Çağlayan da iki DHKC savaşçısı savcıyı rehin alarak bir eylem gerçekleştirdi. Eylem devletin kollluk güclerinin odayı basmasıyla sonlandırıldı. İki devrimci ve savcı hayatlarını kaybetti.
İlk olarak şahadet kelimesini kullanmamayı ve savcı da olsa 'öldürüldü' gibi bir kelimeyi kullanmaktan kaçındığımı önemle ile getirerek başlıyalım .
Eylemin zamanına , tarzına , sonucuna , amacına dair türlü türlü yorumlar okuyup duruyoruz. Genelde hava şöyle ;
zamanı yanlıştı
eylem meşru değil
eylem devletin güvenlik yasasını meşrulastırmıs oldu
eylem seçim öncesi devlete prim yaptırdı
eylem devrimci kesimi zor bır 'açıklama' durumuna soktu
eylem devleti ve akp yi haklı ve mazlum durumuna soktu
eylemin arkasında karanlık gücler var
eylem berkin elvan için verilen legal-demokratik-meşru mücadeleyi yıprattı
eylemin arkasında derin devlet var
eylem tarzı fokocu
eylem tarzı hüöanist değil
neye hizmet etti şimdi bu eylem ?
ne kazandırdı bize
dhkc bu eylemden ne kazandı??
daha da uzatabilirim ama şimdilik bu kadarıyla bırakalım.
Bilimsel bakışaçısını gerektirdigi üzere eylemin arkasında devletin veya karanlık güçlerin olabilecegi savını degerlendirmeye bile almıyorum çünkü buna dair elde somut bir delil yok. Eylemi dhkc ye devletin yaptırmıs olabilecegi iddiası tamamen 'şahane bir komplo teorisinin' ötesine gitmemektedir. Bir gün devrim olur da devletin arşivleri elimize gecerse o zaman anlasılır gercekten devletin yaptırıp yaptırmadığı. Ama su haliyle eylem dhkc nindir. Kendi örgütsel kararı ve iradesiyle yatığı bir eylemdir.
Eylemin zamanının yanlışlığını savunan arkadaşlar rica etsem uygun eylem zamanlarını bi zahmet yazıversinler. Zaman kime göre neye göre ?? seçim öncesi olmasın seçim sonrası olmasın dava sürerken asla olmasın demokratik mücadele yükselirken olmasın, alçalırken olmasın ???? e peki ne zaman olsun ??? hayır olsun ama zamanımı yanlış?? doğru zamana sadec ve sadece eylemi yapanlar karar verir. Teknik hazırlıktan tutun da genel siyasi durumdan, örgütün öznel koşullarından kitle ve halk psikolojisine kadar örgüt karar verir eylemin ne zaman olacağına. Birileri seçimde bilmem kaç barajını asmak üzere diye, birileri aday adayı diye, birileri parlamentoya girecek diye bu tarz eylemleri kendine ideolojik-stratejik rehber edinmiş örgütler ne zamandan beri legalist pasifist faydacı parlementaristlerin ajandalarına göre eylemlerini dizeliyorlarki ? bu cok sacma bir argümandır. Zaman eleştirisi muğlak ötesi saçma bir eleştiridir.
Devletin güvenlik paketini meşrulastırdı eleştirisi ayrıca bir komedidir. Bu paketler şimdi meşrumu oldu ? Faşizmin kanunları ne zamandan beri eylemlerle meşrulaşıyor ?? hayır sen şimdi meşrumu görüyorsun bu eylemden sonra o güvenlik paketini..? Sen görmüyorsun da kim meşru görüyor diye telaş ediyorsun ??? merak etme onu bu eylemden sonra meşru gören kesimler zaten bu eylemden önce de bin dereden su getirip meşru görüyorlardı. Birilerine bahane olduysa bu eylemler zaten ondan ne köy olur ne kasaba cünkü sen eger zaten bu devleti bırak faşist görmeyi anti-emokratik ve baskıcı görüyorsan , bu devletin yasalarını da işine gelmeyen bir eylem oldu diye 'bak faşizm meşrulaştı!! ' diye feryad-ı figan etmen bir kere salakça. Faşizmin yasaları halk nezlinde zaten meşru degillerdir. Bır eylem tarzı yanlış olsa bile bu senin devletin faşist yasalarını 'gerekçeli' hale getirmen veya öyle anlamlandırmanı gerektirmez. Bugün CHP HDP ve hatta MHP bile akp devletini baskıcı, diktatoryal ve hatta faşist görüyorlarsa birilerinin kalkıp 'bakın işte paket meşru' oldu demen patalojik bir karaktere sahip oldugunu resmektedir.
Eylemin meşruiyeti meselesi ciddi anlamda zor bir meseledir. Faşizm ekseninde eylem kesinlikle meşrudur. Ama hukuki bütün yolların denenmis olması gerekliliği eleştirisi bir nebze olsun mantığa yakın bir eleştiridir. Mantığa yakın diyorum cünlü nihai mahkeme kararı daha alınmamış bir davadır . Ve fakat eylemcilerin de ısrarla üzerinde durdugu üzere 15 yaşında bir cocugun katilini bulmak bir yana 5 savcı değiştirilmiş, katil polislerin kimlikleri davadan olabildiğince uzak tutulmus, adalet için koşturan insanlar bir bütün olarak baskıya maruz bırakılmıstır. Öyle nostradamus olmaya falan gerek yok beyler agalar !!!! Devlet bu katilleri bırakın cezalandırmayı son damlakanına kadar koruyacaktı ve hatta yüceltiyordu da zaten ....bkz Erdogan : kahraman polislerimiz... Teorik bazda dogru ve fakat reel anlamda boş bir eleştiridir bu da!!!
Devletin bu eylemle prim yaptığı, mesru zemin kazandıgı ve hatta oylarını yükselttiği eleştirisi ise keza yine liboş-faydacı cevrelerin borazanlarının ısrarla cığırttığı ,veya hönkürdüğü diyelim, bir eleştiridir. Devlet bir kez daha barbar ve faşizan yüzünü göstermiştir proleter sosyalistler nezlinde. Savcısının ölümünü umursamayarak zaten ne muhtevada bir devlet olduğunu ispat etmiştir. Devlet prim falan yapmamiştır.. Bu söylem seçim analistlerinin meselesidir. Faşizmin ahırını hesap etmiyenler ve parlamento rüyasına kapılmayanlar için bu eleştiri üstünde iki dakka düşünmeyecek kadar asılsız ve zırvadır.
Açıklama veya tavır sorunumu çekiyorsun ? bu eyleme dair fikir belirtirken utanıp sıkılıyormusun ??? burjuva medyasının uzattığı mikrofonlara ne diyecem kaygısımı yaşıyorsun ??? işte bu tür eylemler tam da bu yüzden iyidir bazen. O burjuva mikrofonlarına ne diyecem diye kıvrananlar ile 'bu cocuklar terörist değildir asıl terörist devlettir ' diyebilenler arasında bazen muglaklaşan resmi berraklastırır. Savaşçılar cok net bir şekilde mütevazi ve aslında coktan ifşa edilmesi gerken katillerin isimlerinin kamuoyuna açıklanması talebini dile getirmişler ve zaman konusunda da hem aracılara hem de devlete yeterince zaman vermişlerdir. Zaten savcıyı öldürmek isteselerdi en baştan öldürür direk catişmaya giderlerdi . Ama savaşçılar devletin 3 ismi acıklayamıyacak kadar faşizan ve katil ve aynı zamanda isimler açıklanmasın diye kendi savcısını öldürecek kadar kana susamış oldugunu acıkca resmetmişlerdir. Ortada bir faşist infaz vardır. Olabildiğince esnek davranan eylemcilere karşı takınılan faşist tavra iki çift laf edemiyorsan ... e defol git zaten !!!!!
Bu eylem tarzının fokocu oldugu eleştirisi ideolojik bir eleştiridir. Bu eleştiriyi yapanlarla uzun uzun tartısılabilinir. Ki ben de bu konu da tartışmaya ihtiyac duyuldugu kanısındayım . Ama bir örgütü 40 yıllık 'fokocu' eylem tarzından feragat etmesi konusunda ikna etmeye calısmayacak kadar da akıllı bir adamımdır. Devrimci Sol dan DHKPC ye bu tür eylem tarzını benimsemiş bir örgütten bahsediyoruz. Bu onların tarzıdır. Bu tarzın fokocu olup olmadıgı bilimsel ideolojik bir tartısmadır. Saglıklı bir tartısmadır.
Eylem tarzı hümanist değil eleştirisi yerinde bir eleştiridir. Ve fakat DHKC zorun devrimci önemi hususunda safını 1978 den beri netleştirmiş bir harekettir. DHKC için devrimci bir insan kendisini devrim icin feda edebilendir. Bu fikriyatı paylaşmadıgımı ben de dile getirmeliyim. Bu kıstas bence dogru değildir.
DHKC savaşcılarını yürekten selamlıyorum
yazımı okuyanlar cok net bir sekilde dhkc li olmadıgımı anlıyacaklardır. Ben demokrat devrimci bir adamım . DHKC nin anlayışını ve kültürünü benimsemem. Ama bu eylem meşru ve devrimci bir eylemdir .
Eylemi selamlıyorum.
Yorumuna katılıyorum. Gerici, liberal zihniyet bu eylem üzerinden eylemcileri ve solu karalama kampanyası başlatmışken yapılması gereken faşist müdahale sonucu öldürülen iki gence sahip çıkmaktır. Eylemin ideolojik olarak doğru olup olmadığı bu iki devrimci üzerinden yapılmamalı. Bu eylemle ne solcu olanlar sağcı ne de sağcı olanlar solcu olacaktır. AKP devletinin ise faşist baskıyı daha da daraltması için bahaneye ihtiyacı yok. Yapmak istediğini yapıyor, anayasaya bile karşı çıkarak istediği baskıyı gerçekleştiriyor zaten. Bunlar bahane olarak ileri sürülemez. İki devrimci faşist bir katliamla karşı karşıya kalmıştır. Yanlarında mı durulmalı, faşist koroya mı katılmalı, iki üç gündür süren tartışmaların özü budur. Alınması gereken tavır da bu sorunun cevabında yatmaktadır.
[size=2]Berkin öldüğünde tepkiler çok yüksekti ve kitlesel katılımla protesto gösterileri yapılıyordu. Bu "cephe" gitti, Burakcan'ı öldürdü. Tepki aniden söndü, gitti.
İç güvenlik paketine karşı HDP "kesinlikle çıkartmayacağız" diye meydan okuyordu. Bu baskın oldu, 3 kişi öldürüldü ve HDP'nin de sesi kesildi. Çünki ortada bir "terör eylemi" var.
Bir örgüt kendi kadrolarını bozuk para gibi harcıyor. Hiç bir getirisi olmayan, saçma sapan eylemlerde ziyan ediyor. İşte Elif kalsen cinayeti de öyle oldu. Yetişmiş bir militan resmen harcandı. Sanki ihtiyaç fazlası militan kadro var!
Yukarıda yazılan "teorik" tespitlere cevap yazma isteği bile duymuyorum aslında. O kadar âfâkî yazılmış, o kadar ayakları yere basmayan cümleler ki. Mesela ilk önermeyi alalım:
[i]"Bilimsel bakış açısını gerektirdigi üzere eylemin arkasında devletin veya karanlık güçlerin olabilecegi savını degerlendirmeye bile almıyorum çünkü buna dair elde somut bir delil yok. "[/i]
Bu yazı sahibinin bir savı değerlendirmeye alabilmesi için elde somut delil olması şart. Eylemin kime yaradığı sorusu önemsiz bir husus yani? Eylemi fiilen yapan belli, ama ona yaptıran karanlık bir güç olamaz mı diye sorduğumuzda beyimiz cevabını hazır tutuyor: "ortada somut delil yok."
O halde devam etmemiz için de bir neden yok. [/size]
diyelim ki dhkc derin devlet tarafından yönetilen bir örgüt. Bu iddianı bir gerçek olarak ele alalım . Şimdi önermeyi devam ettirelim . DHKC sempatizanları bir lise de uyuşturucuya karşı bir eylem gerçekleştirdiğinde bunu da , senin iddiana göre devlet yaptırmış oluyor!!
Şimdi bizim bu durumda alacağımız tavır ne olmalı ??? ben şahsen yine de desteklerim. Eğer lisede uyuşturucu kullanımına karşı bir eylemlilik gerçekleştiriliyorsa elbette bu her insanın sahiplenmesi gereken bir eylem bir tavırdır.
yani kacak arkadasım; bir örgütün, herhangi bir örgütün derin eller tarafından yönetilme ihtimali her zaman vardır. Bu bilimsel bir dogru bir ihtimaldir . Ve fakat bu ihtimali, ihtimal olmaktan çıkarıp mutlak dogru olarak degerlendirmek için elimizde cok ciddi deliller olması gerekiyor. Hukuken de, insani anlamda da, bilimsel olarak bu böyledir. Önermeler ve savlar, iddialar, spekülatif teoriler üzerine bir örgütü yargılayacaksak o zaman HDP den de başlıyabiliriz. Ya da tikko dan. Ya da tikb, thkpc hdö, mlkp, pkk vs vs vs. Uzun lafın kısası; her örgütün direk veya indirekt devlet veya devletler tarafından yönlendirilme ihtimali vardır ebette. Ama spn tahlilde bu iddianın dogrulugu bilimsel kanıtlar üzerine inşa edilmeli.
Şimdi senin 'kanıt' olarak getirdigin şeylere bakalım.
Berkin Elvan ve davası cok sahioleniliyordu. Şimdi sahiplenilmiyecekmı ???? SAnmıyorum .Berkin Elvan ı hala sahipleniyoruz. Etrafında ki arkadaslarına bir sor . Yarın berkin elvan yürüyüsü yapılsa sen de gelirmisin mesela ??? ben gelirim. Bu eyleme bir engel degil. Tam tersine bu yasanılan infazdan dolayı bir kez daha gelirim.
Güvenlik paketi gecmiyecekti ama bu eylemden dolayı gectimi diyorsun ??
güvenlik paketine hdp karsı cıkıyordu , şimdi cıkmıyor mu diyorsun ???
güvenlik paketi öyle de böyle de çıkacaktı ve çıktı da. HDP de zaten bu güvenlik paketine bastan beri bütün olarak degıl bazı maddelerinin degişmesini istiyordu. Ve cözüm süreci baglamında bu paketin bazı maddelerının degişmesini bir sart olarak koydu. Buna dair kendi acıklamaları da var zaten. 'Bir kaç' maddesi haricinde ki onlar hangileri bilemiyorum. Güvenlik paketi meclisten zaten yeterli oyu alıp cıkacaktı, ve cıktı da. İslami-faşist cumhurbaskanı erdogan da onayladı.
HDP-PKK-Öcalan her secimde ateskes ilan ederek devlete fayda saglamamısmıdır ??? Bu mesela objektif bir kanıt olamazmı ?. Senin önermenle cıkarsak yola; evet pkk devlet tarafından yönlendiriliyor.
Öcalan 'erdoganın baskanlıgıyla sorunumuz yoktur' diyor..... Sence bu yeterli bir sebeptir o zaman.
Öcalan 'bu konustuklarım kamuoyuna yansısa bana ajan derler ' diyor ... Bu senin için yeterli bir kanıtmı ?
Demirtas reyhanlı katliamından hemen sonra daha herhangi kriminal-hukukı bir arastırma bile yapılmadan hükümetin arkasında oldugunu kameralara beyan eiyor !!! bu sence yeterli bir sebepmi ?
PKK tarihi boyunca bazen misilleme olarak bazen de durup dururken türkiye devrimci hareketinden insanları öldürdü !! bu sence yeterli bir sebepmi ???
aynı sekilde türkiye devrimci hareketi pkk nin bir sürü eylemcisini sempatizanını öldürdü! bu sence nasıl bir kanıt ??
tikko kendi içinde 19 kişiyi ajan diye infaz etti ... Tikko devlet tarafından mı yönlendiriliyor?
80 darbesinde liboş aydınlar devrimcilere şöyle diyorlardı.
siz radşkal eylemler yapmasaydınız darbe olmazdı. ))
kaçak arkadaş ... sen git seçim sandığının başında nöbetini tut. Komunistlerin devrimcilerin işlerine o liboş ellerini değdirme.
o güzelim komplo teorilerini de bi zahmet eski solcuların takıldıgı sanat kahvelerinde yap. Bir dinleyen olur belki.
HDP-PKK-Öcalan her secimde ateskes ilan ederek devlete fayda saglamamısmıdır ??? Bu mesela objektif bir kanıt olamazmı ?. Senin önermenle cıkarsak yola; evet pkk devlet tarafından yönlendiriliyor.
Öcalan 'erdoganın baskanlıgıyla sorunumuz yoktur' diyor..... Sence bu yeterli bir sebeptir o zaman.
Öcalan 'bu konustuklarım kamuoyuna yansısa bana ajan derler ' diyor ... Bu senin için yeterli bir kanıtmı ?
Demirtas reyhanlı katliamından hemen sonra daha herhangi kriminal-hukukı bir arastırma bile yapılmadan hükümetin arkasında oldugunu kameralara beyan eiyor !!! bu sence yeterli bir sebepmi ?
PKK tarihi boyunca bazen misilleme olarak bazen de durup dururken türkiye devrimci hareketinden insanları öldürdü !! bu sence yeterli bir sebepmi ???
aynı sekilde türkiye devrimci hareketi pkk nin bir sürü eylemcisini sempatizanını öldürdü! bu sence nasıl bir kanıt ??
tikko kendi içinde 19 kişiyi ajan diye infaz etti ... Tikko devlet tarafından mı yönlendiriliyor?
Her devletin ajanı devrimci örgütler içine sızabilir, eylemlere katılabilir, eylem biçimlerini manipule edebilir. İşin doğasında bu var. Buradan yola çıkılarak hiç bir devrimci örgüt için, üstelik kökleşimi ve belli bir altyapıya sahip örgütler için ''devlet(ler)in kontrolunda denilemez. En azından bu konuda çok ciddi ve somut kanıtlar ortaya çıkmadan denilemez. Serap olayını hatırlıyoruz. Bir otobüse atılan molotofla yanmış ve hayatını kaybetmişti. Sonradan molotofu atan kişinin MİT ajanı olduğu ortaya çıktı. Şimdi buna bakılarak bu tür eylemlerde molotof kullananların tamamının MİT ajanları tarafından gerçekleştirildiği ileri sürülebilir mi? Böyle bir iddia ciddiye alınabilir mi?
DHKP-C ilegal bir örgüt. Eylem tarzı da Çağlayan eylemi ile benzerlik taşıyor. Gerekli açıklamalar da DHKP-C'den yapılmış, ve yalanlanmamıştır. Artık bu saatten sonra eylemin DHKP-C dışından manipülasyonlarla gerçekleştirildiğine ilişkin yorumların ciddiye alınır bir yanı yoktur.
Bir başka iddia bu tür eylemlerin yanlışlığı üzerinedir. Bu tartışılabilir. Ama DHKP-C bu eylemin gerekliliğine inanmışsa, bunu gerçekleştirmişse ve sonuçta AKP devleti tarafından da bir katliamla sonuçlandırılmışsa, burada bir solcuya, bir devrimciye düşen sorumluluk faşist-liberal cephenin saldırılarını karşıya almak olmalıdır. Sosyalistler bu ve benzeri eylemlerin doğruluğunu ve yanlışlığını kendi içlerinde tartışırlar ve zaten tartışıyorlar. Bu konu faşist-liberal ittifakı ile tartışılamaz. Burada öncelikli yapılması gereken katliamın sorumlusu olan AKP devletine karşı tavır almak olmalıdır. Sol burada bile birliktelik sağlayamayacaksa daha nerede yanyana gelebilecek?