1 Mayıs umudun da bayramıdır... Yitirmeyeceğiz!
Babam kürsüden barış çağrısı yapıyordu, birden silahlar patladı. Sular İdaresi ve Inter Continantel Otelinden ateş ediliyordu. Babam kürsünün arkasına indi, bizi sakinleştirdi. Ellerimiz ellerinde, gözlerimiz gözlerindeydi
NİLGÜN TÜRKLER SOYDAN
Selam olsun 1 MAYIS Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günümüzde TÜRKİYE İŞÇİ SINIFINA!
Tüm dünya emekçilerine,
Selam olsun canım babam Kemal Türklere!
Selam olsun DİSKe!
Çocukluğumda, 1 Mayıs ülkemizde Bahar bayramı olarak kutlandığından, her 1 Mayısta Babam , Bugün aslında işçinin günü. Az kaldı, yakında 1 Mayıs Türkiyede de işçinin günü olacak derdi.
Tarih 1 Mayıs 1976ydı. Ve DİSK, 1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükûn Kanunuyla yasaklanan1 Mayısı 51 yıl sonra babamın önderliğinde, yeniden Türkiyede Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü olarak kutlamaya karar verdiğinden, yığınlar Taksimdeydi
Olağanüstü bir katılım ve coşku vardı. Babam DİSKin Genel Başkanı olarak kürsüde konuşmasını yaparken, Taksim, işçilerin sloganlarıyla inliyordu.
YAŞASIN 1 MAYIS! YAŞASIN DİSK! YAŞASIN TÜRKLER!
Ve demokratik haklarını kullanarak, özgürce, kimseye zarar vermeden taleplerini haykırıyorlardı.
Solun önlenemez yükselişi, toplumun giderek bilinçlenmesi, DİSKin örgütlü gücünün kattığı olağanüstü dinamizm gözler önündeydi; DİSK orada işçinin, halkın adeta bir aynası görevini de yerine getiriyordu.
1 Mayıs 1977... Katılım daha yüksek, daha coşkulu
Ve karanlık odakları (76ya da bakarak) rahatsız eden bir tablo...
Her şey çok güzel başladı; Beşiktaş Barbaros Bulvarı ve Saraçhane yönünden ilerleyen kortejlerin ucu bucağı görünmüyor; alan, görevlilerce büyük bir disiplinle yerleştiriliyor; halaylar çekiliyor, sloganlar atılıyor; tüm fabrikalardan örgütlenerek gelen işçiler, kendi işkollarıyla ilgili vurucu kompozisyonlarla yaptıkları hazırlıkları sunarak alana giriyorlardı.
Babam kürsüde konuşmaya başladı, coşku devam ediyordu. Konuşmanın sonlarına doğru babam barış çağrısı yaparak terörü lanetleyen, silahlı örgütleri silah bırakmaları konusunda uyaran bir cümle söyledi ve birden silahlar patladı. Sular İdaresi ve meydandaki Inter Continental Otelinden (Bugünkü The Marmara) ateş ediliyordu. Babam kürsünün arkasına indi, bizi sakinleştirdi. Ellerimiz ellerinde, gözlerimiz gözlerindeydi.
Babam korkmuyordu, teröre zaten lanet olsun diyordu. (Onun korkusuz gözleri o gün ve hep, bana Korkma, güçlü ol, umudunu yitirme der.) O zamanki İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvanın (sanırım)sağladığı bir belediye aracıyla Babam yanımızdan ayrılırken, annemle biz, sendikanın bir aracıyla, ezilerek yaralanmış iki işçiyi de yanımıza alarak hastaneye yola çıkmıştık.
Sonra polis panzerleriyle ve onların yarattığı panikle, ezilerek ölen 36 insan...
(Savcılık raporuna göre 34, DİSKin yaptığı bir incelemeye göre ise 41 şehit) Dehşet vericiydi!..
1 Mayısın tarihçesine ulaşmak artık çok kolay. Pek çok yazarımızın da zaten yazabileceği düşüncesiyle, ben, 1 Mayısa bu anılarla ve yaşanmışlıklarımla yaklaşmak istedim.
Şimdi; 1 Mayıs 2015. Biz DİSKin önderliğinde 2010, 2011, 2012 1 Mayıslarında Taksimdeydik. Halkın her kesiminden insan vardı; işçisi, köylüsü, emeklisi, öğretmeni, öğrencisi, ev kadını, çoluk çocuk ailece. Çok mutluydu herkes. Üstelik en önemli görevimiz ve isteğimiz olan şeyi, yani 1 Mayıs l977de yitirdiğimiz canları öldükleri yerde anmayı gerçekleştirdik. Hiçbir olay çıkmadan anma ve kutlamalar, gösteriler bitince oradan herkes bir disiplin içinde dağıldı hep...
Ne oldu da üç yıl sonra yine Taksime girilmesine izin verilmemeye, İstanbulda adeta bir sıkıyönetim uygulanmaya, yığınlar şiddetle geri püskürtülmeye, izin yok! diye günler öncesinden açıklamalar yapılmaya başlandı, anlamak mümkün değildir!.. Yasal olarak böyle bir gösteride de izin almaya gerek olmadığı halde üstelik.
Nedir bu korku? E o zaman GEZİye de bir selam olsun! diyelim tam sırası gelmişken.
Ben, gözüpek işçi sınıfımızın, örgütleri DİSK, KESK, TMMOB, TTBnin önderliğiyle 1 Mayısta Taksim 1 Mayıs Alanında olmak için mücadele vermek; polisle karşı karşıya getirilmek yerine; hep birlikte bu 1 Mayısı kutlamalarını, 1 Mayıs şehitlerinin ise öldükleri yerde, TAKSİMde anılmalarını (ki bu bizim için değil, tüm insanlık adına son derece olağan bir istek) çok isterdim.
Demokratik hak ve özgürlükler kısıtlanmamalı, işçilerin siyasal ve sosyal taleplerini, insanca şartlarda mesaj ve şikâyetlerini iletebilme hakkı olan bugün, Taksim 1 Mayıs Alanı engellenmemelidir.
Bütün dünyada, önemli meydanlarda, her zaman halklar özgürce taleplerini haykırır, anmasını yapar, protestosunu yapar, ya da bayramını kutlar. Zaten meydanlar bunun için önemli ve anlamlıdırlar.
Dünyadaki halkların sahip olduğu bu haklara, gerek tarihsel, gerek meşruiyet ve gerekse anayasal çerçevede biz de sahibiz. Umudumuzu yitirmeden sağduyu ile çok yakında her şeyin daha güzel olacağını görüyor, duyuyor ve hissediyorum.
Umudumuzu yitirmeyeceğiz! Hem 1 Mayıslarımız, hem diğer pek çok önemli gün ve bayramlarımız, hem de tüm yaşamımız daha iyi olacak.
Çok özlediğim canım babama, beni bu 1 Mayıs günü BirGün okuruyla buluşturduğu için; BirGün Gazetesine de yine Babamla anılar penceremi açtırdığı için (çok değerli dostum Zeynep Altıok aracılığı ile) çok teşekkür ediyorum.
Yaşasın 1 Mayıs!
Yaşasın Türkiye İşçi Sınıfı!
Birgün
Her şey buraya kadarmış, diye düşündüm
1977 1 Mayısında üniversite öğrencisi bir fotoğrafçıydı... Yaşananları çok yakından izledi, objektifiyle ölümsüzleştirdi.
Aydın Çetinbostanoğlu, yıllardır gün yüzüne çıkmamış o fotoğrafları ilk kez BirGün okurlarıyla paylaştı. Çetinbostanoğlu 38 yıl sonra, o karelerin hikâyesini de yazdı
AYDIN ÇETİNBOSTANOĞLU
Avuçların içinde bir dünya ve yerlere dökülen çiçekler...
1976 Nisan ayında duvarlar, DİSKin 1 Mayısı işçi bayramı olarak kutlayacağını duyuran bu afişlerle doldu. O sırada Ankarada üniversite öğrencisiyim ama bir yandan da geçimimi sağlamak için Emek mahallesinde bir fotoğraf stüdyosunda çalışıyorum.
İktidarda Birinci Milliyetçi Cephenin olduğu bir dönemdi ve uzun yıllar sonra 1 Mayısın işçi bayramı olarak kutlanacak olması önemliydi. Bu denli önemli bir olayı fotoğraflamak için İstanbula geldim. DİSK yönetiminin yürüyüşü Beşiktaştan başlayacağı için, çalışmama İnönü Stadının tepesine çıkarak başladım. Taksim Meydanında Genco Erkalın kürsüden okuduğu şiiri hâlâ hatırlarım.
1977 yılında kutlamaların daha organize olduğu gözlenebiliyordu. Bu kez birkaç gün önceden İstanbula gelip DİSKin kendi düzenlediği basın kartını aldım. Anlaşmamıza göre çalışmamın yarısı onlar adına yapılacaktı. Ben de iki makineyle çalışmaya gittim. Biri kendim için, öbürü organizasyon için.
Bu kez çalışma bölgem Saraçhane ve Tarlabaşı üzerinden Taksim Alanı idi. Politik bir gerginlik vardı ama Taksim Meydanında boş yer kalmamıştı.
Her şey DİSK Genel Başkanı Kemal Türklerin konuşması ve saygı duruşundan sonra başladı. O sırada kürsüde fotoğraf çekiyordum. Bir kare fotoğraf çekebildim. Bizi hemen kürsüden indirip yere yatırdılar ve koruma altına aldılar. Kemal Türkler ile yüz yüze olduğumu hatırlıyorum. O sırada ağzından, Namussuzlar yaptılar yapacaklarını, sözcükleri çıktı. Silah seslerinin bomba seslerine karıştığı panik ortamında, her şey buraya kadarmış, diye düşünüp beklemeye başladım. Kısa sürede gelen bir arazi aracıyla Kemal Türkler alandan uzaklaştırıldı, sesler azalınca tekrar kürsüye çıktım. Alan bomboş, yerlerde yatan insanlar ve her yer afiş ve pankart dolu. Kültür Merkezinin önünde polisler ve panzerler, alanda kalanlar kürsünün etrafında el ele karşılıklı bekleşiyoruz. O sırada dönemin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvanı alanda polislerle konuşurken gördüm. O gün daha fazla can kaybı olmamasında önemli rolü olduğunu düşünüyorum. 2010 yılında alanda tekrar karşılaştığımda biraz sohbet ettik. Bu görüşmesini hatırlattığımda gülümsedi, Biliyor musun, dedi. O gün polislerden sırtıma bir cop yedim.
Aradan 33 yıl geçtikten sonra, 2010 yılında 1 Mayısın yeniden işçi bayramı olarak kutlanması kararı alındı. Bu kez bütün sendikalar ortaklaşa kutlayacaktı. Birkaç gün önceden DİSK Genel Merkezine uğrayıp 1977 yılındaki basın kartımı gösterdiğimde, kendimi Genel Başkanın odasında buldum. Önce 1977 deki basın kartımdan arşivleri için bir fotokopi aldılar. Görüşmeden 2010 yılı için rahat çalışmamı sağlayacak yeni basın kartımla ayrıldım. Daha sonra Süleyman Çelebinin ricası üzerine, 1976 ve 1977 yıllarında çektiğim fotoğrafların örneklerini arşivleri için kendilerine hediye ettim.
Aynı yıl DİSK tarafından hazırlanan ve Taksim Meydanı için verilen mücadeleleri yıllar ve fotoğrafları ile anlatan Sabahın Sahibi Var isimli belgesel kitapta 1976, 1977 çalışmalarım 2010 yılında çektiğim fotoğraflarla birlikte yayınlandı. Bu üç çalışma benim için bir hikâye olmuştu. Türkiyede Üç 1 Mayıs adı altında değişik yerlerde sergilendi, slayt gösterileri yapıldı. Güzel bir belgesel fotoğrafçılık çalışması olduğundan, fotoğraf albümü haline getirilmesi için çeşitli tarihlerde değişik platformlarda görüşmeler yapıldı. Projenin yayıncı kısmı henüz sonuçlanmadı. Hazırlık aşamasında 1976 ve 1977 yıllarına ait filmlerin yüksek çözünürlükte taramaları yapıldı. Zamanın oluşturduğu çizik ve aşındırmaların temizlenmesi yaklaşık altı ay sürdü. Kalite açısından bu işi kendim üstlendim. Bazen tek bir fotoğraf karesi için günlerce uğraşmak zorunda kaldım. Tasarımcımın önerisiyle, bazı kareler zamanın etkilerini göstermesi için olduğu gibi bırakıldı. 1976 ve 1977 yıllarında bazı sahneleri panoramik görüntü oluşturabilmek için yan yana çekmiştim. O yıllarda panoramik görüntüleri baskı sırasında kâğıtları arka arkaya basıp daha sonra birleştirerek oluştururduk. Günümüzde gelişen bilgisayar yazılımlarıyla onların dört tanesini albüme koyma olanağı buldum.
Bu kitabın iki önemli misyonu var: Birincisi köşe taşı niteliğinde olan üç 1 Mayıs kutlamasının bir hikâye oluşturacak biçimde sunulması. İkincisi belgesel fotoğrafçılık açısından pek çok kişinin ilgi duyacağı bir çalışma olmasıydı. Bu kitap, ânı yaşayarak fotoğrafları çeken benim dışımda pek çok değerli kişinin katkısıyla oluşturulmaya çalışılıyor. Dileğim bir an önce yaşama geçmesidir. Bütün okurların kitaplığında özel bir yeri olacağını sanıyorum.
Aydın Çetinbostanoğlunun çalışmalarıyla ilgili detaylı bilgiye www.cetinbostanoglu.com adresinden ulaşılabilir.
Birgün