Soru şu; HDP çok önemli olan ve kendisinin de önemli gördüğü böylesine ''tarihi'' bir seçimde neden Türkiye'nın altına düştüğünde'yi AKP iktidarına mahkum edecek bir riske giriyor? Parlamentoda 40 ile 50 milletvekili arasında partiye avantaj sağlayacak hiç bir farklılık yokken, Türkiye'nin yarınlarında bu kadar önemli olabilecek bir genel seçimde parti bu kararı ve riski neden alıyor?
Bu anketler Erdoğan'ın önüne de geliyordur. Erdoğan'ın kızgınlığı gezici'ye yapılan baskından da belli. Konuya bir katkı vereyim; HDP parti olarak değil, adaylarla katılsa AKP bu yüzdesiyle tek başına iktidar olabilir mi? Hiç bir şekilde olamaz.
HDP parti olarak girip baraj altı kalırsa AKP tek başına iktidara gelebilir mi? Gelebilir.
HDP'nin seçime parti olarak girmesi bu açıdan AKP'nin lehine. AKP bundan hiç bir şey kaybetmiyor.
HDP parti olarak barajı geçerse AKP çok şey kaybediyor mu? Bence kaybetmiyor. Oluşacak meclis aritmetiğinde AKP'nin koalisyon yaparak iktidarını sürdüreceği bir seçenek daha ortaya çıkıyor. AKP tek başına iktidar olamayacak bir meclis aritmetiğinde, AKP MHP koalisyonu için de, AKP HDP koalisyonu için de elini kuvvetlendirmiş olacaktır. MHP ile koalisyon görüşmelerine HDP'yi, HDP ile koalisyon görüşmelerinde ise MHP seçeneğini koz olarak kullanabilecek ve elini güçlendirecektir.
HDP'nin parti olarak girmesi her sonuçta AKP'ye yaramaktadır. Sorduğunuz soruya açıklık getirerek soruyu tekrar edeyim. HDP neden böyle bir karar alarak kendine çok da fazla katkı yapmayacak bir yolu seçti, bu yolun her şekilde AKP'ye yaradığını bile bile?
Kardeşim, ben diktatörlüğünü perçinleyememiş diktatöre "diktatör" demem.
Yandaşların tipik savunması bu. Abdulkadir Selvi televizyonlarda Erdoğan'ın ne kadar demokrat bir şahsiyet olduğunu, girdiği her seçimi kazanarak, halkın sevgisine mazhar olduğunu anlatıp duruyor. Selvi'nin internet şubesi olarak diktatöre diktatör dememeniz çok normal. Ama sen demiyorsun diye, diktatör diktatörlüğünden bir şey kaybetmez.