İlber Ortaylı noktayı koydu: Bok kurarsınız yeni Türkiye'yi
İlber Ortaylı, Yeni Şafak'ın yayınladığı belgeleri, "Her şeye bulaşmayın. Bunu gazeteler çok yapıyor. Kendine göre yeni Türkiye kuruyorlar. Bok kurarsınız. Güldürmesinler adamı" sözleriyle yanıtladı.
Yeni Şafak'ın yayınladığı belgelere en net yanıt İlber Ortaylı'dan geldi.
Yeni Şafak muhabiri ile İlber Ortaylı arasında geçen diyalog oldukça dikkat çekici:
İlber Bey merhaba. Yeni Şafak gazetesi olarak bir belge yayınladık. Gazeteyi görme şansınız oldu mu?
Onu bana söylediler. Şimdi ben ona bakacağım. Belge melge yaramaz. Çocukluğumdan beri böyle numaralar duyarım. Bunlar kocakarı laflarıdır. Bizim milletimiz tarih bilmez. Böyle aptal aptal konuşur. Sizin gazete ne düşünür bilmem ama sen ismini karıştırma ileride senin için iyi gazetecilik olmaz.
Az önceki konuşmamızda bazı konular tabudur dediniz
Neyi kastettiniz?
Ben tabu mabu demedim. Bunlar sizin anlamayacağınız şeydir. Bunların hepsi mahalle dedikodusu. Her şeye bulaşmayın. Bunu gazeteler çok yapıyor. Kendine göre yeni Türkiye kuruyorlar. B.. kurarsınız. Güldürmesinler adamı. Yeni Türkiye böyle geri zekalılar olmadan kurulabilir ancak. Nereye baksan cahil. Bir tane herif var. (Engin Ardınç) Eski solcu, alkolik, geri zekalı
O da konuşuyor. Git başka tarih kitabı oku hayvan. Baban seni Fransız okuluna yollamış. Lisan biliyorum diyorsun git başka dilde oku. Herif okul kitabıyla tarih yazıyor geri zekalı. Hiçbir memlekette olmaz böyle bir şey anladın mı? Sizde iyi bir gazeteci olmak istiyorsanız böyle aptal işlere karışmayın. Şöhretiniz en başından düşer.
Belgeleri inceleyecek misiniz?
Belgeleri incelemeyeceğim, istemem. Böyle dedikodularla uğraşmam. Gazeteler mi yazacak tarihi? Siz sadece haber yazın daha iyi edersiniz. Gazetelerde haber yazılır, tarih yazılmaz. Siz gördünüz mü hiç Avrupa gazetelerinde tarih yazıldığını? Herkesin kendi işi ve metodu vardır. Gazeteler doğru dürüst haber yazsın.
Halk bu belgeleri bilmiyor
Sen tarih belgesinden anlamazsın kızım. Git doğru dürüst gazete oku. Mesleğe girmişsin madem lisan bilmen lazım. Haftada iki üç tane yabancı gazete okuman lazım. Adamlar bu işi nasıl yapıyor görmen lazım. Bu böyle olmaz. Benden sana tavsiye. Piyasadaki bazı geri zekalılar lisan bilerek tutunuyorlar. Nagehan gibi karılar. Öyle bir kötü örnek de var önünüzde ama
Bunun şartı budur lisan bileceksin. Her hafta ciddi gazeteleri okuyacaksın. Gazeteciliği böyle yavaş yavaş öğreneceksin. Böyle şeylere hiç girişmeyin bunlar iyi şeyler değil. Benden sana nasihat.
Eyy Ortaylı, Reis'i eleştirmek sana mı düştü, haddini bil!-Hakan Aksay
İleri gidiyor artık.
Gerçekten de bu kadarı fazla!
Sen şimdi profesörsün, çok kitap okudun, 8-10 lisan biliyorsun diye herkesle alay etmeye ne hakkın var ya?
Yani herkesle alay et istersen tabii de...
Haddini bil!
İnsan koskoca Cumhurbaşkanını öyle ulu orta eleştirir mi canım?
Hem de kaç defa!..
* * *
Profesör İlber Ortaylıdan söz ediyorum.
Son zamanlarda yandaş saflarda bir dalgalanma oldu.
Bir taraftan Reisi diline dolayan bir adama haddini bildirmek ve yukarıdan aferin almak istiyorlar...
Diğer taraftan ödleri kopuyor: Ee, Ortaylı bu! Tek cümlede adamı yere serebilir! Sonra hem karizmayı çizdirirsin, hem de beceremedin diye yukarıdan fırça yersin...
Ama dikkatle izleyelim bu süreci. Mutlaka enteresan sahneler yaşanacak.
Zaten son zamanlarda yandaş basında çok ürkek ve utangaç eleştiriler, daha doğrusu dokundurmalar yapılıyor Ortaylıya.
Galiba amaçlardan biri de şu: Ben aniden sivrilip tek başıma kalmayayım, öteki yandaşlar da sorumlu davransın, hep birlikte çullanalım Profesörün üzerine!
* * *
Ne var ki bunlar çok cılız çabalar.
Onlar dertlerini ağızlarında gevelerken Ortaylı saniyesinde elinin tersiyle deviriyor, mesela, üzerinde aylardır çalışılan devasa bir projeyi.
Yeni Şafakın bombasını (İnönü, Atatürkü zehirlemiş) tartışmıyor bile:
Ciddiye almayın, deli saçması bunlar!
Başkası dese höt zöt yaparlar, ama Ortaylının toplumda büyük ağırlığı var.
Tarih deyince ilk akla gelen, neredeyse her şeyi bilmenin simgesi olan bir adam var karşılarında.
Ve insanlar bu çok bilmiş, bazen de acımasızca herkesi (halk da dâhil) köşeye sıkıştıran insanı seviyor, sempatik buluyor.
Ortaylı capsleri boşuna popüler olmadı.
* * *
Ortaylıyı on yılı aşkındır tanıyorum. Onunla her görüşme benim için yalnızca öğretici değil, eğlenceli de.
Bir kere son derece kendine özgü bir adam. Kimseye benzeme derdi ve özgüven yetersizliği yok.
Lafını hiç sakınmaz. Elbette o Tanrı değil, dediğini beğenmeme hakkına sahipsiniz. Ama o diplomatlık yapacağım, lafı eğip bükeceğim diye uğraşmaz.
Bir de şu var: Sanırım son yıllarda bazı şeylerden iyice bıktı. En çok da hiç okuyup araştırmadan bilgiçlik yapmaya, kendini önemli göstermeye, bilmediği konularda konuşup tartışmaya meraklı insanlardan.
Onlara bazen kızıyor, bazen bildiklerine mizahı da iliştirerek ironik yorumlar yapıyor, bazen ya sabır çekiyor...
Boş laf bunlar!: Hocamızın sıkça seslendirdiği cümlelerden biri bu.
Galiba 2005-2012 yıllarında Topkapı Sarayı Müzesinde yöneticilik yaparken devleti yakinen tanıdı. Sonraki dönemde (aynı zamanda AKPnin saldırgan politikalarının yoğunlaştığı ve bir de bunlara tarihî temel, Osmanlıdan kaynak arandığı yıllarda) Ortaylı sık sık iktidarın hoşuna gitmeyen şeyler söyler oldu.
* * *
3 çocuk: Başbakan belki doğruyu söylüyor olabilir, ancak her doğru yapılmaz. Hükümet Türkiyenin nüfusunu yenilemek anlamında alaturka düşünceye sahip. Nüfus ile ilgili açıklama yapacak olanların jinekolog ve demograflarla aynı masada oturup konuşması gerekir. Bugün İsrail ve ABDde doğum oranı hızlı değil, ama büyük ülke bunlar.
Gezi Parkı: Avrupalıların, çok az bilgi sahibi oldukları Türkiye ve geçmişi hakkında karar vermeleri yeteri kadar ürkütücüdür. Ancak daha da korkuncu, Recep Tayyip Erdoğanın kendi tarihini çok az bilmesidir. Sevilen bir parkın yerine Osmanlı kışlası inşa etmek istiyor. Bunu da tarihe sahip çıkmak olarak adlandırıyor. O zaman Dolmabahçe Saray Tiyatrosunu ve Swiss Otelin yerine eski oryantal kıraathaneyi de inşa ettirsin.
İstanbula 3. köprü: Bence Yavuz Sultan Selim ismi köprüye uygun değil. Şu hoşuma gitmiyor bu hükümette: Biz biliriz! Siz bilmezsiniz! Siz açıklamak zorundasınız. Para gökten zembille yağmıyor.
Paralel: Paralel falan, olmaz böyle şeyler, çocuk bile inanmaz. Osmanlıda da yoktu. Yandaşları kullanırsınız, uzlaşmazlık başlayınca çekişirsiniz.
Vahdettin Köşkü'nün restorasyonu: "Beni rahatsız etti, maalesef. Cumhurbaşkanı yanlış enformasyonla serzenişte bulundu. Ben Topkapı Sarayı eski müdürü olarak kendisini karşıladım. Kürsüye çıkınca adam çattı. Bu hataydı. Sadece duruş olarak değil, bilgi olarak da yanlış. Restorasyon çok kötüydü. Reis-i cumhurla işim yok benim. Onun da benimle olmaması lazım.
Danışmanlar: Cumhurbaşkanının 150 tane danışmanı var, bir tanesi bir şey bilmiyor.
Başkanlık rejimi: Ne başkanlığı kardeşim ya? Burası Uruguay mı? Bizde başkanlık sistemi olmaz. Canı başkan olmak istiyor, olsun; ama Türkiye o sistemi kaldırmaz. Çöker o sistem, daha çok çatışmayı artırır sadece.
Hitler Almanyasıyla benzerlik: 1933te Almanyadaki insanlar ne yaptı sanıyorsunuz? Hitler tarihin en korkunç totalitarizmiyle iktidara geliyor ve hep destek görüyor. Ne zamana kadar? Karşısındakiler birleşene kadar.
* * *
Yenilir yutulur sözler değil, haksız mıyım?
Yandaşlar da yutamıyorlar, ama yüksek sesle karşı çıkmayı da henüz beceremiyorlar.
Geçen gün A Haberdeki bir programda AKPli Burhan Kuzu, Reisinin başkanlık planını alaycı bir yüz ifadesi ve jestle Ne başkanlığı kardeşim ya? diye küçümseyen Ortaylıya karşı - içerikle ilgili fazla derinlere girmeden - bir şeyler demeye çalıştı. Ancak şunu söyleyebildi:
İlber Hoca özünde iyi bir insan. Ben bir kanaldaki canlı yayında uyur halini çok sevdim. O hali çok hoş. Dolu bir insan, hakkını teslim edelim. Ama alay ederek konuşmak bir bilim adamına yakışmaz. Başkanlık modelini alıp yayıla yayıla anlatmasını kınıyorum. Ama uyku halini sevdim, öyle devam etsin.
Bir AKP klasiği: O uyusun, bu uyusun! Uyanıklar ortalığı toparlasın!
Sanırım Erdoğanın Ortaylıya karşı henüz tam anlamıyla dışa vuramadığı tepkisinin önemli bir nedeni de, onun adının bir ara Cumhurbaşkanı adayı olarak dolaşıma girmesi. Elbette affedilecek şey değil bu!
Sanal dünya, gerçek hayatta olmadığı kadar yoğun bir Erdoğan-Ortaylı rekabeti ve bununla ilgili yorum ve şakalarla dolu.
Bazılarının, bu iki önemli adam arasındaki mücadele ile ilgili dile getirdiği öneri de çok ilginç:
Erdoğanla Ortaylı canlı yayına çıkıp kozlarını paylaşsınlar! Bakalım kim kimi alt edecek...
Benim bir tahminim var ama...
Siz ne dersiniz, canlı yayında kapışsalar kim üstün gelir?..