Şâibeli örgüte verilen sipariş iş tamamlandı. Berkin davasında ilerleme kaydeden ilk savcı olduğu yazılan savcı susturuldu. İki tane gencecik insan, kime hizmet ettiği bilinmeyen bir eyleme, ölüme gönderildi.
Işid'vari bir pozla, canlı yayında demeçler verip, canlı yayın yapan gençler, uzun süren kuşatma sonucu öldürüldü. Onları ölüme gönderen örgüt de, o örgüte siparişi veren karanlık güçler de, sonuçları halklarımızın zararına olacağı kesin bir cinayet eylemini sonuçlandırmış oldular.
Geride acılı insanlar, öfkeli kalabalıklar, fırına sürülmeye hazırlanan baskıcı güvenlik yasaları ve masum bir çocuğun, Berkin'in kullanılıp kirletilerek bir tarafa atılmış masumiyeti kaldı.
Terörist diye halka kurşun sıkana denir
Can Soyer
Devrimcileri yargısız infazla katletmek Türkiyede bir devlet geleneğidir.
Bunu biliyoruz ve tartışmayı reddediyoruz.
Dün Çağlayan Adliyesinde Berkin Elvanın katillerinin adının açıklanmasını isteyen iki genç, aynı katiller tarafından infaz edildi.
Başkatil ve katibi katilleri kutladı, teşekkür etti. Katletmeye devam, biz arkanızdayız dedi.
Eylemciler tarafından öldürülmesin diye operasyon yapılan savcı ise, muhtemelen, katillerin silahından çıkan kurşunlarla hayatını kaybetti.
Çok başarılı bulunan operasyon, operasyona konu olan herkesin ölümüyle sonuçlandı.
Demek ki başarı olarak görülen şey başka. Devletin başarı diye karşıladığı, tebrik ve teşekkür sunduğu şey, eylemin can kaybı yaşanmadan sona ermesi değil.
Yoksa basit taleplerinin karşılanması durumunda savcıya bir zarar vermeyip teslim olacaklarını ifade etmiş, kendilerini bir odaya kapattıkları için herhangi bir biçimde kaçma ihtimalleri de bulunmayan iki eylemciyi katletmek ve savcının ölümüne neden olmak nasıl bir başarı sayılabilir ki?
Hemen yanı başımızda gün aşırı kafa kesip canlı canlı insan yakan IŞİDli canilerle günlerce pazarlık yapıp anlaşan devletin, adliye binasına sıkışmış iki gence hiçbir uzlaşma yolu bırakmamasının başka bir açıklaması olabilir mi?
O halde sözü edilen başarı, bir devlet geleneğinin, devrimcilere yargısız infaz geleneğinin uygulanmasında olmalı.
Başkatil ve katibi, katilleri, bu geleneği başarıyla devam ettirdikleri için kutlamış demek ki.
Mahirleri Kızılderede katleden gelenekten söz ediyoruz.
Başarı sözcüğü, bu gelenekte dökülen kanı anlatır. Kan aktıkça, gençler kurşuna dizildikçe başarı sayan, tebrik ve teşekkür sunan gelenektir çünkü bu.
Ve aynı gelenek, öldürülen çocukların el kadar bedenine küfür eder, acılı anasını meydanlarda yuhalatır. Buna isyan edene, bunun hesabını sormaya kalkana da terörist der.
Bizde ise, halk düşmanlarına yakışır o sözcük.
Terörist diye halka, çocuklara kurşun sıkana denir.
Roboskide insanların tepesine füze yağdıranlardır terörist.
Reyhanlıda patlayan bombayı tırlarla gerici çetelere taşıyanlardır.
Somada, Ermenekte madencileri diri diri gömenlerdir.
Halkın katilleri, eşitliğin, özgürlüğün, kardeşliğin ve adaletin düşmanlarıdır terörist.
Bunu da biliyoruz ve tartışmıyoruz.
Eylemin hedefi, tarzı, sonuçları, doğruluğu veya haklılığı başka konu. Kuşkusuz, söylenecek onlarca söz ve değerlendirme var. Bunlar için zamanımız da var.
Ama bugün, ölen gençlerin bedeni toprağa bile verilmemişken, bilgiçlik taslamanın zamanı değil.
Bugün karşımızda inandıkları uğruna ölüme yürüyen gençler ve cinayetleri açığa çıkmasın diye katliam saçan katiller var.
Bugün karşımızda halka düşman bir cinayet şebekesi var.
Bugün katledilen tüm çocukların hakkını aramak diye bir görevimiz var.
Bugün emri verenden soracağımız hesabımız var.
DHKP-C'den açıklama
Halkın Sesi TV'den yapılan açıklamada 'Savcı da operasyon düzenlenmesini istemiyordu bizim gibi BERKİN'in katilleri açıklansın sağ salim eve gitmek istiyorum diyordu' denildi
Berkin Elvan soruşturmasına bakan İstanbul Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz'ın rehin alındığı Çağlayan Adliyesi'ndeki operasyon kanlı bitti. Müzakerelerin sonuçsuz kalması üzerine polis operasyon düzenleyenledi, 2 eylemci olay yerinde öldürülürken, hastaneye kaldırılan savcı Kiraz tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.
DHKP-C'ye yakın Twitter hesabı Halkın Sesi TV, polis operasyonunda öldürülen eylemcilerin kimliklerini açıkladı. Halkın Sesi Tv'den yapılan açıklamalarda adlarının Şafak ve Bahtiyar olduğu belirtilen iki eylemcinin son sözlerinin 'halkımızı çok seviyoruz' olduğu ifade edildi.
Açıklamada "Savcı da operasyon düzenlenmesini istemiyordu bizim gibi BERKİN'in katilleri açıklansın sağ salim eve gitmek istiyorum diyordu" ifadelerine yer verildi.
yukarıdaki tweetlerde, savcıya çok iyi davrandıklarını, sohbet ettiklerini, çay kahve içmek üzere olduklarını falan yazmışlar. hay aksi, tam o sırada emniyet güçleri saldırıp buna engel olmuşlar!..
ama şu fotoğraf böyle söylemiyor:
http://serbestiyet.com/Yazarlar/affedersiniz-sizin-isidden-nedir-farkiniz-133086
savcıyla çok talihsiz bir hatıra fotoğrafı(!) çektirmişler. ışid'in benzer fotoğraflarını akla getiriyor. birinin rengi kara, öbürünün kızıl. birinin elinde bıçak var, bunların elinde tabanca.
kolluk güçleri savcıyı ve eylemcileri sağ ele geçirebilecekken, kasten öldürmeyi mi seçti? olabilir. geçmişte bunun örnekleri çok. şimdi de böyle yapmış olabilirler.
ama buna zemin hazırlayan, o gençlere bu eylem talimatını veren merkezdekiler sorumlu.
eylemin sonucu: akp güvenlik paketini rahatça çıkarabilir artık.
polisin faşizm yasası zaten çıktı. iki tane devrimci ve bir savcı öldürülmüş, akp devletini savunmak için liberal yarar arayışına girmişsin.