Adliye eylemi üzerine
Ender Helvacıoğlu
Kısa bir yazı olacak. Net bir çerçeve çizmeyi ve iki saptamada bulunmayı amaçlıyorum. İçeriğe ve ayrıntılarına ilişkin daha sonra çok yazar ve tartışırız.
1) Geçtiğimiz Salı günü Çağlayan Adliyesinde dört dörtlük bir devlet terörü ve yargısız infaz vakası yaşanmıştır. Savcı ve onu rehin alan iki genç, polis tarafından katledilmiştir.
Operasyon başarılı mıydı, değil miydi? Savcının kurtarılamadığı ve herkesin öldüğü bir operasyona başarılı denir mi? diye tartışmanın hiç gereği yok. Evet, operasyon başarılıdır; çünkü bence bu sonuç hedeflenerek yürütülmüştür. 9 metrekarelik bir odaya önce bombayla müdahale edip sonra 100 kurşun sıkmanın başka bir açıklaması yok.
AKP devleti, krizi can kaybı olmadan çözmeyi ve rehin alınan savcıyı kurtarmayı -becerememiştir değil- istememiştir. Herkesin ölmesi işlerine gelmiştir. Bu yönde bir karar alındığını ve uygulandığını düşünüyorum.
Bunun adı katliamdır ve olayın esası budur.
2) DHKP-C eylemine bazı sosyalistler tarafından methiyeler düzülmesi son derece yanlıştır ve vahim boyuttaki bir apolitizmin göstergesidir.
Bu eylem nerelerde, ne amaçla planlandı, bu konuda somut bilgi sahibi olmadığım için aşırı yorumlar yapmak ve spekülatif şeyler yazmak istemiyorum. Ama şu konuda çok net olmak ve lafı hiç dolandırmadan ortaya koymak gerekir: Bu, yanlış bir eylem çizgisidir. Devrime, devrimci mücadeleye, emekçi davasına hizmet eden, onu güçlendiren değil, tam tersine onu zayıflatan, emekçi kitleler nezdinde güç kaybedilmesine yol açan bir eylem tarzıdır. Bu tür eylemler faşizmi geriletmez, tam tersine faşizmin tabanını genişletir ve zeminini hazırlar. Bunu net olarak tespit etmezsek, özellikle genç arkadaşlarımızı yanlış yönlendirmiş ve savunmasız bırakmış oluruz.
Böyle yazdığım için, bana revizyonist, korkak, devrim kaçkını, tuzu kuru vb diyebilirsiniz; ne derseniz deyin
Geçmişte bu tür yüzlerce eylemi yaşamış ve sonuçlarını görmüş bir kişi olarak bu saptamayı net biçimde yapma sorumluluğu taşıyorum. Aynı sorumluluğu, hiç -eylemcilerin nasıl gözü kara oldukları, ölüme nasıl güle oynaya gittikleri türünden- hamasete kaçmadan, deneyimli her sosyalist göstermelidir. Sorumlu olalım, politik tutum alalım ve yanlış-doğru eylem çizgileri arasındaki sınırları bulanıklaştırmayalım. Ne 60larda ne de 70lerde yaşıyoruz. Bu ülkenin sosyalistleri doğru eylem tarzının ne olduğuna ilişkin engin bir deneyime sahipler. Bu birikimi genç devrimcilere aktarmak zorundayız. Aktaralım ki aynı hatalar yapılmasın; ille yapılacaksa artık daha rafine hatalar yapılsın.
Devrimci cesaretin kaynağı emekçi kitlelerin mücadelesidir, bireysel ruh halleri değil. Kuramsal konuşmayalım, pratikten gidelim. Bizim çizgimiz Haziran Ayaklanmasının çizgisidir. Mümkün olan en geniş kesimleri kapsamayı, güç biriktirmeyi, haklı zeminde kalmayı gözeten kitle çizgisi. Haziran çizgisi ile DHKP-C eyleminin çizgisi birbirine terstir.
Göreceksiniz bu halk önünde sonunda o Kaçak Sarayı (Adliyedeki oda da neymiş) basacak ve diktatör heveslisini (savcı da kimmiş) tepeleyecek. Emekçi halkımızın fedakâr ve gözü kara gençlerini, kitle hareketinin öncü gençlerini asıl bu büyük eylemde göreceğiz. Devrimci şiddet nasılmış, bireysel ve amaçsız şiddet ile arasındaki fark neymiş, o zaman göreceğiz. Haziranda kendiliğinden olanını gördük, örgütlü olanını da göreceğiz.
Hüseyin Aygün'den Çağlayan soruları
CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün, Facebook hesabından Çağlayan'daki operasyonla ilgili sorular sordu. Aygün, Üç insanın ölümüyle biten 'operasyon' hayat kurtarma amaçlı mıdır, yoksa 'yargısız infaz' mıdır? diye sordu.
(İleri Haber) CHP Dersim Milletvekili Hüseyin Aygün, Çağlayan Adliyesi'nde üç kişinin yaşamını yitirdiği operasyonla ilgili sosyal medya üzerinden sorular sordu. Aygün'ün soruları şöyle:
1- Dün gece yaşanan ve üç insanın ölümüyle biten 'operasyon' hayat kurtarma amaçlı mıdır, yoksa 'yargısız infaz' mıdır?
2- Savcı içerideyken odayı bombalayarak yoğun silahlarla taramak 'başarılı bir operasyon' olarak görülebilir mi?
3- Sadece odadakilerin yaşamını kaybetmiş oluşu, aslında iki taraflı bir olay olmadığını, tek yanlı bir silah kullanımı gerçekleştiğini mi göstermektedir?
4- Demokratik bir devletin görevi, 'terörist' olarak görülse dahi suç işleyen kişileri öldürmek midir, yoksa sağ yakalayıp yargıya teslim etmek mi?
5- Irak'ta rehin alınan Konsolosluk görevlileri için IŞİD ile 101 gün 'müzakere' yürüten AKP, amaçları sadece 'Berkin'i vuran polislerin isminin açıklanması' olan iki gence niçin 1 gün bile tahammül edememiştir?
6- Çağlayan baskınını IŞİD, El Nusra veya El Kaide tipi bir örgüt yapsaydı Erdoğan-Davutoğlu ikilisi acaba böyle bir tavır alır mıydı?
7- Son olarak dün oda basıldığı anda aslında kimin kurşunlarıyla öldüğünü herkesin tahmin ettiği merhum savcı Mehmet Selim Kiraz'ın kurtarılmasına yönelik gerçekte başından beri hiç bir çaba harcanmamış mıdır?
Kaçak ve Alişan iki devrimcinin katliama uğradığı bir günde iki devrimciyi suçlamak ancak liboşların görevi haline gelir. İkiniz de bu forumda bu görevi üstlenmiş insanlarsınız. Yaptığınızı Ender Helvacıoğlu'nun yaptığıyla aynı değil. Helvacıoğlu politik bir analiz yapıyor, sizler nefret kusuyorsunuz. Akit'in ve yandaş basının yaptığından farkınız yok. Zeytinyağı gibi üste çıkmaya çalışmayın. Ne olduğunuzu biliyoruz.
Altıncı katta hukuk yok
Çağlayan Adliyesinde 2 eylemci ve Savcı Kirazın ölümüne yol açan polis operasyonu arkasında birçok karanlık nokta bıraktı. Olayla ilgili akla gelen 10 soruyu BirGün derledi
1- Olay yerinde bulunan gazeteciler, savcının odasından ilk etapta silah sesi gelmediğini, ilk sesin patlama sesi olduğunu ifade ediyor. Hangi bilgiye dayanılarak Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından İçeriden silah sesi gelince operasyon başladı türünden açıklamalar yapılmaktadır?
2 - Örgüte yakın bir sosyal medya hesabından İlk talep kabul edildi açıklamasının yapıldığı ve eylemcilerin bekleme durumunda olduklarını söyledikleri düşünüldüğünde, polis operasyonunun başlama nedeni gerçekte nedir?
3 - Savcı Mehmet Kirazın otopsi ve olay yeri inceleme ekiplerinin raporları kamuoyuyla paylaşılacak mı?
GARİP BASIN AÇIKLAMASI
4 - Operasyonla ilgili bu kadar soru işareti varken, neden İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok basın açıklaması sırasında gazetecilerden soru almayı kabul etmemiş, polisler açıklama öncesi gazetecileri bölgeden uzaklaştırmış ve avukatlarla birlikte gözaltına almıştır?
5 - Özel harekâtçı polislerin düzenlediği ve 3 insanın ölümüyle sonuçlanan operasyon, hayat kurtarma amacını barındırıyor muydu?
6 - Anayasasında hukuk devleti yazan bir devlette polislerin görevi, terörist olarak kabul edilse dahi insanları öldürmek midir, yoksa sağ yakalayıp adil yargılanmalarını sağlamak için adalete teslim etmek midir?
7- Savcı Kiraz ve 2 eylemci canlı olarak içerideyken odayı bombalayıp otomatik silahlarla taramak, başarılı bir operasyon olarak değerlendirilebilir mi?
IŞİDLE KONUŞMUŞLARDI
8 - Irakta rehin alınan Konsolosluk çalışanları için cihatçı örgüt IŞİD ile 100 günü aşkın bir süre müzakere yürüten AKP hükümeti, amaçları Berkini vuran polislerin isminin açıklanması olan 2 kişiye neden sabır göstermemiştir?
9 - Bu tarz eylemlerde polislerin tercih ettiği genel yöntem, müzakerenin uzatılarak eylemcilerin halsiz bırakılması, motivasyonlarının düşürülmesi ve kafalarının karıştırılması gibi uygulamalarken, neden bu kadar tahammülsüz davranılmıştır?
10 - Fransada Charlie Hebdo ve devamında gerçekleşen saldırılar TV kanallarında naklen yayınlanırken, neden rehine eylemi için yayın yasağı getirilmiş ve kamuoyunun bilgi alması engellenmeye çalışılmıştır?