinin mavi aydınlığı yavaştan soluklaştı...
Ne ki bu böyle
Sanki gün doluyor...
Etraf giderek koyulaştı...
Üşümek geçti içinden...
Serin miydi ne?
Sessizce düştü yere...
Göğsüne bastırarak ekmeği
Düşmesin diye yere...
Gözleri karardı...
Anacığım! diye geçirdi belki aklından;
Bekle mutlaka geleceğim...
Kanı çekilirken damarından...
***
Oysa daha bir kaç gün önce...
Yaşına ve ince ufak bedenine bakmaksızın...
Yerini almış,
O da
Ethem Abisine yanmış,
Yasını akın var güneşe akın diye bağırmıştı...
Yürüyüş kolunda...
***
Sonra da
O gün ilk defa...
Gaz kapsüllerinin iz bırakarak ardında, havada nasıl da kavis çizip,
İnsan arasına düştüğünü
Yoksa görmüşmüydü?
Genzi yanıp, soluksuz kaldığında...
***
269 gün direndi...
Direnişe başladığında ondördündeydi...
Devran döndü...
Yeni yıl geldi...
Dayandı Martın 11'ine,
O artık onbeşinde bir delikanlı...
Geriye
Genç bir oğulun,
Bir Haziran devrimcisinin adı kaldı...
***
Berkin, Haziran gençleriyle beraber...
Şimdi Ethemin, Mehmetin, Abdocanın, Ali İsmailin omuz başında...
Ahmetle, Hasan Feritle, Medeniyle kol kola...
***
Onlardan ve Berkinin gidişinden bu yana...
Dünya kendi ekseni etrafında tam 14.6 milyon kilometre mesafe tüketti...
Haziranın güneşini sorarsanız...
O da orada, tepemizde kendi ekseninde asılı dönerken...
Berkinin gidişinden bu yana tam da 613.2 milyon kilometrelik yol geçti...
Orion kolunda döndüğümüz Samanyolu Galaksisi ise
Önceki yıla göre, uzayda 8.3 milyar kilometre yol kat ettiğine göre...
Şöyle bir hesapla, gaz kapsülü kafasına çarpıp...
Yani Berkin ışık olduğundan bu yana...
Yaklaşık beş yüz milyonluk bir mesafe içinde
Yer değiştirmiş bulunuyoruz,
Küçücük gezegenimiz dünyayla beraber kozmozun derinliklerinde...
***
O güzel gençler şimdi bayraklarıdır, Birleşik Haziranın...
Birleşik Haziran...
Türkiyenin güneşli yarınlarının
Yeni toplumsal gerçekliğidir...
Yola çıkışın bu kavşağında...
Ve Haziran gençliğinin, devrimi isteyen şafağında...
***
Bir 11 Martın ardından...
Başkaca bir şey yazmak, gelmedi...
Hem içimden, hem de geçmedi aklımda...
Uçurtmayı vurdular-Barış Atay
Tamı tamına 1 yıl oldu, devlet eliyle katledilmiş bir uçurtma düşeli al kan içinde ve katilleri hâlâ gezmekte. Uçurtma avcısı dolu bu ülke.
Uçurtmayı vurdular... 269 gün süzüldü rüzgarda ve düştü bir sabah ansızın. Gözümüzde yaşlar, yüreğimiz deli gibi çarparak, gözümüzü ayırmadan baktık ama gücümüz yetmedi tekrar uçurmaya. Tam 1 yıl oldu. Tamı tamamına 1 yıl oldu, devlet eliyle katledilmiş bir uçurtma düşeli al kan içinde ve katilleri hala gezmekte. Uçurtma avcısı dolu bu ülke. Rüzgarı yüzünde hissedenlere, yaşama sevinci taşıyanlara düşman olanlarla dolu. Emri vereninden uygulayanına, uygulayanları alkışlayanlarından koruyanlara kadar bir olup korktular, 14 yaşında, kara gözlü kara kaşlı bir çocuktan ve vurdular bir köşe başında. Tam 1 yıl oldu. Terörist dediler, cebinde patlayıcı vardı dediler, elinde sapan vardı dediler, annesini yuhalattılar mitinglerde... 14 yaşında kara gözlü kara kaşlı bir çocuk, devletin en büyük korkusu oldu, ne yapacaklarını bilemediler. Bir ekmek kaldı geriye, eve bir türlü götüremediği. Bir ekmek kaldı geriye artık kahvaltıda boğazlardan geçmeyen.
Tam 1 yıl oldu Berkin... Sensiz koca bir yıl... Onlarca Berkin doğdu bir yılda... Onlarca çocuğun ilk oyuncağı bir uçurtma oldu, yükseltsinler diye rüzgarda... Onlarca, yüzlerce, binlerce, milyonlarca Berkin olduk, uçurtmaları vuranlara karşı meydanlarda... Sen bir yaş büyüdün bir ülke büyüdü Berkin... Sen 16 kiloya düştün, bir ülke ağırlığının altında kaldı Berkin... Sen yumdun gözlerini, bir ülke artık gözlerini açsın diye uğraşıyoruz Berkin...
Tam 1 yıl oldu Berkin... Milyonlar uğurladı seni ve tam 1 yıl sonra yine meydanlarda, uçurtmaların katillerine başkaldırdılar, dövüştüler ve andılar seni haykırarak. Haykırarak; Umudun çocuğu Berkin Elvan, Berkin Elvan 15inde bir fidan diye... Ah kardeşim; burası uçurtmaların vurulduğu bir ülke... Burası; her şeye rağmen özgür hisseden çocukların, sokak ortalarında katledildiği bir ülke. Burası; işledikleri cinayetlere rağmen bir damla utanması olmayanların sokakta gezdiği bir ülke... Fakat üzülme! Onlara ait değil bu ülke... Burası; umudun çocuklarının ülkesi. Senin ülken Berkin... Bundan sora gelen/gelecek Berkinlerin özgürce koşacağı ve uçurtmalarının süzüleceği ülke...
O gün gelecek Berkin... Bu ülkede kahvaltı masasına ekmek getirmek için çıkan çocuklar, geçmez acıların değil, büyük mutlulukların parçası olacaklar... O gün gelecek Berkinim... Uçurtmalar vurulmasın, düşmesin diye, milyonların birbirine omuz verdiği günler yaşanacak... O gün gelecek Berkin Elvan... Sana söz o gün gelecek ve...
-Niye uçmuyor? diye sorarlarsa,
-Uçar bir gün demeyeceğiz artık...
-Korkma,uçuyor ve uçmaya devam edecek diyeceğiz, sana söz...
Berkin Elvan'ın vasiyeti- Kurtuluş Kılçer
Ölümünün üzerinden 1 yıl geçen Berkin Elvanın bize bıraktığı özel bir vasiyet var. Bu vasiyet, elbette ki, Berkin tarafından kaleme alınmadı, Berkinin kişisel beklenti ve yaklaşımlarıyla ilgisi yok.
Emri Recep Tayyip Erdoğan tarafından verilen polis saldırısı sonucu yaşamını yitiren Berkin Elvan ve 8 gencimizin ortak vasiyetidir bu.
İnsanca yaşanacak bir ülke vasiyeti.
8 gencimiz boşuna ölmedi, onlar büyük değerlerin uğruna sokağa çıktılar, azgın bir iktidarın emriyle saldırıya geçen polislerin kahpe kapsüllerinin kurbanı oldular.
Berkin Elvan boşa ölmedi, eğer bu mücadeleyi başarıya taşıyamazsak o zaman hep birlikte yas tutalım.
Bugün Berkinlerin yasını tutmaktan öte daha büyük bir mücadeleyi hakkıyla vermemiz lazım. İnsanca yaşanacak bir ülkenin, eşitlikçi bir düzenin...
AKP rejimi, ülkeyi boğum boğum karanlığı sürükledi. Gericilik toplumu her yanıyla kuşattı, yaşam alanlarına müdahale etti, kendi kafasında pas tutmuş bir düşünceyi toplumun bütününe dayatırken kimsenin gözünü yaşına bakmadı. Bugün de bakmıyor.
AKP rejimi, sadece kendi ülkesindeki insanları öldürmedi. Yanı başımızdaki Suriyede on binlerce insanın ölümüne neden olan dinci katilleri Suriyeye yollayarak, destekleyerek, silah vererek bu ölümlerin ortağı oldu.
Hem de ABD, İsrail, Suudi Arabistan gibi gerici kralcı rejimlerle işbirliği yaparak.
Hak, hukuk, adalet AKP ile ayaklar altına alındı.
Yolsuzluk, hırsızlık, yağma AKP ile tavan yaptı.
Çünkü AKP gericiydi, işbirlikçiydi ve emek düşmanıydı. Çünkü AKP gökten inmedi, yerden bitmedi, bizzat AKPden önce de sonra da sürecek olan bu lanet ücretli kölelik düzeninin, sermaye iktidarının, emperyalist sistemin doğrudan sonucu ve meşru çocuğuydu.
AKPye kızalım, AKPye vuralım, AKPden hesap soralım!
Ancak yetmez. Yeni AKPler, başka AKPler, benzer AKPler niye gelmesin ki? Bugün Berkinleri katleden bir düzenin suçlarını AKPye atarak kendimizi kurtarırsak yazıklar olsun bize. Yarın benzer biçimde başka gençlerin yaşamları da gidecekse eğer, gericiliğin, işbirlikçiliğin, insan ve emek düşmanlığının kaynağını iyi görmemiz gerekir.
Yarın AKP gidebilir, Tayyip Erdoğan koltuğundan olabilir, AKP kadroları banka hesaplarındaki paralarıyla yeni bir yaşam kurarlar. Berkinler'in hesabı, AKPnin gidip gitmesinden ibaret sayılabilir mi?
Berkinler, AKP iktidarında temsil edilen bir zihniyetin sonucu katledildiler. Bu zihniyet, haramileri saltanat yapan, bizzat sermaye düzenidir. Bu ülkenin komünistleri, Berkinler'in vasiyetini okurken bunu anlıyorlar.
Bu düzeni değiştirmezsek, bu düzeni alaşağı etmeden, AKP iktidarı tarafından ve zamanında koltukları dolduranlardan hesap sorulacağını zannediyor muyuz?
Bakınız Mehmet Ağarlara, Tansu Çillerlere, Kenan Evrenlere, Denizlerin idamına evet oyu veren dönemin milletvekillerine, Süleyman Demirele...
Bunlardan hesap soruldu mu?
Hükümetler değişir, bir gelir, biri gider. Biri sağdan, biri soldan. Bu tahterevalli işte hep böyle bir aşağı bir yukarıdır.
Biz yoksak eğer, biz işimizi yapmazsak...