Alıntı Çizelgesi: Kaçak yazmış
Alıntı Çizelgesi: yorum2006 yazmış
At izinin it izine karıştığı bir zamanda Dersim konusunu tartışmak abestir. Yalnız şunu söyleyeyim, genel sekreteri ve tüm merkez komitesi üyeleri öldürülmüş ve daha sonra da her tülü yasağı yaşamış şanlı TKP'ye Kemalist demeye kalkmak utanmazlıktır. Komintern de o tarihlerde Sovyet Komünist Partisi'nin etkisindedir, tabii ki TKP de. Türkiye Sovyetler için Uruguay değildir, kapı komşusudur. Rus orduları daha önce Doğu Anadolu'yu işgal etmiştir ve bölgeyi çok ama çok iyi bilmektedir. Bırakın siyasi, sosyal ve etnik yapıyı, o tarihte Rusların hazırladığı Doğu Anadolu'ya ait topografik haritaların detayı, bugün Türkiye'nin elindeki topoğrafik haritalarda yoktur.
İsim konusunda verdiğiniz yanıt da suyuna tirit yanıt. Size bu arada ilginç birşey söyleyeyim. Türkiye'de kitlesel olarak ad değiştirma sandığınız gibi Cumhuriyet'in ilk yıllarında değil, çok daha sonra 70'lerden sonra yapıldı. Benim çocukluğumda kullanılan pek çok ad daha sonra değiştirildi ve bugün kullanılmıyor. (Tabii kullanan kullanıyor. Mesela bizim evde zaman zaman Rumca konuşulur ve biz Rumca konuşurken, fonetik olarak daha uygun düştüğünden yer adlarının Rumcalarını söyleriz. Türkçe konuşurken de Türkçe fonetiğe daha uygun düştüğünden Türkçeleşmiş Rumcalarını. Tamamen değiştirilmiş olanları ise, eski isimleri bilmeyenlerle konuşurken kullanırız.) Yani yerlerin isim değişikliği Kemalizm'e bağlamayın. (Tunceli derkenki "el" sözcüğü iddia ettiğiniz gibi insan uzvu değildir, Türkçe'deki diyar anlamındadır. Tunç da eğer biliyorsanız, pek öyle sert bir malzeme değildir. Bakır-kalay alaşımıdır ve Antik Anadolu Medeniyetinin sembolüdür. Tarihte tunç devrine Anadolu'da geçilmiştir. Anadolu bakır yönünden de oldukça zengindir. "Tunceli" bölgesi de. O zaman neden Tunceli demişler acaba? Dersim de yerleşim merkezinin adı değil bölgenin adıdır. Yerleşim merkezinin adı Kürtçe Memeki, Zazaca Memekiye'dir. TUnceli vilayetin adı olarak verilmiştir. Elazığ'dan ayrılarak vilayet yapılma tarihi de 1935'tir.)
"tkp kemalistti" derken kemalizmi destekliyordu, bunu da ilericilik, burjuva devrimi, aydınlanma vb adına yapıyordu ve kaba marksist bir anlayışa sahipti. kürd meselesine bakışı da, isyanları ingiliz kışkırtması olarak ele alışı da, bu bakış açısıyla ilgiliydi.
zaten tkp yönetimi de eski ittihatçılardan, savaş esiri askerlerdendi. ideolojik kökenleri çok müsaitti de.
dolayısıyla onların bir burjuva ideolojisi olan kemalizmden etkilenmiş olduklarını söylemek neden utanmazlık olsun? seninkisi "laf olsun, torba dolsun."
ruslar doğu anadolu'lu iyi biliyorlardı ama bunun dersim'le ne ilgisi var? oraları işgal etmemişlerdi ki. kaldı ki sovyetler birliği de kemalist rejimi destekliyordu. tıpkı sonradan baascı rejimleri desteklediği gibi. o kadar destekledi ki, tkp kadrolarının karadeniz'de boğularak katledilmelerini bile sessizlikle karşılayıp ankara hükumetine silah ve para yardımı yaptı.
isim konusuna verdiğim yanıt neden suya tirit oluyormuş? senin de savunduğuna yakın bir görüşü savundum orada. isim değişikliğini sadece cumhuriyet dönemiyle sınırladım. onu bile "hepsi olmayabilir", "genel uzlaşma olabilir" vb diyerek kısıtlı ölçüde verdim. il isimlerinden tunceli'nin dersim olarak değiştirilmesini savundum. sen aynen kalmasından yanasın demek ki.
"tunceli"deki -el insan eli değil, diyar anlamında. ben de aksini iddia etmedim. ama öyle bir anlam da akla getiriyor ister istemez. o harekattan sonra akla daha çok vurup, yakıp yıkan tunçtan bir insan elini çağrıştırıyor.
Komünistler her zaman feodalizme karşı burjuvaziyi desteklemiştir. Marx zamanında da. 1848 köylü ayaklanmalarında da. Bu son derece doğal. Kaldı ki emperyalizm döneminde emperyalizme savaş veren milli burjuvaziyi desteklemeleri de ayrıca doğal. Milli mÜcadele yalnız burjuva hareketi de değildir. Halk kitleleri de emperyalizme karşı ayaklanmıştır. Zaten sizin de yazdığınız gibi Lenin de Mustafa Kemal'i destekliyor. Bu kaba Marksizm değildir. Dersim isyanı Kürt hareketi değildir. Feodal nitelikli isyandır. Yöre feodalleri iktidarın ellerinden gitmesini istememektedir. İsyanı çıkaran halk değil yöre egemenleridir. İsyanı bastıran da büyük ölçüde merkezi iktidarı destekleyen Kürt aşiret birlikleridir. Yoksa o tarihte ulusal hareketlere destek veren komünistler, onu da desteklerdi, neden desteklemesin?
15'ler hadisesini kalkıp doğrudan Kemalizme bağlamak olmaz. 15'leri katleden ülkedeki gericiliktir. Zaten buna ön ayak olanlar ve 15'lerin katilleri daha sonra Atatürk'ü de öldürmek istemiş, Kemalizme de savaş açmışlardır. Demagoji yapmayın yani. Esas sorun ülkede gericiliğin çok korkunç boyutta olması, ülkenin tam bir kaos içinde olması ve komünistlerin güçsüz olmasında yatıyor. O tarihte ülkede hakim güç Kemalizm değildir, Kemalizm daha iktidar olmuş değildir.
TKP'nin ittihatçılıkla bir alakası yoktur. TKP içindeki aydınlar Bolşevik devriminden etkilenmiş aydınlardır. Bunların içinde Avrupa'da bulunmuş olanları da var, Osmanlı'nın çöküşüyle Balkanlardan ve Kafkaslardan göç etmiş insanlar da, Rusya'da esir kalmış olanlar da. Bu da son derece doğal. Bunun dışında ülkede o zamanki sanayinin gelişmişliği ölçüsünde işçiler de hareketin içinde yer alıyor. Zaten dünyada kapitalizme en önce geçmiş büyük emperyalist devletler dışındaki tüm ülkelerde sanayi az gelişmiş ve işçi sınıfı da yeterli değil.
Komintern enternasyonal komünist örügtüdür. 1930'ların sonunda da enternasyonal komünist harekette tabii ki Sovyet komünistlerinin etkisi büyük. Sovyet işçi sınıfı ve onun partisi komünist hareketin öncüsü olarak kabul ediliyor. Sovyetlerin burnunun dibindeki ülkede olan biteni bilmemesi olanaksız. Ruslar zaten öteden beri Doğu Anadolu'yu çok iyi biliyorlar. Sovyetler de biliyor. Yalnız Türkiye'yi değil, İran'ı ve Orta Doğu'yu da biliyorlar. Şİmdi böyle bir ülkede olan olaylar için fikir sahibi olmamaları, yalnızca yerel komünistlere sormaları olanaksız. Türkiye Uruguay değil derken bunu kastetmiştim önceki mesajımda da.
Dersim konusunda da hala demagoji yapıyorsunuz. Efendim askeri harekat yapıldı, tunçtan el isyanı bastırdı, ondan sonra adı böyle değiştirildi v.b. Her şey yalan ve yakıştırma üzerinde kurulmak zorunda mı? Tunceli'nin il oluşu tarih olarak isyandan önce. Ben Dersim adına karşı olmadığımı da özellikle yazdım. Bu konuda da hala demagoji yapıyorsunuz. Ben Dersim adına karşı olmadığımı yazdım, ancak coğrafi yer isimlerine de özellikle değindim. Çünkü ülkede ad tartışması Dersim adıyla sınırlı değil. Zaten ülkede il ve ilçe adlarının büyük bölümü ne Türkçe, ne de Kürtçe, çoğu tarihi adların biraz başkalasmasıyla ortaya çıkmış. Bu da dillerdeki fonetikle ilgili birşey. Kürtçe olduğu iddia edilen adların çoğu da tarihi adlar. Amed adı da dahil. Ben emperyalist güçlerin halkı birbirine düşürmek için yaptığı kışkırtmalara karşı uyarı görevi yapıyorum. Yoksa Sami halklarının koyduğu ve daha sonra Ermenilerin benimsediği Aramice ad olan Amed adı da bana vız gelir, Arapların koyduğu Diyarbekir adı da.