HDPden Çanakkale Savaşı açıklaması
Çanakkale Savaşının yıl dönümü nedeniyle mesaj yayınlayan HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş ve Yüksekdağ 100 yıl önce bu topraklarda omuz omuza kahramanca savaşıp, yan yana toprağa düşen, Türk, Kürt, Ermeni ve diğer farklı Anadolu halklarından bize kalan değerli miras, onurlu bir yaşam için omuz omuza durabilme halidir dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ 18 Mart Çanakkale Savaşı yıldönümü dolaysıyla yazılı açıklama yaptı.
Açıklamada şunlar ifade edildi:
Çanakkale Savaşının yüzüncü yılında, yaşamını yitirenleri saygı ve rahmetle anıyoruz. O savaşta çokuluslu Osmanlı İmparatorluğunun vatandaşları Türkler, Kürtler, Ermeniler, Museviler, Araplar, Çerkeslerin onbinlercesi aynı siperlerde toprağa düştü. İngiliz ve Fransız devletlerinin dünyayı paylaşmak uğruna ülkelerinden koparıp getirdiği onbinlerce Anzak ve Kuzey Afrikalı da aynı akıbeti paylaştı.
100 yıl önce bu topraklarda omuz omuza kahramanca savaşıp, yanyana toprağa düşen, Türk, Kürt, Ermeni ve diğer farklı Anadolu halklarından bize kalan değerli miras, onurlu bir yaşam için omuz omuza durabilme halidir.
Bu durumdan bugün ve gelecek için çıkarılması gereken en önemli ders ise ortak vatanda demokratik bir ulus olarak, demokratik cumhuriyette eşit yurttaşlar olarak yaşama hedefidir. Bugün, barışı kazanmak için 100 yıl önce bu topraklarda yaşananlardan öğrenmek ve 100 yıl öncesinin hatalarını tekrarlamamak gerekiyor.
Çanakkalede yaşamını kaybedenlerin aziz hatırası önünde bir kez daha saygı ile eğiliyoruz.
imc
Bu kadarına da pes doğrusu.
Merak ediyorum sizin Vatan Partisinden ne farkınız var.
Sosyal Yurtseverliğin bu kadarına bizim orda NEO FAŞİZM diyorlar.
Mazlum Ulusların Zaferi öylemi!
Osmanlı ne zamandan beri Mazlum Ulus oldu???
Osmanlı bu Birinci Emperyalist Paylaşım savaşının bir parçası değilmiydi?
Bu paylaşım savaşında Almanyanın yanında yer almadı mı?
İşte Egemen Güçler ,yurt çıkarı adı altında emekçileri biribirine savaşlarda kırdırırlar.
Siz geri zekalılar da buna destan dersiniz,övgüler yazarsınız.
Arkadaşlar gerekli cevapları vermişler, HDP bile bence "inanmadığı" bir şekilde açıklama yayınlamış. Sanırız Çanakkale ZAFERİNİN emperyalizme karşı kazanılmadığı şeklindeki safsataya ortamlarda, dedikodu şeklinde devam edebilirsin. Gerizekalı lafını da sana iade ediyorum.
Neden Çanakkale anti-emperyalist bir savaştır diyoruz?
Öncelikle Hikmet Kıvılcımlı'nın Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı'ndaki faciamız ile ilgili kitabından alıntı yapalım:
"Çanakkale savaşmasının kaçıncı yıldönümünü kutluyoruz? Ne denli kutlasak ve ibretler alsak yeridir. Bir kumandanımız: Çanakkale Savaşı'nı Osmanlı İmparatorluğu'nun son zaferi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk zaferi saydı. Yanlış değil. eksik. Çanakkale zaferi; kalp akçe gibi kullanılan mazlum milletlerin, emperyalizme karşı ilk zaferleri idi."
Bu alıntının yapıldığı kitapta (Hürriyetimiz ve Birinci Cihan Harbi Faciamız) yarı-sömürge durumundaki Osmanlı İmparatorluğu'nun (biz tarihimize hep "Batı'dan bakarız, yarı-sömürge kavramı o yüzden anlamsızdır. Hollanda, İngiltere, Portekiz, Almanya tarafından sömürge haline getirilen Okyanusya ve Asya imparatorlukları gelsin aklınıza bunu derken) kendi iradesinden bağımsız, tamamen 3 adet komprador burjuvazi temsilcisi tarafından savaşa sokulduğunu okuyabilir. Aynı kişilerin şovenliklerinden dolayı yaşadığımız 1915 faciası da cabası. Yine bu kişilerin başkumandan belirlediği Alman paşalarının basiretsizliğine rağmen, bu savaş kazanılmıştır. Yani hem Almanya emperyalizmi, hem de İtilaf devletleri emperyalizmine karşı bu savaş kazanılmıştır.
Şimdi çıkıp bir kaç ufak örnek göstererek halkın savaştan kaçtığı, savaşın güzel bir şey olmadığı söylenebilir. Bizim de bu savaşları anma sebebimiz, insanlığın tek bir aile olma yolunda bir daha bir finans-kapitalin böyle planları yapmaması içindir. Düşünün, yüzbinlerce insan, küçücük yarım adada ölüyor! Bu şiddette bir savaşı mitleştirmek değildir derdimiz. Ancak bugün karşımızda açık bir emperyalist saldırı vardır. Bu saldırıyı düzenleyen parababaları iktidarları hala ayaktadır. Yüzleri İşçi Partisi, Muhafazakar Parti, Demokrat Parti, Cumhuriyetçi Parti, Liberal Parti, CDU, SDP olmuş... Fark etmez.
Türkiye solu, dün gösterdiği tepkilerde bu noktaya dikkat çekti. Biz HKP olarak, daha önce bu tepkimiz yüzünden diğer hareketlerce dalga geçilirken, bugün gelinen noktayı ancak olumlu, ancak eksik olarak değerlendirebiliriz. Eksik olan da teorimize yapılan saygısızlığa dair özeleştiridir, o da zamanla olacaktır. Önemli olan anlaşılmaktır.
Çanakkale Savaşı nasıl Anti Emperyalist bir savaş oluyor.
Bir insanın bunu diyebilmesi için hiç Lenin okumamış olması gerekir.
Nedir Emperyalizm?
Çürümüş,Gericileşmiş,Asalaklaşmış Kapitalizmin tekelci aşaması değilmidir?(Bu tanım benim değil,Lenin'in tanımı)
Tanıma göre Anti Emperyalist olmanın temel koşulu,Kapitalizme karşı olmaktır.
Kapitalizme karşı olunmadan,Anti Emperyalist olunamaz'
O zaman soralım Osmanlı mı Anti Kapitalist ti?
Hadi bir an senin dediğini doğru kabul edelim ve Osmanlı sömürgeciliğe karşı bu savaşı versin.
Bu savaş o zaman yine Anti Emperyalist olmaz.
Anti Sömürgeci bir savaş olur.
Anti Sömürgeci savaşların,Anti Kapitalist olması gerekmez.
İçersinde ulusal burjuvazide dahil,tüm toplum kesimlerini kapsar.
Yine aynı terane!
Mazlum Milletler!
Yahu Galiyeve bile rahmet okutursunuz siz.
Osmanlımı Mazlum Millet ???
Tarihin izinde 18 Martlar
- Nurettin Abacıoğlu
Bu yazı yerine asıldığında bir 18 Mart tarihini daha geride bırakmış olacağız.
18 Mart, kimi halkların kaderinde sahip oldukları öneme göre anılabilir
İlk örnek bize ait olsun
Bizim olan 18 Martlar
Çanakkale deniz savaşlarının yıl dönümüdür 18 Martlar
2015in 18 Martında, medya haberlerine bakılırsa, manşetlere düşen AKP parti-devletinin resmi propagandasında, bu tarih, retorik bir dinselleştirme çabasına, yelken açış olarak gösteriliyor.
Evliyalar, enbiyalar ve bilcümle ermişlerle bulutlardan çıkıp gelen hayali mücahitler, işgalcileri un ufak ediyor ya da buna benzer muhtelif kelamlar kıraat ediliyor
İşin bu faslını bir yana koyuyorum.
Çanakkale savaşları ve 18 Mart esasen ne söylüyor
Yüksünmeden kendime diyorum ki, bir halkın yaşama, var olma ve sömürgen işgalciye karşı kendini savunma iradesinin tepe yaptığı bir irade olarak okunmalıdır 18 Mart
İleri Haberde, yani bu sayfalarda dün yer alan bir haberde, başlık bana göre doğru seçilmiş ve söze Doktorun bir tanımlamasıyla girilmiş.
Hikmet Kıvılcımlı diyor ki: Çanakkale Savaşı tüm mazlum ulusların emperyalizme karşı ilk zaferidir.
Değildir diyeni mutlaka çıkar. O denli çıkar ki, bu coğrafyada bir İstiklal Savaşı olduğunu yadsıyan niceleri, beyinlerimizin içine dahi sabit biçimde duhul etmiştir. Şüphe duyanı da, hatta kendinden utananı da tam siper vaziyete böyle icabet etmiştir
Bakarsanız, bu coğrafyada sanki emperyalizm ve onun vahşi silahlı aygıtları, örgütleri, orduları hiç olmamıştır. Bakarsanız, savaş anıları ve yaşanmışlıklar esasında bir Holivut işi filmin senaryosu olarak stüdyolarda gerçekleşmiştir.
Çocukluğum, baba dedemin masalsı savaş anılarını dinleyerek geçmişti. İlk savaşa gidişinde on dört-on beş yaşlarında ayva tüyü bıyıkları olan bir delikanlı diye kendini tarif ediyor ve Dömeke Meydan Savaşını anlatıyordu. Nedense bilmiyorum ama hep içim titreyerek dinlediğimi hatırlıyorum. Okuyup, yazdığım yaşa geldiğimde, yani çok sonraları, bu savaşın 1897 Osmanlı-Yunan Savaşı olduğunu öğreniyorum...
Cephede ölmeyince o çağın askerine rahat olmamış olsa gerek ki, dedem de bir türlü şahadet mertebesine erişemiyor. O nedenle cepheden cepheye geziyor. Artık ne türden müteharrik makine sahibi bir vasıta ile olduğu bilinmez ama piyade olmadığı zamanlarda, en iyisinden at sırtında Trablusgarp, Balkan, Galiçya, Yemen ve Kafkas cephelerinde onun bir masal kahramanı gibi dolaştığını, yani onu öyle hayal ederek dinlediğimi hatırlıyorum.
Çanakkale Savaşında Sarı Paşa diye andığı komutanına kısa süre emir erliği yapmış olmanın gururuyla ve Kurtuluş Savaşına damga vurmuş bir kuşağın onuruyla, doksan küsur yaşın üstünde öldü gitti. Osmanlı ümmetinden yoksul bir Ege köylüsü olarak doğdu, yaşadı. Aşını ve ekmeğini ve ailesinin rızkını topraktan çıkaran onurlu ve yoksul bir cumhuriyet yurttaşı olarak başı dik öldü. Savaşlara neden katıldın dede (?) diye sorduğumu hatırlıyorum. Hayalde yaratmadıysam, hatırama nakşolan yedi düvelin tahakkümüne ve nesiller yabancının dölüne kalmasın diye olmuştur
Öteki hesaba bakılırsa, dedem de muhtemelen olmayan savaşlarda film çekilsin diye rol almış olabilir
Tabii doğruyu ne denli anlatmıştı, artık bilemiyorum
***
Çanakkalenin önemini, hep Sovyet devriminin gelişinde görürüm
Lafı eğip, bükmeden kestirmeden söylemeliyim
Çanakkale, tam da Harb-i Umuminin İtilaf devletleri tarafı olan İngiliz Krallığı ve Fransanın diğer ortak olan Çarlık Rusyası ile dayanışma çabalarınıngöbeğine denk düşer. Rusyada süregelen devrimci kalkışmalara karşı, Çarlığın bekasında ittifak eden İngiliz ve Fransız donanması, çağın en büyük armadası olarak önce Çanakkale Boğazını zorlar. Deniz savaşlarının sonucu, emperyalist güçler adına hüsrandır. Sonra da kara savaşları, Osmanlının bakiyesinden yeni bir ulus devlet doğuşunu,öncül bir tarih olarak muştularken, tıpkı ve benzeri olarak, Birleşik Krallığın dominyonları olan Avustralya ve Yeni Zelandanın da ulus olarak kendi göbek bağlarını kesmesine neden olur.
Daha önemlisi mi?
Çarlığın Beyaz Ordularına imdat yetişmemesi, Sovyet Devriminin kolaylaştırıcıları arasında girer.
Sovyetler, bunu unutmaz
O yapılmadı, edilmedi denilen Kurtuluş Savaşı, Sovyet yardımlarıyla hem askeri ve hem de parasal açıdan desteklenir. Öyle ki hem sonuna kadar; hem de karşılık beklenmeksizin. En canlı kanıtı da İstanbul daki Taksim anıtıdır. Genç Cumhuriyetin halkının, bir teşekkür nişanesi olarak Meydanın ortasına diktirdiği anıt heykel grubunun içinde, Sarı Paşa, silah arkadaşları, savaşkan halkın kadınlı erkekli temsilcileri ile Anadolu İhtilalini destekleyen Sovyet devriminin sembolik temsilcileri, Mihail Frunze ve Kliment Voroşilof yer alır. Sovyet temsilcilerin heykellerinin bulunmasının tek nedeni vardır: Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye'ye yapılan Sovyet yardımına duyulan minnettarlığın simgesel olarak yaşatılmasıdır.
Çanakkale Savaşları, halk için, Osmanlının ümmeti olmaktan kopuşu ifade eder. Çanakkale Savaşları, bir toplumun kendi canına ve malına susamış istilacılarına karşı, bir var olma irade beyanını içerir. Çanakkale savaşları tam da bu nedenlerle, yani Hikmet Kıvılcımlının söylediği gibi
tüm mazlum ulusların emperyalizme karşı ilk zaferidir.
Bunun ötesinde kavrayış ve laf ebeliği laf-ı güzaftır
Hele RTE iktidarının evliya, enbiya ve bilcümle dini motifine yedirilmeyecek kadar da hakikidir
Dedemin de söylediği gibi
yedi düvelin tahakkümüne ve nesiller yabancının dölüne kalmasın diye
Ecdat tapınması
Mustafa Kemal Erdemol
Çanakkale savaşı kutlamalarının bu yıl öncekilerden daha görkemli olması, zaferin yüzüncü yıldönümüyle ilgili gibi görünse de, neden sadece bu değil elbette. Gelmiş geçmiş en büyük antiemperyalist direniş destanlarından biri olan Çanakkale savaşı özellikle son yıllarda gerici cenah tarafından berbat bir ecdat tapınmasına dönüştürüldü.
Her şeyden önce Cumhuriyet öncesi devreye ait bir tarihi olgu olması hasebiyle, zaferi, işin içine, başta Mustafa Kemal olmak üzere, dönemin askeri iradesini karıştırmadan İslam ordusuna bağlamak, bununla da Osmanlıyı kastetmek bu cenahın son yıllarda iyice gözümüze sokmaya çalıştığı bir tebliğ çalışması aynı zamanda. Dönemin Osmanlı ordularının başında Alman askerlerinin bulunması, emir komutanın Alman genelkurmayı izini taşıması buna engel olmamış haliyle. Zafer Almanlarındır demiyorum tabii ki, zafer kanları akan kimlerse onlarındır, belirtmiş olayım.
Bendenizi, askeri komutanın hangi millete ait olduğundan çok, yaşamlarını yitiren o askerler ilgilendiriyor haliyle. Bugün gerici cenahın Çanakkale ruhu dediği kavram, sadece İslam askerini kapsıyorsa pek bir eksiktir bu. Çünkü Türk, Kürt, Arap neyse de gayrimüslimlerin de bu büyük savunmada yer aldığı sır değildir.
Çanakkale Savaşı gerici cenah için Kurtuluş Savaşı başta olmak üzere Cumhuriyeti kuran iradenin başardığı her şeyin karşısında alternatif bir başarıdır. Bu başarının söz konusu cenah tarafından Osmanlının son zaferi olarak değerlendirildiğini de unutmayalım.
Dönemin en parlak askeri Mustafa Kemalin komutanlığının küçümsendiği Çanakkale Savaşı, gerici cenah tarafından resmi tarihin karşısına çıkarılmış durumda. Bu büyük savaştan sonraki muharebeleri görmemek, görülse bile onlarda bir zafer bulamamak da ecdat tapınmasının doğal sonucu. Kurtuluş Savaşında ecdattan iz olmayınca neden benimsensin ki?
Ecdat Tapınmasının ihtiyaç duyduğu yakın dönem zafer olarak Çanakkale savaşı çok uygun. Bir kere Padişah var, Reşat. Başarı, ecdatın. Ulema var, evliya var. Başarı, dinin, dolayısıyla İslamın, daha ne olsun.
Savaş sırasında Sultan Reşat ne yapıyordu ayrı mesele, ama gericiler ecdat deyince Osmanlının Türk, Kürt, Arap, Çerkes, Ermeni, Rum, Yahudi askerlerini anlamıyor. Ecdat, yedi düvele, küffara karşı savaştığı sanılan egemendir çoğunlukla. İstanbulu fethe giderken sanki gemileri karadan itenler arasında Sultan Mehmet varmış gibi böbürlenmelerinin nedeni budur. Bir ecdat ihtiyacında olsam, benimki kuşkusuz Spartaküs olurdu. Bizzat savaşmış bir isyankar olarak onun bunu daha fazla hak ettiğine inanıyorum.
Cumhuriyetten önceki son ecdat başarısı olduğu içindir ki Çanakkale gerici cenahın gösteri alanı. Bu alanda cumhurbaşkanından, başbakanına kadar bu cenahın yeni egemenleri elbette rövanşist bir duyguyla, kuşkusuz gülünç bir böbürlenmeyle buralarda boy göstermekteler.
Gerici cenah Kurtuluş Savaşında kendisini görememektedir. Çanakkalede ise olduğuna inanmaktadır. Ecdatını Çanakkalede bulur ama Kurtuluş Savaşında bulamaz.
Son bir kaç yıldır, kafileler halinde Çanakkale savaşının yıldönümlerinde savaş meydanına götürülen çoğunluğu imam hatip ya da kuran kursu öğrencilerine savaş sırasında evliyaların hangi cephelerde askere görülüp moral verdiği, güç kazandırdığı anlatılıyordu. Dolayısıyla zafer her ne kadar askeri gibi görülse de aslında dini bir zaferdi. Şaka değil birine, bak bir şarapnel parçası o sevmediğin Mustafa Kemalin kalbinin üzerindeki saate gelmiş, demek Allah senin gibi düşünmemiş demiştim. O zaman Osmanlı askeriydi, Allah tabii ki koruyacak oldu aldığım yanıt. Osmanlı askeri olmaktan çıktığı zaman ölmemesinin nedenini sormadım tabii.
Dönemin emperyalist güçlerinin paylaşım savaşına, Osmanlının Enver gibi maceraperest paşalarının da gayretleriyle dahil olunduğu gerici cenahı pek ilgilendirmemektedir. O kazanılan zaferi Osmanlının 35. padişahı, 114. İslam Halifesi Reşattan bilmekle mutludur. Ecdat Tapınması budur.
Tamam padişahtı, süngü takıp cenge gitmeliydi diyen de yok ama, her milletten Osmanlı yoksulu ana ben gidiyom düşmana karşı derken zıllullahı fil alem efendimiz sarayındaydılar. Ecdat deyince bu tür güç sahibini anlar gerici.
Ne kadar korkak varsa kendisini sarayına kapar zaten. Bu bir ecdat tavrıdır. İleride ecdat olarak anılmayı hayal eden de böyle yapmıyor mu? Boşuna mı Aksaray yaptırdı kendine muhterem. Ecdat olmanın yolunu biliyor çünkü. Öyle ki, kendisi için de bir Çanakkale Savaşı yaratsın isterdi.
İnanıyordum gerçekten isterdi. Ama her Çanakkale Savaşının içinde bir Mustafa Kemal çıkabilir.
Bunu isteyeceğini hiç sanmam.